Etiketler
özürlü parası, bakım parası, doktorlar grevde, heyet muayenesi, performans, performans puanı, popülist sağlık politikaları, sağlık çalışanları grevi, seçmen oyu, yeşil kart
Bir yıl önce başladım ben bu greve. Kendi çapımda, hasta bakmaktan vazgeçtim. Kime ne?
Çok düşündüm yazmaya başlamadan önce. Nasıl anlatmalı, diye. Madde madde sıralamak çok kuru geldi. Çok da uzatmamalıyım, diye düşündüm. Bir taraftan da anlatacak o kadar çok şey var ki….Sonra dedim ki, örnekler vereyim, okuyan kıssadan hisse, anlasın. İlk aklıma gelenle başlayayım.
- İkinci çocuğa yedi aylık hamileydim. İlkinde asistandım. Bu sefer uzmanım ya, farklı olacak. Ne fark edecekse? İlkinde, bebeğim iki aylıkken sekiz nöbetle dönmüştüm hastaneye, güya süt izni altı aydı o zaman. Nöbet dönmez demişler, başladığımın ikinci günü listeye yazmışlardı. Biliyorum, ben böyle olacağını, anlatması öyle zor ki. Bir şey hemen başka bir şeyi çağrıştırıyor. Evet, yedi aylık hamileydim ve çok kötü bir trafik kazası geçirdik. Arabamız pert oldu, emniyet kemerinin izi vücuduma derin bir morluk olarak çıktı. Erken doğum tehdidi atlattım. Rapor almadım, çünkü çalıştığım birimde tek uzman doktordum. Kazadan iki hafta sonra, bu sefer gece yarısı bir sarhoş sokakta ne kadar araba varsa çarptı. Bir kalp çarpıntısı tuttu beni. Biliyorum ki, anksiyeteden. Durmadı, sabahı sabah ettim. Sabah bir kardiyoloji uzmanına gitmeye karar verdim. Erkenden aradım hastaneyi, polikliniğe gelemeyeceğimi söylemek için. Telefonu birbirine bağlayan bağlayana. Kimse sorumluluk almak istemiyor. Sebep, öğleden sonraya gün önceden verilmiş internet randevuları. Sonunda, dayanamadım “Öldüm ben bugün, tamam mı!” dedim karşımdakine. Beş dakika sonra o bir türlü ulaşamadığım poliklinikten sorumlu başhekim yardımcısı aradı. “Dr hanım, sabah adınıza yazılmış yedi sekiz hasta var, n’olacak?” diye sordu.
BU MESLEĞİ, BEN DE İNSAN OLDUĞUM VE HASTA OLMA HAKKIMI KULLANMAK İÇİN BIRAKTIM.
- Anadolu’nun büyücek şehirlerinden birindeyim. Haftada iki gün heyet var. Her heyet gününde en az yüz, yüz yirmi hasta var. Çoğu özürlü veya bakıma muhtaç raporu almak için gelmiş. Raporu alırsa, devlet para verecek. Diyaloglar:
1) Hasta yakını: Muayeneye gerek yok doktor!
Dr: Ben muayene etmek için varım.
Hasta yakını: İmzala da şu kağıdı bitirelim işimizi. Daha dolaşacak çok kapı var.
Dr: Bu kadıncağız Parkinson Hastası. Hiç tedavi aldı mı?
Hasta yakını: Neyse ne hastalığı. Bu saatten sonra tedavi mi olur!
Dr: Tedavi edilirse belki de kendi işini görür, bakıma ihtiyacı kalmaz.
Hasta yakını: Sen imzala, biz bakarız.
Dr: Hastanın tedaviyle durumunun düzeleceğini düşünüyorsam özür derecesi veremem. Poliklinikten takip edelim, ilaçlar işe yaramazsa o zaman yeniden değerlendirelim. Olura olmaza verilen bir şey değil bu bakım parası
Hasta yakını: Sana mı kaldı kadın, devletin parasını düşünmek! Allah belanı versin!
BU MESLEĞİ, DURDUK YERE BELA ALMAMAK İÇİN BIRAKTIM.
2) Dr: Eee.. sen geçen hafta da iki özürlü çocuk getirmiştin. Onlar da mı senindi?
Hasta yakını: Hee..
Dr: Kaç çocuğun var senin?
Hasta yakını: On iki.
Dr: Kaçı özürlü?
Hasta yakını: Sekiz. Bazısı akıldan, bazısı hem vücuttan, hem akıldan.
Dr: Karın akraban mı?
Hasta yakını: He. Teyze kızıdır. Aklı da kıttır.
Kaba bir hesapla 8×500 TL = 4000 TL. Vergisiz, temiz gelir
BU MESLEĞİ, İNSANLARI EĞİTİLECEĞİ YERDE YANLIŞ YAPMAYA DEVAM EDİYORLAR DİYE HEPİMİZİN KESESİNDEN HOVARDACA ÖDÜLLENDİRİP, İNSANLARIN AĞZINA BAL ÇALARAK KENDİ HANELERİNE YAZILAN SEÇMEN OY’UNA ÇEVİRDİKLERİ İÇİN BIRAKTIM
3) Dr: Ne kadarlık bu bebek?
Baba: İki aylık.
Dr: Sorunu nedir?
Baba: Anne sütü almıyor.
Dr: Dudak, damak yarığı filan mı?
Baba: Şükür, yok öyle bir şey. Bir kusuru yok, her şeyi tamam, maşallah.
Dr: Siz niye geldiniz peki?
Baba: Devlet memuruyum. Mama parası almaya geldik.
Dr:??
BU MESLEĞİ, İNSANLARIN AÇ GÖZLÜLÜKLERİNE ARTIK DAYANAMADIĞIM İÇİN BIRAKTIM.
- Bel ağrısı olan hastanın muayenesi bitmiş, reçete yazacağım, soruyorum, “Yakınlarda ağır kaldırdınız mı?” Hasta, kollarındaki bileziklerini şıngırdatarak cevap veriyor, “Allah kabul ederse, iki kurbanımız vardı. Malum onca et, indir kaldır..Ondan oldu herhalde.” Önümdeki ekrana bakıyor, bakıyorum. Hasta Yeşil Kartlı. Hastanın “Dr hanım en iyi ilaç neyse ondan yaz. Bir de MR çektirsen iyi olur,” demesi ile kendime geliyorum.
BU MESLEĞİ, BENİM CEBİMDEN ÇALANLAR BANA HASTA HAKKINA DAYANARAK İŞİMİ KULAKTAN DUYDUKLARIYLA ÖĞRETMESİNLER DİYE BIRAKTIM.
- Performans, performans. Kaç kişi biliyor bu “Performans”ın ne anlama geldiğini? Eminim çoğu kişinin anladığı “işini iyi yapmak.” Performans demek, puan demek. Poliklinikte bakılan hasta şu kadar puan, hastaya dikiş atılması bu kadar puan, hastaya muayene testi sırasında x testini yapmak bilmem ne kadar puan. Ay sonunda listeler asılır. Hastane birincisi bilmem kaç bin puan yapmıştır. Puanıyla orantılı olarak, döner sermayeden para alır. Zeki insanlar anlamışlardır, hemen. Bu sistemin nasıl suistimal edilebileceğini. Geçen yıl mesleği bırakmadan bu konuda olanları da iki örnekle anlatayım:
1) Acil kapıda Aile Hekimliği sisteminden önce pratisyen hekimler duruyordu. Mantıklı olarak önce hastayı onlar değerlendiriyor, sonra ihtiyaç duyarsa icapçı konsültan uzman hekimi çağırıyorlardı. Ne zamanki, konsültan çağırdıklarında onların puanından kesildi, o zamana değin olura olmaza çağırdıkları uzmanlar bir nebze olsun rahat nefes aldı.
BU MESLEĞİ MESLEKTAŞLARIMIN PERFORMANS DENİLEN İLLETLE DAHA FAZLA KİRLENDİKLERİNİ GÖRMEMEK İÇİN BIRAKTIM.
2) Şehrin eski SSK hastanesinde tek nöroloji uzmanıydım. Poliklinik, acil, servis, EEG, EMG… hepsine tek kişi koşturuyorum. Mutluyum ama, çünkü sekreterler olsun, acil ekibi, servis hemşireleri, EEG ve EMG hemşiresi olsun, nasıl iyi bir ekip, anlatamam. Canla başla çalışıyoruz. Anadolu’dayız. Hasta İstanbul hastası değil, kimi şehrin diğer ucundan geliyor, çok uzaktan geldim, diyor, kimi de gerçekten 120 km uzaktan, dağın başından geliyor. Biz uğraşıyoruz, EEG ve EMG ile ne kadar hastanın, ne kadar kısa sürede işin hallederiz, diye. Bazen işin içinden çıkamadığım oluyor, arıyorum İstanbul’daki arkadaşlarımı, hocalarımı, hastaları onlara gönderiyorum. Arada sekreterler puanımı söylüyorlar, aklımda bile kalmıyor. Her ay daha ne kadar fazla yapabiliriz, randevuları nasıl yakın zamana verebiliriz, diye uğraşıyoruz. Malu, bakan “İsteyen gece çalışsın, kazansın,” demiş.Ay sonunda diğer hastanede çalışan eşim, oraya asılan her iki hastanenin ortak puan listelerine bakıyor (Şehirde bir Devlet, bir de eski SSK hastanesi vardı. Bir takım sebeplerle iki hastane birleştirilmiş, tek başhekimlik ile idare edilmeye başlanmıştı. Bu da ayrı bir hikaye). Benim puan her ay bizim hesaptan en az 8-10 bin puan eksik. Üç ay böyle gitti. 8-10 bin puan o zaman, yaklaşık 2000 TL döner demek. Sonunda neden kesiliyor puanlarım, diye araştırdığımda, yaptığım EMG’lerden kesildiğini öğrendim. Neden? diye sorduğumda “Etik Komisyon” daki EMG’nin ne olduğunu bile bilmeyen bir başka branşın uzmanı doktor arkadaşın kararı doğrultusunda olduğunu söylediler. Bir ay içinde o sayıda EMG yapamayacağıma kanaat getirmiş kuruldaki arkadaş, puanı yüksek olan işlerin üzeri çizilmiş. Dilekçeler gitti, geldi. Yalan Performans bildirmekle suçlandım, yani yapmadığım işi yapmış göstermekle. Gönlüm o kadar rahat ki, her şeyim arşivli, kayıtlı, raporlarımın hepsi tamam. Israr edince, Bakanlıktan Soruşturmacı talep etmekle tehdit etti başhekimlik, yani hakkımda soruşturma açılması ile. Soruşturmacı istiyorum, diye dilekçe verdim. Sonra da istifa ettim. Dosya da kapandı, gitti. Elimde yazışmaların örnekleri, üstüne gideyim, dedim. Babası bakanlıkta olan eski bir arkadaşım,” Boşver, babama sordum, canın yanarmış,” dedi. Lanet ettim.
BU MESLEĞİ, GERÇEKTEN HİZMET ETMEK İSTEMEME KARŞIN, KARŞISINDAKİNİ DE KENDİ GİBİ BİLEN, HAK YİYEN, NEREDEN GELDİĞİ BELLİ OLAN KUKLA YÖNETİCİLERİN DAHA FAZLA HEM HEKİMLİK, HEM DE İNSANLIK ONURUMLA OYNAMAMALARI İÇİN BIRAKTIM.
Fakülte girişimle beraber, on sekiz yılın sonunda, gerçekten severek yaptığım mesleğimi bıraktım. Kolay bir karar değildi. Doya doya emziremediğim çocuğumdan, binbir zahmet beni okutan ana-babama, hocalarıma kadar o kadar çok kişinin emeği vardı ki o, on sekiz yılda. Benim alternatifim vardı, bırakabildim. Eminim, iki gündür grev yapan, yapmaya çalışan, yapamasa da gönlü yapmaktan yana olan o küçük, marjinal, siyasi görüşlü arkadaşların çoğu benim yerimde olsalardı, onlar da benim gibi yaparlardı.
Şimdi artık, mutlu ve huzurluyum. Performansı düşündürmeyen bir kazancım var. Çalıştığım yerde, insanlar kibar ve nazik. Gün içinde durduk yerde hakarete uğramıyor, tehdit edilmiyorum. Gece yatağa girerken, telefon ne zaman çalacak diye düşünmüyorum. Tamamen silinmeyecek olsa da, yavaş yavaş, insanların çirkin yüzlerine ilişkin anılar berraklığını yitiriyorlar. Çocuklarıma insana inanabilmeyi öğretme konusunda umudum yeşeriyor.
Ama…
Tam bir yıl oluyor, hasta görmedim. Hasta gözünde gördüğüm, o şükran duygusunu, felçli hastanın ilk kez yeniden ayağa kalkışını görmeyi, hasta bir lokma fazla yedi mi sevinmeyi, kafamda listeler oluşturup, adım adım ilerleyerek sonunda teşhis koymayı, varsa tedavisi, tedavi etmeyi özledim.
Halk başına ne geleceğini bilmiyor, popülist politikaya alet oluyor. Nicelik olarak artan sağlık hizmetinin aslında niteliğinin artık sıfır bile olmadığının farkında değil. Sayın bakan ve başbakan, çuvaldaki bir iki çürük elma için tüm ambarı heba etti. Çürük elmalar duruyor, onlar artık muayenehaneyi değil Performans Sistemi’ni kullanıyor.
DAHA ÇOK ANLATABİLİRDİM. UMARIM BUNLAR SİZE SAĞLIK ÇALIŞANLARININ NEDEN GREV YAPTIĞI KONUSUNDA BİR FİKİR VERMİŞTİR.
iyi ki yazmissiniz, cok sevindim bu yaziya denk geldigime..karariniz gercekten cok zor ama bu zorluklar sizi daha da guclendirecektir eminim..
yolunuz aydinlik olsun.
Katılıyorum
hislerime tercüman oldunuz. elinize sağlık
cok dogru insanimizin gözü doymuyor katiliyorum sansiniz acik olsun
Merhaba 😁ben bursa orhangazi ilçesinde ikamet ediyorum 2çocuk annesiyim..yazınızı okudum cok beyendim..İşinizi seviyorsunuz ıçinizdeki vicdan teraziniz gercekten mukemmel işlediğini gördüm çoğu insanda bu temel duygular değer yargılar yok, yok edilmiş..Sizi kutlarim bu olması gereken işini liyakatiyla yapmayı bunu sürdürebilmeyi başarabilmişsiniz..benimde başımdan bir hasta olarak bikaç olay geçti sizinkine benzer anlatmak istedim..
28 şubat 2018da Orhangazi dev. Has.kadın doğum Epidural sezeryan ile 2. Cocuğum dunyaya geldi..42. Haftada malesef sezeryan dogum yaptım normali beklerken..bu dogum gerçekleşene kadar defalarca nst girdim sancın yok dendi..sonrasinda nst sonuclarında sancının var oldugunu hatta yuksek sayilara cıktığını araştırınca anladik ama iş işten gwçmisti.bikac ebe hanimda burdan git yalovada dogum yap dedi doktor beni takip etmek istemiyordu cunku ona 7. Ayda takibine girmiştim işimden dolayı dogum iznime girince o doktorun muayene olabilmistim.bi turlu defalarca azarladım maddi durum yetersizdi mecburen bu doktora gitmek zorunda kaldım..tanıdığım yoktu ..bilirsiniz ilce hastanelere sadece 1 doktor tayin ediyorlar ve bu doktor suriyeli kadinlara bakmakdan sıkılmis bunalmiş olay bende patladı.bi gun yine takibe gittik eşimle cocugun kap atışları iyi değil
dusuk değerlerde seyrwdiyor dedi yarin yine gelin dedi..biz şaşkınlıkla ne yapacağimizi bilmeden evimize gittik ertesi günde sezeryana aldı..şükürler olsun kızım dunyaya geldi..dogumun ertesi gunu evime gonderildim hemsireler nazlaniyorsun dedikce esim akrabalarımda bu kanıya varıp agrilarımın gittikce buyüyor diye sölenmemi duymuyorlardi bile..öle böle bi kaç gün geçirdım evde ..gaz sancılarim gecmesine ragmen aksama kadar hem karnım şisıyor bi sizlama ateşlenme ve sıtma tutmaya başladı sonra dikişlerimden bi su boşaldı nerdeyse bi yuz havlusunu dolduracak sekilde su boşalması oldu.. panikleyerek hastaneye gittik ken testi yapildı..doktor ne oldugunu gayet iyi biliyor ama bunu kan sonuçlarına göre değerlendirmek istiyordu bize hic bilgi vermiyordu.sonra ogrendikki hastane mikrobu kapmışım eve gönderildim yine yazilan ilaclari kullandim bi ise yaramadi karnimdan her gun sabah aksam bastirilarak iltihap alınıyor feryat figan hastaneye gidip geliyoruz Allahtan arkadaşımız arabasinı verdi yol parasını hesaplasak 600lirayı geçiyor haftalsrca pansuman yapıldi hergun bazen gunde 2kez bazende 3 kez su boşaliyordu pansumana gidiyorduk..neyse 4. Antibiyotiği vermeye devam ettik bu sefer iğne ile bu seferki işe yaradı ama bu seferde bağışıklığım çöktü göğüslerim, azım, burnum bebeğimin agzı pamukcuk oldu ..bebeğime bi sekilde ilacla giderdik ama sorun memelerimdeki iltihapları acıdan gun icersinde aglayarak emziriyor sütun gunden gune tükenmesi dahada sinirlerimi bozuyordu..bi gun sabah emziriyorum yine ,cocuk ağzından çıkarıyor ağlıyor sonra yine memeye tutunuyor emiyor ama çıkarıp yine ağlıyordu böle böle bir gun boyunca o acılarla emzirmeye calistim..ertesi günde öle olmaya devam edince acliktan uyuyamıyor ağlıyordu eşim anne sutu aldı. içirdik huzurla uyudu..buzdolabındaki sakladigim sütlerde bitmişti..neyse sutum kesildi basima gelmeyen kalmadı..kimse ye hesap soramiyorum..1 sene gecti üstünden ben halen kontrole gitmeye korkuyoeum..cocugum sutsüz kaldı.rabbim kimseyi kimseye muhtac etmesin…ayni hastanede arkadaşımın akrabası çalışıyor ve hamile kaldı onun 39 haftaya geldi sancisi yoktu ve sırf o istiyor diye suni sanci ile doğumunu yaptırdilar.. okadar cok uzuluyorum ki normal dogumu bekledim ben..hakkım olan o hizmeti alamadım ustune hor görüldüm azarladım ebeler bile acıma yetisini kaybetmişler..el kadar bebekle hergün o hastaneye çıkıp o lanet olası iltihabi çıkarttırıp pansuman yaptırdım ..bunu alaya alan ebeler ile o doktor için şunu söyleyebilirimki benim çektiğim sıkıntıyı sebeb oldukları her ne varsa bebeğimin hakkını nasil vericekler.dilerim onlarda benzer acıları tadarlar … dilerim ihmal edilirler dilerim en güvendikleri yerde bu acıya şahit olurlar ihmalkarlığın ne demek oldugunu nelere mal oldugunu tek tek yaşarlar. Dilerim sizin gibi işini liyakatıyla yapan doktorlar gelir bi hayal olsada dualar bu yönde efendim …
Sasirdim ve takdir ettim. Bunlari aciklayan yok hic. Performams konusunda az bile yazmissin. anlattiklarin kurmaca gibi degil mi? Ama gercek. Yeni hayatinda basarilar diliyorum.
Çok Doğru, Çok Haklı…
Bence bu yazı sadece buradaki sınırlı sayıdaki okuyucuyadan daha çoğuna ulaşmayı hakediyor.
Ulasacagindan emin olabilirsiniz . Bu tur haksizliklara BAKANLIK sebep oluyor da , TTB ve de Tabip Odalarinin ETiK KURULLARI ne yapiyorlar sanki ??.. Sirtimizdan hancerleniyoruz adeta … ETiK KURULLAR UYUMAYIN , GOREV BASINAAAAA…
Doktor hanım,
Verdiğiniz karar okadar haklı ki…YMeslekten ancak bu kadar soğutulur.Yakında devlette doktor kalmayacak işte o zaman farkedecekler ne kadar büyük bir hata yapıldığını.Ama maalesef o zaman geç olacak.
Öncelikle Selamlar;
Yazdıklarınıza katılmakla beraber zaten devleti yönetenlerinde amacı devlette doktor bırakmamak.
Çok yakın bir gelecekte yurt dışından ithal doktorlar gelecek bunun anlaşmaları çoktan yapıldı ve imzalandı. Onun için kadroların boşaltılma çabası.
acaba hükümetin istediği de tamda bu olabilir mi,herşeyi özelleştirme peşindeler bu da bu sürecin bir parçası olamaz mı ?
Yazınızdan dolayı tebrik ederim. Bu yazının kesinlikle daha fazla insan tarafından okunması gerekiyor.
Bireysel anlamda zaman zaman karşı karşıya kalıp sebebini tam da anlayamadığımız konular bir bir ortaya serilmiş.
Gerekli düzenlemeler yapılmadan uygulanmaya başlanan ve sadece göz boyamaya yönelik yenilikler neticede bu toplumu bitirecek. Bir an önce aydınlanma diliyorum.
Sadece sağlık değil, eğitim ve hukuk sistemi de bu derece basit ve çarpık hale geldi…
Yazınızı çok etkilenerek okudum, iş hayatında hepimiz bu tip olaylarla karşılaşıyoruz ama sağlık sektörünün bu durumda olması, sevdiğiniz mesleğinizden bu şekilde uzak kalmanız gerçekten üzücü, dilerim tekrar işinize zevkle dönüp yapabileceğiniz ortamlara ulaşırsınız.
Sevgiler
teşekkür ederim bunları paylaştığın için. teşekkür ederim çünkü o mesleğin içinde olmayanlar , olayı dışarıdan farklı görüyorlar. ben gerçi doktor değilim ama tahmin etmek zor değil sağlık sistemindeki sıkıntıları.
keşke sizin gibi kalifiye insanların gerçek mesleklerini yapabildikleri bir ülkede yaşıyor olsaydık.
Çarpıcı bir yazı olmuş elinize sağlık.Bu sağlık sisteminin pisliğinin hastalara da doktorlara da nasıl bulaştığını net bir şekilde anlatmışsınız. Nasıl kurtulacağız bu durumdan bilmiyorum ama, dile getirilmesi bile insana moral veriyor. Sağolun.
Doktor hanım. Öncelikle bu karardan dolayı üzüldüğümü söyleyerek başlayım. Şu an ben de anadolunun en ücra köşelerinden birinde mecburi hizmeti yapmaya çalışan bir hekimim. Anlattıklarınız ve daha fazlası aynen bulunduğum yerde de mevcut. Tek uzman hekim olmak, puanların yalan beyan veriyormuşuz giibi kesilemsi, hastalrın tavırları, okadartanıdıkki her şey. Bugün ben de greve kaılmak istedim ama köylerden gelen ve hocam 35 tl verip şu yağmurda minibüse bindik ne olur muayne et diye yalvaran insanlardan dolayı boykotu kırmak zorunda kaldım. Hepimize kolay gelsin.
tam istedim
Sevgili Doktorum,
Bir doktor babası olarak, yüreğim sızlayarak okudum yazınızı. Ben bilmez miyim kızımın doktor olmak uğruna çektiklerini ? Fakülteye girdikten sonra, geçen oniki yılda gece, gündüz gözleri çökünceye kadar ders çalıştığını. Ayda on, on iki nöbet tuttuğu asistanlık dönemlerini nasıl unuturum. Psikopat bir hasta yakını yüzünden, günlerce uykumuzun kaçtığını kime nasıl anlatabilirim. Bırakın, uzman oldu diye sevinmemizi, Anadolunun ücra bir köşesine gönderildiğinde, evimizden cenaze çıkmış gibi üzüldüğümüzü nasıl tarif edebilirim. Yurt dışından ithal doktor getimeyi bile telaffuz edebilen yöneticilerin yaşadığı bu ülkede, onlarla aynı havayı soluduğuma utanıyorum.
inanın gözlerim doluka doluka okudum yazılanları..nedense sızın yazınıza geldı cevap…çunku bende bir hekimim ve en çokta çektıklerımıze ailelerimiz üzülüyor bunun farkındayım.. sizi de anlıyorum o yuzden …en çok okuyan en çok çaba sarfeden olarak en çok hakarete uğrayan ve en çok ezilen mesleğiz bence….saygılar.
Canım doktorum. 2 yıl önce kızıma koklear implant ameliyatı yapıldı. Geçdiğimiz yılda bademcik, geniz eti, parasentez. Anlayacağınız sizsiz bir HAYAT düşünemiyorum. Sizin madur olmanız demek bizim madur olmamız demektir. Bu maduriyeti de en derinden yaşayan bir hasta yakını olarak sizi sonuna kadar destekliyorum. Neden grev yaptığınızı şimdi çok daha iyi anladım. Teşekkürler. Umarım mesleğinize geri dönersiniz. Siz doktorlarımı çook seviyorum.
Doktor Hanım, hem meslektaşınız olarak hem de yurtttaşlar ve ülkem adına sizin gibi bir hekimin severek, özveriyle yaptığı mesleğinden kopartılması karşısında ne çok üzgünüm anlatamam. Sizin sözlerinizle çok açık anlattığınız tablo hepimizin gerçeğidir ve bu sağlık bakanı utanmadan hâlâ bir kaç marjinal grup diyebiliyor! Kendisi Erzurum’da muayenehanesinden geçirmediği tek bir çocuğu üniversite hastanesine yatırmamasıyla meşhurken, aslî görevi olan öğretim üyeliğini yapacağına yarı zamanlı çalışıp muayenehanesinde üniversitenin imkânları kendine aitmiş gibi insanları sömürürken kalkıp bize hangi cüretle doktorun elini hastanın cebinden çıkartacağız diyor. Kendi ahlâkı doğrultusunda bizleri değerlendiren, bizi kendinden bilen bu hadsiz kişiye en güzel yanıt sandıkta, 12 Haziran’da verilecektir.
aferin dr gamze, sevgilerimle. dr.ayse akgül
allah o recep akdağa hakkımızı koymasın…
maalesef neden bıraktım listesi giderek uzarken,
neden hala yapıyorum sorusuna verilecek cevaplar gün be gün azalıyor
ben bir doktor değilim hasta da değilim daha ortaokul yıllarında annemin kanser olduğunu öğrendiğimde tanışmaya başladım doktorlarla onları hastanelerde ne zorluk çektikleriyle değil hastalara ne şerefsizce davrandıklarıyla tanıdım, o seviyeye gelmiş insanların canı için yanan hasta yakınlarıyla pazarlık yapmalarıyla tanıdım, annesini özlemiş onu görmek için gelmiş çocuga nasıl davrandıklarıyla tanıdım, canı için uğraşan insanlara mal gözüyle bakıp gözlerinde dolar işaretleriyle tanıdım evet ben ozaman nefret ettim doktorlardan bu yazıyı okurken yinede gözlerim doldu! mesleğini sevdiği için yapan gözlerinde dolar işareti olmayan doktorlar bizi bırakıp gitmek zorunda bırakılıyor dedim kendi kendime. ben teşekkür etmek istiyorum yalnız size değil ne zorluk olursa olsun hastalarını bırakmayan gerçekten meslek aşkıyla dolu doktorlarımıza teşekkür etmek istiyorum bu ülkenin sizlere ihtiyacı var, şerefsiz doktorlara karşıda sizden başkasının dur diyeceğine inanmıyorum. sizde bırakıp gitmişsiniz buna gerçekten üzüldüm keşke kalıp elinizden gelen mücadeleyi verseydiniz sonuna kadar…
sevgili gariban talihsiz ve dar kafalı dostum. sana bu ilkede çalışan her meslekten yüzbinlerce örnekle şerefsiz insan sayarım. senin mesleğin neyse emin ol ondanda. kadın satan polis, ülke satan asker, mafya köpeği avukat, çocuk tacizcisi öğretmen, teraziden çalan manav, bala şeker katan bakkal, benzine su katan tüccar, ihaleden rüşvet alan vekil, imardan pay alan meclis üyesi vs. vs vs. hangi meslek grubunun tamamı bu tür kötü örnekler nedeniyle toptan linç ediliyor halk gözünde? senin gibi milyonlarca insanın en büyük hatası ne biliyor musun? siz o hasta başında para pazarlığı yapan adamları bu ülkede bakan, müsteşar, başhekim yaparken, hastadan para almayı sonuna kadar reddeden ve öğrenim hayatı boyunca bu tür şerefsizlerden nefret eden genç hekimleri kaybettiniz. aslında geleceğinizi ve sağlığınızı kaybettiniz…
kesinlikle size katılıyorum tamer bey….bu lafları aynen bende soyluyorum….bır avuç doktorluğunu kötü icra eden hekimler yuzunden genellenmekten bıktık artık…..dediğiniz çok dogru hangı meslek genellenıyor baska.hepimiz çok doluyuz belki…..doktor emeklisi bır arkadasım var aylık sadece 1000 tl alıyor. 6 yıl tıp okumak ve uzerıne yetmezmış gıbı 5-6 yıl uzmanlık yapmak kolay mı sanıyor bu toplum.3 yıl pratısyenlık yaptım mesleğimi soylerken utanıyordum bu densız halk yuzunden ….4 yıl yata yata baska bır fakutleyı bıtıren kasıla kasıla mesleğini soylerken…bız 6 yıl gözlerimiz morara bıtırdığımız fakultemızden utanır duruma gelmiştik.sonra uzman olduk buda yetmedı bazılarına ….bıktım artık hakarete ugramaktan…”bızım vergılerımızle burdasınız” sözünden…ya sen verıyorsunda ben vermıyormuyum….ya bu halka hersey mustehak dedırtıyorlar bazen…ama olan bız hekımlere oluyor.uzmanlıkta bır çocuğun basına baglasan anası durmaz gun aşırı nöbette 42 saat mesayide….illaki bir dinlenme ve değiştirme ihtiyacı hısseder.hasta kusar yakını tiksinir biz hiç stifimizi bozmadan devam ederiz hastamızla ılgilenmeye yeri gelir kokudan yanına bıle sokulunmayan hastaya bız yaklasır muayene ederız….performans mış kim düşünür onu hasta bakarken ….hasta kanlar içindeyken buna ben şunu yapayın puanı çok …bunu yapmak lazım ama puanı yok….mu dıyoruz sanıyorlar onu görmez gözlerımız….ama halkın bıldığı tek sey doktor bunlar ..çok para alırlar…ama ynede yuzlerıne gulelım bır gun lazım olur. ama parasını nasıl somururüm.öğretmen çocuguna bakan x para alırken doktor çocuğu oldu mu dırekt fıyat 3x olur.sen okadar para almasını bılıyorsan gece gunduz bakmasını da bıleceksın. uflayıp puflamıyacaksın.halkın içine bır gun bır davete katılın Allah aşkına mılletın allanıp pullanmasını gorsen padısah efradı sanırsın.havalanan ya doktor degıldır yada doktor eşidir. çünkü onlar bılmez doktorluğun ne demek olduğunu….ben o genelleyenlere inat ısrarla dıyorum ki….biz doktorlar hiçte sandığınız gıbı bırı değiliz.bizler gayet mütevazi….sevecen yardımseverız…ve her an vicdanımız la baş başayız.bizden başka bır meslek yokkı bu kadar vicdanını kullansın.asıl bızlere hakaret edenler vicdansız.32-35 yaşına kadar okuyupta en çok kafa yoran meslek grubu içinde aldığımız para sıfır… o yuzden kımse laf etmesın buna…zaten hakketıgımızı vermıyorlar….
Daha doğru ifade edilemezdi. Cevabınız için teşekkürler….
Dr. Arda Kayman
KESİNLİKLE KATILIORUM SİZİN YAZINIZ BENİ DAHA COK ETKİLEDİ ÇÜNKÜ AYNI ŞEYLERİ BENDE YAŞADIM İNŞALLAH O İNSANLARA PARA GÖZÜYLE BAKAN DOKTORLAR DEİLDE MESLEĞİNE HASTALARINA AŞIK DOKTORLAR OLUR BAŞIMIZDA ALLAH HEPİMİZİN YARDIMCISI OLSUN
Çok büyük geçmiş olsun… Yaşadıklarınızı iyi anlıyoruz..
İronik yanı sevdiğiniz mesleğinizi bıraktığınız için üzüldüm ;ama daha çokça da şu anki mutluluğunuza sevindim. Ben de internüm şu an. 2 ay kaldı mezun olmama. Aklım o kadar karışık ki. Benim de başka bir alternatifim var. Geç olsa da o alana mı yönelsem yoksa 6 yıldır emek verdim en azından diplomamı alıncaya kadar çalışsam mı bilemiyorum. O kadar idealisttim ki, şu an geldiğim noktaya daha sahaya atılmamışken varmak beni gerçekten şaşırtıyor. Allah hepimizin yardımcısı olsun. Denecek pek bir şey yok gibi.
Ben 10 yillik kadin dogum uzmaniyim Hacettepede mezunuyum Tusta ilk 35 e girdim..Halen muayenehane isleten sayili doktorlardanim kazancim cok iyi ama yinede her gun doktorlugu birakip ne is yapsam diye dusunuyorum. Onume gelen ilk firsatta bir daha bu ulkede doktorluk yapmak istemiyorum. Tavsiyem baska secenegin varsa diplomayi aldigin gun mutlu olacagin baska bir is yap Doktorluk harici verecegin her emek seni Doktorluktan cok daha iyi yerlere getirecektir.
okurken benimde gözlerim doldu. bir ilçe hastanesinde göz doktoruyum. doktorluk performansla motive edilebilecek birşey değil. vicdanınızla yaptığınız birşey. bende her hastamın ameliyat sonrası yüzündeki mutluluk ile tatmin oluyorum. buralarda halen size yaptığınız iş için size dua edebilen insanlar var. ama bu yaşlı nesil gidip sadece yeni nesil kaldığında bu işin yapılır tarafı hiç kalmayacak. işte o gün bende bu meslekten elimi çekeceğim. bu ülkede bu iş yapılmaz.
5. sınıfı bitirmek üzere olan bi tıp öğrencisiyim.. bu olaylar o kadar çok anlatılıyo ki bize ve biz de sahit oluyoruz zaten bazılarına, dolmuşum.. ağladım.. Allah yardımcınız olsun doktor hanım…
elerinize sağlık.yüreğinize sağlık.
abartılı olmuş, haklı sözlerin arasına serpiştirilmiş insan kaynaklı hatalar yüzünden herşey bir anda simsiyah kesilmiş. performans sisteminde elbette pekçok hata ve haksızlık oluyor, bizim de başımıza geliyor. fakat hasta görmekten nefret eden, yaptığı poliklinik sayısından küfürle bahseden, hastayı daha kapıda kovmaktan beter eden meslektaşlarımızın devirlerine dönmektense performans daha iyidir. yapmadıklarına ceza vermek yerine yaptıklarına ödül vermek; mevcut modeller içinde her zaman daha başarılı olmuştur. tıp fakültesi 5. sınıfta (az buçuk doktorken) ssk hastanesi ve devlet hastanesinde (bursa) perfore oluncaya kadar kapı kapı gezdiğim apendektomi sürecinde, sonrasında berbat koşullarda kaldığım kliniklerde (kendi okuduğum fakültede bırakın ameliyatı muayene dahi olamıyordum) performans sistemi yoktu. sağlıkta rezillik paçadan akarken yapılmayan eleştiriler şimdi abartılıyor diye düşünüyorum.
YANLIS DUSUNUYORSUNUZ.
Denmez, ayıptır! “Ben sizin gibi düşünmüyorum.” denir. En “ters” görüş bile saygındır. Burada adil olmayı/adaletsizlikleri tartışıyoruz. Sadece kendimize demokrat olup kelle uçurmamız uygun değildir.
KATILIORUM SİZE!
Performans sisteminden önce bir çok hastanede,özel hastanede,özelde doktorlarımızı ve yurtdışı hastanelerinde çalışan (ki rakamsal olarak değilde gelir-gider olarak hesapladığınızda buradaki meslektaşlarından daha az maaş alıyorlar) doktorları gözlemleme şansı olmuş bir psikolog olarak size katılıyorum Rıdvan Bey.Ne yazık ve gariptir ki performans sistemi çıkıncaya kadar bu yazıyı yazan hanımefendi gibi sevgi dolu,fedakar… bir doktorla hiç karşılaşamadım.Yalnız 3 yıl önce Hacettepe’de acilden yukarı çıkarılmayan kanser hastası babamı yukarı çıkarması için uzattığım içerisinde 8000 tl olan zarfı geri çeviren bir Profesör oldu.Her zaman saygıyla andığım bir insandır.
hekim hanım hekimlere saygılı ol..olmamışsın.. acil hekimin puanı ayrı konsultasyon ayrı..bu yüzden bir hekim olarak yazdıklarınıza ve size inanmıyorum..pratisyen acilde kalitesiz .aile hekim oldu ..çakma oldu.yalan dolan yazmayın cesaretin varsa adını yazarsın..bakalım ne entrikalrın çıkacak.
Kadri Bey,
Hekim değilim, ancak Doktor Hanımı tanırım. Son derece saygın ve idealist bir insandır. Bununla beraber yazım tarzınız,verdiğiniz tepkiden ve cevapladığınız konudan, insanın aklında sizin hakkınızda bir profil oluşuyor. Herhalde sizin gibiler yüzünden koparılmış bir insan..
Kadri bey siz soyadınızı yazsanız da sizin için neler çıkabileceğini görsek önce?
Ah kadri beyler sizin gibiler olmasa dünya daha güzel olacaktı da… varsınız malesef. İftira seven kadriler
sen adi bir uşaksın. söylediklerinin başka bir açıklaması yok.
bırakınca noldu
Soruyu üstüme alıp cevap vereyim. N’olacak ben de sıradan mutlu bir insan oldum. Üstelik bir de huzurluyum.
Kadri Bey,
Sizin yazdıklarınızı okuyunca aklıma 2 şey geldi.
1) Ya doktor değilsiniz ve bu yüzden bilip-bilmeden konuşuyorsunuz.
2) Ya da yukarıda da bahsedildiği gibi mevcut konumunuzu ( başhekim, yönetici…. vs. sizi orada tutan her ne güç varsa o) korumak birilerinin bir yerlerini yalamaya çalışan ve bu şerefli mesleğin şerefli mensuplarına leke sürecek tarzdan bir doktorsunuz. Maalesef sizin gibilerin varlığı yüzünden mesleğimizi kaybettik.
Ben de şu anda kendime başka bir iş arıyorum. Bulduğum anda bir gün bile durmam. Bırakırım bu mesleği. Ömrümü verdim emeğime yazık deyip bırakmayayım diyemiyorum. Bu kadar emek verdim. Şimdi de gece gündüz demeden yine çalışıyorum yine de emek veriyorum. Normalde bana bir faydası, bir katkısı olması gerekirken hala da benden götürüyor.
Maddi-manevi her gün bana zarar veriyor. Adamın yakını kanser ve doğal bir süreç olarak günün birinde ölüyor. Doktora vuruyor niye hastam öldü diye. Birileri tarafından kurşun yağmuruna tutulan yakınını acile getirdiğinde acildeki doktora vuruyor, hakaret ve tehdit ediyor kurşun yağmuruna tutulan yakınımı niye kurtarmadın diye. Sanki doktor ona kurşun yağdırmış. Karısı düşük yapıyor diye doktora vuruyor düşüğü niye engellemedin diye. Bu örnekler uzayıp gider.
Sonuç olarak bu halk bir tarafta doktordan tanrısal güçler beklerken bir taraftan da o tanrısal güç beklediği doktorlara, en sıradan insana gösterdiği kadar bir saygıyı bile fazla görüyor. Teşekkür olarak ona hakaret, küfür, tehdit, darp, cebir…. vs yapıyor.
Yani kendisiyle de çelişiyor.
Ben de zararın neresinden dönersem kardır deyip bu mesleği en yakın zamanda bırakacağım inşallal .
VAZGEÇMEKTEN VAZGEÇTİM.HAYATIMIN BİR DÖNEMİNDE VAZGEÇTİM DİYE BİR ŞİİR OKUMUŞTUM.DEVLETE KÜSMÜŞ BİR KESİMDEYİM.HİSLERİNİZİ ANLIYORUM.İÇİMDE BİR UMUT BUNLARIN BİTECEĞİNİ O HASTANEDE BU MESLEKTE BU KADAR KÜSMÜŞ KIRGIN OLSAMDA BİR SEBEBİN BULUNDUĞUNA İNANIYORUM.LÜTFEN SİZDE O SEBEBİ HATIRLAYIN.DÖNÜN….
düzcede mi doktordunuz merak ettim …
Rıdvan ve Kadri arkadaşlarım sizler hekim değilsiniz.Hekim olmadığınız okadar netki.Sizin gibi hekim arkadaşlarla aynı mesleği paylaştığım için utanıytorum.Dr.hanım sıkıntısını yazmış ve istifa etmiş.Ama sizin gibileri istifa edenleri bile rahat bırakmazsınız.Bu meslek sizin gibilere kaldığı için uatnıyorum.
sabır sabır başlıklı isimsiz yazar, 2008-2009 sağlık grup başkanı, 1 yıl başhekim, şuan karaçoban ilçesi 1 nolu aile hekimiyim. istifa eden dr arkadaşın yazısını ve bizim yorumlarımızı tekrar oku. yaşın 15 ten ufaksa bilmezsin eski yılları, sağlığın ne hallerde olduğunu. kimse şu an mükemmel demiyor ama hastane kapılarında ölen hastaların bile bitmiş olması mesleğimizin itibarını yükseltmeye yetiyor.
ismini cismini yaz da seninle yaşına ve anlayış düzeyine göre konuşayım.
bu yorumunla beraber kimlere mesaj verdiğin ve hasta bakmaktan sıkılıp tekrar başhekim olmaya çalıştığını anlıyorum. koordinatları da çok net vermişsin ki seni kolay bulabilsinler. tebrikler.
Uslup süper , tam beklendiği şekilde.
“ismini cismini yaz da seninle yaşına ve anlayış düzeyine göre konuşayım.”
Daha fazla birşey yazmayalım bir adım ötesi küfür olacaktır.
1 haftada t4 evresinde refere edilen 3 hastaya tanı ile ünüversiteye sevk verdim.hastalar ölmüyormuş yavaş ölünce görünmüyormu. sen nasıl hekim oldun jokermisin.bunların sorumlusu herkesi seni bile aile hekimi yapan bu sistem değil mi dr a ü
Sevgili Sabır
Ne görmek istiyorsanız onu göremediğiniz zaman çirkinleşmeyin. Kadri de haklı, Rıdvan’da haklı, isimsiz kahraman doktorumuz da haklı. Çok garip geldiyse, ne demek istediğimi anlamaya çalışırken size sabır diliyorum. Ben anlatmak istemiyorum, zira anlamak için sabır gerek. Siz henüz pek öyle görünmüyorsunuz. Siz de haklısınız aslında. Boşverin..yada sabredin zamanla belki..
YAZILANLARI YENİ OKUYORUM AMA GÜLÜYORUM…EN İDEALİST OLANLARINIZ BİLE KONGRELERDE CİRİT ATTINIZ DAHA DOĞRUSU BİLİMSEL KONGRE DİYE TATİLLERDE.SONRA NEDENDİR BİLİNMEZ O FİRMALARIN İLAÇLARI TARAFINIZDAN HEP TERCİH EDİLİR OLDU.PERFORMANS YOKKEN MUAYENE YE YOLLADINIZ BIÇAK PARASI VEYA HEDİYE ALDINIZ PERFORMANS ÇIKINCA BASİT ÜSYE YE NEZLEYE BİLE NEREDEYSE MR ÇEKTİRİR HALE GELDİNİZ.ESKİDEN YÜZÜNE BAKMADIĞINIZ HASTALARA ANLAŞTIĞINIZ( MAAŞ VEYA HEDİYELER VEYA KONGRELER KARŞILIĞINDA) FİRMALARIN İLAÇLARINI YAZMAYI İNSANLARI YAN ETKİLERLE ZEHİRLEMEYİ İÇİNİZE SİNDİRDİNİZ.EN EN DÜRÜST OLANLARINIZ BİLE BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN DİYE KENDİ TEMİZ OLSADA ŞAHİT OLDUKLARINA GÖZ YUMDU.DR. HANIMIN YAZDIĞI GİBİ BENDE SAYFA SAYFA PİSLİKLERİNİZİ YAZABİLİRİM.DOKROR CAMİASI SİLKELENİP KENDİNE GELMELİ BENCE.FAKÜLTELERDE GERÇEKTEN HİZMET VARKEN MEZUN OLUP UZMAN OLUP ATANAN BİZLER EDİLEN YEMİNLERİ HEMEN UNUTTUK VE BİZDEN ÖNCEKİ ABİLERİMİZE BAKIP HEMEN NASIL MALI GÖTÜRÜRÜZ DERSLERİNİ ÖĞRENMEYE BAŞLADIK.OFF OFFFF.LÜTFEN HER İLDE SADECE VE SADECE ÜN.HASTANELERİ HARİÇ 3-5 TANE OLAN DÜRÜST DR LAR ALINMASIN DİYECEM ONLAR ZATEN ALINMAZLAR.KİŞİ KENDİNİ BİLİR.SAVUNMAYA GEÇENLER BİLİN Kİ BU REZİLLİĞİN MUTLAK AMA MUTLAK PARÇASISINIZ….EEEE İMAM OSURURSA DOĞAL OLARAK CEMAAT SIÇIYOR..
kusura bakmayın ama ya siz çok farklı bir ortamda hekimlik yapıyorsunuz yada hekin değilsiniz magazinsel haberleri gerçek sanıp inanmış bak ben çok şey biliyorum edasında biryerlerinizden sallıyorsunuz…mezun olduğum fakülteden arkadaşlarımla hala görüşüyorum ve çalıştığım devlet hastanesinde de birçok doktorla aram iyidir..ben de bir hekimim..fakat bu güne kadar ilaç firmalarına esir olmuş kimseyi görmedim..şehir efsanesi gibi ortada dolaşan hikayeleri biliyorum ama hiç şahit olmadım…bu iki şık arasında daha çok biryerinizden salladığınıza inanıyorum elimde olmadan…hiçbir hekim yan etkilerini önemsemeden bir ilacı sırf ilaç şirketlerinden alacağı çıkar için yazamaz..çünkü hekim verdiği tedavinin komplikasyonlarından da sorumludur ve bu riske girmez…
fehmi sen tam bir malsın. Birgün anlıycaksın
Altın semer vursan yine de değişmez bu karakterler…
ben de doğunun en uç köşesindeki bi şehrin, daha önce adını duysam korkacağım bi şehrin küçük bi ilçesinde yaptım mecburi hizmetimi.birbuçuk yılımı bitirip diplomamı almaya hak kazanınca istifa edip, kaçarcasına döndüm oradan.ben hiç bir zmn işin para kısmında olmadım, beraber çalıştığım hemşireler benden çok çok daha fazla para alıyordu, ben aralarda eve gelip gitmek için yollarda harcadığım ya da anne babamla konuşmak için telefona verdiğim paraları bile karşılayamıyordum ordan kazandığım parayla.amacım para kazanmak olsaydı ilk aydan istifa ederdim.ama çok şükür paraya ihtiyacım yoktu, benm tek amacım insanlara biraz daha yardım edebilmek, sadece bi ‘Allah razı olsun’ lafı duymaktı.sadece o kadar. ama bibuçuk yıl bile yetti benm her şeyden soğumama,sadece meslekten deil insanlardan, meslektaşlarımdan ya da başka çou şeyden soğudum.ortaokuldan beri ısrarla dr olmak istediğimi söylerken, arttık ben dr olmak istemiyorum diyorum.
evet yazdıklarınız az bile, ama bazı insanlar bunları okuyunca ya da biz bişeyler anlatınca dr.lar ajitasyon yapıyor ne şikayetleri varki die düşünüyorlar, onlarla muhatap bile olmuyorum artık.
yazdıkalrınız için de ellerinize sağlık, ne denebilirdi keşke bunları hiç yaşamasaydınız da hiç yazamasaydınız, hala mutlu bi şekilde esas mesleğinizi yapıyor olsaydıız.ne diyebilirmki keşke ben de anlattıklarınızın çounu yaşamamış olsaydım da sizi anlayamasaydım.
ÖNCE İNSANLAR BİLİNÇLENDİRİLMELİ insanların cahilliğinden ve doktorluğun anlamını bilmediklerinden kaynaklanıyor doktorlara karşı tutumları tabi doktorlarında işlerine aşık ve severek yapmaları gerekiyor ki bu cahil insanlarımız doktorları yanlış tanımasınlar yani herşey insanlardan ve cahillikten kaynaklanıyor isterse sistem kusursuz olsun insanlar bilinçli olmadığı sürece o kusursuz sistemi bile çökertebilirler burda dr.hanım yaşadıklarını anlatmış bazılarımız ise tartışma çabasında yok ismini yaz soyadını yaz kimbilir senin nelerin var diyerek çirkinleştirmiş hepinizi kınıyorum bunları yazasıya kadar madem o kadar ciddiye alıyorsunuz insanları bilinçlendirmek için çaba gösterin burda tartışma çıkararak çirkinleşerek deil dr. hanımın yazdıklarınının çoğuna göre değerli görülen hayatının altına yazarak deil.tartışma panosuna yazmak ben haklıyım diye düşünerek diğerlerinin fikirlerini alt etmek için deil karşındakininde fikirlerine saygı duyarak geliştirmek için vardır karıştırmayalım lütfen
meydanı kime bırakıyorsunuz mesleklerinizi bırakmakla insanı sorumluluklarımızı yerine getirmeden nereye kaçıyoruz? kolay olanıdır pes etmek.. hangi iş kolaydır hangi şehirde veya hangi ülkede emekçinin emegi sömürülmüyor ki o zaman hepimiz meydanı boş bırakalım kan emicilerine ve yardakçılarına..
Sayın meslektaşım.
Bitirmek üzere olan ve mezuniyetine 2 ay kadar kalmış bir intörnüm.Ve ben daha mezun olmadan nefret etmeye başladım mesleğimden.Hastaların iyiliğini isteyen bizlerin iyiliğini düşünen kimsenin olmaması,performans yalanıyla insanların eskisinden daha çok değil,eskisi kadar kazanmak için altına girdiği birçok insanı stresten MI ile öldürebilecek bir meslekte bizler varken,bu ülkenin en ciddi değer üreten sektörlerinden biriyken,devletin sağlık sistemine harcadığı parayı(ki doktor maaşları bunun toplasan yüzde 5 i etmez,yemin edebilirim) kesmeye çalışması,üzülerek söylüyorum ki bugün bizi vurduysa yarın,hastaları vuracaktır.
Biz doktor olarak şu anda bizden-kesinlikle küçümsemiyorum yanlış anlaşılmasın- çok daha kolay şekillerde kendi mesleğindeki konumlarına gelmiş insanların yarısı kadar para kazanamıyoruz.Bizler bilmez miydik eczacı olmayı?Veya polis, hatta bırakın onu,bakkal olmayı.İnsanlara yardım edelim diye girdiğimiz bu meslekte tabiri caizse her kademe tarafından enayi yerine konulduk,yakında asgari ücrete düşeceğiz,bilmem farkında mısınız?Biz doktorlar akıllı insanlarız,sayın yetkililer,eğer mesleki koşullarımız iyileştirilmezse bu eğitimin hakkının bu olmadığını,bunca emeğin,bunca uykusuz gecenin karşılığının acil köşelerinde hasta yakınlarından dayak yemek olmadığını biliyoruz.
Ben şahsen uzmanlık sınavına hazırlanıyorum ve bu sistemden kaçabileceğim tüm uzmanlık branşlarına yönelmeyi düşünüyorum.Ve ben fakültemin ilk yılında pediatriden başka bir bölüm düşünmeyen biriydim.Beni hasta görmek istememeye zorlayanlar utansın,benim bu sistemde hiçbir günahım yok.
Savaşın diyen bir arkadaş olmuş,sonuna kadar demiş.Nasıl savaşalım peki?Evde eşimizi çocuğumuzu göremeyecek kadar ağır koşullarda,yeri gelince 33 saat aralıksız mesaiyle çalışıyoruz doktorlar olarak,hangi arada savaşalım?Bizim kadar ağır koşullarda çalışan,olsa olsa maden işçileri vardır,onlar bile vardiya usulü çalışmaktadır.Bizim için aylık çalışma saati,mesai saati yoktur,bizim için çalışmadığımız süre vardır ayda ve bu süre çalıştığımızın yarısı varsa,şanslıyızdır.Yıllardır verdiğimiz emekler hiç edildi,bu işe 30 yıl eğitimini almış profesörler,4 milyar maaşa mahkum edildi.Performans zırvalarına inanmayın sayın hastalarımız.Asistan 7 milyar,uzman 10 milyar profesör 17 milyar alıyor laflarına kanıp bize düşmanlık beslemeyin.Çünkü öyle bir şey yok.Günaşırı nöbet tutan bir cerrahi asistanı,ki nöbetlerinin hiçbirinde uyuyamaz bile,aldığı para herşey dahil,her ama her şey dahil 3000 lira civarındadır.Yılların emeğinin karşılığı bu mudur?Sizin kanserli annenizin hayatını kurtarıyor,sizin gördüğünüz kadarıyla.Ama onun yaptığı sadece bu değil.O her ay yüz,belki 200 kanserli annelerimizin,babalarımızın hayatını bu çabayla kurtarıyor.Dünyada bundan önemli hangi iş vardır söyler misiniz bana?Evine gittiğinde yemek yiyecek biel takati kalmıyor bu asistanın.Kazandığı para ne? 3000 lira.Evet,performans yalan.Türkiyede 7000 lira kazanan bir tek asistan dahi yoktur,bu performans sistemiyle de olamaz.Ha olur nasıl olur?Sahtekarlıkla olur.Ama o da bizim meslek onurumuzla bağdaşmaz.Biz ne anlarız sahtekarlıktan kopyadan,hileden hurdadan?Zaten her girdiğimiz sınavda %1 lik dilimlerden geldik geldiğimiz yerlere.Kopya çekecek insanımız bile yoktu biim,o kadar yalnızız biz.Eğer siz de yanımızda değilseniz hala bütün bunlara rağmen,o zaman bu mesleği bitirme zamanımız gelmiş demektir.
Saygılar.
İntörn Dr. Kerem
merhaba kerem sana söylüyorum gelinim sen duy misali olacak….sana katılıyorum…bende 5 yıl oldu mezun olalı.okulu başarılı bır öğrencı olarak bitirdim. girdiğim ilk sınavda açıkça söylüyorum doğu da mecburi hizmetten korktuğum için istemediğim bir uzmanlık alanına girdim.(korkmak doğru söylüyorum…hiç kimsenin alınmasına gerek yok…ben hipokrat yemini etmiş bir hekim olarak yalan söylemiyorum.korktum.orda yaşanan olayları yaşadıklarını diğer hakimerimizden duyunca kortum..yoksa insanımız her yerde insandır bizim için.)
evet çok idealist bir tıbbiyeliydim.pediatriyi çok seviyordum ama bir yandan da kadın doğumu istiyordum.internlüğümde bile kaç kez doğum yaptırmıştım. ve annelerin çocuğumun ismini siz verin demesiyle mutluluklar benım oluyordu.bir canlının eline doğması onu ilk sizin kucaklamanız analtılmaz bir duygu.evet çocukları çok seviyordum çünkü….her halleri güzeldi benim için.sonra kısmet ya mecburi hizmetim bir ilin doğum evine çıktı. orda pediatrik acilde pratisyen hekim olarak başladım.hayatımdaki bütün idealist duygularım tek tek kayboldu.eşim.uzmlıkta ortopediyi kazandı.bense psikiatriyi..farklı iller olduğu için.ben gitmekten ferakat ettim.yenıden hazırlanma surecıne gırdım.oğlum oldu.derken tus surecim uzadı.bu arada başka bir yerde hem acil hemde 112 de başladım işe.Btipi entegre diyorlar.ama ilçe hastanesi olduğu için bir ayda 60 nöbeti 24 saatten 4-5 kişi paylaşıyorduk.nasıl olur deme bal gibi oluyor.30 nöbet devlet acil, 30 nöbette 112 acili paylaşıyorsun aranda.dayanamayıp bakıcımda sorun çıkarınca oğlum için istifa ettim memurluğumdan.bu Tus süreci uzarken ben kendime uygun yazacak bir branş bulamaz oldum.eşim tam anlamıyla abartmadan söylüyorum gün aşırı nöbet tutuyordu.ama nöbetler arası boşluk olmaksızın evde sadece 6-7 saat geçirebiliyordu…yani 40 saate yakın mesaisi vardı. geriye kalan 8 satte yemek yemek mı o da ne uyumakla geçiriyordu. bense tanımadığım yeni bir ilde kucağımda çocuk bütün işi üstlenmiş bir yandan da tus çalışıyordum.ve evet aldığım para mı.. 2200tl di daha yeni sayılır ,yani 1yıl ancak ya oldu ya olacak.3200 tl alıyor.evet bence 2000 değil 20.000 alsa yınede onun 40 saatlik hiç uyumadan çalıştığının karşılığını olamaz.evet bense her gün biraz daha kafası karışık tus ta puanım iyi olsa da 62 bile aidığım zaman .yazacak bölüm bulamıyordum kendime. yoğun olmamalıydı. bu kadar nöbeti kaldıramazdı oğlum babasından sonra.sevmediğim bölümü yapamazdım.preklinik istemiyordum.6 yıl hastayla haşır neşir olup sonrada hasta görmemeyi yediremiyordum kendime.pratisyen olarak kalmakta istemiyordum çünkü çalıştığım hastanenin en değersiz elemanı olarak görülmekten bıkmıştım.kimseyi küçümsediğim yok ama 2 yıllık bitirip başımıza müdür yrd olanlar ahkam kesiyordu. yok acil de hastalara serum girişini damar yolu takılmasını azaltmışım.yok hastane dönerine en çok gelir sağlayan acilmiş.sonra farkettim ki diğer arkadaşlar her önüne gelene damar yolu taktırıp 20 dk sonra söktürüyorlar. aileler menun ha benım çocuğum serum yedi.halbuki bense gerekmedikçe kıyamıyordum bile o minik yavruların boşyere delinmesine.el pratiğim girişimim iyidir benim. güvenirim kendime…ama ben asla bir çocuktan burundan yabancı cisim çıkartma işine girişmemişimdir.bir kez deneme sonrası geriye kaçar korkusuyla konsültasyon isterdim.amam bizim bir arkadaş vardı performansı hep yüksek olurdu her ay 5-6 yabancı cisim çıkartma olurdu.(puanı daha fazla olduğu için)bir gün sordum ona nasıl çıkartıyorsun diye çıkartamıyorum ki dedi amam onca vakit harcıyor anamnez alıyorum o puanı hakkediyorum dedi.buna benzer neler….herkesin eleyeceği mutlaka olur….şimdi bir uzmanlık alanındayım…ama ne olduğunu boş ver, artık onun da suyunu çıkardılar çünkü….ama ne olursa olsun ben yine seviyorum hastalarımı…ben çünkü her güne yeni bir beyaz sayfayla başlıyorum….
İşveren, doktor, hasta üçgeninde doktorlar önceki sistemde hasta ile karşı karşıya getirilmiş ve muayenehaneler aracılığı ile para kazanmalarına sistem ses çıkarmamıştır. Yani olan vatandaşa olmuştur. Hekimler arasında da nasıl olsa muaynehane açar ve nasıl olsa paramı kazanırım düşüncesi ile uzmanlık öncesi süreç sineye çekilmiştir. Bu düzende maalesef para kazanmak için türlü yanlışlıklar sık sık yapılmıştır. Bunu kabul etmeliyiz diye düşünüyorum. Şimdi getirilmek istenen sistemin ise biraz daha iyi niyetli ancak, yetersiz ve eskisinden daha iyi sonuçlar doğurabilecek şekilde düzenlenmediği kanaatindeyim. Performans sisteminde ise başta saydığım üçlüden aralarında para konuşulan taraf değişti sadece. Öncede vatandaştan alınıyordu, şimdi performans adı altında işverenle yani sağlık bakanlığıyla para konuşulacak. Yani önceden vatandaşa yapılan yanlışlar devlete yapılacak. Ancak burada unutulmaması gereken şu ki; Sistem doktorlara şunu söylüyor ve zorluyor, işini ahlaklı yaparsan daha az kazanırsın. Yani bahsettiğim yanlışları yapıp kılıfına uyduranlar daha çok kazanacak. Bu yazdıklarım sanırım işin çok ufak bir kısmı, elimizden alınan diğer haklarımız bence muaynehanelerden daha önemli. Keşke bende sadece devlet hastanesinde çalışıp güzel bir ücret alıp mesai sonrasında da özel hastane ve muaynehaneye giderek çocuklarımla geçireceğim vakitten çalmak zorunda bırakılmasam. Kafam rahat bir şekilde hastalarıma ve aileme daha kaliteli ve iyi zaman ayırsam.
SAYGILARIMLA….
Allah doktorlarin yardimcisi olsun. Hastalarin da. Idarecilerin de… Problemler hep insan merkezli. Doktor hanimin yasadiklarini yasayan pek coklari var. Allah onlarin sabir ve metanetlerini artirsin. Hastalari ve yakinlarini da dinleseniz onlardan da binlerce sikayet duyarsiniz. Kimisi hakli, kimisi haksiz. Oyle doktorlar var ki insan hayatina zerre kadar deger vermiyorlar. Cok yakin bir dostumu bu ilgisizlik ve ihmalden dolayi nasil kaybettigimi bugun gibi hatirliyorum. Ama bunun doktorluk meslegiyle alakasi yok. Doktorun sahsi ve karakteriyle alakali. Bazi doktorlarin hatasindan dolayi tum doktorlari suclamak cok acimasizca olur. Acikgoz bazi hasta yakinlarinin yaptigi ahlaksizliklardan dolayi da tum hasta ve hasta yakinlarini suclamak ta ayni sekilde yanlis olur. Hasta ve hastalik olmasa zaten doktorlar da olmaz. Onemli olan insanimizin egitim ve ahlak kulturunu cocukluktan itibaren cok iyi gelistirmek herhalde. Ne yapilirsa yapilsin insanin oldugu yerde suistimaller mutlaka oluyor. Bunu en aza indirmek icin atilan adimlari tebrik etmek lazim. Insanimizin uzerindeki en iyi otokontrol yapacak degerler neyse cocukluktan itibaren cok iyi islenmesi lazim kafa ve kalplerine ki yalnizken bile bir yanlis yapmaktan utanc duysunlar ve o yanlisi yapmasinlar. Hastasi, doktoru, idarecisi ile tum toplum… Doktorlarin performansini artirmak icin alinan kararlar iyi niyetli olabilir ama onu suistimal eden yine doktordur. Yani yine bir insan. Gercekten bakima muhtac, geliri olmayan magdur insanlara destek olmak cok insanca bir yaklasim. Fakat her konuda oldugu gibi bunu da suistimal edenler yine insanimiz. Yardim olmasa devlet halkina sahip cikmiyor diye muahlifler kullanir. Sosyal devletiz ya. Yapilsa suistimal oluyor diye yine aleyhte kullanilabilr. En guzeli insanin isini buyuk bir ictenlikle ve samimiyetle yapmasi ve mutlulugu bunda aramasi. Dis dunyadaki problemlerin kendini rahatsiz etmesine izin vermemesi. Herkesin dunyasi kendi kafasi ve kalbinin icindeki dunyasidir. Problemler ne kadar kucuk gorulurse o kadar kuculur. buyutulurse de cok buyuk olur strese sebep olur o da tum sagligimizi bozabilir. Hep olumsuz dusunmek insani cok kotumser ve agresif yapar kendisi ve cevresiyle iliskilerini bozar. Problemler insan oldugumuz icin var. Bir tasin ne problemi olabilir. Problemler sayesinde insan daha guclu olur ve olgunlasir. Ama hayata olumlu bakabilirse…. Kafanizin icindeki problemleri cope atin gitsin. Karsiniza ciktiginda onlara gulumseyin… cok faydasini goreceksiniz. Problemleri genellestirmeyip sahis bazinda ele almak en guzeli. Ama insanin yapisi bu. Siyahlar: beyazlar hep boyledir diyor…. Bundan bizim hic siyah insan gormemis insanlarimiz da nasibini aliyor. Doktorlar hastalar hep boyledir… hastala: doktorlar hep boyledir… Kadinlar: erkekler hep boyledir, Turkler hep boyledir, Ingilizler hep soyledir, karsi mahalle boyledir…. Dedemin diger esinden cocukleri soyledir.. muslumanlar boyledir.. AKP soyledir.. CHP boyledir… Hayvanlarda insanlar hakkinda genelleme yapiyorlardir belki… Hic gerek yok………… Allah herkesin yardimcisi olsun. Hastalara sifalar, yakinlarina sabirlar, Doktorlara ve idarecilere sevgi sabir ve samimiyet versin.
Değerli Gezegendaşlarım,
Öyküler çok, her yaşam bir roman. Kimi yazmasını biliyor.
1967 Tr. 8. olarak B.Ü.’de Fizik okudum. Amacım maddenin sırrını çözerek insanı tüm sorunlarından arındırmaktı, başlarken.
PhD’yi bitirdiğimde insanın esas sorununun kendisi olduğunu öğrenmiştim. Yine de geri kalmış olan yurduma döneyim de biraz onu gelişmesi için çalışayım dedim.
20 yıl TUBITAK/MAM’da çalıştım. 250 $/ay kazancım da oldu 2500 $/ay da.
Mason olmam karşılığında, kısa bir süre yaptığım Bölüm Başkanlığını uzun süreli olarak bana bırakmayı da önerdiler, politikaya girip de TC başbakanlığına kadar desteklerini almamı da. Daha okulu bitirirken reddetmiştim, hep reddettim.
Masonluğu 33. derece dahil öğrendim, şansım yaver gitti diyeyim.
Bugün 10 ve 11 yaşında iki erkek çocuk babasıyım ve 900 TL aylıklı emekliyim.
Yine de çalışıyorum. Ben Dünya’ya Allah Halifesi olarak geldim, o maçla yaratılmıştım. Çalışacağım.
Neler yaptığıma www://test-dr.com da bakabilirsiniz.
Yardım edeniniz olursa sevinirim.
Bu arada son günlerde düştüğüm ÇAPA T. F.’ne 3 proje önerdim. İlgili olanlarınız varsa gönderirim.
Genel ilgi olursa bloğuma veya siteme eklerim.
sevgilerimle,
ismail german
Dr.Hanimin yazdiklari azicik vicdani olan durust caismaya calisan her doktorun son 40 yildir bu ulkenin saglik sisteminde yasadigi sorunlardir. Bende bir norologum , meslegimi Norolog olarak birakip Yurt disina cikip baska bir dalda calsimaya basladim yine noroloji ile ilgili ama hasta bakmiyorum, cunku sadece sosyal sorunlar degil Norolojinin agirligida bunda bir etken.
Bazi yorumcular diyorki , bunlari jic kimse acilamiyor yazmiyor, bence o yorumcunun doktor hanimin yazisinda anlamdigi nokta, su. Doktor hanim meslegini sizin gibi ilgisiz, bilgisiz , yuzeyel , ulkenin gundemindeki sorulari televizyondaki sovlardan takip edenlerin ihmalkarligi nedeni ile birakti.
Bu ulkede pratisyenlik ve uzmanlik yapmak eger halki soymaya gelmemisseniz, bir iskencedir.Bunun nedenleride aciktir, kirli yonetim, ve kirli halk el ele , kirli doktorlarla birlikte kendi islerini yuruturken, ulkedeki saglik sistemin cokmemesini saglayan , tabiri caizse degirmen ati vasfindaki durust insanlarin( doktorlar ve tum alandaki ki calisanlar) emegi ile gunluk hayat yurutulur.
saglik sisteminin icinde bulundugu sorunlari cozmek kolay degil heleki turkiyede, bugun Avrupa seviyesinde ahsta basina yatak sayisi ve doktor sayisini ayarlasaniz bile, saglik sistemi bati ulkelerinde bile cozumsuz bir cok sorunla dolu en onemliside saglik sistemini yurutecek paranin bulunmasi. Cunku Tum dunyada ve tabiiki Turkiyede insanlar bankalarin para kaynaklarinin guvenilir olmasini saglik sistemininkine tercih ediyorlarsa, yapilacak cok ta bir sey yok demektir, Sonucta doktor olarak ama durustce ve devlet sisteminde calsimak istiyorsaniz, bir makina olmaniz insan olmanizdan daha iyidir. Cunku hic bir insan bu sisteme uzun sure dayanamaz. sadece hastaneler degil bir cok alandada bu boyle.
ama hala bir yorumcu kis gercekten ortalam halk bu yorumcu, , ama kimse bunlari aciklamiyorki diyebiliyor, iste bu soz varya , sozlerin en agiri, cunku ortalam vatandasin olaya ilgisi bu duzeyde ve buda tum umutlari mahvetmeye yetiyorda artiyor bile
kelimesi kelimesine katılıyorum
Yazinizi icim aciyarak okudum.Benim de ailemde hekimler var.Sorunlarinizi biliyorum ve her turlu mucadelenizi gonulden destekliyoruz.Sizlere ve de biz hastalara sasi bakan hukumeti de Allah islah etsin diyorum.Yazinizi mail olarak ve facebook ta paylasarak genis kitlelere ulasmasini saglayabilirsem ne mutlu bana.
Doktorum, ağzınıza sağlık, yüreğinize kuvvet… Emin olunuz her kademesinde böyle bu devletin. ben öğretmenliğimin 24. yılındayım ve umudum vardı hep. Bugünlere o umudu canlı tutmaya çalışarak (Sakarya,Siirt,Kayseri)ulaştım.İstifa da ettim, 13 yıl dershane ve kolejlerde çalıştım(Kayseri,Kırşehir).önceleri en azından ekonomik açıdan iyiydi; ama işsiz öğretmenler “ne verirsen çalışırım abi yeter ki beni al” moduna getirilince bize de yeniden devlet yolu göründü. emekli ikramiye ve maaşı olsun alalım diye. Dönüş o kadar zor ve torpilli oldu ki anlatmak uzun. Bir o kadar da acı; çünkü hımbıllar çöplüğüne dönmüş okullar, aile terbiye ve ortamından nasibini alamamış gençler, çocuklarına bakmayı ama onları tanımaktan aciz ebeveynler vd. biz biteriz bunlar bitmez. Umut bitti bende.umarım siz de bitmez:(
gerçekten okurken tüylerim diken diken oldu yazdıklarınızı.Sizin gibi gururlu işine sagdık insanları küstürüyorlar,bu ülkede ya üç kagıtcı olmak lazim yada yardakcı.binlerce beyin göcüde bu yüzden olmuyormu zaten? agzınıza saglık.umarım gün gelir şartlar düzelir ve sizde mesleğinize geri dönebilirsiniz.saygılarımla.
toplam 23 yıllık emeğin ardından uzmanlık belgemi bakanlığa rehin bırakıp mecburen geldik buralara.İlkokula başladığım yıllardan beri hayalimdi kadın doğum uzmanı olmak..Çok şükür de Rabbim nasip etti.Ama dediğim gibi onca emek ,onca başarıların ardından tıpkı diğer meslektaşlarım gibi dişimi tırnağıma takıp hakettiğim uzmanlık belgemi bakanlık rehin aldı diye düştük yollara.Yine de hayırlısı deyip başladım göreve.Şuan mecburi hizmetimin bitmesine birkaç ay kaldı,ancak burada yaşadığım olumsuz olaylar,aldığım tehditler içimde hiç heves bırakmadı mesleğimi devam ettirmek adına.Halen mesleğimi çok seviyorum, ancak bir okadar da içim buruk.kendim hasta olarak baktığım da elbette oldukça olumlu adımlar atıldı sağlık sektöründe,ancak düşünüyorum da bence halka haklarının ve görevlerinin ne olduğu anlatılmadan hastalar bu şekilde doktor düşmanı hale getirilmemeliydi.Performans sistemi kesinlikle akla karayı ayıran bir sistem olmadı hepimiz biliyoruz.o halkın nefret ettiği model doktor profili kendini performans sisteminde de gösteriyor.Burası tamamıyla ahlaki bir konu,kişinin hak- hukuk,haram -helal anlayışıyla ilgili bir konu.Yani sistemin adil olduğunu tahminimce hiçbir meslektaşım savunmuyordur herhalde,herkes çalıştığı kurumda yapılmayan şeylerin nasıl yapılmış gösterildiğine şahit oluyordur muhakkak.
hasta hekim ilişkisi boyutuna geldiğimizde de inanın arada ne güven kaldı,ne saygı.Bu mesleği Allah rızası için yaptgığımı düşündüğümde ancak kendimi rahatlatabiliyorum.Neden diyorum birkaç saygısız,kendini bilmez için kurunun yanında yaş da yansın diyorum.Mesleğimi gönlümce icra edebileceği günlerin haylini kurmaktan başka çare kalmadı herhalde
Dr hanım yazdığınız yazıdan ötürü teşekkür ederim sizin geçtiğiniz yollardan adım adım ilerliyorum ve muhtemelen sonucta sizin gibi olacam 2.5 yıllık nöroloji asistanıyım grev yaparken bize aslanlar kaplanlar diye gaz verenler aman mimlenmiyelim diye piyasaya çıkmadıklarını farkettim 3.5 yıllık doktorum bu işe istekle başladım parada pulda gözüm yok dedim gayret ettim çalıştım su anda duyduğum tek sey küfür yada hakaret artık diorumki bazen çok üzülerek ya ben öleyimde rahatlayın yada siz ölün ben rahatlayayım ama yaşlı bir teyze gelip bana sarıldımı da Alahım bu insanlara yardım edebildiğim için sana şükürler olsun diorum böle bir ikilemdeyim işte siz de bilirsiniz diğer bilmeyen kişiler için söliyeyim nöroloji ağır iştir yaşlı immobil haslarla uğrasırsınız iyileşmesi zordur sadece stabilize etmeye yada klinik kötüleşmeyi durdurmaya çalısırsınız bir cerrah yaptığı emeğin karsılığını görürken bir nörolog çoğu zaman görmez iyi dr olmalısınız sadece hastanın beyniyle uğraşmazsınız 60 yas üstü hastanın bir çok non nörolojik problemi vardır.Sözün özü şudur dr luk zor iştir bir ülkenin elit ve zeki adamları dr olur dr luk bir öğretmenlik bir mühendislik yada savcılı avukatlık gibi değildir sürekli risk alırsın karar verirsin tanı koymak zorundasın makina değilki kapatıp açamazsın hastayı doktorlar MEMUR değildir .Bir meslek değildir yaşam biçimidir.Ben demiyorumki dr lar50000 alsın. Bende görürdüm insanların nasıl kanını emen doktorların olduğunu bunlara zaten iyi doktorlar karşı ama sen 4 yıl fakülte bitirmek yerine 10 yıl okuyan 30 yaşında hala ders calısan gece gündüz hastası için koşan herke s evinde uyurken hastanelerde çalışan ömrünü bu mesleğe veren ailesine çoluğuna cocuğuna vakit ayııramayan hayattaki çoğu şeyi kaçıran bir insana 2000 3000 lira para veriyorsan bu adam ya söverek çalışır yad aistifa eder. Ama maalesef 3. dünya ülkesi olduğumuz için bizlerden cokdaha vasat olanlar bizlerin başına amir oluyorlar bunada halk arasında arslanı kediye boğdurmak diyorlar.Valla ben uzmanlıktan sonra biraz para yapıp ticarete gireyim diyorum bu iş yapılacak gibi değil artık .Batarsam da mesleğime geri dönerim Ha haha koskoca doktoum nolacakki bana dimi ama 🙂
Yeniden Merhaba,
Annem 90 yaş dolayında, elan yaşıyor.
İki bucuk yıl kadar önce ağır bir …. krizden sonra kımıldayamaza yakın bir duruma düştü.
Yeğenim Almanya’da nörolog. Üniversite hastanesinde kalktı gekli. Hocası schlaganfall (inme) demiş.
Hayır daha intermittent bit şey olmalı dedim. Etyolojiyi biliyordum da.
Küçüklükte çocuk felci geçirmişti ve gözlerinin dönüp kaydığı bana nakledilmişti.
Medscape üzerinden Medline’a baktım ve beyin toplarlarında olabilecek hasarlardan kaynaklı sorunlşara ilişkin bir kaç paper buldum.
Annem 9 ay kadar sonra tamamen iyileşti, eski durumuna döndü.
3 ay kadar önce de, parkinsonumsu bir şikayetten, bir nörolog hanım efendiye gittik. Etyolojiyi biraz anlatmaya kalktım. Çocuk felci omurilik hastalığıdır beyne geçmez demesin mi?
Annem hekimlerin müdahalesi sonucu yaşıyor, ama hekimler de aynılabiliyorlar.
Şikayet etmek iç rahatlatır ama bir yere de götürmez. Öneriler lazım. Bu durum perşembenin gelişi ve çarşambadan beri bilinmekteydi.
15 sene kadar önce tümleşik bir türk tıbbına yönelik bir proje yazdım. Evvele senior hekimler karşı çıktılar.
Yeğenim Ahmet Esat USTA. Medical Park’da ve Y. K. Bşk. Muharrem Usta’nın da yeğeni.
Son önerdiğim projeleri ona da gönderdim. “Hastaneye insan sokmalıyım, ameliyat yapmalıyım ki para kazanabileyim” diyor. Tüccar yani.
15 seneden beri de en az 20 kez konuşmuşumdur Muharrem ile. “Bizim kazancımızı azaltmak istiyorsun” der hep.
Ama ben önerileri olan biriyim, bunları yayınladım da. Lütfen şu iki bağlantıya bakınız da onlar üzerinden bir ilerlme sağlamaya çalışalım.
1. : http://www.test-dr.com/vizyon-misyon.html
2. :http://www.test-dr.com/saglik-vizyon.html
sevgi ve saygılarımla,
ismail
Halk ne olduğunu biliyor.Böbrek nakli sırasında ameliyathaneyi basan asistan doktorların siz neden grev yapmıyorsunuz diyişinden de haberdar halk.Popülist politikalarmış..Kardeşime KATATAR çılacaktı diyaliz için Üniversite hastanesine gittik DOKTOR burada çok sıra var özel muayenehaneme gelin yarın katar açayım..eee 1500 tl.
Yazıklar olsun bu halkın sırtından kazandığınız HAKSIZ paralar sizden ve çocuklarınızdan ÇIKSIN.Senin mesleği bırakman isabet olmuş.Zira halkını beğenmeyen ve onun cehaletiyle adeta alay eden sözde doktorlara bu halk canını canının parçası evlatlarını teslim etmez zaten
Nedir kardeşim dünyada bir ikinci örneği varmıdır acaba BU DOKTOR saltanatının ve SUNTASININ ve SEFAHATİNİN yaşandağı bir ikinci ülke?
Kaymakamdan Emniyet Müdüründen Savcıdan Hakimden daha çok kazanacaksınız ama hala ağlayacaksınız.
Yazıklar olsun
dünyanın doktorları en az kazanan ülkesidir ülkemiz. ve arkadaşım eğer senin de becerin, çalışma düsturun, sabahlamaların, ve tabi ki zekan elverse idi sen de doktor olurdun bunu sen de biliyorsun. ve tabi bunlar mevcut olmadığı için şimdi söylenerek hatta kürfederek rahatlıyorsun. rahat ol, biz yine de sen rahatsızlanınca sana bakacağız.
Küfür etmiyo o arkadaş.Doktor camiasının çok geniş bi bölümünün çıkar çarkı içinde oldugunu söylüyo.Bakım konusuna gelince mecbur bakacaksınız.Elinde başka meslek yok kıytırıktanda olsa bu halkı aşagılaya aşagılaya baştan savma tedavilerle sallıcaksınız.Yoksa aç kalırsınız.
Cevabım bugünkü blog yazımdır…
SEVSENİZ DE SEVMESENİZ DE ÖLMEDEN ÖNCE GÖRECEĞİNİZ SON KİŞİ BİZLER OLACAĞIZ ANİ ÖLÜMLER DIŞINDA…
Karşı devrime cevap:
Doktorluk bir meslektir. “İnsan” karşısında sanata dönüşür. Ancak senin insan olmaman nedeniyle sanata dönüştürülemeyen bir meslek bizimki. Ancak senin herşeye karşı olman nedeniyle, algılayamadığın gerçeklik “herşeyin senin istediğin gibi olmayacağıdır”. İmtiyaz istiyorsan, imtiyaz tanımalısın. İstemiyorsan ne kalabalık yapıyorsun.
saçmalamışsın arkadaşım sana mı kaldı bozuk düzenin savunuculuğu.
HERKES HAKETTİĞİNİ BULUR VE HAKETTİĞİ GİBİ YÖNETİLİR !!! Sizin yaradılışınız FESAT, dolayısı ile fesat doktorlara çatmışsınız !!!
karşıdevrim gibi kompleksli, zeka özürlü ve muhtemelen ŞEREFSİZ insanlar anlayamaz dr olmayı. senin zekan yetmez. Sorun muhtemelen ailende.
üniversite 4. sınıfta dahiliye stajındayken akademik kimliğinden şuan bile şüphe etmediğim hocam vizitte “devlet doktoruna para vermediği için onları muayenehanelerle teselli ediyor ” demişti. ortada para ve insan olduğu sürece de her türlü çarpıklığın olması kaçınılmaz. yaşımın yettiği dönem olarak 80 lerin sonları ve 90 larda rahatsızlığımdan dolayı çok defa doktora gittim ve çoğu defasında muayenehaneden geçmem gerekiyordu. o dönem doktorlara çok küfrederdim (şimdi de küfrediyorum ama daha az). sanırım bu oranın düşmesi “bir hekim nasıl ortaya çıkarıyoru” bizzat yaşayarak görmeme bağlı. …….doktor vatandaştan para almaya, vatandaş da doktora para vermeye maalesef alıştı, burada işleyişte dengesizlikler oluyorsa her iki tarafında bunda katkısı var, ancak devletin rolünü kimse düşünmemiş. devlet doktorla vatandaşı yüzyüze bırakmış sürekli, sistemi pek de düzeltmemiş. insan olduklarının unutulmaması gereken bir kısım doktor işin suyunu çıkarmış. vatandaş zaten cahil, hiç bir şeye sesini çıkaramamış. taki son 10 yıla kadar. son 10 yıldır, son 1-2 yılda çok artarak vatandaşın doktora olan kini her geçen gün artıyor, arttırılıyor. sağlık sektörüne yapıldığı söylenen yatırımlarla şu an % 10 kadar bir oy kazancı oluyor. vatandaş öylesine gaza getirilmiş ki doktora artık “senin maaşını ben veriyorum” terbiyesizliği bile yapabiliyor, kolunda burma bilezikler, cebinde yeşil kart varken. hatta “ben senin istersem tayinini çıkarttırırm” cüreti bile direk gösteriliyor, elinde en fazla ilkokul diploması bile olsa. bu konuda söylenecek çok şey var, ama benim söylemek istediğim en önemli şey; BİZ DOKTORLAR UZAYDAN GELMEDİK, BENİM BABAM SSK EMEKLİSİ, ANNEM EV KADIN, 2 DE KARDEŞİM VAR, YANİ SİZLER GİBİYİZ BİZ SİZİZ ASLINDA. BABAMIN EVİ HİÇ OLMADI, İLKOKULU KÖYDE OKUDUM, ALLAH YÜRÜ YA KULUM DEDİM,KARŞIMA DÜZGÜN İNSANLAR ÇIKTI,DOKTOR OLDUM,AMA BU HİÇ DE KOLAY OLMADI….BENİ ENÇOK RAHATSIZ EDEN DOKTOR OLDUĞUMU ÖĞRENDİKTEN SONRA “SİZ DE PARAYA PARA DEMİYORSUNUZDUR” BAKIŞLARI SÖYLEMLERİ OLDU. HEP AYRI BİR ZÜMRE OLARAK GÖRÜLDÜK, FARKLI KILINDIK.
diyelim ki hastane dışında bir devlet dairesine gidildi ve işiniz o an yapılamadı, yarın gel dendi, ne yapılyor yarın geliniyor, kimse sesini çıkarmıyor. ama hastane de yarım saat bile beklemek tolere edilmiyor-hemen şikayet-çünkü bu HAK en doğal hak=ŞİKAYET HAKKI. siz enerji bakanlığında elektrik faturanızla ilgili bir sorun yaşadığınızda şikayet edebilmek için doğrudan bir telefon hattı biliyor musunuz ya da su ile ilgili bir sorunda DSİ nin böyle bir yardım hattı var mı? benim bildiğim yok. ama bugün bırakın sağlık bakanlığını doğrudan başbakanlıkta doktoru şikayet edebileceğiniz bir tel hattı var.(bilmeyenlere duyurulur)
güzel günler sizinle olsun……
hakan
hakan bey çok güzel şeyler yazmışsınız kutluyorum
Yaşadıklarınız çok üzücü ve düşündürücü Doktor.Ama bir öğretmenin,bir avukatın,bir hakimin, bir Mühendisin,bir Mimarın,bir Psikoloğun da benzer acıtıcı yaşamsal gerçeklerle yüz yüze olmadığını kim düşünebilir?Doktorların ne ayrıcalığı var bu ortamda?Yaşam hangi meslek grubuna acıyor ve özen gösteriyor?
Ücretsiz eğitimimizi sağlayan bu topluma mesleğimizi her koşulda yapmak gibi bir borcumuz da mı yok?
Niye kızdınız?
ülkede adalet dağıtan sistem, dosyaları eleman yetersizliğinden dolayı yıllarca inceleyemeyip insanları mahkemelere çıkarmadan hapishanelerde yatırırken kimse (ve siz) neden hukuk mezunlarının diplomaları rehin alınsın ülkede ihtiyaç olan yerlere mezun olur olmaz gönderilsin ,isteyen avukatlık bürosunu istediği şehir ve yerde açıp mecburi hizmet yapmadan işe başlamasın ve dolayısıyla adalet hızlansın demez, neden anayasa gereği angarya kimseye yaptırılmaz ama doktor istisnadır diyen anayasa mahkemesi kararını göz ardı edersiniz anlamak zor. 35 yaşına gelmeden hayata başlayamayan, üniversite sınavlarında ilk dilimlere giren ve üniversite harcını herkesten çok ödeyen, kitaplarına servetler ödeyen ve destek görmeyen hekimlere yönelik suçlmaların çoğunun ilk tercihi olan tıbbı tutturamayıp (ayrıca ailelerinde de hekim olmayan) kesimlerden geldiğini geçen zamanda deneyimlerimizle gözledik bizler…sizin bahsettiğiniz psikoloğu, işletmeciyi, eczacıyı vb meslekleri diplomalarını rehin alarak yolu kardan kapanan diyarlara mecburi hizmet yapmaya kimse göndermiyor bu ülkede. serbest çalışmak istiyorum ,kendi işimi yapacağım diyen hiç kimse bu ülkede engellenmiyor ama doktorsanız özel sektörde çalışmanız bile sağlık bakanının iznine bağlı…nasıl bir özel sektörse bu… hekim olmayanlara da hak veriyorum aslında; aramızda fark olmadığını söylediğiniz (ve aslında işleri psikiatri uzmanına belli konularda yardımcı olmak olan) psikologlara açtıkları ofislerine gidip danışırsanız bu tür düşüncelerin şahıs ve aile bireylerinin mahremiyetlerini öğrenebilen, görebilen (ama sadece kendisine saklayan) hekimlere karşı bir nevi kızgınlık olduğunu söyleyeceklerdir. çok önemli bir noktayı atlamamak gerekiyor bu arada elbette: tıp fakültesi bitirmekle hekim olmak ayrı şeylerdir. okul bitirerek değil, içine fedakarlık, vicdan, uykusuzluk, çocuklarını ihmal etme zorunluluğu, gözyaşı, çokça ama çokça okuma, insan sevgisi katarak hekim oluyoruz bizler. görev yaptığı yerde darp edilen hekime, sahip çıkması gereken hastalarını bırakın kimselerin dönüp bakmadığı bu toplumda sizleri, adını geçirdiğiniz bir kaymakama, bir savcıya, bir emniyet mensubuna değil görev yaptığı yerde trafikte yan gözle bakmaya davet ediyorum. O zaman göreceksiniz farklılığı, o zaman göreceksiniz burnunu dağıttığınız doktorun hala hastanızın nöbetini tutmaya devam ettiğini ve o zaman göreceksiniz yan gözle baktığınız adı geçen mesleklerin size yapacaklarını ve neden hekimlikle kıyaslanmamaları gerektiğini. dikkat ediniz hiç para lafı geçmedi yazdıklarımda, hekimlerin %95 i de aynı şekilde davranacaklardır zaten. siz de vergisini bir kuruş bile kaçırmadan veren ülkemiz insanı yüzdesine giriyorsanız hekimlerin%95 ine denk düşen %5 lik herşeyi söyleyebilecek vatandaşlarımızdansınızdır demektir, arabasına yaptırdığı kasko bedeli kadar kendisini kaskolatmayan insanların ülkesinde , sağlık sistemi sadece hekimlerin fedakarlıkları üzerine kurulmuş ise; dilemiyorum ama orta vadede dağlarda şifalı ot toplamaya başlamak sizleri şaşırtmasın.
son sözüm şudur; diğer meslekleri geçelim ama hukuk mezunlarına mecburi hizmet koyalım ki herkes görsün anayasanın, insan haklarının ,roma ve kartaca hukukunun hangi maddelerine aykırıdır bu tür bir hayatı rehin alma olayı…..
Siz hangi ülkede yaşıyor ve eğitimimizin ücretsiz olduğunu iddia ediyorsunuz acaba çok merak ettim.
Yazdığınızı şimdi tesadüfen okudum.Sorunuzu cevaplıyorum efendim::KUZEY KUTBUNDA YAŞIYORUM.Ya siz?
eğitim şefimiz derdi ki; ……Tıp fakültelerinden herşey mezun olur. Arada sırada da Doktor mezun olur….
Arada sırada mezun olanların Ellerinden ( gözlerinden ) öperim.
Canımız size emanet,canımız size feda…
senin gibi bir ayının nick i abbasi olur.
ücretsiz eğitim mi ya sayı saymayı bilmiyorsun ya da hiç dayak yemedin sen.. valla yorumları yapan kişileri bir alanda toplayıp hepsine kafa atmak istiyorum ya bu kadar mı yalaka olunur arkadaş,.
İşte senin gibilere bunları söyleme cesareti verenler utansın! Ne demek sen hiç dayak yemedin sen kimi dövüyorsun be! hoş bu ülkede öyle çoksunuz ki…..
Bizim hiç kimseye borcumuz yok….Ailelerimiz disinda…..Okul bedava degildi…Harcını ödedik…. Unutmayın bugün dünya standartlarında olan ODTÜ VE Bogazici de sadece okul harcı alıyor,yani sizin degiminizle ücretsiz…Sonra onların karsısına gecip sizi biz okuttuk diyebiliyor musunuz? Bedeli mi onu da mecburi hizmetle ödüyoruz,devlete yani size degil….
Kolay olmadığını biliyorum çünkü ben de o yazdığınız üniversitelerden birini de değil ikisini bitirdim.Ama bu ve ödediğimiz harçlar bizim ücretsiz okuduğumuz gerçeğini değiştirmez.İTÜ,ODTÜ,BÜ;HÜ,MÜ gibi üniversitelerde Mühendislik ve fen eğitiminin ülkeye yıllık maliyeti 6000 Dolar,Tıp fakültesindeki yıllık maliyet de 9000 dolardır.Ödediğimiz harçları bununla karşılaştıralım desem kızarmısınız?
Sevgili Kolay olsaydı siz de yapardınız,ABD’de basit bir muhasebe bölümünde okumanız için yıllık 10.000 dolar harç ödemeniz gerekir,bazı durumlarda devlet 5.000 dolarını (geri ödemek kaidesiyle ki kaçma şansınız yoktur) burs olarak verir ve siz sadece 5.000 dolar harç ödersiniz.Kitabınız,barınmanız…hariç.Harvard’da okumanın bedeli ise 50.000 dolardır.O nedenledir ki ilk gittiğim yıl George Washington Üniversitesinin mezuniyet töreninde şok yaşamıştım çünkü 30 yaş mezun olan yoktu.Çünkü bu ücretleri karşılayabilmek için 6 ay okuyup 6 ay çalışıyorlardı.Bu rakamlarla (ki hemen her ülkede böyledir,araplar hariç üste para alırsınız) sizin ödediğiniz harçları karşılaştırdığınızda çok ödediğinizi iddia edebilirmisiniz.Ya da devlete maliyetini hesaplarsanız tamamın ödediniz mi?
İddialı bir yazım. Borç mutlaka bir dizi insana var, kimlikleri belirsiz bir dizi.
Bir de “Elif okuduk ötürü …” var.
USA göreli, harç ödemiyor burada kimse …
Ancak iş yanlış mecraya döner böyle, bu stille.
Konu çözüm bulmak olmalı, konu tüm insanımızı tam kapasite nasıl çalıştırırız olmalı.
Lütfen önerilere gelelim derim. Ortak paydalarımızı oluşturalım derim.
sevgiyle,
ismail
Sevgili meslekdaşım, mesleği bırakış öykünüzü medimagazin web sayfasında okudum; ben de kendi hekim arkadaşlarımın yer aldığı yazışma gruplarına forward ettim. Bu cesur açık sözlü ve de haklı serzenişlerinizi kendi yaşadığımız örneklerle çoğaltmak mümkün. Keşke bizler de sizin kadar cesur, gemileri yakacak kadar güçlü ve sonuçta aç kalmayacak kadar yeni iş sahibi olabilsek. Bunu nasıl başardığınızı anlatmadığınızdan öykünüz eksik kalmış gibi. Herhalde ekmek fırını açarak olmadı bunlar. Eşinizin desteği önemliydi elbette. Tuzu kuru olduğunuzu söylemek istemeyiz, ama vurguladığınız gerçekler, sağlıkta dönüşümü çok mataf bir şeymiş gibi dayatanlara çok iyi bir tokat darbesidir. Al performansını başına çal demek önemlidir bugünlerde. Kaleminize sağlık. Bu arada iyi bir blog yazarını keşfetme şansını verdiniz bize. Sizi severek izleyeceğiz. Mis gibi ekmek kokulu dünyanızda mutluluk ve başarılar sizi bekliyor olmalı; kalın sağlıcakla.
Ay sonunu getirecek param olsa, kredi kartı ödemem sorun olmasa, üç bankadan aldığım kredileri ödemekte zorluğum olmasa… bu şerefsizlerin bol olduğu yerde ben de bırakacağım hekimliği.
Sağırlar diyaloğu için örnek gösterilebilecek bir tartışma daha, herkes çok samimi ve deneyimlerini açık yüreklilikle paylaşıyor ama sonuçlar taban tabana zıt. Yanlış nerede; nereden baktığımızda!.
Çorumsporlu Arda ile (böyle biri varmı bilmiyorum) Galatasaraylı Arda’nın sorunlarını aynı paydaya yazıp ‘ulan bi maçta milyon alıp en güzel kızları götürüyosunuz, bi de şikayet ediyosunuz allahınızdan bulun ‘ demek ne kadar gerçekçi ise, bi ameliyatı 10.000 dolara yapıyosunuz size oh olsun demek o kadar gerçekçi. Evet 10.000 dolara ameliyat yapanlar var, binde 1 falan, diğerleri de 2-3000 TL ye ay sonunu getirmeye çalışıyor. Türkiyede muayenehanesi olan hekim oranı %5’den %1’e indi hepsi bu, %95’i zaten yıllardır böyleydi.
22 yıllık doktor olarak yazılanların hepsini anlıyorum. Meslekte olanlar teknik ayrıntıları bildiği için daha gerçekçi ama, bir su sızıntısını 3 defa tamir ettiğini söyleyip paramı alan ve hala sızıntı devam ettiği için dualarımı da alan(!) 2 ayrı tesisatçı hakkında düşündüklerimi, biz doktorlar hakkında düşünenleri anlamak da kolay.
Mesleğini özel veya resmi çok iyi niyetle ve özveriyle yapanlar olduğu gibi heriki alanda da insani veya mesleki yetersizliği olanlar var. Tabi her hastaya aynı performansı gösterebilmenin imkansızlığını da anlamak gerek, kendisine daha önce yanlış teşhis konulduğu için eski hekimine kızan bir polis hastama sormuştum; sen her attığını 12’den mi vuruyorsun??? Hanginiz her yaptığınızı mükemmel yapıyor ve sonra hangimizi sorguluyorsunuz??
Herkese açık ve eşit sınavlarla kazanıp, eşşek gibi gibi çalışarak bitirdiğim tıp fakültesi için kimseye borçlu değilim, işini başarıyla yapan ve muayenehanesi olmayan bir doktor olarak az da olsa maaşıma razıyım ve kimseden birşey beklemiyorum ancak hayatta 5 kuruş vergi vermemiş insanların da beni sorgulamasına müsamaha gösteremem. En önemlisi mesleki sorunları kendi içimizde konuşmak gerek, doktorluğu show tv den öğrenenlerle tartışmak akıl işi değil.
Harika bi yazı bu sakın doktor olmayın
bunca yıldan sonra elde var negatif. her kim ki hakkımı yiyorsa haram zıkkım olsun. her kim ki hakkımı yediriyorsa onlara da hakkım haram olsun. bu dünya kimseye kalmayacak. ..bakanlar da mezara girecek bakmayanlar da başbakanlarda girecek… bunca sorun ortada duruyorken ve benim hiçbir vatandaş veya devlet kurumuyla alıp veremediğim yokken ve daha meslekte de çok çok yeni iken asistan iken karşımda hükümet var ve bana düşman… ben ne büyük bir bok yemişim de bu boktan düzene dahil olmuşum… Allah biliyor ve görüyor.. her kimde zerre hakkım var ise ki onlarda var hakkım bunu onlar bilmiyorlarsa ve ahiret inançları varsa öteki tarafta görecekler hakkımın zerresi dahi kat ve kat haram olsun…
YANLIŞLARINIZI GÖRMEZDEN GELMEYİN: Çok güzel anlatmışsınız yaşadıklarınızı. Yorumların da çoğuna baktım, genellikle meslektaşlarınız haklılığınızı ortaya koyan cümlelerle desteklemişler sizi. Grev hakkını kullanmanızı da destekliyorum. Anlattıklarınız çok üzücü ve size hak veriyorum. Zerre kadar siyasi bir bakışta da olmadığımı öncelikle belirteyim. Ancak genelde bakışınız tek taraflı. BU MESLEĞİ, BEN DE İNSAN OLDUĞUM VE HASTA OLMA HAKKIMI KULLANMAK İÇİN BIRAKTIM diye yazmış ve diğer nedenleri sıralamışsınız. Bu sorunların çoğu size özgü değil; askerlerin de, polislerin de, bürokratların da , akademisyenlerin de ve diğer devlet memurlarının da birçoğunun sorunu. Ama onların gidecek bir yerleri yok. Doğrudur karşılaştığınız duruma isyan edesi geliyor insanın, ama söyleyeceklerimin en önemlisi de şu ki; bizler (hasta ve hasta yakınları) neler yaşıyoruz bunların çoğunu görmezlikten gelmişsiniz. Bizler hasta ve hasta yakını olmayı bırakamıyoruz. Sözüm meclisten dışarı öyle doktor(su)larla karşılaşıyoruz ki o bahsettiğiniz ve psikopat dediğiniz hasta yakını gibi olmayı içimden az geçirmedim zamanında. Kendi blog sitemde siz doktorlara yönelik epey bir verdim veriştirdim daha önce. http://biryazarsam.wordpress.com/2011/03/25/doktor-doktor-baksana/ adresinden daha önce yazdıklarıma ulaşabilirsiniz. Her şeyin temelinde ahlak ve bilim birlikteliğinin olmaması gibi çok önemli saydığım bir sorun yatıyor. Buna size yapılanlar da dahil. Saygıyla…
Merhaba biz doktorlar bu toplumun dokusundan içinden çıkmış fertler olduğumuza göre ve bize fakültelerde sadece tıp öğretisi öğretildiğine göre ahlaki dini sosyal konularda eğitimimizin toplumumuzdaki kadar olduğunu düşünürsek; içimizdeki yanlışlıklara hak vermeyi boynunuza borç bilmelisiniz Kamil bey. Onurlu ve doğru düzgün aklı başında doktorlar bir şekilde (ailesi, çevresi vs..)kendisini yetiştirmeyi başarmışlardır. Ama yazılarınızda boşa gezdiren taksiciyi, yangın södürmeyi bilmeyen itfayeciyi, ders anlatmayan öğretmeni, halkı döven polisi, evi yıkılan müteahhiti, şike yapan topçuyu da anlatır iseniz doktor düşmanı olmadığınıza karar vermemiz kolay olacak. Bunları da yazdığınızda anlayacaksınız ki biz toplum olarak bu’yuz az gelişmiş yada gelişmekte olan bir topluluğuz. Size hemoroid olayında yapılan çok yanlış bulduğum hareket yazınızla ve yanlışlardan ders alınması vesilesiyle düzelecektir. Mesleğim ve meslektaşım adına bu durumda kaldığınız için özür dilerim. Mahremiyetiniz herşeyin önündedir kabul etmeliyiz. Ama şunu da bilin ki hasta üzerinde hastalığı öğrenmekle kitaptan okumak çok başka şeydir. Bu sorun da gönüllü hasta, ücretli hasta bir şekilde çözülür ama tıpta öğrenme usta çırak ilişkisi hastalar ve hastalıkları görmeden topluca vizit olmadan olmayacaktır. Ha birde şunu söyleyip susacağım benim için doktor, hemşire, personel, hasta, hasta yakını bütün insanlar meslekler seviye her açıdan birdir. Herhangi bir unsur eksik olsa tıp, toplum, insanlık eksik olur. Ama kendimi yada doktorları değil, hekimlik sanatını yüceltmek görevimdir. Çünkü sağlık verme, iyileştirme Tanrının işidir ve biz o işi eksiksiz yapmakla mükellefizdir. Ben bir göz cerrahıyım ve gözlerinde ışığı artan her hastayla biraz daha ışıklı bir güne başlamaktayım. Bir yazarın dediği ‘ kör olmak öldükten sonra yaşamaya devam etmektir’ sözünün tüylerimi diken diken edici etkisiyle karanlığa ve yarı ölmeye karşı mücadele etmek zorundayım. Ama yoğun poliklinik, azalmış sosyal hayat, içi boşaltılmış meslek ve çıkan yasaların halkın gözünde doktoru düşürdüğü duruma göz hekimi olarak tedavi bilmemekteyim. Sizi de doktoru toplumun bir ferdi olarak görmeye ve Allah gecinden versin ecel geldiğinde yanınızda belki sadece bir doktor eli bulabileceğinizi düşünmenizi istiyorum. Ve insanın hayatında herşey yolunda gider hastanede doğar ve yine orda ölürse hekimliğin onu hem karşılayan hem yolculayan meslek olduğunu hatırlatırım iyi günler…
Sizin gibi insanlar var olmaya devam edecek. İnanıyorum buna. Çok teşekkürler. Ayrıntılı cevabımı yorum bıraktığınız yukarıdaki eski yorumda bulunan linkte yaptım. Teşekkürlerimle…
“Sizi de doktoru toplumun bir ferdi olarak görmeye ve Allah gecinden versin ecel geldiğinde yanınızda belki sadece bir doktor eli bulabileceğinizi düşünmenizi istiyorum. Ve insanın hayatında herşey yolunda gider hastanede doğar ve yine orda ölürse hekimliğin onu hem karşılayan hem yolculayan meslek olduğunu hatırlatırım iyi günler…” SÜPER BİR ÖZET OLMUŞ ancak, BU CÜMLEYİ ANLAYABİLECEK KAPASİTEDEKİ İNSAN SAYISININ OLDUKÇA KISITLI OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM, bu blogta dahi…
Bir mühendis olarak yazdıklarınız ve meslektaşlarınızın desteleyen mailleri düştüğümüz duruma bir kez daha hüzünlenmeme sebep oldu. Doktor arkadaşım son buluşmamızda bize şunu söyledi ” SAĞLIK OCAĞINA VS GİDECEKSENİZ TANIMADIĞINIZ BİR DOKTORA NE KENDİNİZ GİDİN NE AKRABANIZI GÖNDERİN. BU PERFORMANS SİSTEMİNDEN SONRA NE YAPACAĞI BELLİ OLMAZ ” Bizzat bu doktorun ninesi muayene olduğunda kendisini öldürecek tüm ilaçları yazmış doktor. Çünkü muayene etmeden ilaç yazıp yollamış kadıncağızı.
MADEM ÖLDÜRÜCÜ İLAÇLARMIŞ (PRATİSYEN DE HANGİ ÖLDÜRÜCÜ İLAÇLARI YAZMAYA YETKİLİ İSE DE ???) DA O ZAMAN ASIL ONLARI ÜRETEN FİRMALARA VE SATILMASINA İZİN VEREN SAĞLIK BAKANLIĞINA VE SATAN ECZANELERE NEDEN HESAP SORMUYORSUNUZ??? TABİİ DOKTORA BOK ATMAK KOLAY, SIKIYORSA BU SAYDIKLARIMA DİKLENİN BAKALIM DA NOOLUYOR GÖRELİM:))) AYRICA BİR AYAĞI ÇUKURDA NİNENİN PRATİSYEN DOKTORDA NE İŞİ VARMIŞ? NE PROBLEMİ VARSA 2. VEYA 3. BASAMAK SAĞLIK KURULUŞUNDA İŞİN UZMANINA GÖTÜRMEN GEREKİR, BU NEDENLE ASIL SUÇLU O NİNEYİ SAĞLIK OCAĞINA GÖTÜREN ZİHNİYETTİR!!!
trafik kazası vb. benzeri başınıza gelen kötü olaylar için öncelikle geçmiş olsun dilerim. ancak başlıkta kullandığınız ifadeyi eksik/yanlış buldum. bir doktorun mesleği bırakması denilince, insanın aklına hiç çalışmaması veya aldığı eğitimi hiç kullanmadığı bir işte çalışması geliyor (ki sanırım siz bir ilaç firması vb. sağlık sektörüyle ilgili bir işyerinde hasta bakmadan çalışıyorsunuz).
sizin yazınızda değinilmemesine rağmen, meslektaşlarınızca yapılan yorumlarda sıkça maddiyata ilişkin notlara rastladım. ben de maalesef çeşitli vesilelerle hekimlerin maddiyata olan odaklarının gün geçtikçe arttığını gözlüyorum. küçük bir örnek: tus sınavı sonrası yapılan tercihlerde özel sektörde çalışarak iyi gelir getirme potansiyeli olan branşların öncelikle tercih edilmesinin ötesinde bir terslik var; genelleme yaparsam üniversite hastanelerinde elde edilebilecek uzmanlık eğitiminin kalitesi bir devlet (pardon, eğitim ve araştırma) hastanesindekinden daha iyi olmasına rağmen o sürede elde edilecek döner sermaye gelirinin cazibesiyle adayların tam tersi istikamete yöneldiğini üzülerek görüyorum.
bu yorumu okuyanlara söyleyebileceğim şey; iyiliğin kazanması için yapacağınız mücadele ille de devlet memurluğu statüsü ile olmak zorunda değildir. kendimizi diğer insanlardan üstün görmeden, kibire kapılmadan iyi ve vicdanlı insanlar olabilirsek ne mutlu bize!
Evet biz edebimizle hasta olmayı olduğumuz gün, doktorlarda edebiyle doktor olmayı öğrenecektir.
Sizler Çanakkale Savaşında, Kurtuluş Savaşında efsaneler yazan tıbbiyelilerin meslektaşlarısınız. Neden bu kadar yılgın, bu kadar pes etmiş durumdasınız? Elbette çok zor bir mesleğiniz var, elbette inanılmaz haksızlara uğratılıyorsunuz. Ama kolayı seçip kaçmak yakışır mı Atatürk’ün gençlerine? Açıp Bursa Nutkunu, Gençliğe Hitabeyi okuyun. Anka kuşları gibi küllerinizden yeniden doğarak; uzatın o öpülesi, o şifa kaynağı, o şerefli ellerinizi insanımıza. Hepimiz el ele bu karanlık, bu boğucu günlerden kurtulacağız. Unutmayın gecenin en karanlık olduğu an güneşin doğuşunun en yakın olduğu andır. Bunun yolu pes edip kenara çekilmek değil, sonuna kadar mücadele edip kazanmaktır. İçinde bulunduğumuz ahval ve şerait ne kadar namüsait olursa olsun! Böyle yılgın, bıkkın yorumlarla birbirinizi ümitsizliğe sürüklemeyin. Sizin mesleğiniz öyle onurlu, öyle kutsal ki şifa verdiğiniz bir hastanın gözündeki minnet, şükran size bunu anlatır zaten. Elbette olumsuz, saygısız, insanlıktan nasibini almamışlar da hastalanıyor. Hayatın her alanında yaptıklarını size de yapıyor. Olumsuz örnek, örnek değildir biliyorsunuz. Güzellikleri saklayıp kötülükleri atarak dönün, nöbet sabahında tekrar görevinize.Minnet, şükran, sevgi, saygı benden sizlere. Haydi sabır ve inançla iş başına çocuklar!!!!!
rıdvan damara yazdığımı tekrar yazıyorum
son 1 haftada 3 tane t4 evresine gelmiş kanserli hasta ilk kez uzman hekime yani bana sevk edilmiş. En azından ölümler azaldı diyen hekim bozuntularına kapak olsun diye yazıyorum bunun sorumlusu herkese aile hekimisin diyen ve sevk yasaktır zihniyetini getiren sağlık bakanımı* yoksa kemal sunal mı? BİRDE BU ARKADAŞA SORDUM. Jokermisin kardeşim sana diplomayı nasıl verdiler?1 günde 200 küsur hasta bakıp performans yapmayı.Her rektal tuşeye kıçtan yabancı cisim çıkardım kodu işlemeyi ya sadece senin gibileri yetiştiren fakültecikler öğretiyor yada biz uzayda yetiştik. LÜTFEN 1 MG AHLAK
Gçen bir hastam geldi yeşil kartlı, kollar bilezik dolu, yazıdaki geçen şekilde bir tavır, yüürken sola çekiyormu dedim anlamadı. Ama ben anlıyorum. Birileri bizi fena halde harcadı. Ne için oy için. Yazıklar olsun.
IQ MADDİ ZENGİNLİKLE TERS ORANTILIDIR, tezini doğrular nitelikte :))))
Doktor hanım;
Bu kadar yazmışsınız ama ilginçtirki, yazılan hiçbir yoruma kulak asmamışsınız. Sanki küçük bir şov yapmış gibisiniz. Sizi çok iyi anlamakla beraber kusura bakmayın zerre kadar hak vermiyorum. Bırakıp gitme lüksünüz olduğuna göre siz henüz tam hasta olmuş sayılmazsınız. Bu saydıklarınız ülkemizin genel sorunudur ve bir bakkal çırağına da sorsanız inanılmaz bahaneler sürecektir işini yapmamak yada zorluklarını anlatmak adına.
Anlattığınız sorunlar mesleği bırakmanızı sağlayacak sorunlar değil tam aksi tüm bunlara rağmen, tüm bunları fark etmiş ve rahatsız bir kişi olarak mücadele etmeniz ve asla bırakmamanızı gerektirecek sebeplerdir.. Güç vazgeçerek hissedilmez, mücadele ederek ortaya çıkar. Bugün yalnız hissetseniz bile yarın artarak çoğalırsınız ama siz kaçmayı tercih etmişsiniz. Hemde bizi beş paralık, gözü paradan başka bir şey görmeyen, üç kuruş uğruna bizim hayatımızla oynamayı umursamayan kendini doktor zanneden insan müsveddelerine teslim ederek.
Eğer o kadar hassassanız, eğer söylediklerinizde samimiyseniz kendinizi ispatlama adına yada yaptığınız işi tüm olumsuzluklara rağmen en üst düzeyde yapabilme adına mesleğinize devam edin. Edinki bizde bilelim hala gerçekten doktor olanların bu ülkede olabileceğine. Hipokrat yemini yalanıyla bizi kandırmadıklarına… Hatta görelim bizim yüzümüze bakarak, bizi gerçekten iyi etmeyi düşünecek doktorların da olabileceğine. Görelim doğuma girmeden önce para almayan doktorların hala var olduğuna. Bilelimki doktorun derdi benim üzerimden para kazanmak değil öncelikle beni muayene etmek..
Saygılar doktor hanım… Hangi meslek kolayki…
Size de bravo, hem hak verdiğinizi söyleyerek şov yapmışsınız hem de yazıyı tüm hekimlere üstü kapalı hakaret etmişsiniz. Dokunmuş belli ama nereye kim bilir?
dr;
bu yorumunuz sanırım benim yazımla ilgili. dr kısaltması eğer mesleğinizle ilgili ise gerçekten çok üzücü. Üstü kapalı kimseye hakaret etmem, imalara da ihtiyaç duymam. Onlar benim hastane köşelerinde yaşadığım ve yaşayanlardan gördüklerimin küçük, küçücük bir özetiydi sadece.
Bir yere bir şey dokunduğu da yok, lütfen okuduklarınızı düzgün okuyup anlamaya çalışın, saldırgan bir üslup takınmanın ne anlamı var.
Unutmayın bu ülkede çalışanlar sadece sizler değilsiniz, hele ki en zor şartlarda çalışanlar siz asla değilsiniz..
saygılar… yeniden..
Muhtemelen benim bahsettiğim doktor(su)lardan birisiniz. Dokunmuş ne demek? Bu nasıl anlayış, bu ne biçim bir ön yargı! Ne kadar pohpohlanmaya meraklısınız. Tabii bazıları parası olmayan hastalara açıkça hakaret etmeye alışmıştır. Saygılı bir üskupla bile karşıt fikir söylenmesinin ne olduğunu bilmiyorsunuz. Allah sizin gibi “dr”lerin eline kimseyi düşürmesin.
Doktor işini para kazanmak için yapar. Sanki bu iş karşılığında para almak ayıpmış gibi yazmışsınız. Ay sonunda faturam gelince size mi yollayayım bu durumda? El atın duruma, söyleyin devlete bize her ay yüklüce bir maaş versin , bizler de işimizi zevk için hobi olarak yapalım. Ama bu da olmaz. İlerlemeyi sağlayan şey rekabettir. ABD’De olduğu gibi daha iyiyi bulmak adına rekabettir. Ama adamın eline para saymıyorsanız, kısacası doktorun yaptığı işten bir çıkarı yoksa neden rekabetle falan uğraşıp hedef belirlesin ki?Parasız hayat susuz hayat gibidir. Olmaz! Ölürsün!
bir hekim olarak yalnız kendi adıma konuşacağım verdiğiniz örnekteki gibi bir bakkal çıraklığı nasıl bir meslek ise doktorlukta da bir meslektir…bu bir hobi değil ve her meslek gibi yapılan işin bir karşılığı vardır…..yardımseverlik ve vicdan sıradan bir insanda olması gereken ölçüde bende de var elbette ama bundan daha fazlasını beklemek pek akılcı olmaz.. beni anlayamayacağınızı çok iyi biliyorum…maksat yardım etmekse , kutsal olan dert dinlemekse,,size bulunduğunuz ilin devlet hastanesi aciline gitmenizi öneririm…benim kadar sizde sorumlusunuz insanlara yardım etmekle..ve orada yardım edecek çok insan bulabilirsiniz…hergün gidin lütfen… bakalım kaçıncı gün bir insana boş sedye bulmaktan ,eve gitmesi için aracı olmayan birini eve götürmekten, hastaları röntgene taşımaktan, dertlerini dinleyip teselli etmekten vazgeçeceksiniz..eğer siz bu yardımseverlik kapasitesini bir ömür gösterebilirseniz dediklerinizde haklısınız..ama eğer yapamayacaksanız benden işimi yapmamı ve aynı zamanda yardımsever olmamı ve aynı zamanda dert ortağı olmamı beklemeye hakkınız yok..kendimi sadece işimi düzgün yapmakla mükellef görüyorum..ama size önerimi tekrarlıyorum.lütfen bu gece acil servislere buyurun….ama gitmeyeceğinize eminim nedense
aman ne kadar cok zormus mesleklerı efendım.kardesım matematik ogretmenlıgı lısans mezunuyum master da ıyı bır unıversıteden …. ama ben gunde sabah saat 6 da kalkıp 1 saat suren koye gıdıyorm aksam 4.30 da evde oluyorum ve aldıgım maas 850 tl . begenmıyorsanız sızın yerınıze yapacak bır suru ınsan var .
insanların ne emekler harcayıp çocukluk ilk gençlik ve hatta orta yaşında bile hayatından verip gezmeyip,uyumayıp,sevdikleri seyleri yapmayıp sadece ve sadece ders çalışıp (çünkü yaptıkları iş hata götürmez çünkü bir anlık dalgınlık bir insan hayatına mal olabilir) sonunda binbir güçlükle emekle zorlukla görevlerini yapmaya çalışıyorlar ve hiçbiri hakkında en ufak bir fikri olamayan biri de çıkıp beğenmiyorsanız yapacaklar var diyor.benim kardesim de matemetik öğretmeni ve sen de matemetik öğretmeni imişssin siz özel ders veriyorsunuz kaydı yok vergisi yok,saati ii bir öğretmensen 150-200 tl oturup bir yandan cayını içerken hem de,bir doktor 36 saat nöbet tutuyor devlet 60 -80 tl arası veriyor.ve 8 nöbet üzerini ödemiyor.bizim kimsenin parasında gözümüz yok.ama neden herkes doktorlara düşman neden insanca yasamamızı istemiyor anlamıyorum.üstelik ayda 15 gun bir çok bransta hadi ortalama 10 gun diyelim ayda 10 gun 36 saat (36 saat doldu ben gidiyorum deme hakkı olmadı için bu genelde 40 saaati bulurbzaen daha fazla ayrıca ne bayram tatili var ne yaz tatili çoğu zaman hakkın olan 15 gun izni bile vermezler yerine bakacak baska kişi yok diye) ararlıksız uykusuz nöbet tutan ve nöbetci olmadığı gun de normal mesai yapan.ve benim gibi ameliyathanede ise aksam ameliyat 7-8 artık kaçta biterse o zamana dek çalışmaya devam eden haftatanın yarısından çok öğle yemeği yiyecek vakti olmayan hatta tuvalete gidemediği için ağlayacak hale gelecek kadar yoğun çalışan.gece saat 12 de bir hastaya kalp masajı yaparak onu yeniden hayata döndürmeye çalışırken ;bir başka hastanın (5 gundur boğazı ağrıyan ama poliklinikte sıra var diye -gunduz gelemeyen gezmeden dönerken hastaneye uğrayan) yakını size bizim hasta daha önce gelmişti biri buraya baksın diye bağırırken sakin kalmaya çalışan.elinde olsa bırak kardesim o hasta ölsün benim işim çabuk görülsün de der.ben de işte bu gibi insanları göre göre insanlardan soğudum.şefketli yapım git gide soğuyor.doktor olmadan önce ben de asla o asık yuzlu doktorlardan olmayacağım derdim ama neden asık yuzlu olduklarını,bu çektiğim yorucu nöbetler evimin 2 gunde bir uyumaya gittiğim bir otele dönüşmesi. insanın tum bu olumsuzluklardan ve tum bu baskı anlayıssızlık bu emeğinize saygısızlık ,uykusuz ,aç ve yorgun nöbetinin 35.saatinde gelen bıçaklanma vakasını kurtarmak için insan üstü çaba harcayıp,karsılığında işte sizin yorumunuza muhatab olması ,bu mesleğe insan hayatı kurtarabilmek için giren ve mesleğini hakkıyla yapmaya çalışan herkese siz hepiniz aynısınız denerek dıslanan,kendinden süpheye düşürülmeye çalışılan biz doktorlar içimizde çürük yumurtalar olsa da (ki en kötü doktor bile hastasını kurtarmak iyi etmek ister) ne olursa olsun inandıklarımız için,kimse değerini anlamasa hayatına sağlığına bizim ona verdiğimiz değeri vermese de hakkımız olan ücretler verilmese ve insanlara en guzel sekilde hizmet etme hakkımız elimizden alınsa, kaliteli mazeme olmasa ve bunun suç faturası hiç sucu olmayan biz doktorlara kesilse de biz bu mesleği yapmaya devam edeceğiz.ben sadece hakkımı helal etmiyorum o kadar..sartları duzeltmeyen ,gencecik bir doktor daha gecen hafta yoğun nöbet tutmaktan,insanlık dısı sartlar altında çalıştırılmaktan ( erzurum kvc asistanı 25 yasında ) öldüğü halde kimsenin umrunda olmadığı için helal etmiyorum hakkımı…
GÜLE DİKEN, DEVEYE …. LAZIM derler eskiler, Samsun’da yaşlı bir pediatri uzmanının muayenesine yıllarca gitti vatandaş, yazdığı yıllardır 5 kalem ilaç, servise yatabilmek için muayenehaneden geçmek gerekirdi, servise yatanlara da sefotaksim + ampisilin başlardı fix. Biz de aynı yerde çalıştık ancak halen muayenehanesi işlemeye devam ediyordu. Demem o ki vatandaş da böylesi doktorlardan hoşlanıyormuş ve maruz kaldığı muameleden memnunlarmış… İşte asıl böylesi doktorları temizlemen gerekir…
serkan bey siz tıp tutturdunuz da zorla mı matematik öğretmenliğine gönderdiler merak ettim. zaten sorununuz da bunu anlamama gayretinizin sürekli olması sanırım. iyi üniversite master ının yararı olmuş demek ki…
Serkan bey,
Ne iş yapıyorsunuz bilemiyorum ama, sizi her gece sıcak yatağınıdan uyandırıp acile çağırıp karşılığında acilde tehditler savuran hastalarla karşılaşmaya kaç defa dayanırsınız.. Bırakın acile gitmeyi gece saat 3 de sizi her gece uyandırıp 10 dakika sohbet edelim karşılında her geceye 10 tl veriyorum.. Varmısınız.. Kardeşiniz lise de kaçıncı olmuştu hatırlıyormusunuz… Ben 1. idim.. Serkan bey benim okulumudan 3. 4. 5. 6. mezun olanlar bugün genel müdür koskoca bürolarında emirlerinde sayısız adam sadece işleri toplantılarla geçiyor. Ben 6 + 5 yıl okudum, kardeşin 4 yıl okudu, eeeee olacak aramızda o kadar fark 850 TL kazanmayalım müsaade edersen.. Dr.Hanım hiçbirimizin cesaret edemeyeceği bir duruş sergilemiş. Mesleğini bırakan veya bırakmak üzere olan sayısı az değil.
bu yuzden senin gibiler omru boyu 850 tl kazanmali
Sen gerçekten matematik öğretmeni misin? Mümkün değil Bir kere şu yazında klas yok.İkincisi de” sen dalga mı geçiyorsun?” Matematik öğretmenliği, hiç kusura bakma tıpla aynı ligde değil. Kıskanma, o matematik bilginle tıp kazan, 6 yılı bitir, sonra tus kazan , 5 yılı bitir, sonra o köyde mecburini yap sonra da gel konuşalım tekrar. Tekrar ediyorum, ister kız, ister otur ağla(bana daha çok oturup zırlayacakmışsın gibi geldi örtmenim:)) matematik öğretmeniyle doktor aynı ligde değiller. Kendine gel. Kendini, benzerlerinle ve kendi sınıfından olanlar ile karşılaştır.Biz mütevazı davrandıkça karşıdaki kendini birşey sanmaya başlıyor. Daha neler:))))))))
serkan sen matematik öğretsen ne olur öğretmesen ne olur herhangi bir sorumluluğun mu var az öğretsen sorun çıkmaz hiç öğretmesen sorun çıkmaz yani işe yaramazın tekisin sana 850tl çok bile bence
Matematiği, Türkçeyi, Ahlak bilgisini küçümseyen doktor arkadaşım, Serkan dersini iyi öğretmediği zaman fensiz, bilimsiz, insan gibi konuşmayı bilmeyen ve ahlaki zafiyeti olan doktorlar peydah oluyor. Yani yaptığı iş hekimin işinden belki de daha önemli. Hekim işini iyi yapmazsa en fazla ölürüz. Serkan işini iyi yapmazsa nesiller ölür. “Allah doktora muhtaç etmesin ama doktorsuz da bırakmasın” genel kanısını bazı hekimler çok fazla ciddiye alarak, kendilerini paha biçilmez hint kumaşı gibi görüyor ve asla bir başka mesleğin, zümrenin, vatandaşın o kadar olamayacağını düşünüyor olsalar gerek. Oysa aynı zamanda Allah öğretmensiz, polissiz, askersiz, avukatsız, hakimsiz, pazarcısız, duvarcısız, boyacısız, sıhhi tesisatçısız, çiftçisiz veya çöpçüsüz de bırakmasın. Hepsi ve daha niceleri de yerine göre hayati derecede önemli. Ancak herşeyden önemlisi Allah başta hekimler olmak üzere kimseyi hissiz, duygusuz, anlayışsız, dinsiz imansız da bırakmasın! Sözümüzün bütün hekimleri kapsamadığını, sadece üzerine alınacak olanları ve üzerine alınmıyormuş gibi yapanları ilgilendirdiğini de ekleyeyim.
Kamil Bey, Serkan Bey ve diğerleri…
Size hitaben olsa da gelen yorumların bir kısmına toplu cevap vereyim:
Ben bir kere baştan söylemem gerekeni söyledim, şov yapıp çekilmedim. Hiçbir zaman, hiçbir yerde şova ihtiyacım olmadı şükür. Zaten o yazı, bu mesleğin dışındakilerin bizleri anlamadığı için kendini anlatma çabasıydı ve insana inancın nasıl kaybedildiğini anlatıyordu. Ancak görüyorum ki, siz cidden şov yapıyorsunuz. Serkan Bey’i de gayet iyi anlıyorum ve onun işini önemsiyorum çünkü annem, babam ve kardeşim dahil öğretmen. Bir öğretmen bir toplumun temel unsurlarından biridir ve arkadaşımın yazısından onun da halinden pek mutlu olmadığını anlıyorum ve anlatmaya çalıştığımız gibi birilerinin kışkırtması ile toplumun çeşitli kesimlerinin diğerlerine hedef gösterilmesi politikasına kurban gittiğini görüyorum. Bu ülkede her mesleğin sıkıntıları var, farkındayım. Ancak tahmin edersiniz ki, ben ne avukatların, ne mühendislerin, ne de öğretmenlerin sıkıntılarını onlar kadar bilemem, sonuçta da lütfen onların dertlerini dile getirmemiş olmakla suçlamayın bizi. Zaten toplum olarak, en büyük sorunumuz birbirimize destek olmayıp köstek olmamız, birbirimizi yanlız bırakmamız değil mi?
Yorumlara cevap yazmam halinde bu işin sonu gelmeyeceği için cevap yazmadım. Bundan sonra da cevap yazmayı düşünmüyorum. Lütfen siz de artık uzatmayın. Blogunuzda yazın, takip etmek isteyenler sizi takip etsin.
Doktor Hanım, öyle bir yorum yapmışsınız ki cevap vermemek elde değil. Şu son sözlerimi söylememe müsaade edin: Benim yazınıza yaptığım ilk yorumumu okuduysanız eğer size ve hatta grevinize hak verdiğimi, siyasi bir bakışım zerre kadar olmadığını ve sorunlarınıza empatiyle yaklaştığımı belirtmiş ve saygılarımla bitirmiştim. Yukarılarda görünüyordur. Orada sadece dedim ki “yanlışlarınızı görmezden gelmeyin ve tek taraflı bakmayın”. Müsaade edin bu kadarını söylemek haddimiz olsun. Size şov yaptığınızı söyleyen ben değilim. Ben de şov yapmıyorum. Şov yapacak bir halde de değilim. Ben bu ülkenin en iyi kabul edilen hastanelerinden birinde babamı kaybettim. Erken teşhis edilemeyen kolon kanseri nedeniyle. Yıllarca bütün şikayetlerini bildirdiği ve kırk küsür defa muayene ve tahliller yapıldığı halde kanseri teşhis edilemediği bir tarafa hem yanlış tedavi uygulandı, hem de kanserinin ciddiyeti ölümünden sadece bir buçuk ay önce bir doktorun ağzından kelpetenle alınarak bize söylendi. Babamın kalp atışlarının düzensiz olduğu bir dönemde babamın yanında onun hissiyatı (siz emotions dersiniz biz anlamayız, biz bir şey söylersek şov yapmış oluruz) önemsenmeden refakatçi olarak ona hizmet ederken bir doktor tarafından nedensiz yere bağıra çağıra dışarı atıldım. Gıkımı çıkarmadım içimde fırtınalar koparken, nedeni sonra öğrendim bölüm başkanından fırça yemiş. Sizin sorunlarınızı bildiğim kadar ben hastaların sorunlarını da biliyorum. Siz diyeceksiniz ki bizden iyi mi bileceksiniz. Sizden farkım sadece sorunları değil onların hislerini de bilmek. Hayatımda en sevdiğim kişilere yapmadığım kibarlığı babamın doktorlarına yaptım ve pişmanlığım olarak anılarıma gömdüm. Ben şov yapmıyorum. 2009 yılında bu olanlardan sonra 2010 yılında uzun süre ben de hasta olarak hastanelerde yattım. Polikliniklerde sıra bekleyen hastalardan değil, size kliniklerde nöbetçi kalan doktorların nelerle ilgilendiklerini ve nelerle ilgilenmediklerini anlatarak çok uzatmak istemiyorum. Ben şov yapmıyorum değerli kardeşim. Beni hemoroid muayenesi ederken bir uzman doktorumsunun öğrencilerini kıçıma toplatılmış biriyim. Hayatımda utanmadığım kadar utandığım o günü hayalimden silemiyorum. Ağrımı dindirmek için bir ağrı kesici iğne yapamayan ve iki buçuk saat hemşireyi bekleyen doktorlarla karşılaştım ben. Seni çok iyi anladığımı düşünüyorum. Ama ne olur siz de artık bizi anlayın, sizin yazınızdan istifaden ön yargılarınızdan vaz geçin diyorum doktorlarımıza. İnsanlarla uğraşmak zor iş. Ama sizin gibi başkaları da insanlarla uğraşıyor. Ben de işim gereği uğraşıyorum ve çok bunaldığım zamanlar oluyor, tek sığındığım duvar sadece gönlüm oluyor ve onun da bir derdi vardır deyip sakinleşiyorum. Bazı doktor arkadaşların yapılan yorumlara çok yanlış cevaplar vermiş olmasına dayanamayarak bir şeyler yazma ihtiyacı hissettim. Bu yorumumu ister yayınlar ister yayınlamazsınız, sizin bileceğiniz iş. Ama sanırım meramımı anlatabildim. Başka da yazmayacağım. Allah’a emanet olun. İnşallah kararınız hayırlı olur. Saygılarla…
Sevgili KamilCengiz ve diğer muhalifler,
değerli meslekdaşım çok güzel bir uslup ile ülkemizdeki tüm doktorların sorunlarının bir kısımını dile getirmiş, bunların gerçekçi olup olmadığı konusunda yorum yapma hakkına kimse sahip değil, çünkü yaşayan bilir, bu konuda yorum yaparken takınılan karşı olumsuz tavırları anlamak mümkün değil, eğer iş suçlamaya kalacaksa doktorlara gelene kadar suçlanacak o kadar çok meslek gurubu var ki. Bir doktorun, hastası ile ilgilenirken ne düşündüğünü anlayabilmeniz için tıp eğitimi görmeniz gerektiğini, aksi halde bunu anlamanızın mümkün olamayacağını size anlatabilmemiz için iyi, kaliteli eğitimcilerin elinde yetişmiş, sağlıklı, ilkeli ve doğru yayınlarla halkı bilgilendiren bir medya tarafından bilgilendirilen, politikalarının gerçekten halk için oluşturulduğu siyasi oluşumlar tarafından yönetilen ve yönlendirilen bilinçli bir toplumun üyesi olmanız gerektiğini toplumumuza ne yazık ki anlatamadık Sağlık meslekleri mensupları olarak. Şu her fırsatta önümüze koyduğunuz “Hipokrat yemini” nin son çıkarılan TCK ile yok sayıldığını anlayabilmemiz için doğru bilgilendirilmeye, doğru eğitime ihtiyacımız yok mu sizce acaba, o yüzden artık bizlere “sizin yemininiz yok mu ?” diye sormayın, ki bunu soranlara biz senin ahlakın yok mu diye sorma hakkını bile kendimizde görmüyoruz çünkü o yemin bizlerin kanına işlemiştir. o yeminin gereği hastanın istediğini değil hasta için en doğrusunu yapma gerekliliğidir. Doktarlar paraya para demiyormuş, haklısınız artık bizlere para puanla dağıtılıyor o puanlar da ne yazık ki sizlerin hayatına biçilen değerdir ve gerçekten merak ediyorum hayatınızın, canınızın, ailenizin, sevdiklerinin hayatının değeri ne kadar size göre? sizler bize verilen maaşın hesabını yaparken aslına bunu hesapladığınızın farkında mısınız ? Basit bir şekilde söyleyeyim isterseniz, mahallenizin imamından daha az, bu kadar net işte. Eğer hakkınızda hayati bir karar vermek üzere kendinizi ya da sevdiklerinizi emanet edeceğiniz kişinin bu kararı verme aşamasında, aybaşını nasıl getireceğini ya da hangi borcunu nasıl ödeyeceğini de düşünerek karara varması riskini alabiliyorsanız bunun sorumluluğu hukuken bizlerde olsa bile vicdani sorumluluğun sizlerde olacağını anlamak için çok zeki olmak da gerekmediği kanısındayım. Sakın kimse bıçak parası, muayenehane vs… gibi palavraları da bana anlatmaya kalkmasın bu durumun pek çok sebebi olmakla birlikte sonuçta ekonomik bir olgudur 1) arz talep meselesidir, almak isteyen çok olsa da veren olmadıkça kimse alamaz. 2) İhtiyaca bağlıdır, ekonomik olarak ihtiyacı olmayan kimse bunu yapmza; 3)Örnektir; En basit işlem için bile verdiği bıçak parasını, ya da soğuk algınlığı için bir profesöre muayene olmayı hava atma konusu yapanlar bu durumun reklamını yaparak desteklerler ki buna binlerce örnek verilir, İşin bir ilginç tarafı daha var ki, başka meslek mensupları bunu yaptığında haklı olurken neden Doktorların yapmaması gerektiinin açıklamasına da sanırım eğitim seviyemiz yeterli gelemiyor. Bu toplum doktorlara ve yaptıklarına saygı duymayı öğrenmedikçe de bu sorunlar devam edecektir, siz bir mühendise projedeki bir sütunu kaldırtabilir misiniz ? bir matematik öğretmenine 2 kere 2 bu seferlik 5 etsin diyebilir misiniz ? bunun için o mühendisi ya da öğretmeni şikayet edebilir misiniz, ? Saçma geldi değil mi ? Ama bir doktoru şikayet edebiliyorsunuz böyle bir sebep için? size bu hakkı verenlerin aslında dotkoru baskı altında tutma fırsatı için sizleri ve sizlerin hayatını kullandığını anlamak için biraz daha fazla eğitim gerektiğini anlamanız için ne yapılması gerekiyor sizce ?? Kısacası farkında mısınız bilmem ama şikayet ettiğiniz herşeyin asıl sebebi maalesef bu toplum… Ne istiyorsanız o oluyor, siz diyorsunuz ki açık büfede aç kalın, biz de diyoruz ki açık büfe istemiyoruz ama doyalım tercih sizin, Siz diyorsunuz ki biz ne dersek o olur, biz diyoruz ki olursa sağlıksız kalırsınız tercih sizin.
Burada bir KISIR DÖNGÜ oluşmuş bence 🙂 çünki; “Serkan dersini iyi öğretmediği zaman fensiz, bilimsiz, insan gibi konuşmayı bilmeyen ve ahlaki zafiyeti olan doktorlar peydah oluyor” cümlesine binaen şu çıkarımda bulunmamız gayet normaldir: Zamanında öğretmenleri Serkan’a dersini iyi öğretmediği için fensiz, bilimsiz, insan gibi konuşmayı bilmeyen ve ahlaki zafiyeti olan bir kişi mi peydah oldu acaba? Bir de şu söz var tabi ki: Ben sana öğretmen olamazsın demedim ki, adam olamazsın dedim… ÇIKARIMLARI DAHA DA ÇOĞALTABİLİRİZ NETEKİM KAMİL EFENDİ…
Sude Hanım,sizin matematik öğretmeniniz size matematik öğretmeseydi tıbbı kazanamazdınız.Kapıcınız olmasa soğuk kış günlerinde nöbet sonrası kalorifer dairesine inip kendi kaloriferinizi yakmak,çöpünüzü dökmek zorunda kalırdınız,belediyenin çöpçüsü olmasa kapınızda çöpler birikip sizide hasta edebilirdi….Her meslek gerekli,ihtiyaç olduğu…için vardır.Ve herkes aynı şartlara sahip olmadığı için tıbbı kazanabilir yada kazanamaz…Zorlu Holding Y.K.Başkanı ilkokul mezunudur ama zeka olarak sizi de beni de cebinden bozuk para niyetine çıkarır.O nedenle kimsenin kimseyi aşağılamaya hakkı ve zekası yoktur.
zaten kimse size güvenmediğinden bütün çocuklar dersanede farkındaysan
Size de kimse güvenmediği için ancak paramız olunca sizin hizmetinizi satın alabiliyoruz… özel muayenehane ya da özel kliniğinizde…
valla bu gün doktorları vurdu bu devlet yarın da eczacıları vuracak o zaman vay halimize…eczanelerde kapanacak marketlerde ilaç satışına başlayacaklar demedi demeyin…zaten bu proje gündemdeydi….yazık bizlerin haline yazık sömürülen emeklere………
Yok yok bu doktorların bir tarafı kalktı mesele bu.İnsanlar onlara değer verdikçe tepelerine çıktılar.Bir polis memuru hayatını tehlikeye atarak işini yapıyor gece gündüz sokaklarda aldığı para bir doktorun yarısı kadar değil.Sistemin en çok beslediği kesim doktorlarken ne oluyor dersiniz..ağlayan polis memuru değil yine doktor.
Ayıp artık aymazlığın da bu kadarı.
Hiçbir işe giremmeiş insanlar, özellere girememiş, devlete girememiş taşra fakülteleri mezunları polis yapılıyorlar. Sonuçta gir üniversite oku , ama adamakıllı ünv. olsun, işsiz kalıp polis olmazsın kardeşim.Polisle doktoru aynı cümle içinde konuşamazsın. Biri entellektüel kapasitesi yüksek, gelişmiş,okuyan insan diğeri okuyamadığı veya başka çıkışı olmadığı için polis olmuş insan. İşlerini yaparken polislere saygım sonsuz, Hatta acile gelirlerse işlerini bir an önce yapmaya çalışır hürmet ederim polislere, ama bu tartışma haksız. doktor ve polis farklı kavramlar. Doktor 2 ayda polis olur polis doktor olamaz. Kapıcın sana kızıyor mu kendisinden fazla para alıyorsun diye? Alırsın tabii, o da okusaymış alsaymış dersin. Bu da aynı öyle.
Yazmayayım dedim ama dayanamadım. İşte tam tarif ettiğim gibi bir örneksiniz. Ben polis falan değilim ama başkalarına bakışınız, insanoğluna bakışınız işte bu. Ne KİBİRdir bu kardeşim aynı cümle içinde bile kullanamazmışız doktorla polisi. 🙂 Sizin gibi doktorlar olduğunu görünce memleketime yönelik ümitlerimi tüketiyorum. Şu yazdığınız cümlelere dönüp bir bakın ve tekrar okuyun. Sözde okumuş, görgü bilgi sahibi insanlarsınız. Bu ne aşağılamadır. Sonra da tutup saygım var demişsiniz. Laf ola beri gele. Muhalif dediğiniz insanların ben dahil çoğu yazı sahibinin gerekçelerine hemen hemen hiç karşı değiller ki! Sadece kendi düşüncelerini dile getirmişler. Ama bütün doktorlar ne dendiğini bile anlamadan hücum etmiş.
Evet kapıcım bana kızmıyor ama haklı olarak uyarıyor poşetlerinizi düzgün bağlayıp bırakın diyor. Ben de ondan özür diliyorum. Onun kapıcı benim daire sahibi olmam benim çok çalışmam ya da ondan iyi olmamdan ileri gelmiyor. TAMAMEN Allah’ın takdiri. Üstelik o benden çok daha makul bir insan. Sizin bu yazdıklarınıza benim gibi değer verip cevap vermez, gülüp geçerdi eminim.
bir arkadaşım vardı lise boyunca kitap yüzü açmadı…lise bitince lan böyle boş gezerek olmaz dedi ve kıytırık bir sınava girip iki yılda polis oldu..tabi bu sırada hiçbir eğitim masrafı yoktu donuna kadar devlet veriyordu..abartmıyorum gerçekten don da veriyor…sonra 2.150 ile işine başladı emin değilim ama sanırım ilk maaşını da çift maaş olarak aldı..siz bir doktor olmak için kaç yıl çalışmak gerektiğini ,bilmiyorsunuz.. kaç gece uykusuz kalınmasının gerektiğini, hiçbir sınavda başarısızlık hakkının olmadığını, bir tıp öğrencisini yıllık giderini, bir doktorun hayatının kaç saatini çalışarak geçirdiğini, kaç gece nöbet tuttuğunu, kaç kere beş para etmez insanlarca tehdit edildiğin bilmiyorsunuz..
Öncelikle tüm saglık çalışanlarına başarılar dilemek istiyorum dr hanımın yazısında bir çok sorun dile getirmiş ve bunlar toplumda hergün yaşanan ve bir türlü çözümlenemeyen sorunlar fakat beni en derinden yaralayan şey ise dr hanımın yazısında belirttigi devletten para alabilmek için yüz binlerce insanın her türlü dalavereyi çevirip bunu birde hakmışta siz o hakkını gasp ediyormuşsunuz gibi davranmaları oluyor bu kadar ekmek elden su gölden mantıgına biz ne zaman büründük yoksa hepmi böyle idik bilmiyorum ama gün geçtikçe insani insan yapan öğelerden bihaber olan başkasının hakkına hukukuna saygı göstermeyen özür dilemeyi eksiklik sayan en küçük hadise de polat moduna girip ortalıgı yıkıp döken yere tüküren laf atan bir gram un veriliyor bedava denildiginde saatlerce kapı önlerinde bekleyen eşine şiddet uygulayan sömüren sevgi saygı nezaket kültür nezaket vefa gibi subjektif ahlaki manevi degerleri enayilik gören gemisi ni yürüten kaptan üzümü ye bağını sorma mantıgına giren devletin malı deniz yemeyen keriz diyerek bende payımı isterim diyerek büyük küçük farketmeden konu para ise gurur şeref haysiyetini ayaklar altına alan vergi kaçıran çocuguna daha henüz yetişme çagında yaşamı ögren adı altında her türlü rezilligi marifet gibi ögreten hergün diliyle gözüyle ruhuyla karşı cinsi taciz edip kendi kızına bu yapıldıgında namus diye ortalıga düşen her türlü rezilliklerinde napalım biz cahiliz fakiriz bilmiyoruz diyip yüzsüzce davranıp duygu sömürüsünü yapan her iki kelimesinde yemin eden ayşenin şuyu var ahmetin buyu var diyip herkesle sidik yarışına giren dedikodu ile gün geçiren yüzünüze güldügünde bile ihanetinin gözlerine yansıdıgını bildigi halde bile sizi menfaati oldugu sürece seven ve bunun yaşamda ayak kalma kuralı oyunu kuralına göre oynama adı altında ruhen vicdanen dinen ahlaken hukuken kısacası tüm deger yargılarını ayaklar altına alarak meşru gibi gören ve böyle nesilden nesile aktaran insanların MİLYONLARCA OLDUGU BİR TOPLUMDA DR HANIM POZİTİF BİR SONUÇ BEKLEMEK POLYANNA NIN BİLE YAPAMIYACAGI BİRŞEYDİR DİYE DÜŞÜNÜYORUM SAYGILARIMLA…
Toplumda olan durumları çok güzel özetlemişsiniz.Herşeyden önce ahlak gerekli.
O kadar güzel yazmışsınız ki, benim düşünüpte dile dökemediğim şeyleri sizin yazınızda okudum.Bende doktor değilim, ancak doktor oğluyum hemde çift taraftan.İkiside artık 50 lerini geçtiler ve yaşlanıyorlar.Ama bu kadar yıllık mutlu mesleki hayatlarının bitiş süreci artık ne yazık ki benim eğitim sürecimin bitişine odaklı hale geldi.Bunun böyle olmasının asıl sebebi de ne yazık ki puan sistemi bile değil.Düşünün ki ebeveynlerimden birisinin kendi dal merkezi var.Yani puan la bir alakası bile olmadığı halde artık ikisi de şundan şikayetçi.Hastalar, hasta yakınları vesaire buna orda çalışan temizlik çalışanlarını bile ekleyebilirsiniz.İnsanlar o doktor masasının karşısına geçtiği anda karşısındakinin insan olduğunu ne yazık ki unutuyorlar.Kadın, erkek ve doktor diye üçüncü bir cinsiyet benim bildiğim kadarıyla yok.Ancak hastalarda şu var.Aman canım ne olacak 2 gündür nöbet tutuyorsa bizde burda çalışıyoruz.Aman canım ne olacak 100 tane hasta baksa biz sanki konuşmuyoruz kimseyle.Arkadaşlar bu insanlar bütün bir hayatları boyunca devamlı sorun çözümüne odaklı yaşayan insanlar.Kendilerinin hiçbir sıkıntısı olmasa bile sizin sorununuzla yatıp sizin sorunlarınızla kalkıyorlar.Ancak o işe başladıkları vakit gördükleri ve günlerini iyi geçirmelerini sağlayan o şükran duygusu, o mutuluk ifadesi artık yok.İnsanlarda artık şu var.Tabi bakacak.Hatta daha da uzatıp sizin paranızı biz veriyoruz.Kendine dahi faydası olmayan yeşil kartlı hastalar söylüyor bunları.Emekliliği gelen canım annem ilk defa bu yönetimlerle mahkemelik oldu.Artık ayrımlar var.Doktora saygı yok.Okumuş insana saygı yok.Eskiyi hatırlarım insanlar saygıdan gözünün içine bakamazlardı doktorlarının.Gelirken evde yaptığı birşeyi teşekkür diye bir parça getirir yaptığı içi önemsediğini, saygı duyduğunu hissettirirdi.Ama artık pek sayın başbakanımız dediği gibi.Aydınların dönemi bitti.Artık siz konuşacaksınız.Yok öyle işim bitti.Bakacak.Bunlar hep bunun sonuçlarıdır.Hasta gelir ve derki, sen kimsin kardeşim.İşte olay bu raddeye geldi.Dediğiniz gibi insanlar hata kendinde olduğu durumda bile özür dilemeyi eksiklik gibi görür duruma geldiler.Sokaklara bile baksanız bunun sadece doktorlarla sınırlı olmadığını ne yazık ki göreceksiniz.Tekrar ana konumuza dönecek olursak, umarım ortada hasta bakmaya gönüllü doktor kalmayınca onu da angus gibi dışarıdan getirtmeyi başarabilirler…
doğunun en ücra kösesinde ayda 15 nöbet tutan hakettiğinden daha az kazanan zamanında türkiyenin en iyi okullarında okuyan başka alternatifleri olamasına rağmen mesleğimi ilk günkü heyacanıyla ve sevgisiyle yapan bir uzman doktorum. keşke sizde içinizdeki doktoru koruyabilseydiniz…..
Herkesin gözünün bir başkasının cüzdanında oldugu bir yerde bu haklılıgı ispat çabaları üste çıkmak için harcanan eforlar bitmiyecek polise ekstra dan zam verilir ögretmen ayaga kalkar dr zam verilir diger meslek grubu ayaga kalkar memura verilir asgari ücretli kamuyu kolluyorsunuz der ayaga kalkar özel sektörde kendinden fazla maaş alan biri için diger çalışan kıyameti kopartır yani bunun sonu yok olmuyacakta
Her meslegin luzumu gerekliligi vardır önemli olan şey her meslegin aynı düzeyde kazanım elde edemiyecegini idrak etmektir fikirlerine karşı oldugumuz insanları rencide edici tarzda konuşarak onları degil kendimizi küçültürüz ne kadar çok sever olduk bu tepelerden bakmaları haddini bil bakayım triplerini ne yiyor ne içiyoruzda biz böyle oluyoruz bilemiyorum ama artık çok sıktı bu fikrini kabul etmedigimiz kişiyi alaya alıp küçümser tarzda küstahlaşmalar
33 yaşındayım iktisat mezunuyum 10 yıllık evliyim tabirimi mazur görünüz ilk 2 yıl ölü eşek fiyatına çalıştırıldım aldıgım maaşla degil bir evin bir su kaplumbağası nın bile geçinmesi mümkün degildi 🙂 eşimle bir çok defa özel günleri vs erteledik bir çok insani gereksinimlerimizi erteledik gün oldu aldıgımız maaşlar faturalarımızı kira ve asgari ihtiyaçları karşılamaz oldu ama yinede çıkıp AGLAMADIK BAŞKASININ CÜZDANINA GİREN PARAYI DÜŞÜNÜP İÇİMİZİ NEFRETLE DOLDURMADIK
o donemlerde bir çok defa 1. derecede aile yakınlarımız için çok sıklıkla hastane dr gezdigimiz günlerde oldu tamam üzücü şeylerde yaşadık üzüldükte ama mutlu edici şeylerde yaşadık bir kaç kişinin yaptıgı hatalardan dolayı tümden bir saglık sektörüne düşman olmadık veya biz o gün dolmuşa binerken lüks bir arabaya binen bir dr u görüp bu niye buna biniyor demedik
Şimdi ise ben ve eşimin aylık 8.500 aylık gelirimiz var biz dünümüzde de mutlu idik bizim tabirimizle aborjin gibi yaşadıgımız dönemde de mutlu idik 🙂 şimdide mutluyuz degişen ne oldu oturdugumuz semt edindigimiz lüks bir araba daha iyi bir yaşam oldu tatil yapabiliyor olduk gezebiliyor olduk vs vs
Şimdi birisi çıkıpta bana aldıgınız para şu kadar diyip gelirim üzerinden bana yüklenmeye kalksa benim söyleyecegim şey şu olur
Günlerce yumurta makarna yerken 🙂 elektrik faturasını ödeyemedigimiz için elektrik kesildiginde buz gibi evde mülteci gibi çift battaniye mum ışıgında otururken 🙂 kirayı ödeyemedigimiz için ızdırap gibi çalan telefona off ne diyecegim şimdi ev sahibine diye anksiyete nöbetlerine girerken 🙂 dogum günümüzde 2 çikolatalı gofretle kutlatıp gülümserken 🙂 dolmuş parasının olmadıgı günlerde ayak kaslarımızı çalıştırırken 🙂 millet sıcak kliması açık arabada önümüzden geçip giderken karda yagmurda isyan etmez öfke duymaz iken bunlar niye bu araya biniyor demez iken 🙂 daha yüzlerce örnek verecek halde iken SEN NEREDEYDİN ARKADAŞIM DİYE SORARIM BUGÜN MAAŞIMI ELEŞTİREN BİRİ OLURSA 🙂
O nedenle dr bugün şu kadar para kazanıyor diye klişe cümlelerle yüklenmek yerine o mevkiye gelebilmek için harcadıkları yıllarda neler çekmiş olabileceklerinide düşünün harcadıkları emegin karşısında haklarını istiyorlar diye ben şu meslekteyim bunu alıyorum ben şu işi yapıyorum bunu alıyorum sizin aldıgınızın yarısını almıyorum gibi KİMSEYE YARARI OLMAYAN DÜŞÜNCELERDEN VAZGEÇİN
Eger ömürden ömür veriyorsak sefasını sürecegiz bu sadece doktorlar için geçerli degil tüm meslek grubu için böyle ne yapacaklar yani bir takım kompleksli insanların egosu tatmin olsun obsesyon içindeki duyguları huzur bulsun diye kuru ekmek parasına çalışırızmı desinler
Yazı özetinde de belirtigim gibi başkalarının cüzdanından gözümüzü çekersek eminim kendimize biraz huzur vermiş oluruz böylece kısır tartışmalara girecek kadar ruhumuz kinle dolmamış olur 🙂
merhaba
tüm blogu ve yapılan yorumları okudum.
bir tek bu yazıyı okurken tüylerim diken diken oldu.
tebrik ediyorum sizi.
Türk toplumunu kanser gibi saran bu düşünce tarzı iliklerimize işlemiş.
Kendimizin ne yaptığı yada ne yapamadığından çok başkalarının ne yaptığı ile ilgilenen ve bunu çekememeyi yaşam tarzı haline dönüştürmüş bir toplumuz.
Halbuki herkes kendi işine baksa ve kendi başarısızlığının sebebi olarak o doktoru (doktorlar bile kendi içinde uzmanı- pratisyeni, cerrahı- temel bilimcisi-klinikçisi, akademisyeni- olmayanı diye birbirini takip eder), o mühendisi, o öğretmeni görmese, asıl sorunun kendi tembelliği olduğunu görse bu tartışmalara da gerek kalmaz. ülkeyi yönetenler de insanları bu kadar kolay ayıklayıp sindiremez. Saygılarımla.
Çok şükür yarabbi! Böyle bir yazıyı görmek de nasip oldu.
Aynı şeyi eczacı arkadaşlar için de söyeleyelim lütfen. Eczacı çok para kazanıyor diyenlere, kazansın, hepimiziden fazla da kazansın, allah herkese versin diyelim, eczacı para kazanmsa onun kazanmadığı kısmı getirip bana mı verecekler? Daha çok kazansın, hiç değilse birileri mutlu olsun. ben 3000 lirada kalıyorum ama onlar kalmasın. Şükür, şu hazımlılığa ulaşmış insanla beni yorumda karşılaştırana!
artık uyumalıyım 🙂 herkese maaşların çarpıştırılmadıgı kişisel kıskançlıkların gerçekleri görmemize engel olmadıgı yeni bir gün diliyorum :)))
Selgin Hanim,
Turkiye’den cok sevdigim bir doktor arkadasimin email ile yazinizi gondermesi nedeniyle buradayim. Ne diyeyim bilemiyorum. Ben doktor degilim sizin gibi ama aile buyuklerimiz sayesinde Turkiye’deki tibbi sistemin nereden nereye geldigini herkes gibi ben de gordum. Ben de sizler gibi egitim ve devlet hizmeti derken hayatimin en guzel yillari olasi gerekenlerden 14 senesini Turkiye’ye verdim ve karsiliginda hic bir sey alamadim. Can vatana feda olsun derler ya, benimki iste oyle bir vermek. Aslinda bu yillarimi verirken verdigimi geri almayi hic dusunmedim ama, ben boyle dusunurken, hakki olmayan insanlarin devleti ve genelde milleti nasil somurduklerini gormekten biktim usandim. Son 16 senedir Kuzey Amerika’da yasiyorum. Senede 1-2 defa Turkiye ziyaretim oluyor zorunluluklardan dolayi. Zorunlu diyorum cunku her geldigimde Turkiye’yi bir evvelkinden daha kotuye gitmis buluyorum. Gormemek daha iyi diyorum ama maalesef aile sevgisi daha agir basiyor. Bizleri, milletimizi bu duruma geterinlerin elinden, yine onlarin agzinda dusmeyen allah kurtarsin demekten baska birsey gelmiyor elden.
Selgin abla,
Eline sağlık, çok güzel yazmışsın. Televizyonlarda sağlık çalışanlarının grev yaptığı görülüyor ama sorunun özünden bahseden pek yok. İşin içinde olmayanların da durumu daha iyi anlamaları için yazını ulusal ölçekte yayın yapan gazetelere göndermeyi düşünür müsün?
Hoşçakalın.
daha 5.nci sınıftayım. tüm bu olanlar…İnsanlara karsı sevgisizleştirmeye sisteme karşı ümitsizliğe kapılmama sebep hele akraba ziyaretlerinde konu dönüp dolaşıp benim okulumdan doktorlar söyle doktorlar böyle diye konuşmalara gelmiyormu.tamam bırakayım okulu diyorum
Değerli Kardeşlerim,
Daha önce de söz ettiğim üzere 2 küçük oğlum var. Bir tanesi genelinde 100’den başka bir not almaz, 4. sınıfta, 30000 dolayında öğrencinin girdiği sbs türü sınavlarda bir kez tek başına 500 tam puan 2 kez de ortak 500 tam puan aldı. Ortalama olarak da 495 dolayında duruyor.
Öğretmeni “Muhammet de babası gibi bilim insanı olur” deyince o “yok ben dr. olup çok para kazanmak istiyorum” demis. Bu geçmişin geleceğe ekstarpolasyonu. Onun kafasında. Ve yakın geçmişin ekstrapolasyonu.
Tüm insanlık tarihini göz önüne alarak ekstrapolassyon yapabile idi başka sonuç alırdı.
Güç bir evreye giriyoruz. “The Revenge of Gaia” ve “The Limits to Growth” gibi eserlere aşina olanlarınızın çok daha kolay algılayabileceği zor bir evre.
Bu evrede akılcı davranışlar şart değilse bile iyi olurlar.
Ben size önerileriniz nedir diye sordum ve bekledim, öneri çıkmadı. Yazık. Benim önerim Türk Tıbbını TTB’nin yönetmesi. Dağıtılmış mimari içerisinde bir nevi yerel yönetim gibi davranarak ve TBMM ile işbirliği içerisinde, TBMM^nin genel ile uyumluluğu sağlamaktaki yetkinliğini kabullenmiş şekilde.
Ama seçimlerden önce koca koca unvanlarıyla oda oda dolaşan TTB bunu yapabilir mi? Neyse bu hekimlerin sorunu.
http://www.test-dr.com/HASTANE/akademisyen-hekim.html bağlantısında en alt sol köşede bu öneriye ilişkin mimari var. İsteyenlere ayrıntılı öneri yazımı gönderebileceğimi orada da burada da ilettim. Bir ses gelmedi.
Ayrıca hasta olarak dr. muayenehanesine gitmeden gerekli yerlere ulaşabilmek istiyorum. Burada da bilgisayarlar ve veri tabanları etkin olabilmeliler.
Şikayetlerimi, durum acil değilse, bilgisayara bir format içerisinde gireyim, kişisel verilerimi gireyim ve veri tabanı karar versin beni nereye yönlendirecğine.
Gerekirse bir uzmanlaşmış internet kafeye gideyim, biri 5-10 TL karşılığı bana yardım etsin verilerimi gireyim ve hastanelerin durumunu bilen bir veri tabanı ve bir algoritma karar versin.
Bu benim 15 sene önceki önerim. Tıp senyörleri bir türlü kabullenemediler.
Çünkü işin içinde çıkar var.
Ve bu bencilce davranışlar dizini bize “The Rvenge of Gaia” yı yazdırdı/okuttu.
İngilizce bilenlerinizin bir de aşağıdaki linke bakmalarını öneririm:
http://www.abovetopsecret.com/forum/thread662516/pg1
sevgilerimle,
ismail
Sevgili Meslektaşım!!!
gücün ve paranın yandaşları, anlayamaz yazdıklarınızı…
şimdiki işinizden memnun olduğunuz için adınıza sevindim. peki ya bizler??? mesleğini seven, yazdıklarınızı yaşayan ama mesleği başka çaresi olmadığı için BIRAKAMAYANLAR!!!??
İktidara yakın olan meslektaşlarımızın neler yazdığını okuyorsunuz, değişen birşey yok meslekte… yeminleri bu kadar işte, içip bitirdiler ettikleri yeminleri;
“”Meslektaşlarımı kardeş bileceğime, …..paranın…hastamla arama girmesine izin vermeyeceğime…..”
Kapitalizmin “Para kazanmanın her türlü yolu mübahtır” ayetine tapınıyorlar…
yazılırsa bitmez bir konudur “sağlığın haram edilmesi”… ama biliyoruz ki iktidarlar dönüşürler… bakın işte Che’ye laf atan bakanımız bile var…. eskiden böyle miydi???
siz üzülmeyin, mücadeleye devam edeceğiz… İnsanlara sağlığın parayla satılmadığı bir ülkeye evrilene dek…
yolumuz açık olsun!!
homeros’un bir şiirini armağan ediyorum size ve yılmayan meslektaşlarıma…
Bir avcıyla karşılaşan panter titremez,
Yüreğini sakin tutar.
havlamalarını duysa bile
Köpek sürüsünün,
Yaralansa da mızrakla
Sürdürür dövüşünü ve saldırır
Yaşamak ya da ölmek için…
“siz üzülmeyin, mücadeleye devam edeceğiz… İnsanlara sağlığın parayla satılmadığı bir ülkeye evrilene dek…”
Doktor cihan, işe şu ÖZEL polikiliniklerinizi KAPATARAK başlasanız nasıl olur bu parasın sağlık MAVALLARINI üfüreceğinize…
Hem suçlu hem utanmadan da güçlü olmaya çalışıyorsunuz..
ben de yardımcı sağlık personeli olarak bu devlette çalışmaya çalıştım ,çünkü röntgen cihazı olmayan bir yere röntgen teknikeri olarak atandım sonrası malum, doktor hanım kadar olmasa da bana da bi sürü eziyet ettiler ve sonunda istifa ettim.şimdi benimde güzel bir işim var özel sektörde yönetici olarak çalışıyorum ama o çok sevdiğim mesleğimi elimden aldılar.kendimi şekeri elinden alınmış çocuk gibi hissediyorum.rabbim hepimizin yar ve yardımcısı olsun.
Ne acıdır ki bu ülkede idealizm, verimlilik, milli menfaatler falan hep boş kavramlar…
Oy getirmeyen, seçmene şirin görünmeyen her şey nafile…
Böyle kutsal bir mesleği koltuk ugruna, oy ugruna ona buna peşkeş çekenlere hakkımı helal etmeyeceğim…
Meslektaşınız olarak benzer sıkıntıları yasıyor, sizi de iyi anlıyorum.
Acı ama gerçek…
Doktor hanım;yaşadığınız gerçek hikayeleri paylaşmanız dileğiyle.
mrblar. çok sevindim böyle bir yazıyla karşılaşınca…yazayı cok sevdiğim bir doktor abim gönderdi..değindiğiniz konularla ben bile karsılaşıyorum..yaptığım meslekten dolayı hastanelerde cok zaman geciriyorum ve bu çirkinliklerle karşılaşıyorum.. performans sistemi dediğiniz gibi ayrı dümen sahası..gündüz yapılan işlerin gece girilmesi veya gereksiz yere hastanın 180 gunlük aynı tedavi süresi dolmuş ise işlem yapılmadan baska bir işlemin girilmesi vs vs.. bu örnekler coğaltılabilir…ama mesleği bırakmanıza üzüldüm.. sizin gibi düşüncedeki insanların dısarda değil devlette olmasını ve elbette zamanı geldiğinde gerekenin yapmasını isterdim…
dr hanım;hergün bunları yaşıyoruz hepimiz ,sen bırakıp kurtulmuşsun ,bende hiçbir iş yapılmayan ,yanıma gelmek için enaz 3 aramadan sonra gelinebilen bir yer buldum oraya geçtim….
öncelikle mesleği kalıcı olarak bırakmayacağını düşünüyorum(umarım).trafik kazasında geçmiş olsun dilemekle birlikte bakanın suçu ne orasını anlayamadım. Ayrıca toplumun sosyo -kültürel düzeyide bakanlığın suçu mu acaba . Ayrıca bu insanlar dünyaya yeni mi geldi ayrıca durumu eskisiyle bir karşılaştırsak asla eskisi gibi olmasın demez miyiz.! Hastanın her dediğini kabul etmek zorunda mıyız ?peki şimdi dürüst hekimlerde daha çok kazanmıyorlarmı ?kaldı ki birçok koruyucu mekanizma devrede değil mi ?hatta sağlık çalışanları bu mekanizmadan şikayetçi değiller mi ?bence şikayetler siyasi kökenli.
Dr.Kurban sözüm sana .Kurban olayım bir doktordan ilk beklenti okuduklarını anlaması değilmidir? Zaaf içindesin belli ki bari sukutu seçseydin diyor ve seni yüce allahıma havale ediyorum. Allah müstehakını versin. AMİN.
Değerli dostlarım;
Özellikle bu bogda yazılanlardan esinli olarak düzenlediğim bir sayfa koydum net’e : http://www.test-dr.com/DERSANE/hukuk-tip.html
Esin perilerime teşekkür ederim. Sembolik bir konuşma olduğu için biraz açayım:
En altta solda olan resim tıbbı kimin başlatmış olabileceğine yönelik. Bakara 102’yi anlamakta ve size daha önce işaret ettiğim bağlantıya bakmakta yarar var.
İkinci resim arkadaşım ve birçoğunuzun olası hocası Hayati Tolun’un söylediklerini söylüyor: “İsmail biz yeni bir şey yapamıyoruz ki, eloğlu yapıyor bizi kullanma konusunda eğitiyor biz de uyguluyoruz.”
Çok zeki, çok çalışkan olduklarını söyleyen dostalrıma bir anımsatayım dedim.
sevgilerimle,
ismail
Yüreğinize sağlık Gerçekten çok güzel yazmıssınız elinize sağlık
Elinize gönlünüze sağlık sayın meslektaşım.
hocam o kadar haklısınız ki anlatamam. davranışınız örnek teşkil edecek nitelikte. bu zor kararı alarak belki geçim sıkıntısı çekeceksiniz ama şundan hiç şüphem yok ki iyiler kazanmaya başladığında sağlık bakanı olacaksınız. şu an yeşil kartımı alıp kaç sayfa kullandığıma bakıp yazacağım. 2004 te aldığım 50 sayfalık yeşil kartın bugün (27.04.2011) itibariyle 14 sayfasını kullanmışım. ben de hastaneye gitme hakkımı kullanmıyorum hasta olmaktan istifa ettim. yanınızdayım hocam.
doktor hanım yazdıklarınıza tesadüfen üye olduğum bir mail grubu sayesinde ulaştım ve inanın okurken bazı yerlerde gözlerim doldu bazı yerlerde öfkemden oturduğum masayı yumrukladım güzel ülkemin güzel hekimlerinin geldiği son noktayı gördükçe gelecek günlerin dahada karanlık olduğunu düşünmeye başladım bu mesleğe ailemin zoru ile başladım ve başladığım gün eninde sonunda bu mesleği bırakacağıma yemin ettim yapmış olduğunuz şey için sizi takdir ediyorum ve diyorumki ayakların baş olduğu yerde kalbi olanlara yer yoktur…
Sevgili meslektaşım (annelik mesleğinden dolayı),
Sizin bu anlattıklarınızı başka bir aynaya yansımış halinden; Eczane ve Eczacılık açısından ben de yaşıyor ve biliyorum. Ayrıca branşdaşınız olan kardeşim ve onun Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon alanında uzman olan eşinden de dinliyorum memleketimizdeki sağlık sektörünün acınacak halini.
Bir yorumda dendiği gibi nicel olarak artan hizmetin niteliğinin artmadığı bir gerçek. Maalesef neresi doğru bilemeyen deve misali, çölde, bir doğuya bir batıya çekiştirilip duruyor bu halk.
Yazınızı WordPress’de görüp okuyamamıştım. Okumak bugüne nasipmiş. Öyle bir gün ki tam da içimden ‘ÇILGIN’ca şeyler yazmak geliyordu dünden beri. Meğer başkalarının projelerinin yanında sizin koskoca bir ÇILGIN PROJE’niz varmış gerçekleştirdiğiniz..
Ben izninizle yazınızı alıp blogumda altına iki satır da kelam ekleyip (gerek yok ama) yayımlamak istiyorum.
http://tuğbaturan.com
Cevap vermek isterseniz bana tuturan@hotmail.com adresinden ulaşabilirsiniz.
Çocuklarınızı öpüyorum, sevgiler.
Doktor Hanım, güzel bir derleme olmuş. Madalyonun iki yüzünü de göstermişsiniz. Balık baştan kokuyor ne yazık ki… Tüm hekimler olmasa da, en azından yarısından çoğu sizin gibi idealist düzeyde yaklaşabilse olaylara bu durumlara düşülmezdi belki de… Ama halen her türlü fedakarlığa katlanıp gerçekten de hastaya hizmet götürmeye çalışan, ilaç firmalarıyla fink atmayan, performans batağına saplanıp kalmayan meslektaşlarımız çevresindeki ekürileri tarafından birer hilkat garibesi gibi görülüyor ve bu şekilde tecrit ediliyor çoğu yerde.
Bir yerde küçük insanların gölgeleri uzuyorsa orada gün batıyor demektir. Ülkemizde artık küçük insanların gölgeleri inanılmaz uzun sadece sağlıkta mı gün batıyor. Eğitim, adalet, siyaset ticaret topyekün geceyi bekliyoruz artık. Seçim dahi umut olmaktan çoook çok uzak ne yazıkki. AKŞAM OLDU GECE İSE ÇOK YAKIN…..
Allah Herkesin Yardımcısı oLsun.
serkan, Volkan Deniz, KamilCengiz, karsidevrim:
ülen nasıl ….. insanlarmışsınız. yeminle miğdem bulandı.
Sansür..mecburen.
bir elektronik mühendisliği öğrencisi olarak tıpla alakalı bir şeyi, hele ki mesleği bırakan bir doktorun sebeplerini okumak yapabileceğimi zannettiğim şeyler arasında değildi. o kadar uzundu ki okuyamam yarıda sıkılır bırakırım sanıyordum ancak her bir kelime bir sonraki kelimeyi okumaya “acıklı” bir şekilde itti beni. hele ki o bardağı taşıran son noktada anlattıklarınız anadoluda böyle çalışan insanların olduğunu bilmek 100lerce km öteden gelen hastalarla böyle ilgilenildiğini bilmek gözlerimden bir damla sevinç yaşı dökmeme sebep oldu. ta ki soruşturmacı talep etmekle tehtid ettikleri yere kadar. böyle bir yazıyı sitem amaçlı da yazmış olsanız gerçekleri duyurmak amaçlı da yazmış olsanız kaleme almanız gerçekten çok güzel. zira bu yazdıklarınız sadece doktorları etkileyen bi durum değil doktorlar etkilenirse tüm ülke etkilenir çünkü tüm ülkenin siz mukaddes mesleği icra eden doktorlarımıza ihtiyacı var. bu ülke bir nöroloji uzmanını daha, ülkesi için insanları için gereğinden fazla çaba gösteren bir nöroloji uzmanını daha kaybetmiş. üzüldüm… ancak sizin için de sevinmedim dersem yalan olur. size değer verilmeyen yaptıklarınızın küçümsendiği bir sisteme hizmet etmeyi onursuzluk olarak hissetmenizde de sonuna kadar arkanızdayım. umarım bundan sonraki hayatınızda “gerçek” mutluluğu yakalarsınız…
eğitim şart eğitim
gerisi gelir sonra
tüm hekimlere Allah kolaylık versin.
bu mecburi gorevden bu kadar bıkan dokturlara soararım dogudakı hastalar ınsan degılmı sen ne dıye yemın edıyon tıpı bıtırıken herşeyden once hayatı doguda ogrenıyorsunuz işte allahtan ne istıyorsunuz
şimdi senin istediğin bir doktorun çıkıp da “asıl siz daha ne istiyorsunuz allahtan? medeniyeti bizden öğreniyorsunuz!” diye karşı argüman geliştirmesi… ama senin gibi su katılmamış faşistlere, bu sıfatı hiç de hak etmeyenlere, tükürüklerini saçarak “FAŞİST” deme zevkini yaşatmazlar…
şimdi senin istediğin bir doktorun çıkıp da “asıl siz daha ne istiyorsunuz allahtan? medeniyeti bizden öğreniyorsunuz!” diye karşı argüman geliştirmesi… ama senin gibi su katılmamış faşistlere, bu sıfatı hiç de hak etmeyenlere, tükürüklerini saçarak “FAŞİST” deme zevkini yaşatmazlar…
şimdi senin istediğin bir doktorun çıkıp da “asıl siz daha ne istiyorsunuz allahtan? medeniyeti bizden öğreniyorsunuz!” diye karşı argüman geliştirmesi… ama senin gibi su katılmamış faşistlere, bu sıfatı hiç de hak etmeyenlere, tükürüklerini saçarak “FAŞİST” deme zevkini yaşatmazlar…
İnanmıyorum her alanda suistimal var. Tedbirler alınıyor. BU hale vergisini vermeyen doktorlar, bıçak parası alan doktorlar, mesai saatinde kendi muaynehanesine giden doktorlar, zatureyi bile anlayamayan doktorlar, hastaya detay vermeyen doktorlar, ben devlette mühendisim özel iş yapamıyorum. İstanbulda ise herşey daha kötü. Tedavi gerekince ANkara yada izmire gidiyorum artık. Bu yazılanlar istisnaaaaa.
Tarık bey, siz inanmak istememeye devam edin. Ya da bahane edin.
Aslında derdiniz belli de istisnaları ben söylemeyim şimdi.
yorum haaa?? yaaa! aklımı peynir ekmekle yemedim ben!!!
büyüklerimiz herşeyi daha iyi bilir..
Sağlık bilimleri enstitüsü öğrencisi olarak halen şaşkınlıklarım artıyor. Yeter dursun artık…!
‘Acil kapıda Aile Hekimliği sisteminden önce pratisyen hekimler duruyordu. Mantıklı olarak önce hastayı onlar değerlendiriyor, sonra ihtiyaç duyarsa icapçı konsültan uzman hekimi çağırıyorlardı. Ne zamanki, konsültan çağırdıklarında onların puanından kesildi, o zamana değin olura olmaza çağırdıkları uzmanlar bir nebze olsun rahat nefes aldı.’
Hiç katılmıyorum hatta kınıyorum
Sevgili meslektaşım,
eğer yorumları okuduysanız sadece bir kez cevap yazmış olduğumu, anlattıklarımın haklılığının okuyan meslektaşlarımızın hemen hemen tümü tarafından onaylandığını görmüşsünüzdür.
Ben sadece yaşadıklarımdan çok küçük örnekler verdim, başka da bir şey yapmadım. Dediğim gibi hala çok çok daha fazlasını anlatabilirim. Kimseyi yermek ya da kendi yaptığımı haklı göstermek gibi bir çabam hiç yoktu. Ne, nasıl olduysa anlattım. Tek çabam mesleğimizin (uzman veya pratisyen hiç fark etmez) ne hale getirildiğini anlatmaya çalışmaktı. Sizin değindiğiniz örnekle performans sisteminin hekimliği kirletişini, hekim arkadaşlarımın yapabileceklerini sırf bu sistemi kendi lehlerinde kullanabilme adına neden yapmadıklarını, bu sistemin mesleği körelteceğini, performans sisteminin aslında hiç de halka allanıp pullanıp anlatıldığı gibi bir şey olmadığını anlatmaya çalıştım. Örnekte pratisyen arkadaşlar söz konusu olduğu için sanki onları hedef almış gibi algılanmış olabilirim. Benzer örnekleri uzman arkadaşlar için de verebilirim. Demek ki, anlattığım şey yaşadığım dönemde benim çok canımı sıkmış ve mesleği bırakmamda etken olmuş ki yazmışım. Keşke herkes yaşadıklarını kendi arasında konuşmasa, birlikte çalıştığı arkadaşı zora düştüğünde arkasını dönüp gitmese ve yüreklice neye itirazı varsa dile getirse…
Herşeyi çok güzel ifade etmişsiniz gerçekten.Okuduklarım karşısında gözyaşlarımı tutamadım.O kadar yıl okuduktan, maddi manevi yıprandıktan sonra bunlara maruz kalıyor oluşumuz gerçekten çok acı.
O kadar çok haksızlığa maruz kalmış ve bunları olabildiğince kabullenmeye çalışmışım ki yazınızı okumaya başladığımdan beri süzülen gözyaşlarımı hala durdurabilmiş değilim.
Güzel bir yazı dizimi , olanı olduğu gibi anlatma becerisi birde işin şu yönlerinden de bakmalısınız
– 3 ay önce ayakta bile duramayan 70 yaşındaki hastam ile (babam ) doktorun karşısında bekliyoruz. Doktorumuz telefonda bulaşık makinası ve buzdolabı almak ile meşgul 6 taksidi 9 taksit yapıp yapmama konusunda telefon ile konuşuyor. dışarıda duvara boş bir kağıda sıra numarası yazan hastalar kuyruk oluşturmuş beklemde ardından sabim ve hastanedeki hasta hakları birimine şikayet dilekçesi verildi ama kimse kimseye ceza verme yetkisinde bulunamıyor. Yer etlik ihtisas.
– Bir sağlık ocağı eşimi muayene ettiriyorum. Kafasını kaldırmadan reçeteye yazı yazdı ve çıktı gitti. Biz halen muayene bekliyoruz. Baktık ki adam çay içmeye gitmiş. Şikayetler yine sonuç vermiyor. Yer ergazi sağlık ocağı.
– Uzman çocuk doktoru 3 ve 4 yaşında iki çocuğum ile içeri giriyorum. 1 dakika sonra çıkıyorum. Bunları ulus samiye gönderin diyor. benden önce giren ve benden sonra da girenlerle görüşüyorum onlarıda sevketmiş. Şİkayetler yine sabimden öteye gidemiyor.
Bu örnekleri çoğaltabilirim. Birde hasta bakımından dünyaya bakma diye birşey var. Şimdi aile hekimliği çıktı. Doktorlar hasta kapma derdinde. Eskiden yüzümüze bakmayan doktorlar kapıda karşılıyor , çay ikram ediyor , çocuklara şeker veriyor. Adam başı ne alabilirim yarışındalar. Toplum sağlığı merkezlerinde hasta kaydı yapan diğer doktorlar gözlerini para bürümüş doktorların hasta kayıtlarını erkenden yapsın diye itiş kakışlarına maruz kalıyor.
Hasta ve doktor ilişkileri böyle. İkisininde birbirinden farkı yok.
şikayetlerinin sabimden öte nereye gitmesini istiyordun vatandaş? içini rahatlatacaksa, sabim sapı samanı ayırmadan her şikayetin ardından gayet güzel koşar merak etme
ben bir öğretmenim,maalesef aynı şeyleri bizde yaşıyoruz.işini bilmeyen idareciler yüzünden herşeyin kağıt kaleme döküldüğü ve taraflı davranışlardan bıktık usandık.bakanımızın bizimle uğraşmasından bıktık ama hala bütün gücümüzle çalışıyoruz çünkü bu vatan bizim bu insanlar bizim ve cahil kaldıkları sürece kullanılacaklarını bildiğimiz için asla vazgeçmeyeceğimi söylüyorum…kıssadan hisse diyorsunuz ya,lütfen hadi geri dönün,asla vazgeçmeyin size ve sizin gibilere gerçekten çok ihtiyacımız var.bunu hep birlikte başaracağız,herzaman yanınızda olucağıma söz veriyorum lütfen…..
Merak etmeyin, tamamen bırakmış değilim. Bir şekilde yine mesleğimi yapıyorum ama sadece hasta bakmıyorum. Öğretmenlerin yaşadığı sıkıntılar bizimkinden az değil, biliyorum. Hak edenin hakkını bulduğu günlerin gelmesi dileği ile…
yazılanlan bazılarına abartı gelebilir. Ben çocuk acilde çalışıyorum ve uzaklardan sırf misafirliğe 112 ambulansıyla acile gelenlerden tutunda. vs.vs. Hangi birini anlatalımki inanın kul hakkı benim hakkım coçuğumun hakkı helal etmiyorum.
Yazını okuduğum gün,40 yaşında bir meslektaşınım, mesleğin 17. yılındayım, bir çocuk annesiyim (gebeliğimde tepemden kan yağışının bedelini preeklampsi- prematür doğum- SAK ve sonrasında hemiparezi ile ödüyoruz, her günüm hafif olduğu ve hayata normale yakın karıştığı için şükürle geçiyor), henüz sürdürüyorum mesleği,alternatifler de var, ama çeşitli sebeplerden, mutfakta kalıyorum hala, yoğun bakımcıyım.
Söylemek istediğim şu ki; seni anlıyorum..Seni tüm kalbimle anlıyorum, kararına saygı duyuyorum.Bu o kadar verilebilir bir karar ki..
Sayın yazar diye hitap edeceğim sizi tanımıyorum ama yazdıklarınız beni çok etkiledi. Ben doktor değilim bir eğitimciyim. Ne yazık ki anlattıklarınız aşağı yukarı bizim mesleğimiz için de geçerli. İnsanlık gerçeğini ancak bu kadar güzel anlatabilir bir insan. Ancak mesleğine bu kadar aşkla bağlı insanların inadına mesleğini bırakması beni çok üzüyor. Bakın ben 22 yıllık bir öğretmenim. Ben ilk beş yılda mesleğimi tanıdım. İkinci beş yılda öğrencilerimi ve ben samimiyetle söylüyorum bir öğretmenin en verimli çağı on yıl üzerine çalıştığı dönemdir. İşimiz sizin işiniz kadar zor değilse de insanla uğraşmanın, hele geleceği emanet edeceğimiz bluğ çağındaki gençlerle uğraşmanın ne kadar önemli olduğunu az çok bilirsiniz. Sizin mesleği bırakma nedenleriniz bizim inadına çalışmamız gerektiğini gösteriyor. Hani gerek sizi çıldırtan hastaların gerekse sahte eğitimli çıkarcıların daha az yetişmesi için. Biz bunları düzeltemeyiz ama belki dürüst, insanlığa hizmet için evlat yetiştirecek bir iki anne baba yetiştiririz.
Serenad’la ilgili yorumunuza katılıyorum. Ancak yakın tarihle ilgili bazı ipuçlarının verilmesi hoşuma gitti.
BIRAKIP KAÇMAK EN KOLAY İŞ. NE FARKIN KALDI, ANLATTIĞIN ONCA SAHTEKARIN İŞİNİ KOLAYLAŞTIRDIN, OYSAKİ KALIP MÜCADELE EDİP İDAALİST OLUP, ETRAFA IŞIK SAÇABİLİRDİNİZ. SİZ KOLAY OLANI SEÇMİŞSİNİZ.
