Etiketler

, , , , , ,


Bayram öncesinde bir virüs evimize girdi. Önce Defi, sonra da Kem’i etkisi altına aldı. Bayramın üçüncü günü tam da misafirler gelecekken Bizim Bey de çocuklarınkine benzer belirtiler kendini gösterdi. Hadi çocuklar neyse de Bizim Bey’in gribi, nezlesi pek bir ağır oluyor, yedi çocuğun hastalığına bedel diyebilirim. Neyse ki bana bir şey olmamıştı.

Misafir dediysem de gelenler Bizim Bey’in abisi ve ailesi. Yani kaynımgiller. Perşembe günü beklediğimiz gibi öğle saatlerinde geldiler. Ben öğlene anneannem usulü cantık yapmayı planlamış, sabahtan hamur mayalamıştım. Onlar kapıdan girerken cantıkları tepsiye diziyordum ve çoktan görmüştüm ki hamur miktarı kişiye oranla bayağı bir azdı. Planım öğlene salata, cantık ve ayrandı. Şükür o sırada akşam için pişirdiğim zeytinyağlı barbunya geldi aklıma da daha dakka bir, gol bir rezil olmaktan kurtuldum. Kendileri blogu yakınen takip edip çok önceden “Gelince bize ne pişireceksin göreceğiz,” dedikleri için nispeten kendimi baskı altında hissediyordum.

İki gün boyunca yediğimizi içtiğimizi elbet tek tek anlatmayacağım ama akşam meze olarak humus bile yaptım, o kadarını söyleyebilirim. Önümüzdeki günlerde cantığın tarifini veririm, yapılmasını ve yenmesini şiddetle tavsiye ederim.

Eve giren o iğrenç virüs dünden itibaren sanırım bana da sirayet etti. Akşam eve dönüşte markete uğrayıp taze fasulye aldım, bugün öğlene diye akşamdan pişirecektim. Lakin bir kiloya yakın fasulyeyi temizlemek ve kırmak öyle gözüme geldi ki, anlatamam. Şükür Zeyno’yla Sesil eve dönerken uğramışlardı, Sesil bir çırpıda ayıklayıverdi. Ben de o arada çocuklara akşam için domatesli makarna üstü köfte gibi en uyduruğundan bir yemek yaptım. Tarife gerek yok, herhalde köftenin de domatesli makarnanın da nasıl yapılacağını biliyorsunuzdur. Önce Sesil “Kalmam, giderim,” dedi. Onun Bey’i de geç gelecekmiş, Bizim Bey’in de ameliyatı olduğu için geç geleceğini duyunca kaldı. Çoluk çocuk makarnamızı yedik, bu arada fasulye de tencerede kaynıyordu.

Sonra Sesil gitti. Çocuklar öbür odada oynarken ben de uzun zaman sonra televizyon seyredeyim, dedim. Dön dolaş bir şey bulamadım. Sonunda Arka Sokaklar’da karar kıldım. Özeti seyrederken aslında pek de hazzetmediğim Elif karakterinin düğün öncesinde ölmesine ağladım. Gerçekten çok salakçaydı, bu Arka Sokaklar’da evlenmeye kalkışan herkesin başına gelen bir şeydi aslında. Bunun üzerine tweet attım. Ağlaklığımı immün sistemimin yere yapışmışlığına verdim.

Öyle bir akşamdı işte…