Mor Fil’in Seyir Defteri

~ Kendi kendime, öylesine…

Mor Fil’in Seyir Defteri

Daily Archives: 22 Haziran 2011

BEKLEMEK

22 Çarşamba Haz 2011

Posted by Selgin BİBER in İşte Öyle Bir Yazı

≈ 2 Yorum

Etiketler

beklemek, yol kenarında beklemek, zaman

Yaklaşık bir buçuk yıldır işe gelmek için TEM – FSM köprüsü yolunu kullanıyorum. Tüm bu süre boyunca gününe göre sayıları değişse de her sabah bir grup insanı, Ümraniye çıkışı öncesindeki üst geçidin altında bekler şekilde görüyorum. Bekliyorlar. Öyle abuk bir yer ki, E5 değil TEM, yani orada otobüs durağı filan yok. Teorikte herhangi bir aracın orada durması da yasak, çünkü orası TEM. Dahası bu insanların bazıları öyle bitimsiz bir bekleyiş içinde görünüyorlar ki sanırsınız akşama kadar bekleyecek. Belki de bekliyor. Benim oradan geçişim en fazla sürse sürse, trafik iyice ağırlaşmış olsa bile, iki dakika sürüyor. Ne kadar beklediğini, neyi beklediğini bilmem mümkün değil. Bazıları var ayakta bekliyor, bazıları var tipik yurdum insanının o rahat çömeliş halinde. Ayakta bekleyenler sanki daha az bekleyip de gideceklermiş hissi uyandırıyor bende.

‘Beklemek’ kavramı üzerinde uzun zamandır düşünüyorum. Ürkütücü ve dinlendirici bir terim. Belki de sıfatını neyin, neden, nasıl, ne zaman beklendiği belirliyor. Beklemek, zamanı da beraberinde getiriyor. Benim zorluğum orada başlıyor.

Bazen çok olmasını istediğiniz şeyi beklerken zaman bizim için zamanın akışı iyice ağırlaşıyor da bir başkası için aynı anda bitmesini istemediği bir şeyin sonu yaklaştıkça hızlanıyor. Aslında o kişi de bitmesini istemediği şeyin içindeyken , o içinde olduğu neyse, farkında olarak veya olmayarak bitmesini ve sonrasını bekliyor. Belki de hepimiz türlü devinimler içindeyken sadece bekliyoruz. Kimimizin neyi beklediği konusunda bir fikri var, kimimiz bu bekleme halinin hiç farkında değil.

Bir taraftan hayatımın hiç beklemeye yer olmayacak şekilde hızlı aktığını düşünürken, bir taraftan da her şeyin aslında beklemek üzerine kurulu olduğunu görüyorum. Akşam olsa da eve gitsem, su kaynasa da kahve yapsam, çocuklar büyüse de geceleri deliksiz uyusam, yaz gelse de tatile çıksak, kış boyu tatilde keyifle okumak için ayrı bir rafta biriktirdiğim kitapları okusam, okurken bazılarının bitmemesi için ağırdan alsam, eve dönüş yolu boyunca tekerlekler döndükçe eve dönüşün heyecanı doldursa içimi…yani hep bekliyoruz.

Bekledikçe yüzleşiyoruz belki de kendimizle. Kendimize yaklaşıp, kendimizin bilmediğimiz yüzeylerini kaldırıyoruz. Sevinçle beklerken bir şeyi mesela, geçen saniyeler sabırsızlığımızı arttırıyor. Sabırsızlandıkça huzursuzlanıyoruz. Bazen huzursuzluğumuz sevincimizin önüne geçiyor, endişeye dönüşüyor. Beklenenin olmamasında kuşkulanmaya başlıyoruz. Kaçındığımız, istemediğimiz bir şeyi beklerken daha kötü oluyor, ne kadar yüreklendirmeye çalışırsak çalışalım kendimizi, beklediğimizin karşısında ürkekleşiyor, görmek istemediğimiz, bilmek istemediğimiz bir bizle karşılaşıyoruz. Bazen aksi de oluyor, karşımızda kendimizin en cesur, en soğukkanlı halini buluyor, bu halimizin üstümüze hep hasıl olması gibi garip, manasız bir isteğe kapılıyoruz.

Bir de bile isteye beklemek, inzivaya çekilmek var ki, hani üzerinde uzun uzun düşünmeyi, amaç ve içeriğini anlamak için ciddi çaba sarfetmeyi gerektiriyor. Belki de bu durumu sevdiğim bir yazarın şu sözleri en iyi açıklıyor:

“Beklemek zamanla yapılan mahrem bir sohbettir. Uzun uzun beklemek bunun ötesidir. Beklemek şimdidir. İnsanoğlunun zamanla genel ilişkisidir. Beklemek Tanrının taslaklarını duvara çizer. Beklemek varoluşumuz olarak tarif ettiğimiz geçiş evresidir.”

Bugün yine bir sürü sebepten bekleyeceğim. Zamanın içinde yürüyen tek ben olmadığıma göre siz de bekleyeceksiniz. Galiba beklemek güzel ama beklemeyi isteyerek, neyi beklediğini bilerek beklemek daha iyi. Böylesi iyi de gelebilir insana. Ne kadar zamandır kendimizi dinlemediğimizi bir düşünmek gerekir. 

 

 

 

Bu bloga eklenen en son yazılardan haberdar olmak ister misiniz? Lütfen posta adresinizi bırakın.

Diğer 682 aboneye katılın

BEN DE BURADAKİ KİTAPLARI OKUMALIYIM DİYORSANIZ…


idefix Satış Ortağı

Ne aramıştınız?

Haziran 2011
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
27282930  
« May   Tem »

günceller

actifry Alzheimer Hastalığı Antakya barcelona barış bıçakçı benjamin parzybok Berlin bira Birecik blog bulgur pilavı cenevre cevizli ekmek diyet domates domatesli ekmek domingo kitap e-ekmek atölyesi ekmek ekmek makinası günün menüsü havaalanı hayaller imza: karın Islak Köpek Kokusu Kadıköy kadınlar kek kitap eleştirisi kitaplar kitap tanıtımı kitap yorumu koltuk kopenhag kurabiye kızlar lazanya lezzetli öyküler makarna Mathias Enard mayalı hamur mutfak New York Norveç okuma listesi okur notu paris patates peynirli ekmek pilav rejim roka salatası rüya Selimiye sevdiklerim seyahat Siri Hustvedt su süt tavuk Tirza unutmak uçak walter benjamin yaşlılık yekta kopan yumurta YİTİK ÜLKE çocuk çocuklar örgü öykü İmza: Kızın İstanbul şarap

Son Beş Yazı

  • LVIV – UMOS 6
  • KOPENHAG – UMOS 5
  • SÖĞÜT / SELİMİYE – UMOS 4
  • PAMPOROVO – UMOS 3
  • Perde Arası

Ne hakkında yazmışım

  • Alıntı
  • Bilimsel sekmeler
  • Bir Film Hakkında
  • Bir Kitap Hakkında
  • Bir Kişi Hakkında
  • Bugün Ne Pişirsem
  • Dialoglar
  • Ekmek
  • Neresi
  • SAĞLIKLI BESLENME, SAĞLIKLI YAŞAM
  • Sağlıklı ve Lezzetli
  • UMOS
  • UYGUNSUZ ÖYKÜLER
  • YAŞ ALMA
  • Yemek Tarifi
    • Klasik kokteyller
  • ZGZT
  • İşte Öyle Bir Yazı
    • Yazı Egzersizleri

Gelenler gidenler...

  • 836.170 hits

Off ne yazıymış ama… kaçırdıysan hâlâ okuyabilirsin

  • ANGOSTURA BITTERS
  • İKLİMLER / André MAUROIS
  • VEDAT MİLOR, ÇİBÖREK ve SONRASI
  • UYANIKKEN KABUS GÖRMEK
  • BENİM KAHVALTIMIN GLİSEMİK İNDEKSİ DÜŞÜK OLSUN
  • INCENDIES
  • CAVA CODORNíU - BARCELONA
  • EKONOMİNİN KISA TARİHİ -Niall KISHTAINY (okuma notları)
  • KIZARTMADAN, AZ YAĞLI KADINBUDU KÖFTE
  • BERGAMUTLU PİLAV VE KUZU FIRIN

Blogroll

  • Atalet
  • Ayşe'nin Kitap Kulübü
  • Banu'nun Dünyası
  • Bir Tek Aşk
  • KakaraKikiri
  • Lale'nin Bahçesi
  • Leylak Dalı
  • Mindmills
  • Qunegond'un Penceresinden

Gevezelikler

Hata: Twitter yanıt vermedi.Lütfen birkaç dakika bekleyip bu sayfayı tazeleyin.

Geçmiş Zaman Olur Ki…

Her hakkı saklıdır…

Bu blogda yayınlanan her tür yazının, blog yazarı tarafından başka bir kaynak gösterilmedikçe, her hakkı saklıdır. İzinsiz olarak kısmen alınmamalı ve çoğaltılmamalıdır. Aksi takdirde gerekli işlem yapılacaktır...

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Diğer 618 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle
 

Yorumlar Yükleniyor...