Mor Fil’in Seyir Defteri

~ Kendi kendime, öylesine…

Mor Fil’in Seyir Defteri

Daily Archives: 11 Kasım 2011

KEDİLER GÜZEL UYANIR / Yekta KOPAN

11 Cuma Kas 2011

Posted by Selgin BİBER in Bir Kitap Hakkında

≈ 9 Yorum

Etiketler

Kediler Güzel Uyanır, yekta kopan

Yol kitaplarının benim için yeri ayrıdır. Yollarda okuduğum kitapların arkadaşlığı diğer zamanlarda okuduklarıma göre başka oluyor sanki. Yoldan çok önce planlamaya başlıyorum ne okuyacağımı ve her zaman planladığımdan bambaşka bir kitap okuyorum. Alıştım artık buna.

Bu seferki yol kitabım Ağaçkakan’dı. Hani şu yaşıma gelip, bunca kitap okumaya rağmen okumamışlığımın yüzkarasıydı Ağaçkakan.Yoldan önce başlamıştım, yol da buna elverişliydi, bitirecektim. Olmadı. Giderken nedense canım hiç kitap okumak istemedi, dönüşteyse elimde “Kediler Güzel Uyanır” vardı.

Bu kitapla ilgili herkes için değişmeyen bir durum var sanırım. Şöyle bir kapağını kaldırıyor, dur birkaç sayfaya göz gezdireyim diyor ve bırakamıyorsunuz. Neredeyseniz orada bitirene kadar kalıyorsunuz. Kitapçıdan çıkıp Saray Muhallebicisi’nde aynen dediğim gibi başlayıp vişneli tiramisu eşliğinde kitabı bir solukta bitiren birini biliyorum mesela*.

Bu kitap benim yolumun  Aksaray-Bolu kısmına denk geldi. Bu arada Defi bir mucize eseri kesintisiz uyudu. Aksaray’da mola bitiminde bir kahve aldım ve arka koltukta okumaya başladım.

Daha ilk sayfalarda bir salyangozun sarmalında dolaşmaya başladım, sonra benim gibi fotoğrafları sevmeyen, bulutlara bakıp onları dinleyen bir babaya rastladım.

Çocukken oynadığımız bir oyun bana göz kırptı.

Rüyalarımın her ne  kadar gün boyu sakatlanan zihnimin koltuk değnekleri olduğu söylense de bana uzun zamandır göremediklerimi görme, gidemediğim yerlere gitme fırsatını sundukları için bir kere daha sevdim onları.

Anadoluhisarı’nda esnaf arasında dolaşırken, annemle çıktığımızda onunla bununla konuşmaktan yarım saatlik işimizi iki saatte halledemediğimiz çocukluğumun Pendik Çarşısı geldi aklıma.

Sabahları cep telefonumun alarmıyla değil de ananemin eski kurmalı, tepesinde sağlı sollu iki takkesi olan çalar saatiyle uyanmadığıma hayıflandım.

Okunacaklar olarak bir kitaplığın raflarına sıkıştırdığım kitaplarımın kalabalığını duydum uzaklardan. Her biriyle kavuşmaya daha ne çok zaman olduğunu düşündüm.

İlerde çok eskilerden kalan bir Pazar sıkıntısı karşıladı beni. Çocukken o sıkıntıyı bir tek benim böyle katranlı yaşamadığıma sevindim. Büyüdükten sonra hayatın telaşından Pazar sıkıntısı yaşamayalı ne çok zaman geçmişti, şaşırdım. Çocuklarımı düşündüm, onların o küçücük yüreklerine çöreklenebilecek o kasveti dağıtmaya karar verdim. Aklıma geldi, canım çekti, eve dönünce tatilin son günü Çarşamba olsa da yine de umursamadım, Pazarmış gibi lahmacun yaptım onlara.

Sabah erken saatte, hava aydınlanmadan yola çıkarken kafamı kaldırıp baktığımda gördüğüm rakı burcundaki yıldızlar bir kez daha gün ışığında parladılar sonra.

Fiillerin içinden geçen filler gördüm.

İnsan sevdiğini yanındayken nasıl özlerse, bir zaman sonra o sevgiden geriye eksile eksile hiçbir şey kalmayabileceğinin ihtimal dahilinde olması telaşlandırdı beni.  Ön koltukta araba kullanan sevdiğime baktım. İlk evlendiğimiz yılları, bu yolu otobüsle gidiş gelişlerimizi, onun omzuna başımı koyup uyumalarımı hatırladım. Eve gitsek, kanepeye otursak, dizine başımı koysam, film seyretsek diye düşündüm.

Babamı, onunla konuşmayı özledim.

Bir zamanlar kalabalıklar içinde olanların gün gelip yalnızlığın dikenli tellerinin tenini sıyırmasıyla akan kanlarından  beslenenlerin sözlerinin yakıcılığı içimi acıttı. Yaşlanmaktan, kimsizleşmekten bir kere daha korktum.

Yıllar öncesinden gazetenin üçüncü sayfasında çıkan küçük bir trafik kazası belirdi gözlerimin önünde. Ölen arkadaşımın kardeşini, acısını depreştirmemek için yıllardır arayamamışlığım utandırdı beni. İlk fırsatta aramaya karar verdim.

Tıp okumuşluğuma, yirmi yıl önce başladığımda sözcüklerimi terk edişime hayıflandım.

Otobüste, parkta, bankada, kuyrukta yanımda yöremdeki hiç tanımadığım biriyle hiç istemediğim halde konuşmanın huzursuzluğu kapladı içimi.

Bolu Dağı tüneline girerken kitap bitti.

Öyle yani…

İkisini çok sevdim. En çok Salyangoz’u sonra da Pazar Günü’nü. Geometri’yi kendime uzak buldum, belki de zekilik gösterilerini sevmediğimden. Matruşka farklıydı ama bir yerlerden nedense gözüm ısırıyordu ya da ben yanılıyordum, origami öykülerle karıştırıyordum.

Neyse ne, ben ne düşündüysem, ne hissettiysem bu beni ilgilendirir. E, o zaman bunca laf niye?

Sözün özü, okuyun derim. Öykü güzeldir. Bunlar usta işi kısa, güzel öyküler. Gece yatarken okuduğunuzda ertesi sabah rüyalarınızdan kediler gibi güzel uyanabilirsiniz. O kadar.

Newer posts →

Bu bloga eklenen en son yazılardan haberdar olmak ister misiniz? Lütfen posta adresinizi bırakın.

Diğer 693 aboneye katılın

BEN DE BURADAKİ KİTAPLARI OKUMALIYIM DİYORSANIZ…


idefix Satış Ortağı

Ne aramıştınız?

Kasım 2011
P S Ç P C C P
 123456
78910111213
14151617181920
21222324252627
282930  
« Eki   Ara »

günceller

actifry Alzheimer Hastalığı Antakya barcelona barış bıçakçı benjamin parzybok Berlin bira Birecik blog bulgur pilavı cenevre cevizli ekmek diyet domates domatesli ekmek domingo kitap e-ekmek atölyesi ekmek ekmek makinası günün menüsü havaalanı hayaller imza: karın Islak Köpek Kokusu Kadıköy kadınlar kek kitap eleştirisi kitaplar kitap tanıtımı kitap yorumu koltuk kopenhag kurabiye kızlar lazanya lezzetli öyküler makarna Mathias Enard mayalı hamur mutfak New York Norveç okuma listesi okur notu paris patates peynirli ekmek pilav rejim roka salatası rüya Selimiye sevdiklerim seyahat Siri Hustvedt su süt tavuk Tirza unutmak uçak walter benjamin yaşlılık yekta kopan yumurta YİTİK ÜLKE çocuk çocuklar örgü öykü İmza: Kızın İstanbul şarap

Son Beş Yazı

  • YAPILACAK İŞLER LİSTESİ
  • LVIV – UMOS 6
  • KOPENHAG – UMOS 5
  • SÖĞÜT / SELİMİYE – UMOS 4
  • PAMPOROVO – UMOS 3

Ne hakkında yazmışım

  • Alıntı
  • Bilimsel sekmeler
  • Bir Film Hakkında
  • Bir Kitap Hakkında
  • Bir Kişi Hakkında
  • Bugün Ne Pişirsem
  • Dialoglar
  • Ekmek
  • Neresi
  • SAĞLIKLI BESLENME, SAĞLIKLI YAŞAM
  • Sağlıklı ve Lezzetli
  • UMOS
  • UYGUNSUZ ÖYKÜLER
  • YAŞ ALMA
  • Yemek Tarifi
    • Klasik kokteyller
  • ZGZT
  • İşte Öyle Bir Yazı
    • Yazı Egzersizleri

Gelenler gidenler...

  • 837.853 hits

Off ne yazıymış ama… kaçırdıysan hâlâ okuyabilirsin

  • ANGOSTURA BITTERS
  • SERENAD / Zülfü LİVANELİ
  • İNTİHAR DÜKKÂNI / Jean Teulé
  • PAŞA ÇAYI
  • YAPILACAK İŞLER LİSTESİ
  • BİR DOKTORUN MESLEĞİNİ BIRAKIŞININ SEBEPLERİ
  • INCENDIES
  • VEDAT MİLOR, ÇİBÖREK ve SONRASI
  • AMSTERDAM, SUSAN MILLER ve LOLIPOP

Blogroll

  • Atalet
  • Ayşe'nin Kitap Kulübü
  • Banu'nun Dünyası
  • Bir Tek Aşk
  • KakaraKikiri
  • Lale'nin Bahçesi
  • Leylak Dalı
  • Mindmills
  • Qunegond'un Penceresinden

Gevezelikler

selgingb tweetleri

Geçmiş Zaman Olur Ki…

Her hakkı saklıdır…

Bu blogda yayınlanan her tür yazının, blog yazarı tarafından başka bir kaynak gösterilmedikçe, her hakkı saklıdır. İzinsiz olarak kısmen alınmamalı ve çoğaltılmamalıdır. Aksi takdirde gerekli işlem yapılacaktır...

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Diğer 618 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle
 

Yorumlar Yükleniyor...