Etiketler
Oyuncular: Jeremy Irvine, Emily Watson, Peter Mullan, David Thewlis, Benedict Cumberbatch, Tom Hiddleston, Eddie Marsan, Toby Kebbll, Niels Arestrup
Oscar yaklaşırken bizim evde de film seyretme miktarımız arttı. Dün Savaş Atı’nı seyrettik.
Filmler konusunda yorumlarımı sakın ola ki, eleştiri filan sanmayın. Sinemadan sanat anlamında pek anlamam. Yılda seyrettiğim film sayısı muhtemelen ortalamanın üstündedir ama sıradan bir seyirciyim. Seyrettiğim filmin ayrıntıları beni etkilemişse, aklımda kalmışsa bence güzeldir. Bunları neden söylediğime gelecek olursak…
Savaş Atı, olağan bir Spielberg filmiydi bence. Bütçesinin yüksek olduğu neredeyse her sahnede bağırıyordu. Bana göre filmde kayda değer tek bir sahne vardı, o da filmin başlarında atın sabana sürüldüğü sahneydi. Filmin sonlarındaki büyük savaş cephesi sahnesi ise olabildiğince suniydi.
Atın alnındaki eşkenar dörtgen, yıldızımsı beyaz leke bana The Black Beauty’yi hatırlattı. O at da böyle bir işaret taşımıyor muydu? Bu at tam da Black Beauty’yi kafamda canlandırdığım gibi güzel bir attı.
Spielberg yapmış diye, çok para harcanmış diye illa da iyi olması gerekmiyor.
Film bir saatini doldurmamıştı ki, Bizim Bey sıkıldı, gitti. Biz de Kem’le yapacak daha iyi bir işimiz olamadığı için oturup seyrettik. Biz seyrederken Defi uyudu. Sinemada olsam muhtemelen ben de uyurdum. Ben hazır oturmuşken Defi’ye ördüğüm hırkanın ikinci kolunu da bitirdim. İyi oldu yani.
En iyi film adaylarından Midnight in Paris ve Descendants’ı seyrettim. Bence üçü de en iyi filmi alamaz. Bakalım seyre devam edeceğiz. Diğerlerinden umutluyum. Belki The Tree of Life olabilir. Artist’i de merak ediyorum. En çok izlemek istediğim film Hugo. Sebebi de yönetmeni, Martin Scorsese.
Savaş Atı’nda başroldeki Jeremy Irvin, ilk filmi olmasına rağmen oldukça başarılıydı. Bir de filmde atlar güzeldi. Atların ne kadar akıllı olduklarını görüp hayran kaldım.
Bizim gibi yapacak bir şeyiniz yoksa seyredin derim. Başka ikinci bir film alternatifiniz varsa onu seyretmek düşünülebilir. Savaş Atı’nı bence seyretmek için fazla çaba göstermeye gerek yok. Seyretmezseniz bir şey kaybetmezsiniz.
Aa, tabi bir de bu görüşlerimin çibörek sonrası filmi seyrederek oluştuğunu belirtip yorumu size bırakıyorum.
Bu filmi izlemedim ama fragmanı beni sarmadı, formüller üzerine kurulmuş bir film gibi geldi bana. Ama izleyeceğim sanırım bir ara. The artist ise çok fazla abartılmış gbi geldi bana. Şimdiye kadar adatlar araında en iyi gelen the tree of lidfe oldu. Bir de adaylar arasında yer almayan anonymous çok iyi.
Ben de Artist için benzer şeyleri düşünüyorum ama yine de önyargılı olmamakta kararlıyım. The Tree of Life’a iki kere başladım. İkincisinde 35 dakika geçmesine rağmen hala konuya giriş yapılamadı. Yine de seyredeceğim ama. HAkkında bu kadar konuşuluyorsa sonuna kadar seyretmek gerekir diye düşünüyorum. bir de sevdiğim iki oyuncu var, Brad Pitt ve Sean Penn.Konuyu henüz anlamadım ama inatla da herahngibir yerden okumadım, beynim bakir kalsın diye. Öyle yani…
Ben de seyretmek niyetindeydim cayayım bari, zaten şüphelerim vardı. Hugo’yu izledim, tamam eğlenceli, görkemli sahneler var ama sinemada 3D gözlükle izlemediğimden midir nedir çok da fazla keyif almadım, çocuk filmi gibi geldi. Artist ise oyuncular çok iyi olmasına rağmen bana anlamsız bir çaba gibi göründü. Benzeri bir sürü eski film vardı açar bir Rudolph Valentino filmi izlerdik diye düşündüm, tabii bunlar benim kişisel görüşlerim otorite değilim ve Artist’i beğenen çok kişi var. Tree of Life’ı da izlemeyeceğim sanırım, yeterince Oscar’lı fim izledim, hepsini de vasat buldum. Bir tek Help eğlenceli ve renkli geldi o ka:))
Bakalım sonuç ne olacak…
Daha henüz yazmadım ama Descendants’ı seyret. Bir de The Another Year var ki, bence sen onu kesin seversin. Hugo’nun 3D olduğunu öğrendikten sonra hevesim kaçtı. Ben bir de Marilyn’le 1 Hafta’yı merak ediyorum.
Descendants’ı seyrettim, güzel tamam ama bence Oscarlık değil. The Another Year’ı epey önce izlemiştim, bak onu sevdim işte. Marilyn’le Bir Hafta’yı ben de merak ediyorum…
Descendants Oscarlık değil ama yine de fena değil. En azından zaman kaybı hissi yaratmıyor. bir de bence orda geleceğe yönelik yeni aktrist keşfi var. Alex.