Mor Fil’in Seyir Defteri

~ Kendi kendime, öylesine…

Mor Fil’in Seyir Defteri

Daily Archives: 08 Temmuz 2011

ARENADA DOLAŞAN AYAKLAR

08 Cuma Tem 2011

Posted by Selgin BİBER in İşte Öyle Bir Yazı

≈ 7 Yorum

Etiketler

bir kitap hakkında, defter, kitap eleştirisi, kitap tanıtım yazısı, kitap yorumu, lezzetli öyküler, serenad, zülfü livaneli

Daha önce okuma serüvenimden biraz bahsetmiştim. Kendimi sıradan bir okuyucu olarak tanımlıyorum. Sonuçta ben de kitapçıya gidip alacağı kitabı seçen, sonra da parasını ödeyip evine gidip aldığı kitabı okuyan herhangi biriyim.

Eskiden kendime uyguladığım standard bir okuma kotası vardı. On bir yaşımdan beri uygulamaya çalıştığım rakamsal bir alt sınırdı. Ayda bin sayfa. Zaman zaman bu limiti geçtiğim de oldu, çok altında kaldığım da. Hiçbir zaman sadece yazın tatile çıktığı zaman plajda kitap okuyup da “Kitap okumayı çok seviyorum,” diyen ya da yılda okuduğu kitap sayısı onu geçmeyip “Çok kitap okurum,” diyen kitleyle elbette kendimi bir görmedim. Görmeyeceğim de. Bu konuda tevazu gösteremeyecek kadar cidden çok okuyorum ve okuduklarıma kafa patlatıyorum.

Blog yazmaya başladıktan sonra bloga okuduğum kitaplarla ilgili düşüncelerimi de yazmaya başladım. Bu bir bakıma kendimin okuma envanterini tutmaktı. Doğal olarak bir süre sonra okuduğum kitapların bazı ayrıntılarını unutuyordum. Okuduklarımın ayrıntılarını unutmamak üzere kitap yazılarını yazıyordum. Kitaplar üzerinde yazdıklarım kitap tanıtım yazıları değil, bu çok açık. Eleştiri de denemez. Sonuçta ben eleştirmen değilim. Sıradan ama ortalamanın üstü bir okuyucunun görüşlerini dile getiriyorum, “defter”ime yazıyorum, o kadar. Zaten blog da benim çantamda taşıdığım “defter”im değil miydi?

Ancak bir kitap hakkında yazdığım bir yazı var ki her gün en az beş altı, bazı günler daha fazla ziyaret alıyor. Google’ın alameti farikası. Ziyaret aldıkça Google’da sırası yükseliyor, sırası yükseldikçe de ziyaretçisi artıyor. Söz konusu Zülfü Livaneli’nin SERENAD adlı son kitabı.

SERENAD hakkında yazdıklarımı yineleyecek değilim. Merak eden okur. Yazdığımdan beri pek de sevimli bir yazı olmadığını biliyorum ama n’apalım, ben düşündüğümü yazdım. Gördüğüm şu ki, insanlar o yazıda yazdığım gibi kitabı okuyor, hayran kalıyor ve kendi beğenilerini tescillemek için Google’da kitap hakkında yazılanları arıyorlar ve hop “defter”in sayfalarına düşüyorlar. Blogdaki yazıyı okuyup da beğenilerinin aksine bir bakıma kitabın yerildiğini görmek hoşlarına gitmiyor ve veryansın ediyorlar. Zahmet edip diğer kitap yazılarını okusalar aslında benim hiç de öyle kötü yürekli bir okur olmadığımı görecekler.

Ben yazıyı ilk yazdığımda yazara ulaştırmaya çalıştım ama başaramadım. Haberi olsun istedim. Olmadı.

Lezzetli Öyküler’i yazıp bitirdikten sonra bazı eşe dosta okuttum. En başından bölümler yazıldıkça okuyanlar vardı, bir de onların dışında birkaç kişiye bitince bütününü okuttuğum bir iki kişi oldu. Bunlar okumalarına güvendiğim insanlardı, yani beni gerektiğince eleştireceklerine inandığım kişilerdi. Kimine yakındım, kimiyle de anca bir tanışıklığım vardı. Bu kişilerden biri, bir arkadaşım okuyacağını ama çok kötü eleştirmek üzere okuyacağını söyledi. Hazır mıydım? Evet hazırdım, istediğim tam da buydu. Yazdığım her şeyin didik didik edilmesini, okurken kafa yorularak okunmayı istiyordum.  Arkadaşım eleştirilerini bana iletti. Minnetle aldım, cebime koydum. Hala da “Çok güzel,”den fazlasını istiyorum. Ben zaten güzel bir şey olduğuna inanmasam ortaya çıkarmazdım ki. Lezzetli Öyküler’i okuyup uzun uzun eleştirilerini yapan arkadaşım bana bir de “Kitap yorumu yazma,” dedi. “Neden?” diye sordum. “Artık sen de bu arenaya çıktığına göre durduk yere kimsenin ayağına, hele ki büyüklerin ayağına basmana gerek yok. Yarın öbür gün seni de acımasızca eleştirmeleri için açık kapı bırakırsın,” dedi. Şöyle bir düşündüm. Haklı olabilirdi. Üzerinde fazla durmadım, biliyorsunuz. Kitap yorumlarım devam ediyor. Sadece  üsluba biraz daha dikkat ediyor olabilirim.

