Etiketler
çörek, çikolatalı cevizli kruvasan, kruvasan, mutfak atölyesi
Başlıktan da anlaşılacağı üzere kruvasan yapmaya çalıştım. Durduk yere nereden esti, demeyin. Ne zamandır aklımdaydı. Evvelki haftasonu muydu, hatırlamıyorum, annem bizdeydi yine, biz yine onunla mutfaktaydık, televizyon seyrediyorduk. Daha doğrusu televizyon açıktı, annem oturuyordu, ben bir şeyler yapıyordum. CNN Türk’teydi galiba, bir yabancı şef kruvasan taptı. Dediğim gibi ben bir şeylerle ilgileniyordum, yani elim işte, gözümün ve kulağımın biri televizyondaydı.
Elbette kendimi kısıtlamamak, yaratıcılığımı köreltmemek için tarifi yazmadım, işte öyle yarım yamalak dinledim ama işin özünü kapmıştım. Yağlı hamur mayalanır, buzdolabında iki saat dinlendirilir, sonra açılıp üstüne tereyağı sürülüp katlanır, açılır, tereyağı sürülür katlanır….Tabii ki de ben de yapardım.
Neden haftasonunda serbest serbest değil de hafta içi bir günde bu işe giriştim, bilmiyorum. Olur öyle, eserler. Aslında tüm bunlar bu blogun kışkırtmacası. Acayip güzel kruvasan yapacak, sonra da burada havalı havalı anlatacaktım. Hayal buydu.
Tam kruvasan olduğunu söyleyemem, hatta uzaktan dış görünüşü dışında kruvasanla alakası bile yoktu galiba yaptığımın. Farklı, değişik bir şey oldu, ben de yazmaya karar verdim. Her zaman süper ötesi şahane şeyler yapmıyor insan. Hele ki mutfak, tam bir deneme yanılma atölyesi. Belki bu seferlik olmadı ama bir dahaki sefere olması için neler yapmam gerektiğini artık daha iyi biliyorum.
Bunlara “Selgin Çöreği” adını koyup tarife başlayalım. Bu arada, bu sefer her zamankinden çok fotoğraf çektim. Becerebilsem video koyacağım ama biri yardımcı olmadıktan sonra yapmak zor. Tek yardımcım Defi ki o da yardım mı ediyor, elime ayağıma mı dolanıyor, tartışılır. Neden daha çok fotoğraf veya videoya ihtiyaç duyduğumy da şöyle açıklayayım. Daha inandırıcı olmak için. Çünkü geçen hafta bir blog okuyucusu “Havıçlu Kek”i tarife birebir uyarak yapmış olmamış.
Benim çöreğimin malzemeleri:
Hamuru için:
– 50 gr tereyağı
– 180 cc süt
– 1 yumurta
– 350 gr un
– 1 çorba kaşığı toz şeker
– 1 çay kaşığı tuz
– 5 gr kuru maya Y
ağlamak için: 100 gr kadar eritilmiş tereyağı
İçi için: Öğütülmüş çikolata ve ceviz karışımı.
Yapılışı:
Hamuru güzelce yoğurup buzdobaında iki saat kadar bekletiyoruz.
İkinci saatin sonunda tezgaha alıp açmaya başlıyoruz.
İyice incelttikten sonra üstüne eritilmiş tereyağı sürüp kenarlarından içe doğru katlayıp yeniden açıyoruz, sonra yağlayıp katlıyor ve açmaya devam ediyoruz. Benim en büyük hatam burada oldu. Baktım ki çok yağlı olacak yağlamadan katlayıp hamuru açtım. Üç seferde bir yağ sürdüm. Bana çok yağlı gelmesine rağmen çok daha fazla yağlamak gerekiyormuş. Bir yerden sonra hamuru üçe ayırıp açmaya ayrı ayrı devam ettim. (Yağlı hamuru açmanın normal hamuru açmaktan oldukça zor olduğunu söylemeliyim.)
İki yağlama, dört katlayıp açmadan sonra hamuru uzun vir parça halinde açtım ve üçgenlere böldüm.
Üçgenlerin üstüne hazırladığım çikolatalı cevizli karışımdan döktükten sonra üçgenleri tabandan tepeye doğru katlayıp tepsiye dizdim.
Tüm hamura aynı işlemi yaptıktan sonra çöreklerin üstüne çırptığım bir yumurtayı fırçayla sürüp fırında 180 derecede üstleri iyice kızarıncaya kadar pişirdim.
Fırından çıkıp biraz dinlendikten, ılıklaştıktan sonra kahvenin yanında çok güzel oldu.
Defi de yatmadan önce iki tane yiyip bir bardak da süt içti.
Çörekler yağlı olduğu ama yeterince de yağlı olmadıkları için soğuyunca biraz sertleştiler ama öyle yenmeyecek gibi filan değil.
Sabah okula gitmeden önce Kem’e iki tane mikrodalgada biraz ısıttım, akşam fırından çıktıklarındaki lezzetlerine kavuştular.
Bu da benim böyle bir mutfak maceramdı. Kısmi başarıyla sonuçlandı ama denemeye devam edeceğim.
Bu yazı da böyle bir yazıydı. Yapan, deneyen olursa ve de çuvallarsa ben suçu şimdiden üzerimden atmış durumdayım.
Bildiğim buna benzer bir tarifte (denemişliğim var, leziz olmuştu lakin yaş itibariyle artık ağır olacağından yapmıyorum) hamuru açıp biraz dinlendirdikten sonra, üzerinde eritilmiş tereyağı gezdirip rulo yapıp buzluğa veriyorsunuz, 10 dakika sonra bir daha, 10 dakika sonra bir daha… Sonra iki dikdörtgen parça hamur, arasına canınız ne isterse, üzeri de yine yumurtalı hatta çörekotlu olarak fırınlıyorsunuz (ben bir de kıymalı yapmıştım ki: tam kalbimizin dostu idi). Hamuru neredeyse hazır milföyden farksız oluyor. O hamurla da kruvasan -ya da benzerleri- şahane olur eminim.
Ege’de bazı yazlık yerlerde zeytinyağlı ev baklavası satarlar ya, bu hamur da zeytinyağlı olur mu acaba? Şöyle baharatlı-peynirli akdeniz tadında bir şey denesek mi ki?
Anlattığınn kıymalıya bizimkiler “kavurma börek” der. Ona en az bir yarım gün ayırmak gerekir ve bayağı eziyetlidir. Dedem rahmetli canı istediğinde ananeme, “Çocukların canı çekmiştir, bir kavurma börek yap da yesinler,” derdi. Bir gün zaman olduğunda mutlaka layıkıyla deneyeceğim. İçindeki yağ miktarını düşününce de bir daha kruvasan yiyebilir miyim, bilemiyorum.
zamanında bir tanıdığım evde milföy pasta yapardı.. sanırım nerdeyse tüm gün sürerdi.. mutfak sevse de insan biraz daha pratik şeyler isteyebiliyor..
bi de ben bunun yapılışını.. meryl streepin bir filminde izlemiştim..
iştah açıcı ötesiydi…
hem de julie and juliada değil.. it’s complicated da.. =)..
sevgiler.. keyifle ve afiyetle..
ayyy…ben o filmi seyrettim ama dediğini hatırlamıyorum. ne komik bir filmdi. adam ikinci karısını ilk karısıyla aldatıyordu değil mi?
yalnız biraz çakma olacak ama bir dahaki sefere milföyle yapacağım. eh, n’apalım, bende o kadar, 1 gün ayıracak zaman yok.
ama bu ev usulu.. pastane usulu kruvasan hakikaten çokkk eziyetli ve masraflı mesela yağı daha fazla ve kiloya 4 yumurta girer
KESİNLŞKLE KATILIYORUM… 😦