Etiketler
12 Haziran 2011, balkon konuşması, genel seçim, tarihin tekerrürü
Dün bir genel seçim daha geçti Türkiye tarihinden. Bizler de bu seçimle için için hissedip de bir türlü kabul edemediğimiz azınlık halimizin artık tartışmasız tescillenmesiyle yüzleşmiş olduk. Önce 367, sonra da 330 rakamlarının gerçekleşmemesi ile teselli bulduk. Sonuçta belki de kompozisyonuyla reyting açısından Survivor’ı aratmayacak bir meclisimiz oldu. Meclis TV kendine bu dönemde yeni müptelalar edinebilir, kim bilir meclis içinde türlü reality şovlar düzenlenebilir.
Bizi önümüzdeki günlerde ne bekliyor bilemiyorum. Geriye dönüp baktığımda 22 Temmuz 2007 ile 12 Haziran 2011 arasında benim hayatımda neler değişti acaba? Makroda hiçbir şey, mikrodaysa çok şey. Makro ve mikronun ekonomik terimler olarak benim için bir şey ifade etmediğini, görünen ve görünmeyenin karşılığı olduğunu belirtmeliyim.
Dün akşam saat on filandı, başbakan daha balkona çıkmamıştı. Anneaneme de öyle olurdu, içini karalar bağladığında uyku basardı. Ben de kızı uyutuyorum diye uyudum. Kimsesiz bir azınlık mensubu olarak sabaha uyandım.
Balkon konuşmasını sabah internetten seyrettim.
Sonuçta ülkede yaşayan, oy hakkı olanların neredeyse tamamı, belki de hiçbir ülkede görülmedik oranda sandığa gitmiş, sandıktan çıkan oyların yarısı tercihi belirlemişti. Bir zamanlar olduğu gibi çoğunluk için yine tek bir kişi çok anlam ifade ediyordu. Belki de tarih bir kez daha tekerrür ediyordu.