Mor Fil’in Seyir Defteri

~ Kendi kendime, öylesine…

Mor Fil’in Seyir Defteri

Daily Archives: 27 Nisan 2011

HIDRELLEZ

27 Çarşamba Nis 2011

Posted by Selgin BİBER in İşte Öyle Bir Yazı

≈ 4 Yorum

Etiketler

boşluk hissi, dilek, dilek kutusu, doğumgünü, doğumgünü dilekleri, hıdrellez, ritüeller, yemekli öyküler

Sabahın kör bir vaktinde derin bir boşluk duygusuyla uyandım. Tarifsiz olduğu kadar da manasız. Rüya da görmedim. Rüya görecek kadar güzel uyuyamayalı uzun zaman oluyor. En son geçen hafta bir rüya gördüm. O da bir çeşit kabustu.  Ee.. neyin nesi bu boşluk hissi?

Sonra sonra anladım. Gece yatmadan önce Yemekli Öyküler’in son okumasını yapıp sayfa düzeni yapıldıktan sonra basılmak üzere yayıncıya göndermiştim. Olsa olsa bu olabilirdi boşluk hissimin sebebi. Bir hızla dünyama gelen on beş öykü artık tamamen benden kopmuşlardı. Bu ayrılığın ardındaki boşluktu.

Bir türlü karar veremedim bugün yazıp yazmamaya (ama görüldüğü üzere yazıyorum). Mesele hem ne yazacağımdan çok, bu boşluk hissinden ötürü nasıl yazacağımdı. Sonra neşeli, umutlu bir şeyler yazmaya  karar verdim. Pazartesi akşamüstü saatlerinde ofiste geçen Hıdrellez geyiklerini yazayım bari, dedim.

Pazartesi saat 16:30 sıralarında bir odaya toplanmış, içimizden birinin doğumgünü pastasını (frambuazlı cheescake) kesiyoruz. Doğumgünü sahibi, 51 yaşını bitiriyormuş. “İyi ki yaşadım bu 51 yılı,” diyor. “Bu 51 yılda hep olan iyi şeyleri hatırlamaya, kötü şeyleri unutmaya çalıştım.” Yaşından daha genç duruyor, belki de bu sebepten yaşını söylemekte tereddütsüz. Belki de saklamayacak kadar yaşamışlığıyla barışık.

Minik bir kutumuz var. Doğumgünlerinde, doğumgünü olan kişi, o yaşı için dileğini yazıp içine atıyor. Kutuyu açmadan biriktiriyoruz. Açmak da dileğin olması da çok önemli değil aslında. Önemli olan bir ritüeli paylaşmak. Sonra aklımıza Hıdrellez geliyor. Havalar bir türlü ısınmadığından fark edememişiz Hıdrellez’ zamanının geldiğini. Bir gırgır şamata başlıyor. Önce karar veremiyoruz Hıdrellezin tam tarihine. Sonra Mayıs’ın 5’ini 6’sına bağlayan gece olduğu konusunda anlaşıyoruz. Sıra dileklerin nasıl dileneceğine geliyor.

(Yedi bayan, bir erkek Hıdrellez’de dilek dilemeyi konuşuyor. Kimin neyi söylediği önemli değil).

–         Gül ağacı lazım.

–         Yoksa, yeşillik başka bir bitki de olur.

–         Bahçe yoksa evdeki bir saksı bitkisini balkona çıkar, onun altına koy dileklerini.

–         Yazacak mıyız?

–         Yaz istersen ama temsili bir şeyler koysan daha iyi olur.

–         Nasıl yani? Mesela araba mı istiyorsun, istediğin model araba resmini koy gülün dibine. Ya da ne bileyim hayalin güneye bakan, deniz gören apartman dairesiyse çiz bir apartman, yönü göster, önüne deniz yap filan.

–         Hadi be, ne yani ben Barbie gibi olmak zayıflamak istiyorum. Barbie koyarsam gülün dibine olur mu?

–         Olur, olur da ya sen Barbie olamazsan ama eve bir Barbie gelirse?

–         Yok sevmedim ben bunu.

–         O zaman mezurayla yap. Belin kaç olsun istiyorsan mezurada işaretle.

–         Hımm..olabilir, daha mantıklı geldi bana bu.

–         Eee.. ne zaman koyacağız biz bunları gülün dibine?

–         Yatsı ezanından sonra koyacak, sabah ezanıyla da geri alacaksın.

–         Sabah ezanı?

–         Evet.

–         Ben uyurum o zaman.

–         Marifet orada zaten. Vaktinde geri toplamakta. Ben seni telefonla arar kaldırırım, merak etme.

–         Topladık diyelim, ne olacak topladıklarımız.

–         Denize atacaksın.

–         Hayır canım , kaldır koy bir tarafa. Sonra bakarsın oldu mu, olmadı mı diye.

–         Ben hep denize attım.

–         Denize attın oldu mu?

–         Bilmem.

–         Ben hep sakladım valla.

–         Nerede saklayacağız?

–         Ne bileyim ben nerede saklayacaksın.

–         Ben en son çorap çekmecesine koymuştum.

–         Sen bunu nasıl yapacağımızı bloga yazsana.

–         Olur.

–         Oldu mu çorap çekmecesindeki dilekler?

–         Birini hatırlıyorum oldu.

–         Neydi?

–         Kağıdı rulo yapıp kırmızı kurdeleyle bağlamış, bizim Bey TUS’u kazansın niyetiyle uzmanlık diploması diye koymuştum.

–         Sonra?

–         Hıdrellez’den sonra Eylül’de kazandı.

–         Sen gül ağacının dibine bunu koydun diye, öyle mi?

–         Evet. Ama dilek dilerken dikkatli olmalı. Bak sonra olan dileklerin sonu iyi olmayabiliyor. Uzman olmasa daha iyiydi sanki.

–         Sen ne dileyeceksin bu sene?

–         Bilmem ki? Her şeyim var şükür.

–         Yok daha neler!

–         Yalan mı, var işte. Şan şöhret bile oldum. Sağlık, huzur olsun yeter. Bir de..insanız sonuçta arsızlık hepimizde var. Bu yıl Yemekli Öyküler bestseller olsun.

Bu bloga eklenen en son yazılardan haberdar olmak ister misiniz? Lütfen posta adresinizi bırakın.

Diğer 682 aboneye katılın

BEN DE BURADAKİ KİTAPLARI OKUMALIYIM DİYORSANIZ…


idefix Satış Ortağı

Ne aramıştınız?

Nisan 2011
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
252627282930  
« Mar   May »

günceller

actifry Alzheimer Hastalığı Antakya barcelona barış bıçakçı benjamin parzybok Berlin bira Birecik blog bulgur pilavı cenevre cevizli ekmek diyet domates domatesli ekmek domingo kitap e-ekmek atölyesi ekmek ekmek makinası günün menüsü havaalanı hayaller imza: karın Islak Köpek Kokusu Kadıköy kadınlar kek kitap eleştirisi kitaplar kitap tanıtımı kitap yorumu koltuk kopenhag kurabiye kızlar lazanya lezzetli öyküler makarna Mathias Enard mayalı hamur mutfak New York Norveç okuma listesi okur notu paris patates peynirli ekmek pilav rejim roka salatası rüya Selimiye sevdiklerim seyahat Siri Hustvedt su süt tavuk Tirza unutmak uçak walter benjamin yaşlılık yekta kopan yumurta YİTİK ÜLKE çocuk çocuklar örgü öykü İmza: Kızın İstanbul şarap

Son Beş Yazı

  • LVIV – UMOS 6
  • KOPENHAG – UMOS 5
  • SÖĞÜT / SELİMİYE – UMOS 4
  • PAMPOROVO – UMOS 3
  • Perde Arası

Ne hakkında yazmışım

  • Alıntı
  • Bilimsel sekmeler
  • Bir Film Hakkında
  • Bir Kitap Hakkında
  • Bir Kişi Hakkında
  • Bugün Ne Pişirsem
  • Dialoglar
  • Ekmek
  • Neresi
  • SAĞLIKLI BESLENME, SAĞLIKLI YAŞAM
  • Sağlıklı ve Lezzetli
  • UMOS
  • UYGUNSUZ ÖYKÜLER
  • YAŞ ALMA
  • Yemek Tarifi
    • Klasik kokteyller
  • ZGZT
  • İşte Öyle Bir Yazı
    • Yazı Egzersizleri

Gelenler gidenler...

  • 836.280 hits

Off ne yazıymış ama… kaçırdıysan hâlâ okuyabilirsin

  • ANGOSTURA BITTERS
  • KIZARTMADAN, AZ YAĞLI KADINBUDU KÖFTE
  • INCENDIES
  • ETLİ EKMEK
  • KARA TAVUK
  • İNTİHAR DÜKKÂNI / Jean Teulé
  • SOMON TAVA
  • VEDAT MİLOR, ÇİBÖREK ve SONRASI
  • DOMATESLİ ve SOĞANLI EKMEK
  • SIRÇA FANUS / Sylvia PLATH

Blogroll

  • Atalet
  • Ayşe'nin Kitap Kulübü
  • Banu'nun Dünyası
  • Bir Tek Aşk
  • KakaraKikiri
  • Lale'nin Bahçesi
  • Leylak Dalı
  • Mindmills
  • Qunegond'un Penceresinden

Gevezelikler

Hata: Twitter yanıt vermedi.Lütfen birkaç dakika bekleyip bu sayfayı tazeleyin.

Geçmiş Zaman Olur Ki…

Her hakkı saklıdır…

Bu blogda yayınlanan her tür yazının, blog yazarı tarafından başka bir kaynak gösterilmedikçe, her hakkı saklıdır. İzinsiz olarak kısmen alınmamalı ve çoğaltılmamalıdır. Aksi takdirde gerekli işlem yapılacaktır...

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Diğer 618 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle