Kendi Sesinden Şiirler

 Kendi Sesinden Şiirler, bu yılın ilk ayında, Ocak ayının ilk haftalarında yayınlandı. Ben çıkmadan bir hafta kadar önce Radikal Kitap’ta Yapı Kredi Yayınları ve Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarının ortak bir projesi olarak okuduğumda çok heyecanlandım. Haberde bu kitapta Nazım’ın daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış iki şiirinin de yer aldığı yazıyordu.

Kitabı aldım. Hızla Radikal Kitap ekinde bahsedilen iki şiiri bulmak için sayfaları çevirmeye başladım. CD’yi ertesi sabah yolda, arabada dinlemek için bıraktım. Bir haftadır neredeyse ezberlediğim şiirleri buldum. Bir daha, bir daha kitabın sayfalarından okudum. Sonra döndüm başa Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Mor’undan okumaya başladım.

Yapraktan yosundan yoncadan

Bahar inceden inceden…

CD kaydını arabada dinlemek gelip geçici bir hayalkırıklığına neden oldu benim için. Ben bu amatör alınan kaydı dinlerken, hem kaydın eskiliğini duyumsayıp, hem de arka plan sesleri duyacağımı hayal etmiştim. Çok temiz bir kayıt gibi geldi bana. Yanılmışım. Aslında beklediklerimin tümü varmış, ama hata benim arabada dinlemeye kalkmammış. Kulaklıkla dinlediğimde beklediğim, umduğum her şey oradaymış. Bedri Rahmi, “Yalnız patırtı yapma şimdi..” diyor kaydın başında, sonra kendisi Mor’u okumaya başlıyor. Zaman zaman pencereden gelen sesler duyuluyor. Türk şiirinin bu büyük üstadlarını yanıbaşında dinleyince insanı tuhaf bir his kaplıyor. Güzel Türkçeleri, zerafetleri içine işliyor insanın, tüyleri diken diken oluyor. Nazım’ın Vera’ya yazdığı şiirleri kendi sesinden dinleyince bir başka hissediyor insan onun aşkını.

Nazım’ın yayınlanmamış iki şiirinden hangisini buraya yazacağıma karar veremedim bir türlü. Bugün birini yazayım, diğerini de bir başka güne saklayayım. İkisini bir günde yazmaya kıyamadım.

Son olarak, her kitaplıkta olması gereken bir kitap ve kayıt. Yerini fazlasıyla hak eden bu eseri Çok Satanlar raflarında görmek de ayrı bir mutlu etti beni. Almadıysanız, muhakkak almalısınız.

Bir ucu bir kuyuda kaybolan rüzgârlı bir şosede

bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak

yüzü saçlarıyla örtülü kavuşma saatımızın

bir de ağır yürüyor ki deli olmak işten değil

Bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak

ben de telefon direğine bağlıyım kollarımdan

yüreğim de yorgun mu yorgun duracak neredeyse

bir de alnıma bir su damlıyor aynı yere artsız arasız

 

Bana doğru yaklaşıyor kavuşma saatımız yalnayak

ben de seni düşünüyorum da seni düşünüyorum

ben de seni düşündükçe o da ağırlaştırıyor

                                                              yürüyüşünü

bu böyle giderse yıkılabilirim direğin dibine

                                                  o yanıma varmadan