Etiketler
balans, Bauhaus, Carrefour, kadın blogger, okan bayülgen, spot lamba
İşte bakın, blogdan ikinci uzaklaşma denememde de kısmen başarısız oldum. N’apalım, bunları yazmazsam, size anlatmazsam çatlardım. Blog yazmak bir çeşit balans ayarı yapmak gibi bir şeymiş.
Birincisi, dün Okan Bayülgen’in programına çıkan blogger kadınlar beni baydı. Bir kere hemen hepsinin profili benzerdi. Devletşah hariç. Belki de bir arkadaşım zamanında benim blogumu Devletşah’a benzettiği için ona karşı yanlı davranıyor olabilirim. Neyse bundan sonra ortak noktamız onunla çok fazla kalmayacak, çünkü defterime artık çok az yemek tarifi yazacağım. Yine de söylemeliyim en iyi konuşan Devletşah’tı. http://www.ikonjane.com blogunun sahibi bence fazla hem de çok fazla profesyoneldi. Bloggerlığın amatör ruhu çok gerilerde kalmış gibime geldi.
Neyse, ben biliyorum ki oraya çıkanlardan çok daha iyi yazan ve bunu sadece kendi için yapan, blogu üzerinden kazanacağı parayı düşünmeyen bir sürü kadın blogcu var. Okan Bayülgen’in talihsizliği bu kadınları, sanki kadınlar sadece moda veya yemek yazabilirmiş gibi oraya çıkarmış olması. Balansı bozuk bir programdı anlayacağınız.
İkinci balans olayı gerçekten komikti. Şöyle ki, Bizim evin girişinde ayakkabı çıkardığımız, vestiyerin olduğu bir yer var. Vestiyeri göz ardı edersek evimizin en güzel yerlerinden biri diyebiliriz orası için. Çünkü asma tavanı ve tavana gömülü her kenarda birer adet olmak üzere dört adet spot ışığı var-dı. Uzun zamandır iki tane ile idare ediyorduk. İksi epey zaman önce patlamıştı. Geçen hafta ikinin biri de gidince tek göze kaldık.
Dün akşam spot lamba almak üzere önce Bauhaus’a gittik. Koca Bauhaus’ta bulamadık. Görevli yüzümüze bakmadan “Artık bunlardan yok,” dedi. İşte en korktuğum şeylerden biri. Modeli geçmiş, belki de artık üretilmeyen bir ürün vardı elimizde. Öyle olur ya…Uzun zamandır kullandığınız, hiç de değiştirmeyi düşünmediğiniz bir şey ansızın bozulur, tamir ettirmek istediğinizde diyelim ki bu bir yere monteedilen bir şey olsun, kel alaka bir sürü şeyi onunla bağlantılı değiştirmek zorunda kalırsınız.
Sonrasında bir de Carrefour’a bakalım dedik. Ben önden kızla avize, elektrikli eşyalar kısmına gittim. Görevli filan yoktu. Bekledim. Sonra yanımdan geçen bir görevliye reyonla ilgilenen kişiyi sordum. Ben yardımcı olmaya çalışayım, dedi. Elimdeki spot ampülün kenarında silik şekilde 50W, 230 V yazdığını okuyabilmiştim. O da baktı baktı, bir şeyler geveledi. Dayanamadım, anlaşıldı siz de en az benim kadar çakozlamıyorsunuz bu işten, dedim. Dediğimi de anlamadı. İki olumsuzu bir cümlede kullandığım için mi anlamadınız, diye sordum. Ben işime döneyim, deyip mobilya reyonuna yöneldi. O arada Bizim Bey’le oğlan geldiler. Ben kenardaki yazıları Bizim Bey’e okutmaya çalışırken de reyon ilgilisi, beni siz mi çağırttırdınız, diyerek geldi. Hep birlikte spotlara bakmaya başladık.
Adam, balanslı mı, diye sordu. O ne ki, diye cevap verdik. Bunlar balanslı, diyerek bir takım lambaları gösterdi. Balanssız herhalde, dedim. Bizim Bey, bilmiyoruz balanslı olup olmadığını, dedi. Adam, balanslı olsaydı kolaydı, dedi. Artık bunlardan bulunmuyor mu, diye sordum. Balanssız zor bulunur, dedi. Belki de balanslıdır, dedim. Açınca ışık giderek kuvvaetleniyor mu, diye sordu. Yok, açıyorsun yanıyor, dedim. Balanslı da alamazsınız siz şimdi, dedi. Eee…n’olacak, diye sorduk. Elektrikçilere sorun, dedi. Balanssız belki bulursunuz.
Carregour ve Bauhaus’ta bulamadığımız ampülü mahalle elektirkçisinde bulmamız hiç de inandırıcı gelmedi. Elimizde spot lambamız hayallerimiz yıkılmış bir şekilde Carrefour’dan çıkarken Bizim Bey söyleniyordu, başlıycam sana da balansına da…
İnanın bence, bizim spotları genelde mahalle elektrikçisi (Merih Elektrik) değiştirir ya da Ikea’da buluruz bazen aradıklarımızı. Bizde balanslı da var balansız da son moda LPG mi diyorlar bilmiyorum öyle bir harfli olanlardan da var, çeşit çeşit. Ama en fazla dayananlar İkea’dan alınanlar:-)
IKEA evimizin herşeyi aklımıza gelmedi. Bir de o balans değil, balastmış.
Bu arada Okan Bayülgen’in blogcularını kaçırdığıma üzüldüm. Bilsem kaydederdim en azından:-(
Çok şey kaçırmamışsın. Ya da uzun zamandır devam eden bir blogcu olarak saçını başını yolabilirmişsin.
ya elimde olmadan bilmişlik yapacağım ama o balasttır balans değil 🙂
kadın bloggerlar sadece yemek yazanlardan oluşmuyor ama bence çoğunluk onları takip ediyor diye onlar biliniyor. yoksa mesela endişeliperi var, aslıberry var. var da var. aynı senin gibi herşey hakkında kadınlar yani. asıl onlar çıkmalıydı bu programa bence.
Hayatta da çok bilmişlik olmaz hatta bir bilenin fikrini beyan etmesi çok yerinde ve doğru olur. Kaldı ki, sen bunun okulunu okumuş koskoca elektrik mühendisisin. Adam bir balans tutturmuş gidiyordu. Peki muhterem kardeşim merak ettim, bu balastlı balastsız arası fark nedir? Bencağazı bir de bu konuda aydınlatırsan müteşekkir olurum.
Ben de sadece Devletşah’ı izledim, diğerleri süzülüp dururdu o konuşurken, koca daha fazla tahammül edemeyince kanal değiştirdik. Kıskandık da ondan mı ki:))) ama Okan haklı, en çok rağbet gören bloglar moda ve yemek tarifi blogları, tabii onları çıkaracak. Kim netsin bizim sanatsal, edebî yazıları:))
Kune’nin dediği gibi bence mahalle elektrikçisi daha yüksek ihtimal, sen bir dene…
Bir de ben bugün o bloglara baktım, evet bizim bloglar biraz ağır kaçıyor galiba. Kitap okunmayan ülkede kitap yazısı yazıyoruz. Sabah Bizim Bey’e (o program sırasında horlama serenadındaydı) “millet ne paralar kazanıyormuş bloglardan” dedim. “Sen de kazan,” dedi. “Kitabın yazarı para kazanamazken mi?” diye sordum. O da bunun üzerine bir parça peynir daha attı ağzına.
Galiba doğrusu mahalle elektrikçisi ama Bizim Bey’in elinden iş gelmesi, cimri değil tutumlu olması, iki lamba değiştirmek için elektrikçinin en az 50 lira alacağı gibi bazı gerçekler var.
Damat kayınpeder toprağından olurmuş, öyle derler. Ben olacakları sıralayayım: Önce muhtemel yerlere ampul bakılacak (IKEA, elektrikçi, vs.) Bir şekilde bulunacak. Burada hikaye ikiye ayrılıyor. Ya takacak ya da olmayacak elektrikçi mecbur gelecek ve o parayı alacak. 🙂
Rahmetli babam bu konularda pek becerikli değildi. Bir keresinde musluğun contasını değiştirmek için tesisatçı çağırmıştı (öncesini anlatmayayım) tesisatçının istediği parayı duyunca “bir conta bu kadara mı takılır?” demişti ve cevabını almıştı: “Madem öyle contayı sen değiştirseydin abi!”
Bu da bir blog yazısı kadar oldu.
Öyle yani…
=) perpa.. bimilyon kat.. elektril elektronik.. herşey var.. =)..
ben de üzüldüm..nerden bulmuş ta çağırmış onları ki okan.. gidip bakiim vidyosunu bulabilir miyim..
yıllar önce.. bi yerde.. canım teyzem oya yazıp oya modeli download ediyor diye bi hiciv okumuştum bi yerde.. daha blogcu değilken.. =P.. ve çoğu blogcu internette yemek tarifi ararken blog işlerine bulaşöış.. g,b, iki benzemez not bırakayım.. eh gideyim artık ..