Etiketler

,


Yazmadım yazmadım, bir günde peşpeşe iki yazı yazdım. Birinci neyse de ikicisini yazmassam içimde kalacaktı.

e-Ekmek Atölyesi projem hiç talep görmedi . Sadece dört kişi kayıt yaptırdı, daha doğrusu takip edeceğini taahhüt etti. O dört kişinin de takip edeceği garanti değil. Biri abim, biri ofisteki oda arkadaşım, biri Twitter’dan bir takipçim, diğeri de alt kat ofisten silah zoruyla kaydettirdiğim bir arkadaşım. O arkadaşıma hala neden kaydolmadığını sorduğumda cevabının “Evde İnternet yok,” olduğunu söylersem durumun ne olduğu konusunda fikir edinebilirsiniz.

Neden kimse bu projemle ilgilenmedi anlayamadım. Öyle çok çılgın bir proje de değildi halbuki. Eminim bir sürü kişinin evinde bir heves alınmış ama öyle duran ekmek makineleri vardır. Onları canlandıracaktık elbirliğiyle. Ekmek makinesi olmayanlarda kendi elleriyle hamur yoğurmanın zevkine varacaklardı. Belki de yurdumda herkes ultra usta ekemk yapıyor, ben farkında değilim, kendi kendime bir şeyler yapıyorum zannediyorum. Olabilir. Bir ihtimal de bloga koyduğum ekmek fotoğraflarından tırsmış olabilirler. Bunun da iki sebebi olabilir. Birincisi “Ya benim yapacağım ekmekler böyle güzel olmazsa korkusu,” ikincisi de “Ya benim yapacağım ekmekler de böyle güzel olursa ve ben bunları yiyip yiyip kilo alırsam korkusu.” Malum millet olarak tereddütler içinde debelenip duruyoruz. Yahu altı üsütü ekmek yapacağız. Bunda düşünecek ne var. Bakkaldan marketten alırken ya da kapıya roba asarken bu kadar düşünüyor musunuz?

Galiba en iyisi yine yazmak. İsteyen okur, anlar ve yapar bu kadar basit. Çılgın projelere gerek yok sonuçta.