Etiketler
1990 Dünya Kupası, Coca Cola, kola kapağı, posta kutusu, İtalya
Hatırlar mısınız, bir zamanlar Hotmail ve g-mail icad olunmadan çok evvel posta kutuları vardı. Bazı kişiler ve kurumlar bu posta kutularını iletişim yeri olarak kullanırdı. Nedense aklımda şöyle bir şey kalmış: P.K….Küçükesat /Ankara. Bunun başında muhtemelen de şöyle bir şey olmalı: TRT …. Programı. Bir de çekirdekti, gofretti onların çekilişleri olurdu. Paketin içinden bilmem kaç tane yıldız, amblem artık neyse toplayıp zarfa koyar P.K. ….Mecidiyeköy adresine gönderirdik. Böylelikle bize hiç alınmayacak acayip lüks oyuncak, bisiklet, vs sahibi olma umudumuz olurdu. Öyle şifreyi kazı, sms at filan yoktu. Zarf vardı, pul vardı, postanede gişede oturup kırmızı damga makinesinden geçiren teyze vardı, vs….
Hayatım boyunca en büyük toplama işini Coca-Cola için yapmıştım ya da yapmıştık demeliyim. Yıl 1990. Dünya Kupası İtalya’da oynanacak. Coca-Cola da bilmem kaç kişiyi çekilişle Dünya Kupasını seyretmek için İtalya’ya gönderecek. Yapıması gereken Coca-Cola kapağı göndermek. Beş kapakla bir çekiliş hakkı elde edilecek. Normalde çok kola içmezdim, kola içmeye başladım. Her gün bir tane. Haftanın sonunda baktım olacak gibi değil kantinde rahmetli Aslan Amca’yla konuştum, anlaştım. O günden sonra kola kapaklarını atmadı bana verdi. Her gün eve bir torba dolusu kola kapağıyla gidiyordum. Kırtasiyeden aldığım zarfların tek tek üstünü yazıyor, kola kapaklarını içine koyuyordum ama gördüm ki kapakların kenarlarındaki tırtıklar zarfı delecek. Hemen bir çözüm buldum, gittim ardiyeden çekici aldım. Başladım vura vura kapakları düzeltmeye. Bahardı. Bir süre her gün okuldan gelir gelmez balkonda yere oturup vura vura kola kapağı düzelttim. kola kapaklarını usanmaz bir çaba ve her gün büyüyen bir umutla bir P.K adresine gönderdim. Çekiliş günü yaklaştıkça heyecanlandım. Kaç yüz tane kapak gönderdim, hatırlamıyorum. Sonunda…bir gün Coca-Cola’dan büyücek bir zarf geldi. Heyecanla açtım. Uyduruk, sıfır yaka, üzerinde İtalya bayrağı ve Coca-Cola amblemi olan beyaz bir t-shirt çıktı. İlk 5000 kapak yollayandan biri olmuştum. Annem her zaman olduğu gibi benimle dalga geçerek “Sana çıkacağını mı zannetmiştin?! Yakınlarına akrabalarına çıkarırlar onlar,” dedi. Anneme inat bütün bir yaz giydim o t-shirt’ü. Üzüldüğüm şey babama söz vermiştim, olmamıştı. Çıksaydı birlikte gidecektik ve böylelikle o ilk kez yurtdışına çıkmış olacaktı. Derinden yıkılan hayallerime üzüldüm. Dünya Kupası’nın başladığı gün gazetede Coca-Cola’nın İtalya’ya yolladığı İtalya bayraklarına bürünmüş grubun havaalanında gülen yüzlerle çekilmiş fotoğraf ve haberini görünce bir kaç gün daha kahroldum. Evde durumu benden başka kimse, babam dahil, umursamayınca geçti gitti. Bir maç bile seyretmedim. Babam da seyretmedi. Zaten biz hiç maç seyretmezdik ki!
Kola kapağı hikayesine daldım, asıl konuyu unuttum. Posta Kutusu…. Dün bir kadın beni Posta Kutusu yüzünden delirtti. Onu da yarına anlatayım.