Son birkaç gündür SERENAD yazısına gelen karşı yorumlarla bu konuyu bir kere daha düşünmeye başladım. Bir gün birileri bu yazdıklarımı karşıma çıkarır mı, diye.

Düşündüm, düşündüm…

Sonuçta ben neysem oyum, düşüncelerim de bunlardır. Yarın öbür gün ayağıma dolanır korku belasına düşüncelerimi saklamam kendime karşı bir hareket olur. Beğendiğimi beğenmişimdir, beğenmediğimi beğenmemişimdir. Eğer yazdıklarımdan hoşnut olmayan varsa seve seve tartışırım. Sonuçta tartışmalar bizi eksiltmez, çoğaltır. Değil mi?

Bu bloga eklenen en son yazılardan haberdar olmak ister misiniz? Lütfen posta adresinizi bırakın.

Diğer 682 aboneye katılın

BEN DE BURADAKİ KİTAPLARI OKUMALIYIM DİYORSANIZ…


idefix Satış Ortağı

Ne aramıştınız?

Temmuz 2011
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031
« Haz   Ağu »

günceller

actifry Alzheimer Hastalığı Antakya barcelona barış bıçakçı benjamin parzybok Berlin bira Birecik blog bulgur pilavı cenevre cevizli ekmek diyet domates domatesli ekmek domingo kitap e-ekmek atölyesi ekmek ekmek makinası günün menüsü havaalanı hayaller imza: karın Islak Köpek Kokusu Kadıköy kadınlar kek kitap eleştirisi kitaplar kitap tanıtımı kitap yorumu koltuk kopenhag kurabiye kızlar lazanya lezzetli öyküler makarna Mathias Enard mayalı hamur mutfak New York Norveç okuma listesi okur notu paris patates peynirli ekmek pilav rejim roka salatası rüya Selimiye sevdiklerim seyahat Siri Hustvedt su süt tavuk Tirza unutmak uçak walter benjamin yaşlılık yekta kopan yumurta YİTİK ÜLKE çocuk çocuklar örgü öykü İmza: Kızın İstanbul şarap

Son Beş Yazı

  • LVIV – UMOS 6
  • KOPENHAG – UMOS 5
  • SÖĞÜT / SELİMİYE – UMOS 4
  • PAMPOROVO – UMOS 3
  • Perde Arası

Ne hakkında yazmışım

  • Alıntı
  • Bilimsel sekmeler
  • Bir Film Hakkında
  • Bir Kitap Hakkında
  • Bir Kişi Hakkında
  • Bugün Ne Pişirsem
  • Dialoglar
  • Ekmek
  • Neresi
  • SAĞLIKLI BESLENME, SAĞLIKLI YAŞAM
  • Sağlıklı ve Lezzetli
  • UMOS
  • UYGUNSUZ ÖYKÜLER
  • YAŞ ALMA
  • Yemek Tarifi
    • Klasik kokteyller
  • ZGZT
  • İşte Öyle Bir Yazı
    • Yazı Egzersizleri

Gelenler gidenler...

  • 836.172 hits

Off ne yazıymış ama… kaçırdıysan hâlâ okuyabilirsin

  • ANGOSTURA BITTERS
  • İKLİMLER / André MAUROIS
  • VEDAT MİLOR, ÇİBÖREK ve SONRASI
  • UYANIKKEN KABUS GÖRMEK
  • BENİM KAHVALTIMIN GLİSEMİK İNDEKSİ DÜŞÜK OLSUN
  • INCENDIES
  • CAVA CODORNíU - BARCELONA
  • EKONOMİNİN KISA TARİHİ -Niall KISHTAINY (okuma notları)
  • KIZARTMADAN, AZ YAĞLI KADINBUDU KÖFTE
  • TOMBİK PİDE

Blogroll

  • Atalet
  • Ayşe'nin Kitap Kulübü
  • Banu'nun Dünyası
  • Bir Tek Aşk
  • KakaraKikiri
  • Lale'nin Bahçesi
  • Leylak Dalı
  • Mindmills
  • Qunegond'un Penceresinden

Gevezelikler

Hata: Twitter yanıt vermedi.Lütfen birkaç dakika bekleyip bu sayfayı tazeleyin.

Geçmiş Zaman Olur Ki…

Her hakkı saklıdır…

Bu blogda yayınlanan her tür yazının, blog yazarı tarafından başka bir kaynak gösterilmedikçe, her hakkı saklıdır. İzinsiz olarak kısmen alınmamalı ve çoğaltılmamalıdır. Aksi takdirde gerekli işlem yapılacaktır...

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Diğer 618 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle