Mor Fil’in Seyir Defteri

~ Kendi kendime, öylesine…

Mor Fil’in Seyir Defteri

Daily Archives: 11 Nisan 2011

KAYBEDENLER KULÜBÜ

11 Pazartesi Nis 2011

Posted by Selgin BİBER in Bir Film Hakkında

≈ 3 Yorum

Etiketler

bira, Kaan ve Mete, Kadıköy, kaybeden, Kaybedenler Kulübü, kazanan, mikrofon, radyo, radyo programı, viski

“Kaybetmek,” beraberinde “aramayı” da getiren bir fiildir. Kaybedilenlerin niteliği ve niceliği çeşitli olabilir. Kayıp somut veya soyut da olabilir. Dilimizde birisinin ölmesinden de “kaybetmek” ile bahsedilir. Ölen hayatını, biz ise onu kaybetmişizdir. Burada da en azından bizim tarafımızdan kural bozulmaz. Ölenin varlığını ararız. Bir süre sonra yavaş yavaş yokluğuna alışır ve yaşamaya devam ederiz.

“Kaybeden” ise bir sıfattır. Bizim dilimize başka bir dilden girmiş ve kullanım sırasında yüklenen anlamlarla bence biraz da kapsamı değişmiştir. ‘90lı yıllarda başka şey ifade ederken artık bambaşka şeyler ifade etmektedir. Kendimden örnek vereyim. Lisede okurken de, üniversitede okurken de ‘kaybeden’ olmakla yakından uzaktan ilgim alakam yoktu. Bulduğu her fırsatta kitap okuyan (ki bu hala değişmedi), ders notları ortalamanın üzerinde, anne-babasının sözünden çıkmayan biri idim. Öyle ki arkadaşlarımla ilk sinemaya gidişim üniversitenin son dönemine rastlar. Bu özelliklerle kendimi şimdinin gençliğinin içine koyduğumda ise alacağım sıfat basit bir ‘loser’ (=kaybeden) olsa sevinirdim herhalde. ‘Double loser’ (=çifte kaybeden) bile demeye tenezzül etmeyip, benim için ‘triple loser’ diye bir terim bile icat ederlerdi.

“Kaybedenler Kulübü” bir jenerasyonun iyi bildiği bir radyo programıydı. Başlangıçta, filmde de söylendiği üzere, birbirinin muhabbetinden hoşlanan iki arkadaşın bir taraftan bira veya viski içip, mikrofon önünde konuşmalarından ve bazen de hiç konuşmamalarından ibaretti. Sonra sonra kendi kitlesini oluşturdu, ev kızından taksi şöförüne, filozofundan terzisine dileyicileri oldu. Kaan ve Mete yaşamda her şeyin seks için olduğunu söyleyebilen cesur insanlardı. Bu yüzden bazıları sevdi onları, bazıları nefret etti ,bazıları ise tehdit etti.

Ben dinlemesine dinlerdim de hiç kaçırmayan dinleyicilerden değildim. Sebebi büyük ihtimal yukarıda anlattığım üzere kaybetmemeye programlanmış bir gençlik yaşıyor olmam olabilirdi. Bir sebep de Kaan ve Mete’yi gereğinden fazla trip adamı bulmamdı, sanırım. “Kaybedenler Kulübü” nün zirve yaptığı zamanlarda ise hayatımın keskin dönemeçlerinden birini almaya çabalıyordum.

Filmi izlerken, arada programı dinlediğimde bazen çok eğlendiğimi, bazen de çok sıkıldığımı hatırladım. Eski günleri hatırlamak, Kadıköy sokaklarında dolaşmak iyi geldi. Programı dinleyenlerin kendilerini, tüm aykırılıklarına rağmen Kaan ve Mete ile özdeşleştirmeleri çok güzel aktarılmıştı. Kaan’ın kendi ilkeleri doğrultusunda bir yaşam tarzı seçip, kazanmayı, bir şeylere sahip olmayı reddetmesi, kimsenin okumayacağı kitaplar basıp, başlangıçta kimsenin dinlemediği bir radyo programı yapması ve sonra bunların tam tersi, kısa ifade ile “olabildiğince düzgün” bir kıza aşık olması, kız terk edip gittiğinde onu özlemesi ise kimsenin “kaybetmeyi” istemediğinin  göstergesi idi bence.

Film boyunca o kadar çok bira içildi ki, çok canımız çekti. Keşke arada Alaska – Frigo yerine şişe Efes satsalardı. Çıkışta içsek dedik, vazgeçtik.

Filmi izlediğimiz salonu feci yanlış seçmişiz. Filmin ruhuna ultra aykırı bir yerde Caddebostan CKM, AFM sinemasında seyrettik. Bize uyan saatte, eve en yakın yer orasıydı. En baba alternatifimiz de matah bir yer değildi, Palladium’du. Öyle yanlış bir seçimdi ki, salondaki izleyici çoğunluğu muhtemelen film son günlerde konuşulduğu için gelmişti ve filmi anlamadılar. Salondan çıkarken aklıma takıldı, kimdi gerçek kaybeden? Benim gözümde, yanımızda oturup film boyunca cep telefonundan tweet atan Cadde kızıydı. Onun gözünde ise, beni tanısa, büyük ihtimalle bendim. Belki de bu böyle,  ne kazananın ne de kaybedenin olmadığı bir oyundu.

Eve dönüşte Bostancı’dan birer çeyrek kokoreç ile evdeki biralara takviye aldık. İkiye kadar oturup filmi konuştuk. DVD’si çıksa da evde seyredip doya doya muhabbetini yapsak, dedik.

Bu bloga eklenen en son yazılardan haberdar olmak ister misiniz? Lütfen posta adresinizi bırakın.

Diğer 682 aboneye katılın

BEN DE BURADAKİ KİTAPLARI OKUMALIYIM DİYORSANIZ…


idefix Satış Ortağı

Ne aramıştınız?

Nisan 2011
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  
« Mar   May »

günceller

actifry Alzheimer Hastalığı Antakya barcelona barış bıçakçı benjamin parzybok Berlin bira Birecik blog bulgur pilavı cenevre cevizli ekmek diyet domates domatesli ekmek domingo kitap e-ekmek atölyesi ekmek ekmek makinası günün menüsü havaalanı hayaller imza: karın Islak Köpek Kokusu Kadıköy kadınlar kek kitap eleştirisi kitaplar kitap tanıtımı kitap yorumu koltuk kopenhag kurabiye kızlar lazanya lezzetli öyküler makarna Mathias Enard mayalı hamur mutfak New York Norveç okuma listesi okur notu paris patates peynirli ekmek pilav rejim roka salatası rüya Selimiye sevdiklerim seyahat Siri Hustvedt su süt tavuk Tirza unutmak uçak walter benjamin yaşlılık yekta kopan yumurta YİTİK ÜLKE çocuk çocuklar örgü öykü İmza: Kızın İstanbul şarap

Son Beş Yazı

  • LVIV – UMOS 6
  • KOPENHAG – UMOS 5
  • SÖĞÜT / SELİMİYE – UMOS 4
  • PAMPOROVO – UMOS 3
  • Perde Arası

Ne hakkında yazmışım

  • Alıntı
  • Bilimsel sekmeler
  • Bir Film Hakkında
  • Bir Kitap Hakkında
  • Bir Kişi Hakkında
  • Bugün Ne Pişirsem
  • Dialoglar
  • Ekmek
  • Neresi
  • SAĞLIKLI BESLENME, SAĞLIKLI YAŞAM
  • Sağlıklı ve Lezzetli
  • UMOS
  • UYGUNSUZ ÖYKÜLER
  • YAŞ ALMA
  • Yemek Tarifi
    • Klasik kokteyller
  • ZGZT
  • İşte Öyle Bir Yazı
    • Yazı Egzersizleri

Gelenler gidenler...

  • 836.170 hits

Off ne yazıymış ama… kaçırdıysan hâlâ okuyabilirsin

  • ANGOSTURA BITTERS
  • İKLİMLER / André MAUROIS
  • VEDAT MİLOR, ÇİBÖREK ve SONRASI
  • UYANIKKEN KABUS GÖRMEK
  • BENİM KAHVALTIMIN GLİSEMİK İNDEKSİ DÜŞÜK OLSUN
  • INCENDIES
  • CAVA CODORNíU - BARCELONA
  • EKONOMİNİN KISA TARİHİ -Niall KISHTAINY (okuma notları)
  • KIZARTMADAN, AZ YAĞLI KADINBUDU KÖFTE
  • BERGAMUTLU PİLAV VE KUZU FIRIN

Blogroll

  • Atalet
  • Ayşe'nin Kitap Kulübü
  • Banu'nun Dünyası
  • Bir Tek Aşk
  • KakaraKikiri
  • Lale'nin Bahçesi
  • Leylak Dalı
  • Mindmills
  • Qunegond'un Penceresinden

Gevezelikler

Hata: Twitter yanıt vermedi.Lütfen birkaç dakika bekleyip bu sayfayı tazeleyin.

Geçmiş Zaman Olur Ki…

Her hakkı saklıdır…

Bu blogda yayınlanan her tür yazının, blog yazarı tarafından başka bir kaynak gösterilmedikçe, her hakkı saklıdır. İzinsiz olarak kısmen alınmamalı ve çoğaltılmamalıdır. Aksi takdirde gerekli işlem yapılacaktır...

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Diğer 618 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle