Etiketler
Dün kar yağıyordu, her şey birbirine karışmıştı.
Ben rüya görmem, ama dün gece rüyamda
adamın biri bana viskisinden ikram etti.
Ben de şişenin ağzını sildim, kaldırıp
ağzıma götürdüm. Hani, uyanmazsan,
düşüp ölürsün dedikleri rüyalardan biriydi
bu sanki. Uyandım! Ter içinde.
Dışarda kar dinmişti. Ama, Tanrım,
nasıl da soğuktu hava. Korkunç.
Pencereler buz gibiydi dokununca.
Yatağıma dönüp bütün gece yattım,
yeniden uyurum, yeniden o rüyayı görürüm
korkusuyla… Şişeyi ağzıma götürürken
ve o aldırışsız adam şişeyi gene kendisine
vermemi beklerken. Gökte sabaha kadar
çarpık bir ay, sonra pırıl pırıl bir güneş.
Daha önce, “yatakta sıçramanın” ne demek
olduğunu hiç bilmezdim.
Bütün gün damlardan dökülen karlar.
Araba lastiklerinin ve yürüyenlerin gıcırtısı.
Bitişikte kar küreyen yaşlı bir adam var.
Arada bir küreğine yaslanıp dinleniyor.
Kim bilir neler düşünüyor
kalbini dinlendirerek.
Sonra yeniden sarılıyor küreğine.
Devam ediyor işine, evet. Devam ediyor.
Raymond CARVER
(Çev. Cevat ÇAPAN)