M.Necdet Kıvanç kardeşime katılıyorum Mesleği bırakmayıp Mücadelenize gittiği yere kadar devam etseydiniz keşke bundan daha iyi ederdiniz.
ellerinize emeğinize sağlık.. bir kişiyi bile uyandırsa kardır.. yorumlar birbirinden değerli ve dusundurucu.. huzurunuz hiç bozulmasın
duygularınızı paşlaşmak ve size çok iyi etmişsiniz demek isterdim.Ama gerçeği görenler istifa ettikçe ve o sıraları paragözlere bıraktıkça kimler mücadele edecek hak ve haklılık için.Bir daha düşünün.İşin kolayını değil,mücadele azmini seçin derim.Mesleğinin sonuna gelmiş bir diş hekimi abinizden acizane…
Dr. annesiyim,üzülerek okudum,çünkü şu an mecburi hızmetini bitirmek üzere olan uzman kızım da mesleyini bırakmak üzere. sebeplerini yıllardır dinliyorum ve onunla beraber yaşıyorum.sizi çok ,çok iyi anlıyorum…
hocam saygılarımı sunar yüce yaradanın büyüklüğünü tekrardan hatırlatır ve sizlere bir ömür boyu mutluluklar dilerim, ağzınıza sağlık, ayrıca yaptığınız her güzel iş içinde teşekkürü bir insan evladı olarak borç bilirim. Dedim ya yaradan büyüktür, bu dünyanın bir de öteki dünyası var gerçi nasip olursa oraya kalmadan herkes anlıyacak bu pişmanlığı, sağlıkçılara çektirilen ızdırabı.
sadece bu haksızlıkların olduğu bir ortam değil burası maalesef…
şimdi 0.2 katsayı ile öss 99 mağduruyum… hak ettiğim fakülteye değilde eğitim fakültesine yerleştim.aslında aldığım puanla eczacılık dahil bir çok tıp fakültesine puanım yetiyordu..sağlık memuru olarak fakültenin 2. sınıfında atandım. evet 657 ye tabi bir öğrenciydim. okuyup çalıştım. çeşitli devlet hastanelerinin acillerinde nöbet tutuyor , nöbet çıkışı derslere giriyordum. kendi kendime teselli veriyor ve şükürler olsun maaşım ve işim var ayrıca okuyorum ne mutlu bana diye… sonrada şu hayali kuruyordum. fakülte biter askere giderim ve gelince de öğretmenlik için milli eğitim bakanlığına geçerim diye.. ama nedense her sene 50 bin öğretmen alan MEB bir türlü bizleri atayamadı.. halbuki kadromuzda var ama neyse.. önce okuma hakkım engellendi ardından diploma intibakım 2 yan 2 dik gösterge ve 14 TL maaş farkı ile ödüllendirildi.. araştırdım niye böylesine az maaş farkı diye.. şu sonucu elde ettim . bölüm dışı fakülte bitirmişim.. ama koskoca AÇIKÖĞRETİMDE veterinerlik (2 yıllık) bitirseydim toplamda döner sermaye maaş nöbet parası vs 300- 350 TL fazla alacaktım.. tabi benim kanamasına müdahele ettiğim trafik kazazedeleri insan değil, onlara veteriner bile bakar.. çünkü veterinerlik bizim bölümümüzün üstü.. işte insanımıza verilen değerde buradan çıkıyor ortaya.. yeniden okuyayım dedim.. öğrenmeyi seven biriyim..ama baktım yaş itibari ile moralim bozuldu vazgeçtim. şimdi mesleğimde 10. yılımı yaşıyorum. RABB bime şükürler olsun… şikayet değil ama bu duruma düşürülen 40 bin kardeşim ve kendi namıma hakkımı sorumluları her kim ise helal etmiyorum.. şu anda 1088 TL maaş 460 TL döner sermaye ve 40-70 TL arası değişen nöbet parası ile yaklaşık 1550 ila 1600 TL toplam gelire imza atıyorum.. ama o kadar bereketli ki…. bu anlatılmaz yaşanır.. Doktor hanım sizi desteklemekle beraber aynı kaderin benzerini paylaşıyorum.. Çünkü artık bende ideal gibi hedef koyma gibi lüks kelimelerden ve anlamlarından çoktan vazgeçmiştim.. selamlar..
sevgili meslektaşım size canıgönülden katılıyorum, ne tesadüf aynı şeyleri düşünüyoruz (bu ortamda neresi tesadüfse) hiç goçunmuyorum 20 yıldır ülkeme görevimi fazlasıyla yerine getirdim, eminim her doktor arkadaş da benim gibi ve sizin gibi birbirinden farklı daha böyle niçe anılarını hatırlamıştır, fazla söze gerek yok benimde sizin gibi umudum kalmadı, toplum içinde en saygınsız mesleği yapmak, eli halkın cebinde olan bir şerefsiz ve hırsız olmak istemiyorum, ilkokuldan beri yıllarını eğitimle gecirmiş biri olarak, emeğimin ilk okul mezunu müteahitlere peşkeş cekilmesini istemiyorum, 3 kuruşa yumurta sayar gibi hasta saymak istemiyorum, her teşhiste her yorumda aklını kullanırken işçi sınıfı yerine koyulmak istemiyorum (işçiyi kesinlikle yadırgamıyorum ama ister tüm dinler ister tüm viçdanlar olsun haklıya hakkının verilmesini emreder) o yüzden artık meslekten ayrılabilmek için doktorlugun dışında yapabileceğim işleri ciddi şekilde araştırıyorum, umarım uzun sürmez..
Sizi çok iyi anlıyorum…. Sağlık çalışanlarını bu seviyeye getirenler utansın….
Ben de bir doktor adayı olarak bu mesleğin gleceğini hiç sağlıklı görmüyordum, tıp yazmakla nasıl bi yükün altına girdiğimi bu yazılanlarla daha bi iyi anlıyorum. doktorluk çok ağır bu ülkede. Şu sıralar yabancı uyruklu biri 50 puanla kardiyo derma yazarken ben göbeğpimi çatlatana kadar çalışıp anca kazanabiliyorum 65 70 puan alıp kardiyo derma. bu ülkede çalışana semer vuran çok oluyor. çünkü bu ülkede cahil insan sayısı hayli bi fazla bunun yanı sıra okumuş cahillerde hayli bi fazla olunca işin içinden çıkılmaz bi hal alıyor.. Allah yardımcınız olsun umarım güzel bi hayat geçirirsiniz. sallayın yemişim doktorluğunu falan geliriniz varsa biraz. yapmayın bırakın ya kaç günlük dünya.. bu beyin damarları tıkasnmış bürokratik çağ dışı geri kalmış sağlık sisteminden uzun sürre bi halt olacağa benzemiyor.
Bu yer yer seviyeli yer yer seviyesiz tartışmalara malzeme olmak istemiyorsa kimse; işinde en iyi en aranan en zirvede isim olmaya çalışsın ve ilerlemekten öğrenmekten koşmaktan yılmasın diyorum. Tomurcuk vermeyen ağaç odunluğunu kabullenmiş demektir…
Asil birakmasi gereken ,meslektaslarini dusman bilmis,tarihin onu hicte iyi hatirlayamayacagi en ustteki hekim olan saglik bakanidir
hele ki sağlık primlerini düzenli olarak ödediği halde bulamadığı kanser ilaçlarını yada bulup haftada 700 tl vererek her hafta parasıyla alan hele hele ki parası olmayıp da heyet raporu olduğu halde ilaçlarını eczacılarda bulamayıp ölümle burun buruna yaşayan hastaların yakınları olarak ben hakkımı asla helal etmiyorum.
merhaba dr hanım ben de yaşadıklarınıza benzer şeyler yaşıyorum ve drluğu bırakmak için arayışlar içindeyim.Acilde çalışırken nöbet sonrası kabuslar görür olmuştum acil serviste gibiydim rüyalarımda inanın o kaos gelen MIlar,CPRlar,aynı anda acilin önünde yığılmış rptye gelenler,gözleme aldıklarımın yakınları… kelimelere dökülemeyecek kadar zor günlerdi.Sonra aile hekimi oldum mecburen…ilacını başkasının karnesine yazdırmak isteyenler,haftada 3 gün muayeneye gelenler,saygısızca önüme atılan karneler,ilaç küpürleri,günlük yaklaşık 100 poliklinik,….
Uzun lafın kısası artık dr.luk yapmak istemiyorum ama ödemek zorunda olduğum borçlarım var çalışmam lazım.Doktor olduğum için çok pişmanım keşke başka bir bölüm seçip emeğimi,enerjimi o bölüm için harcasaydım.Ne bileyim sermayem olsa bakkal falan açmayı bile düşünüyorum.Bu meslekten nefret ediyorum.Mezun olduğum zamanı hatırlıyorum da ne kadar idealisttim ama şu hale bakın.Bizi bu hale getirenlere hakkımı helal etmiyorum.Tekrar üniversite sınavına girmeyi düşünüyorum.Siz şu an rahat yerde çalışıyorum demişsiniz lütfen bana yardımcı olun yol gösterin.Dr.Esra Yılmaz
beni Turk doktorlarina emanet edin …diyorum bende Atam gibi..Isvecte yasiyorum ve eger basima bisey gelirse, ameliyat olmam gerekirse diyorum esime turkiyeye gidelim ama cok pahali tabii ,,burdada sosyal devlet oldugu icin ucretsiz ama doktorlar yetenekli ve becerikli degillerki…burdada cok hasta var 3 ay sonraya siran geliyor muayene olmak icin ama cahillik boyutu yok burada insanlarda…cahil cesareti yok insanlarda..cahillere kulak asmayin isinize bakin..kendinize bakin..ailenize bakin biliyorum hayatinizi isiniz aliyor ama bazi mesleklerde maalesef
çok güzel yazmışsınız.. ben de tek tercih olarak girdiğim tıp fakültesinden ve doktorluktan bıkmış durumdayım… inanın yaşadıklarınızın aynı örneklerini birçok arkadaşım gibi ben de yaşadım.. çevremdekilerle konuştuğumda sizin gibi istifa edip başka işlere yönelmek isteyen o kadar arkadaşım var ki(biri de ben)..ucuz popülist sağlık politikaları ve maalesef halkımızın bunu iyi bir şeymiş gibi görmesi bizi bu duruma getirdi. ama herşeyin açığa çıkması yakındır. halk o zaman görecek asıl niyetin ne olduğunu… insanlığın en asil ve kutsal mesleğini bu duruma düşürenler utansın ne diyelim.
Sayın ve sevgili meslektaşım; ben de 30 senelik doktorluk hayatımı sizinle paylaştığım mulahazalarla 6 ay önce istifa ederek kısmen kapattım ve muayenehanem ile yetiniyorum. Ancak 6 aydır bir restorana da ortak oldum ve insanlar artık bana karnı doymuş, mutlu bir halde para veriyor ve üstelik TEŞEKKÜR EDEREK gidiyor. Bu teşekkürü çok özlemişiz…
Değerli doktorum öncelikle siz konusunda gerçekten başarılı özverili ve fedakar bir doktorsunuz gerek ameliyatım gerekse tedavimde göstermiş olduğunuz özveri ve ilgiden dolayı sağlığıma kavuştum size çok ama çok teşekkür ve şükranlarımı iletirim.
Malesef sağlık sektörümüzde yaşanan bu sorunlar sizin anlattığınız kadar sınırlı değil yazınızda olmayan daha birçok sorunları meslektaşlarınız yaşıyor bizlerde bunların farkındayız sistemdeki değişiklikler diğer kurumlarda yapılan özelleştirmelerin gizli bir versiyonudur daha önce çalıştığım bir reklam şirketinde şirket müdürü kimseyi işten çıkarmaz çıkmaları için şartları ağırlaştırırdı sanırım sağlık sektöründe yaşananlarda çok farklı değil.
Size almış olduğunuz karardan dolayı saygı duyuyor ve çıkmış olduğunuz kapıyı tak kapatmak yerine aralık bırakmanızı temenni ediyorum.
Ben anlamıyorum…Meslekte çok yeniyim belki daha görecek çok şeyim var ama yinede anlamıyorum neden pes etmişsiniz neden bırakmışsınız…Başınıza gelenler ilk defa sizin başınıza gelmiyor son da olmayacak. bahsettıklerınızden çok daha ağır olaylar yaşayanlar da var yaşayacaklarda ama ne yapalım o zaman istifa mı edelim hepimiz meslekten mi soğuyalım içimizdeki tıp aşkınımı öldürelim meydanı bu içimizden ve ya dışımızdan olan eleştirdiğimiz insanlara mı bırakalım…
acil serviste konsültan hekim çağrılınca kimsenin puanı kesilmez…doktorluk mesleğini son zamanlardaki saçma sapan uygulamalardan dolayı bırakmış biri olarak söylüyorum …
Kısa bir süre denendi, yanılmıyorsam 2010 Mayıs- Haziran civarında olabilir. Sonra zaten branş nöbetleri tutulmaya başlandı. Ama ben bıraktığımda eşim aynı yerde çalışmaya devam ettiği için biliyorum.
2010 mayıs haziran aylarında ordu devlet hastanesi acil servisinde çalışıyordum, öyle bir deneme olmadığını biliyorum…hatta o zamanki başhekimimiz konsültasyonları az çağırıyorsunuz diye %20 ödüllendirmeyi kesmişti…yazınızın birçok bölümüne katılıyorum ve istifa etmiş şu an çalışmayan bir hekim olarak acil servisle ilgili yazdığınız bölümünün haksız ve incitici olduğunu düşünüyorum.
Belki de ben pilot bölgedeydim, bilmiyorum. Benim olduğum yerde kısa bir süre yapıldı. Amacım kimseyi incitmek değildi, aslında bir bakıma en büyük kötülüğü birbirimize yaptığımızı anlatmak istemiştim. Yazıdaki örneğin doğru bir örnek olduğunu iddia edemem elbette. Her yazı gibi bu yazıda eleştiriye açık.
Merhaba, yaşadıklarnız benimkinin aynısı!!! Mecburi hizmetle gittiğim ilçe devlet hastanesine bir sürü yenilik getirmiş, çalışmış olmam hiçbir zaman görülmedi.. Etik kuruldan sizin yaşadığınız gibi dönerim kesildi. ancak ben bakanlığa dilekçe yazdım ve o etik kurul dedikleri başhekim yalakaları bana geriye yönelik kestikleri ücretimi tekrar ödemek zorunda kaldılar.. ama ben o hastanede hiç ama hiç mutlu olmadım.. işimi bıraktım.. masa başı bir işe geçtim.. kendi işimi çok özledim, ameliyathaneyi çok özledim……. 1.5 yılın sonunda ordan da istifa ettim ve şimdi şehir değiştirdim, özel sektörde kendi işime geri döndüm… ama ben de bebek bekliyorum, gelecekte ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yok…. performans sistemi getirilerek sağlık sistemi, içten içe yok ediliyor, maling tümör gibi hem sistem büyüyor hem de fonksiyonu azalıyor, kalitesi azalıyor… yakında herkesin fıtığı, safra kesesi alınmış olacak ama tanısı konmamış bir sürü hasta ortalıkta dolaşacak.. üniversiteler de boşaldı… sağlık sistemi bitiyor ve maalesef bu durdurulamıyor!! sevgilerimle meslektaşım……..
Canım kardeşim benim, seni o kadar iyi anlıyorum ki! (İnsanları menfaatler değil, çileler kardeş yapar birbirine).
Halk şakşakçılığı ve yalakalığı, ne bahasına olursa olsun (haklı veya haksız) cemaat ve parti dayanışması bunun tek sebebidir. Bir tek bireyin hakkının dünyaya değdiği, kanun ve kurallar ile bilim ve evrensel ahlakın yürürlükte olacağı vakte kadar mutluluğa, huzura elveda.
Dr. Zulümden Bezmiş, Afyonkarahisar.
STFU and go to where you belong: the kitchen.
Bir hekimin, yaşadıklarını ve aldığı kararı bu kadar etkili bir dille anlatması beni sarstı.
Bir toplumun kirlenmesi, insanlığın kirlenmesi aynı zamanda.
Her meslekte buna paralel sıkıntılar var.
Duyarlığı yüksek insanlar, her zaman acı çekerler.
Umarım iyi günler görürüz…
doktorlardan sonra eczanelere gelmişti sıra onlardan da geçti şimdi biz hastaların ilaç ambargosuna geldi.hepimizin sonu hayırlı olsun.elini vicdanına koyup işini yapan doktorlar bir yanda , eczacılar bir yanda , bende kanser olup ilaçlarını devletten aylardır satın alamayan hastalarımız için bir vatandas olarak grup açtım ‘bakan var ilaç yok’ isminde.Yazınızı okuyunca da grubumuzda yayınlamak istedik.Umarım bir hata yapmamışızdır.Sevgiyle ve huzurla kalın.
Merhaba
Ben de bir hekim olarak doktor hanima katiliyorum. hekimlerin bu duruma gelmesinde gercekten hekimlik meslegini ayaklar altina alan doktro unvanli sarlatanlar basroldedir. Ancak onlar simdi de daha onceden elde ettikleri paralari sayip dairelerinin kiralariyla gecinmekte ve devlet hastanelerinde performans sisteminin icine karisip hekimlik yapmadan hekim maasi almaktadirlar. Gercekten ozveriyle celisan hekimler ise itilip kakilmakta ve halkin onune bir yem olarak atilmaktadir. Mevcut politikalar dahilinde hekim ozellikle halkla karsi karsiya getirilmis ve memleketteki gelir dagilimindaki dengesizligin tek nedeni ve hedefi olarak gosterilmeye calisilmistir. Oysa bu hedef saptirmaktir. Hekim de bir devlet memurudur ve devletin odedigi maas ve ek odeme ile gecinmektedir. Oysa son donemde gelir seviyesi hizla artan (nereden geldigi sorgulanabilir: vergilerimiz, ABD?) kesimler incelendiginde icinde hekimlerin olmadigi net olarak gorulecektir. Bir de daha onceden halk tarafindsn kutsal ve temiz olarak kabul edilen tum kurumlarin(hekimler, silahli kuvvetler, yandas olmayan yargi) topyekun sahtekar olarak gosterilmesi bilincli bir uygulamadir. Herkes yalanci tek durust benim fikrinin akillarimiza yerlestirilmesi, hicbir kuruma guvenmeme ve yalnizlastirilmanin bilincli politikasidir.
Saglik politikasi acisindan bakildiginda ise tamamen saglik sektorunun hizla belirli ellerin tekelinde ozellestirilmesi ve sonucta muhtemelen ingiliz sermayesine birakilmasi plani mevcuttur. Birakilmadan once de ingiliz dostlarimizin fazla masrafa girmemesi icin tum saglik calisanlarinin maaslarinin azaltilmasi ve ilac maaliyetlerinin ben yaptim oldu eskiya mantigi ile azaltilmasi saglanmaktadir. Ey eski SSk gunlerini bugun ile karsilastiramayan eskiler, onumuzdeki yillarda ingiliz hastanelerine girebileceginizi ve hizmet alabileceginizi saniyorsaniz bir kez daha dusunun derim. ozel sigortanizi odeyemedigimiz icin hastanenin kapisindan bile giremeyip kapilarda olecegiz. Aile hekimligi adi altindaki sarlatan sistem ile de cocuklarimizin sagligi, asilanmasi ve takibi bilincli olarak bozulmaktadir. Gelecek nesillerden de umudunuzu kesebilirsiniz. Bundan sonra doktorlarimiz da kenyadan sudandan ugandadan gelir. Cunku hicbirimiz hakaret duymak, saldiriya ugramak ve partilerin oy malzemesi olmak icin doktor olmadik. Bundan sonra da haysiyetli hickimse doktor olmaz. Bu politikalar bilinclidir. Umarim halkim uyanir da cebindeki parayi, icindeki sagligi calanin doktorlar degil de baska kesimler oldugunu gorebilir. Henuz yarisi goremiyor ama neyse, Nasilsa bu dunya Sultan Suleymana bile kalmadi, onlara da kalmaz…
Hemen geri dönün.Siz hiçbirşey için değil, hastalar için doktorsunuz .o hastaların size ihtiyacı var.Ayrıca bizimde var.Sizin gibi şerefli ve işini iyi yapan doktorlar aramızdan ayrılırsa nasıl düzelecek bu yanlış uygulamalar?
Armağan kardeşim sen Dr.hanımın yazdığından hiç bişey anlamamışsın, bizim artık hizmet etme arzumuz kalmadı. İnsanların açgözlülükleri, hastayım haklıyım ayaklarına yaptıkları terbiyesizlik, hakaret hatta darp, meslektaş dediklerimizden gelen onca haksızlık, ağır çalışma koşulları, malpraktis tehdidi BIKTIRDI ARTIK… Ben de bu mesleği bırakanlardanım çook geç bile kalmışım, BİZ DE İNSANIZ insan gibi yaşamak ve saygı görmek istiyoruz.
Doktor hanım elinize sağlık, ben de doktorum tamamen katılıyorum size.Keşke “bir doktorun mesleğini bırakmasının yolları” diye bir yazı yazsanız da biz de kurtulsak bu iğrenç dönüşümün çarklarından…
hepsi boş bunların,Allahın dağında 3 gün blok nöbet tutuyorum mecburum çünkü istifa edemiyorum devlet düşmanı oldum,imanım zayıfladı,vicdanım yok artık ama boşuna konuşuyoruz konuşmaktan vazgeçemesekte,DOKTOR olmayan anlamaz halimizden,halimizden anlaması gereken doktorlarda işin kaymağını yedikleri içi mevki koruma uğraşındalar bize bu zulmü yapanlara yalakalıkla meşguller…
Bukadar zorlukla öğrenilen bir mesleği size bıraktıranları Allaha havale ediyorum. Herkes kendi hayatında benzer zorlukları tadar da durumunuzu anlar belki. Gerçi bizim memlekette başına böyle iş gelenin zaten sesi çıkmaz. Sırtını devlete cemaate torpile partiye dayıya dayayıp iş yapmadan karnı doyanlar işkembeden yada daha alt organlardan fikir yürütenlerin sesi çıkar.
Doktor hanım sizin gibi kaliteli doktorlar keşke meslekten soğutulmasa
bu malpraktıs,mecburi hizmet,performans,tam gün yasası derken gerçekten elimizde doktor kalmayacak.İşin içinde olmayan insanlar için doktora kin tutmak,nefret etmek,şikayet etmek çok kolay olunan bir döneme geldik.Evde bakım hizmetiymiş,aile hekimliği saçmalığı ile cahil insanın gözünü boyayıp doktorların üzerinden sağlık bakanı prim yapıyor.Meslek arkadaşlarını da nasıl savunuyor (!)
DOKTORUM.MUTSUZUM. ÇOCUKLARIM DOKTOR OLSUN İSTEMİYORUM.
karamsarlık bulaşıcıdır,sabırlı olalım,biz bu deveyi güdeceğiz
merhaba tıp fakültesi birinci sınıf öğrencisiyim annem devlet hastanesinde dahiliye bölümü servis sorumlusu dediginiz gibi devlet hastanesiyle ssk hastanesi birleştirildi ve o izdihamı,o kalabalıgı,o düzensizligi fazlasıyla yakından biliyorum.sırf puan kazanmak için her gelene endoskopi yapan uzman doktorları,acilde yok yere ilgi göremeyen hastaları ve bir vaka gelsin diye dört gözle bekleyen pratisyenleri gördükçe ben doktor olmalıyım ki bu lanet düzende kendimce birşeyler yapmalıyım dedim.20 yasında üzerinde mesleginin havasından cok yükümlülügünü hisseden bir genç olarak umarım ülkemin gerçek doktora ihtiyaç duyan insanlarına yardımcı olabilirim.Yazdıklarınızdan dolayı cok minnettarım birilerinin dile getirmesi gerekiyordu…elinize saglık…
SAYIN DOKTOR HANIM BENDE SİZİN GİBİ SSK HASTANESİNDE GENEL CERRAHİ UZMANI OLARAK ÇALIŞIYODUM BU GÜN YAŞANANLARI O ZAMAN ARKADAŞLARIMA ANLATTIĞINDA YALAKALAR SÖZÜM ONA DALGA GEÇİYORLAR BİR TAKIM NUMARALARLA CEPLERİNİ DOLDURMAYA ÇALIŞIYORLARDI PERFORMAS ADINA ENDİKASYOSUZ AMELİYATLARMI DERSİNİZ LÜZUMSUZ TETKİKLERMİ DERSİNİZ LİSTEYE ALINMIŞ HASTANEYE GELMEDEN MUAYENE OLAN HASTAMI DERSİNİZ DAHA NELER BİR KISMINA ENGEL OLDUK AMA ÇOGUNA YETİŞEMEDİK BU MESLEKTE CİDDİ BİR OTO KONTROL OLMADAN HEKİMLERE ADAM GİBİ BİR ÜCRET ÖDENMEDEN ADAM GİBİ DEONTOLOJİ ÖĞRETİLMEDEN HEKİLER SINIF BİLİNCİNİ ÖĞRENMEDEN BİR OLMAZ SAYGILAR BAŞARILAR.
Doktor hanımı bir gazeteci olarak selamlıyorum, saygı duyuyorum ve yerden göğe kadar da haklı buluyorum. Nasreddin hoca misali, damdan düştüğünde doktor arayan komşularına “bana doktor değil, damdan düşen birini getirin, benim halimden ancak o anlar” anekdotuna binaen sizin halinizi de ancak meslektaşlarınız anlar ve anlamışlar da… Belki biraz da ben mesleğim icabı… 🙂 Bütün yorumları istisnasız okudum, 5 saattir okuyorum… Gerisi laf-ı güzaf etmiş, hele olumsuz yazanları, nefret kusanları -kusura bakmayacaklar artık- “tiksinerek” okudum. Onların insan olduklarından bile şüpheliyim şu anda.
Yalnız onca yorum içinde “sınıf bilincinden” bahseden tek bir yorum bile yok, benden önceki son yorum harici! Sizin, bizim; yani hepimizin sorunlarının kaynağı sınıf bilincinin olmaması… O bilince erişilmediği, tek yumruk olunmadığı günlere değin bu düzen böyle gelmiş böyle de gidecek…
Yorumları okuduğunuz için meslektaşlarım adına teşekkür ederim.
DOST ACI SÖYLER…
Sayın doktor hanım öncelikle sizi görevinizde göstermiş olduğunuz ilgi ve fedakarlıktan dolayı sizi tebrik ediyorum.
Sayın doktor hanım bence siz suçlusunuz. Olayın üzerine gitmemekle tabi. Siz ki Atatürkün kurduğu Cumhuriyette güveni mumla aranan insanlardansınız. Çınar ağacı gibi gücünüz toprağın derinliklerinde. oysa siz mevsimlik ot gibi kuruyup gitmişsiniz. İnsanın çevresi parası güç demek değildir. Bence en büyük güç akıldır. Öyle olmassa Atatürk nasıl T. Cumhuriyetini kurabilirdi. Ve tarihte buna benzer bir sürü örnek mevcut. Sizde akkıllı bir insansınız. ama güçlü olmayı becerememişsiniz. Olayın üzerine gitseydiniz n’olacaktı sizi meslektenmi atacaktılar. Ki sizin elinizde kapı gibi delilleriniz var. Siz de siyasi irade sisteminin çarpıklığına yenilmişsiniz.
Diyeceksiniz ki siyası iradenin ne alakası var. tam gün yasası, performans, sizde ne anlam ifade ediyor bilmiyorum ama… bence eskiden doktorların muayanesi vardı. sonra özel hastaneler acıldı. ve yasayla muayaneler kapatıldı. amac özel hastaneler para kazansın. Bu kazançlar yetmedi. yani özel hastanelerin cazibesini artırmak için performans, tam gün yasası gibi kavramlarla devlet hastanelerini sorunlu hale getirmekti. Siz siyasi iradenin isdediği şeyi yapmışsınız.
Siz kolay yolu seçmişsiniz. Güçlü iken yenilmek. Çok dramatik.
Ayrıca diğer arkadaşların yaptığı yorumlar da ”densiz halk” terimleri kullanılmış. o arkadaşları essefle kınıyorum. Ki doktorlar insan psikolojisni daha iyi analiz etmesi gerekir. Bu bağlam da sabırlı olmalı. O insan karşısına çıkana kadar kim bilir neler neler yaşamıştır. ben şantiyede üç kuruş parayla soğukta ellerii çatlamış, kan ve revan içinde çoçukların rıskını kazanmaya çalışan yüzlerce insan gördüm. buna bide eğtimin ve öğretimin eksikliğini eklerseniz. karşınıza çıkan insan profili budur. bu densizlik değil. Devletin acızlığı, zayıflığı, veya yumuşak karnı.
Politikacısıyla, işçisiyle, doktoruyla, müteahidiyle, iş adamıyla, vs.le hepimiz bu geminin içindeyiz. Bu gidişle bir kere Atatürk kurtardı bu gemiyi, bi dahakine kim kurtaracak???
herkese saygılarımı arz ederim…
NEDEN GREV YAPMIYORUZ. KAYBETMEDEN HİÇBİŞEYİN DEĞERİNİ ANLAMIYIZ BİZ İNSANOĞULLARI. ACİL VE İNSANİ SEBEBLER DISINDA GREV TEK ÇÖZÜM.
hiçbirise yaramadı
bu ne lan
Sayın Hocam,
5 senedir Sağlık sektöründe çalışıyorum.Sizin gibi mesleğini severek yapan, amacı insanları tedavi etmek olan o kadar az doktor var ki.Paranın tadını aldı mı hiç biri hastayı önemsemiyor, değer vermiyor.Sizin beğenmediğiniz performans sistemi de gayet mantıklı bir sistem.Aynı klinikte çalışan 5 doktorun 4’ü yatarken biri canla başla çalışıp hastaları tedavı ederken, ay sonunda aynı parayı almaları adil mi sizce? O yüzden herkes çalıştığı kadar kazanıyor.
Belki yeri değil ama okuyunca cevap vermeden duramadım. Sağlık sektöründe çalışan arkadaşın sistem hakkında bilmediği noktalar var. Bu sistemde hastanın ay sonunda kredi kartında biriken bonuslardan farkı yok. Hekimin emeği ay sonundaki puanı ile ölçülemez ve aynı işi yapmadıkları diğer branştaki arkadaşının puanı ile karşılaştırılamaz. Sizin verdiğiniz örneğin terside o kadar çok ki; bütün enerjisi ile çalışan “X” braştaki bir hekim, o kadar enerji harcamayan “Y” branştaki bir hekimden daha az döner sermaye alıyor. Elma ile armut kıyaslanıyor! Bu adilmi sizce? Özetle: Performans sistemi hem doktoru hem de hastayı aşağılayan bir sistemdir.
doktorluk gerçekten bu kadar pis ve zor bir iş mi?
hayır hep yalan söyleme mesela ben doktor olacağım
“Benim puan her ay bizim hesaptan en az 8-10 bin puan eksik. Üç ay böyle gitti. 8-10 bin puan o zaman, yaklaşık 2000 TL döner demek.”
Sayın çok değerli doktor arkadaşlar,
Formal bir yazı yazmak için uğraşamayacağım. Söyleyeceğim kısaca şudur. Akp’nin ne yapmaya çalıştığını ülkeyi neye sürüklediğini bildiği için ona oy vermeyen yaklaşık %42 civarı bir kesim var. Bu da AKP faşizmi karşısında inim inim inleyen %42 lik bir kesim var demektir. O yüzden kendinizi o %42 içindeki üstün insanlar olarak görmeyin. Eğer o %42 içindeki herkes zulüm görüyorsa sizde zulüm göreceksiniz. Bu zulümler karşısında kendinize bir dokunulmazlık isteme hakkınız yok.
Ben doktora yapmış sınavlarda %1 lik dilimlere girmiş doktoralı bir bilgisayar mühendisiyim. AKP den nefret ediyorum. Aylık 2000 TL maaşla bir devlet üniversitesinde öğretim görevlisiyim. Çektiğimiz sıkıntıları yazmayacağım!
Mesleğinizin sıkıntılarını anlatacağınıza bir çözüm önerisini getirseniz nasıl olur acaba? Belki de muhalefet partileri bu önerilerinizle güçlenir. Örneğin sosyal güvenlik sisteminin nasıl olması gerektiği konusunda önerilerinizi sunsanız bizde bu öneriye göre oy versek nasıl olur? Çünkü brüt maaşımızdan aylık 700 TL kesiliyor ve ben bu paraların nereye gittiğini çok merak ediyorum. Bu konudan bahsetseniz biraz diyorum. O parayı ben özel sağlık sigortasına versem hasta olduğumda beni limuzinle hastaneye götürürlerdi heralde.
bazılarına inanamadım. iyi ki de bırakmışsınız demek geliyor insanın içinden…
Buradaki yorumların hemen hemen tümünü okudum. Doktor olduklarını düşündüğüm bazılarının yorumlarını ise tiksinerek okudum. Bu zihniyetteki doktorlar Türkiyede maalesef azınlıkta olan ve işini severek ve isteyerek yapan doktorların da hasta gözündeki imajını bir kelimeyle bir cümleyle mahvediyorlar. O doktorlara söylüyorum. Adam gibi maaş hangi meslekte var da sizde yok. Size doktor olmadan önce 30 bin tl maaş sözü verildi de bizim mi haberimiz yok anlayamadım. Eğer hak etmediğiniz parayı isterseniz o parayı yiyemezsiniz başınız kazadan beladan kurtulmaz. Bir trafik kazasında bütün birikiminiz uçar gider. Sizde doktor doktor dolaşırsınız. O zaman düşünürsünüz bu kaza neden benim başıma geldi diye.
Hastalarına insan muamelesi yapan çok iyi doktorlar var ve çok iyi para kazanıyorlar onlara kazandıkları para analarının sütü kadar helaldir. Bir 30 bin TL daha alsalar kimse birşey demez ama hizmet vermeden terlemeden sırf doktor oldukları için üstün insan muamelesi beklemesinler. Burada yorum yapan bazı doktorların insan olduklarından bile şüphem var. Bu bloğun sahibine sesleniyorum lütfen bu tür zihniyetteki doktorların yorumlarını siliniz. Sizin iyi ve olumlu isteklerinizi sabote ediyorlar aynı bir gösteride araya karışan radikal gruplar gibi.
bence çok güzel birşey
evet çok doğru söylüyorsun
harika filme konu olacak yazı
sayın meslektaşım ben iç hastalıkları asistanıyım ve son yılım dedıklerınızın hepsıne sonuna kadar katılıyorum ve keske sızın gıbı bırakma gıbı bır alternatıfım olsaydı….
şu an ne iş yapıyorsunuz?
sitenizi yeni keşfettim.milli eğitim kısmından devlete bulaşmış bir zavallı olarak istifa edeceğim günlerin hayaliyle yaşarken paul asterin kış günlüğü yorumlarıyla tanıştım sizle.doktor olmamama rağmen gözlerim dolarak yazınızı okudum.umarım bu ülkede tek bir doktor kalmayacağı günü görmeyi beklemezler ayak olması gereken başlar.
yorum rekoru kırmışsın valla, bana sıra gelir mi bilmem, ama benim koca da bıraksa ne güzel olur yaaa….
Bilmem ki… benimki herkese nasip olacak bir şey değil. Misal ben de isterdim ki Bİzim Bey de kendini kurtarabilseydi. Lakin bir yaştan sonra limon satmayı göze alabilmek kolay bir şey değil, kabul etmek lazım…
Kamuda diş hekimiyim…Keşke ben de bırakabilsem mesleği…Bu yazıların size ait olduğunu bilmiyordum.İnternette dolaşıyordu.Daha önce okumuştum.Bir kaç kişiye ait sanmıştım.
O kadar emeğe ne kadar acı…..
Özellikle bazı yorumları dehşetle okudum. Ana yazıda da çok sorun var.
Bu dili iyi tanıyoruz.
Küçük gören, aşağılayan, ayrımcı bir dil bu.
İnsanların eşit olmasından nefret eden, kendini efendi halkı köle gören, elitist, nefretçi bir dil bu.
En tehlikeli cahillik bu şekilde okumuş cahilliktedir; çünkü ellerindeki yetkiyle ve makamla başka insanlara zarar verme olasılıkları daha fazladır bu cahillerin.
İnsan neyi görmek isterse onu öne çıkarır. Binlerce iyi güzel insanın içinden kötülük örneklerini seçip, tüm halkı salt bir kötülük yumağı gibi görmek patolojik bir durumdur.
Yoksula, yeşil kartlıya, bakım parası alana, garibana düşman; onu böcek gibi gören bir bakıştan nasıl insanlığa hizmet çıkar anlamak mümkün değil.
Yeşil kartın, bakım parasının, yoksulların aldığı her türlü yardımın ne titizlikle verildiğini, bunlara insanların ne zorlukla ulaşabildiğinden habersizsiniz. Bir yoksulun elinden tutun da birlikte yeşil kart çıkartmaya kalkın bakalım neler yaşayacaksınız?
Toplumsal işbölümü bilincinden yoksun olanlar mesleklerini bilinçsiz bir şekilde icra ederler; ki ne kendilerine ne de karşısındaki insanlara faydaları dokunmaz.
mesleklere dikey bakılmaz yatay bakılır. Dikey bakılırsa işte bu yazıda ve yorumlardaki gibi ayrımcı bir nefret dili ortaya çıkar. Mesleki benciliik çok bariz bir şekilde sırıtır ki bunu anlamak için insanların ilkokul mezunu bile olması gerekmez.
Toplumsal işbölümünde ilkel meslek kutsanması olmaz. O elektirkler yanmasa, o aletler üretilmese, işçiler o ilaçları, o tıbbi cihazları üretmeseler sadece doktorlar anca kazanda davul tozu kaynatıp insanları iyi etmeye çalışır. Bir tedavinin baştan sona gerçekleşmesi için devrede olan 100’ün üzerinde meslek sayabilirim.
Üniversite okumak insanları sömürme, aşağılama hakkı vermez. Hele ki bir kaç sene fazla okumuş olmakla üniversite mezunlarını bile böcek sürüsü gibi gören anlayış hastalıklı bir anlayıştır.
İşini sevgiyle yapan; aldığı maaşı geliri hak ettiğine inanan doktorların çok daha kalabalık olduğunu biliyorum.
Adam ihtiyacımız var bıçak parası almamız lazım diye yazmış. Para için her türlü şeyi yapmaya hazır insanın elinden zaten o kamu yetkisi alınmalı. Bu hastalıklı bakış açısına sahip olduğunu ifşa eden, böyle düşünenlerin kamuda doktorluk yapması hem kendine hem de topluma zarar veriyor. Ayrılmaları hem kendileri için hem de toplum için çok daha iyi olur diye düşünüyorum.
Sizin cahil sandığınız insanlar neyin ne olduğunu çok iyi biliyorlar ve her şeyin farkındalar.
“Yeşil kartın, bakım parasının, yoksulların aldığı her türlü yardımın ne titizlikle verildiğini, bunlara insanların ne zorlukla ulaşabildiğinden habersizsiniz.” demişsiniz; keşke o yeşil kartın nasıl suistimal edildiğini görebilmek için bir doktorun yanında yarım saat hasta gözlemi yapabilseydiniz… Mersedesle gelip yeşil kartını çıkarıp küstahça davranan o kadar çok hasta gördük k inanamazsınız. Yeşil kart seçimlerde oy demektir, bunu herkes biliyor, bir siz nedense bilmezden geliyorsunuz anlaşılan. Siz şimdiden kaybetmiş durumdasınız bugün hekimine sahip çıkamayan toplum yarın hekimsiz kalmaya mahkumdur ya da hasta olduğunda ticari meta olarak görülmeye; asıl siz bunun farkında değilsiniz. Bugünleri de arayacağınız günler çok yakındadır unutmayın. 27 yıla yakın devlet hizmeti vermiş bir emekli hekim olarak bunları hatırlatmak zorundayım. Bilmem işe yarar mı? Dr. A. N. Gürses
Siz emekli olmadan önceki sağlıktaki soygun düzenini anımsıyorsunuz sanırım. ben gerçekten bir yoksulla birlikte yeşil kart sürecini yaşadım. Merak ediyorsanız bu deneyimi bir de siz yaşayın. hastalara sizin gözünüzle bakarak sağlık hizmeti verilmez. Kamunun imkanlarını kullanarak muayenehanelerde soyuluyordu bu toplum, o günleri mi özleyeceğiz? Hastayı kamu hastanesine yatırmak için muayenehanelerde para alındığı, yatttığı her gün için para alındığı,, kamunun hastanesinde ameliyat yapmak için rüşvet alındığı, para vermeyen yoksul insanın kamu hastanesinde yüzüne bakılmadığı düzeni, o günleri özleyemeyeceğiz kurusa bakmayın.
Her cümlenize katılıyorum..
Doktor olabilecek bir durumda olmayan insanın Doktor sıfatında kalmasına gerek yok zaten..
baba: oğlum down sendromu rapor almam lazım hemen eğitime başlamak bu bebekler için çok önemli
doktor: ya ne gerek var el kadar çocuk için rapormu olurmuş eğitime 3 yaşında başlasın.
kötü ile örnek olmaz bu sorunları yaşayan çok insan var…
Bu ay sonunda Mecburi hizmete gidicem ailemden 1200 km uzağa.onlardan ayrılma düşüncesine alıştım.beni bekleyen hasta minik çocuklar var ne de olsa.ama şu an mecburi hizmette olan arkadaslarimin yaşadıkları hiç de iç açıcı değil.daha gitmeden psikolojim bozuldu.istifa etsem 11 sene bu mesleğe emek verdim.kararsizim.
Yaklasik 2 yil gecmesine ragmen anlattiklariniz konusunda en ufak bir degisme yok, ne yazik ki bundan sonra uzun bir sure de olacagini dusunmuyorum. Benzer sartlarda 2,5 yildir calismaktayim, sanki benim dusuncelerimi yaziya dokmussunuz, ancak bu kadar iyi ifade edilebilirdi…
Ben de doktorum ve ben de sizin yaşadıklarınızın benzerlerini yaşıyorum. 6 ay içinde mesleği tamamen bırakıp başka bir iş kuracağım. Bu dönemimde bu yazıya denk gelmek çok güzel oldu. Yolunuz açık olsun…
Yeni kuracağınız işte başarılar. Portakal satsanız bile daha mutlu olacağınızdan eminim…
“Acil kapıda Aile Hekimliği sisteminden önce pratisyen hekimler duruyordu. Mantıklı olarak önce hastayı onlar değerlendiriyor, sonra ihtiyaç duyarsa icapçı konsültan uzman hekimi çağırıyorlardı. Ne zamanki, konsültan çağırdıklarında onların puanından kesildi, o zamana değin olura olmaza çağırdıkları uzmanlar bir nebze olsun rahat nefes aldı.”
“olura olmaza çağırdıkları”
Güzel, güzel de; bi de pratisyenlere … atmayaydınız iyi olacaktı. 10 yıl acil serviste pratisyen olarak -belki sizinle aynı hastanede- çalıştım, biliyorum, ondan… (Konsültan çağırınca acil doktorunun puanından kesilme olmaz. Pratikte bu böyledir.) Samimiyetiniz takdir edilesi, iyi niyetiniz inadırıcı, sistemi çözümleyememenin rehavetine değer biçilemez…
Helal olsun. Herkes her şeyin para olmadığını söyler ama çok az kişi sizin gibi bu durumu sözlerin dışına, hayatına yansıtır. Çok zor durum, gerçekten helal olsun. Umarım farklı bir zamanda hakettiğiniz şekilde çalışır, hakettiğiniz parayı alırsınız.
Tekrar okudum ve son bölümde ağladım
Kıymetli meslektaşım bu kutsal mesleği bıraktığınız için üzüldüm doğrusu.
anlattıklarınız ve yaşadıklarınız Sizi belki de bu konuda haklı gösteriyor.
Fakat Sizin gidişinizle boşalan yerinize belki de bahsettiğiniz başhekimin istediği tarzda birisi geldi.
Olan da yine VATANDAŞA oldu.
Kime mi oldu OYU ALINDIKTAN SONRA KENDİ HALİNE BIRAKILAN zavallı İNSANIMIZA oldu.
Mesleğimize gerçekten ihtiyacı olan olmazsa olmazımız HASTAMIZA oldu.
olan MESLEĞİMİZE oldu.
BİZE oldu.
Adınız Soyadınız
bravo bunları yazma cesareti bile her insanda olmayabiliyor, maalesef her meslekte olduğu gibi böyle ticari doktorlarda var. allah ıslah etsin ne diyeyim
Tek katılmayan benim sanırım… Kesinlikle katılmıyorum… Bir Doktor ne derece ve nasıl olursa olsun hastasını tam anlamıyla düşünebilmeli.Diyorsunuz ki “12 çocuk yapmış 8i engelli 4bin liradan vergisiz temiz gelir” Bu ne biçim bir cümle ? İnsan evladının engelli olmasını nasıl isteyebilir?Sizce sırf 4bin lira gelir olması için mi çocuk yaptı? Engellilerin hastalık için uğraştığı masraf olsun çile olsun ameliyat vs olsun ameliyat masrafları olsun haberdar mısınız bunlardan? Ya çekilen acı ? Hangi anne-baba evladının gözleri önünde engelinden dolayı sıkıntı çekmesini izleyebilir sırf para için? Ki o bakım aylıkları da herkese verilmiyor ne zorluklarla alınıyor Hane sayısının gelir tespiti yapılıyor vs. Siz nasıl bir Doktorsunuzdan ziyade siz nasıl bir insansınız? Bu cümleyi gördükten sonra sizin Doktorluktaki anlayışınızdan hastanızı düşünmenizden vs. şüphe ederim ben.Neyse ki size denk gelmemişim.Çok doğru bir karar vermişsiniz.
Bir anne baba dusunun ki 12 cocuk yapiyor 8 i engelli. Siz olsaniz akraba oldugunuzu bilerek veya cocuklarinizin bir sekilde engelli oldugunu bilerek 12 cocuk yapar misiniz? Hadi bir sekilde bastan malumatlari olmasin diyelim. Ilk engelli dogan cocugunuzdan sonra benim cocugum niye boyle oluyor diye arastirmaz misiniz? Cocuk yapmaya devam mi edersiniz? Yakin akraba oldugu icin cocugunuzun engelli olma olasiliginin yuksek oldugunu bilerek 12 tane cocuk yapan bir anne baba benim gozumde vicdansizdir ve muhtemelen bu isi para icin yapiyordur. Bence ceza almasi bile gerekir ama kanun bile boyle bir vicdansizligi ongormemis.
Su an ABD de arastirma yapan bir noroloji uzmaniyim, yaklasik 8 yildir burdayim. Yayinlarimi tamamlayip, fellowship ve master yaptiktan sonra donmekti niyetim. Her ne kadar burdaki sistem ve calisma sartlari mukemmel degilse de Turkiyeden daha iyi oldugu suphesiz. Artik Turkiyeye doneyim diyordum. Yazdiklarinizi gorunce butun cesaretim kirildi.Ben yine de halkima hizmet etmeyi ozledim ama anlattiklariniz cok yipratici.
Benzer sebeblerden devlet hizmetinden istifa ettim.Şimdi özel bir hastanede daha prensipli çalışabiliyorum.Bütün gönlümle size katılıyorum.İnşallah şartların değiştiği bir ortamda tekrar mesleğinize dönersiniz
Elbette hepimiz insanız! İsteyerek mesleğini seçenler, genelde tek gözettikleri maddi getirisi yüksek olsun.Kimse seçeceği mesleğin negatif yönlerini araştırmıyor.Sizin yazdığınız bu ayrılma sebeplerini size yaşatanlar, sağlık hizmeti alanların %50sini bile, gerideki %50ye haksızlık olmuyor mu?Ayrıca sağlık hizmeti alan insanlar ne doktorlarla karşılaşıyor! İnsanlar her zaman aynı anlayış,aynı iyi niyet, aynı empati içinde mutlaka olamazlar.Yöneticilerinde anlayışlısı var, anlayışsızı var.Sanırım KADIN olmanız sizin bu kararı vermenizdeki en büyük etkenlerden biri.Çünkü çocuk, çünkü aile, çünkü eş bunlarında ağırlığı şüphesiz üzerinizde.Belki bizim için demesi kolay ama yinede diyeceğiz; BÖYLE BİR KUTSAL BİR MESLEK NİÇİN BIRAKILIR! Eğer bu işte iyi iseniz,mesleğe dönmeniz temmennimiz olur.Hayat Tüm insanlara zor, sadece size değil! Derme çatma bir barakada yaşayanın halini, bir lokma ekmek için nice hakaretlere maruz kalan insanları, sadece evlatlarını düşündüğü için canını tehlikeye atıp, her gidişi son gidişiymiş gibi vedalaşan şoförleri, maden işçilerini hiç düşündünüz mü?
Ben buyuyunce doktor olmak istiyorum bana biraz bilgi verir misiniz
Sevgili İrem,
e-mail adresi bırakabilirsen seve seve bilgi vermek isterim. Sevgiler.
Yazdıklarınız şu an yaşadıklarımla öyle benzer ki, sadece kalan son 40 mecburi hizmet günümü tamamlayıp istifa edebilmek için dayanıyorum. Pedatrist sıkıntısından 28. Gebelik haftama kadar icap nöbeti yazdırıp 28. Haftada doğuma sebebiyet veren, siirtte 28 haftalık doğum yaptırılamadığı için Diyarbakır’a gittiğimden dolayı geçmiş olsun denecek yere doğum raporun hala gelmedi diyen bu kukla yöneticilerle çalıştığım için utanıyorum.
Süt izni kullanıyorum diye yaşadığım mobbing ise anlatılmaz. Ortalama altında kaldığım için döner sermayeden sadece 11lira yatmasını mı anlatayım. Bu ülkede bir doktorun tek düşmanı yine bir başka doktordur.
Merhaba, yazınızı yıllar sonra okudum.Ben 2.sınıfa geçmiş bir tıp öğrencisiyim ancak daha şimdiden benim için doğru mesleğin bu olmadığını anladım bu yüzden başka bir okula başvurdum ve sonuçlanmasını bekliyorum.Yaklaşık bir yıldır bir sürü araştırma yapıyorum hatta bir kez hastaneye gidip doktorlarla konuştum,mesleğinizden mutlu musunuz diye, kimisi bana öldürülen hocasını anlattı, kimisi tekme yiyen hamile doktor eşini…Tıp fakültesini seçerken insanlara yardım edebilme, insanların hayatını değiştirebilirim düşüncelerim ne yazık ki bir yılda söndü gitti.Okulumun yanında hastane olduğu için neredeyse her gün hasta yakınları görüyordum, ağlayanlar,bağıranlar..Ben bunlardan etkileniyordum ancak hocalarımızın bunlara dikkat bile etmediğini farkettim.Girdiğim bir derste hocamız “fazla” gönderildiği için 20 tane fareyi nasıl öldürdüğünü gülerek anlatırken koşarak çıktım derslikten.Belki beni yargılayacaksınız ama tıp okumanın insanın içinde bir şeyleri söndürdüğünü düşünüyorum.Artık insana farklı gözle bakıyorlar.Hem içimde bir şeylerin sönmesini istemediğim için hem de bu ülkede doktor olmanın akıl karı bir iş olmadığını farkettiğim için bırakıyorum.Hiçbir zaman parayı düşünen biri olmadım ama bana ayda 20.000 verseler bile ileride bebeğimi göremeyeceksem eşimi göremeyeceksem,o parayı istemiyorum.Bu yazdığınız için ve bana cesaret verdiğiniz için teşekkür ederim,herkese mutluluklar
Merhaba ben birinci sınıfı bu sene bitirmiş.bir tıp öğrencisiyim ve tıp fakültesini bırakma eşiğindeyim aradığım hayat olduğunu düşünmüyorum bu yazıyı da okudum ve iyice kararım netleşiyor artık,bırakıp odtüde mühendislik bölümlerine gitmeyi düşünüyorum ama tüm çevrem ailem aç kalacağımı ve mantıksız olacağını düşünüyor,tepkileri bu yönde,bu konuda ne diyebilirim onlara tavsiyenizi istiyorum.
selin hanım merhaba söze nasıl gireceğimi bilmiyorum şu an boğazım düğüm düğüm. her ne kadar yazınızın üzerinden uzun bir zaman geçsede yaşadıklarınız hala her yerde her gün yaşanmaya devam ediyor. ben 6. sınıf tıp öğrencisiyim mezun olmama çok az bir zman kaldı. keşke diyorum ki sizin gibi insanlarla en baştan konuşabilseydim ve daha erken bir dönüş olsaydı benim için. maalesef alt tabakadan olan ailemin gururu kaynağı olarak bu okulda senelerimi tükettim. baskılar nedeniyle bırakamadım. şimdi son noktadayım. arkadaşlarım yemeden içmeden tus çalışırken ben hala şimdi napıcam diye deliler gibi ortalıklarda dolanmaktayım. bunca yıldır süren saçma hayatı bir adım daha saçmalaştırmak için yemeden içmeden çalışayım mı yoksa zaten mutsuzsun ve mutsuz olacağını biliyorsun bunca çabaya ne gerek var artık yeter mi demeliyim bilmiyorum. gerçekten bahsettiğiniz gibi gecenizi gündüzünüze katarken şu yaşanılanlara dönüp bakınca insan da napıyorum ben ya sorusunun sorulmaması mümkün değil. hadi diyelim ki tıp seçerken örnek yoktu göz önünde şimdi bu kadar işin iç yüzünü görmüşken birinci ağızdan böyle dinlemişken devam etmek bile bile lades mi olur. çok büyük bir çıkmazda hissediyorum kendimi ve ciddi anlamda yardıma ihtiyacım var. mesela şu an ne iş yapıyorsunuz ben tüm yazılarınızı okumaya fırsat bulamadığm için çok özür diliyorum bunu gözden kaçırmış olabilirim. o yeni işe geçiş dönemi nasıl oldu. şu anki durumunuz nasıl ben gerçekten çok merak ediyorum bunları ve çok az kalan yol ayrımımda bana ışık tutabileceğinizi umuyorum.yardım ederseniz çok sevinirim
merhaba kimden yardım isteyeceğimi bilmediğim bir çıkmazdayım lüfen bana cevap verebilirmisiniz? ben de bu sene sınava gireceğim ve ailem baskı yapmasada okul vs tarafından çok baskı görüyorum sırrf iş garantisi için bu mesleği yapmalımıyım, sizce pişman olurmuyum daha sonra
Yazdıklarınız beni anlatıyor. Şu an neler yapıyorsunuz bıraktınız mı ciddi merak içerisindeyim. İletişime geçerseniz çok sevinirim. zeynepy21@gmail.com
Elinize sağlık. 18 yıllık bir nöroloğun pes etmesi ülke adına büyük kayıp. Tabii hikayeler çok tanıdık. 30 yıllık pratisyen doktorum, benden de çook hikaye var. Hepimizin hayatı roman…
Haklısın doktor abla doktor olmak istememe karşın insanlarin ve sistemin gadarlığı beni bu fikirden vazgeçiriyor.
Yazınızı okuyunca size hak vermemek mümkün değil, Ancak sonuç bölümünde hastalarınızı özlediğinizi bildirmişsiniz bu da oluyorki sizde derinliklerde bir pişmanlık belirtileri oluşmaya başlamış , belkide mesleğe geri dönmüşsünüzdür ama biz halen buralarda yorum yazmaya devam ediyoruz son durum nedir hocam yazdığınız yazının halen arkasında mısınız ?
Merhaba,
Prensip olarak başından beri bu yazıya yapılan yorumlara cevap yazmamayı tercih ettim.
Hastaları özlemekse evet… geçtiğimiz günlerde hastaneye başka bir sebeple gittim ve serviste ara yoğun bakımın kapısında o garip hissi, yani oraya ait olma halini bir an çok şiddetli hissettim. Tiyatrocuların sahne tozu hesabı bizim de içimize işlemiş bir şey hasta, hastane… ama güncel şartları da yakından takip ediyorum ve 6 yıl önce o kararı iyi ki vermişim, diyorum. Mesleğe geri dönmedim. Meslek acil çıkış planı hep orada duruyor ve onun verdiği rahatlıktan olabilir tercih ettiğim diğer yolda ilerliyorum. Şu anda, meslekte elde edemeyeceğim şekilde ilerledim. Herkese mevcut koşullarında kolaylıklar dilerim.
Merhabalar olurda bu mesajımı görürseniz ,çok zor ama, bana ulaşır mısınız?Kafamda çok ciddi sorular var konuyu baştan aşağı okudum.
Eposta adresim:batuhancayir@yandex.com
Umarım bu mesajımı görürsünüz…
Merhaba Hocam,
Sizin gibi hekimlerin mesleğini bıraktırmamak lazım. Sağlık sektöründe çarpıklığı fazlasıyla yaşayıp görmüşsünüz hocam. Siz azınlıktasınız. Dr olmak için gerekli eğitimi almış; vicdansız, gözü para bürümüş, kendini birşey sanan Dr topluluğunun sayısı azımsanmayacak kadar fazla. Dr olmak için bir sınavda bir miktar puan tutturup eğitimi almak yeterli olmamalı. Dr olmak için en az 1 yıl psikolojik olarak bu mesleği yapıp yapamayacağı konusunda çalışmalardan sonra eğitim almaya hak kazabilmeli. Yoksa böyle olur bu düzene ayak uydururlar. Sizin gibilerin mesleği yaparak onlara örnek olması en güzeli, ama böyle bir karar vermişsiniz. Hakkınızda hayırlısı olsun.
Yedi sene önce yazılmış bu yazıyı henüz okudum. Hak vermemek elde değil. Merak ettiğim şu an ne yapıyorsunuz? Bıraktığınıza pişman mısınız? Daha mutlu musunuz hala?
Hayır hiç pişman değilim. Neresinden dönersen kârdır, sözü hep doğrudur. Çok kolay bir iş yapmıyorum ama kafam daha rahat. Mutlu muyum, mutsuz değilim en azından. Günümüz koşullarında mutluluktan bahsetmek güç, ne de olsa.
Kısa bir süre işsiz kaldım, tostçu açmayı düşündüm ama geri dönmeyi düşünmedim.
Sevgiler.
Yazınızdan cok etkilendim.Bende istifa durumuna geldim..Bir önceki kurumumumda mobinge ugradım. tehdit altında merkezden köye tayin istemek zorunda kaldım..Şimdi bir ilçedeyim.Astımım.8 gündür kurumda spreyy yüzey temizleyici kokusu yok.Hep korku içindeyim.Diger kurumda bana spreyy koku üzerinden cok eziyet edildi.Korkudan wc ye gidemediğim olmustu.Özeldede calısabilirsiniz.Üzülmeyin.Ben birkac hastalık nedeniyle bu hakka sahip değilim..Dahası emeklide etmiyorlar.Geri hizmettede maalesef ağır iş sorumluluğu korkutuyor.Devlet kurumlarında yerçekimi ve fizik yasaları bazen olmuyor.Sanki…
Hocam ilave şunları yazayım.Ben okulöncesi ögretmeniyim.20 yıllık öğretmenlik hayatımda hayati tehlike atlatan ve ailesinden bu durumum saklandığı cocuklar gördüm.Şiddet gören taciz edilen cocukları gördüm ve duydum.Ortaya çıktım direndim.Hırpalandım eziyet gördüm.Üstü örtüldü,ben dışlandım cezalandırıldım.Bu düzende hassas yada dürüst vicdanlı olmak imkansız..Ya psikolojiniz bozuluyor ya onlar gibi oluyor,yada boyun egiyorsunuz..Yeniden başlayabilirsiniz..Belki farklı bir ortam gerekli.Ama nerede olursa olsun gelişmekte olan ülkelerde bu sancılar hep var..Haklısınız ama sizin gibi insanlara ihtiyaç var..Herkes ufak tavizler ve boyun eğişlerle mesleklerini yürütüyor galiba..Düzene entegre oluyor galiba..Hangi alan olursa olsun.Kirli düzende temiz insanlar hep oldu ve olacak..Saygılar..
Inanin bi nebze bile anliyabildigimde icim acidi..ne yazik..ne aci.. ne topragimizin..ne kültürümüzün.. ne kendini yetiştirmiş insanimizin.. ne yedigimizin..ne ictigimizin..hic bir seyimizin kiymeti yookk
. Ve sunu cok iyi biliyorum ki..o vahim son cok yakin..
Oooh sefanız olsun. Hizmet yılımı doldurmuş olsam ardıma bile bakmayıp bırakacam bnde. Ruhen çoktan bıraktım. Eskidenn en azından saygınlığı vardı. Şimdi rektör tarafından azarlanan, yada başhekimin itip kaktığı, toplumdan dayak felan yiyen ahmaklar İzmir. Buna daha ne kadar dayanabilirim bilemiyorum. Dr hnm Dr bey olmaktan ezik salaklar vesoruşturma araa böcekleri halinde yaşamaya mahkum edildik. Çok iyi yapmışsınız. Bu işi bırakıp Dr olduğumu bile unutmak, yaşadığım çevrede tıp geçmişimden asla bahsetmemek istiyorum. Bu meslek kendimi kirlenmiş hissetmemi sağladı. Emeğimle gücümle kuvvetiyle çabamla beraber, hiç çabasız para kazanıp kendini kirlenmiş hissetmeyenlerden çok dh pis bir durumda bırakılıyor. Yeter artık benden de buraya kadar
Sn meslekdaşım.yazınızı az önce okudum. Kararınızı destekliyorum. Aynı edenlerle doktorluğu bırakıyorum.
Kararınız doğru. Ben de bırakıyorum. Benzer medenlerle.
Selgin hanım merhaba,
Umarım okuma fırsatınız olur. Kendim de kbb hekimiyim. Google’a ‘doktor olup mesleğini yapmayanlar’ yazınca ilk yazınızla karşılaştım. Kendimi bulduğum İçin keyif aldım. Ayrıca o yıllarda greve giden, öncülüğünü yapan asistanlardandım😊, o günlere döndüm.
Coronadan bağımsız istifa noktasına gelmiştim; fakat maddi sebeplerle bırakamıyordum. Size sormak istediğim nasıl bir yol izlediniz, şu anda neyle uğraşıyorsunuz? Paylaşırsanız çok sevinirim. gulceermutlu@outlook.com