Etiketler
www.edebiyathaber.net teki video-öykü uygulamasının 3. sü sonuçlandı.
Bilmeyenler için kısa bir özet geçeyim. Bu sitede verilen bir kısa filmin çağrışımlarıyla yarım A4 sayfası uzunluğunda bir öykü yazıp gönderiyor sonra da editörün gelenlerden seçki yapmasını ve o seçki de sizin yazdığınızın olmasını heyecanla bekliyorsunuz. Benim için öyle oluyor. Bunca zamandır yazıp, edebiyat dergileri ve çevresinden kendilerini genelden elit görmeleri yüzünden uzak durmuş biri olarak bu uygulamayı çok severek takip ediyorum.
Bu seferki film Kieslowski’dendi. Son katılım tarihi 14 Şubat olması sebebiyle sanırım Aşk temalı bir film seçilmişti. Her seferinde seçilen filmler giderek zorlayıcılık açısından daha da kışkırtıcı oluyor ya da bana öyle geliyor.
Filmi buradan izleyebilirsiniz.
http://www.youtube.com/watch?v=kSQVUaqc_uw
Bu da filmin bana çağrıştırdıklarıyla benim yazdığım kısa öykü. Yollarken başlık olarak BAZEN yazmışım ama kendim BOŞLUK diye kaydetmişim.
Bazen herşey olup bittikten sonra insan kendinde o cesareti bulabiliyor. Olayların içindeyken bir adım geriye atıp kendine dışarıdan bakabilmek öyle imkansız ki. Şimdi gecenin sessizliğinde artık çok uzaklardayım. Geçmişin benim için sayfaları çevrilip kapatılmış, ortadan çoktan kaldırılmış bir defter olmasını ne çok isterdim…Öyle ki bir adım geri atmak değil, bir dürbün gerekli bana kendi eski halimi görmek için.
O akşamı düşünüyorum…Hayatımın değiştiği akşamı. Bitti, yolun sonu burası demiştim. Bitmişti yol bitmesine de ne yazık ki hala yaşıyordum. Adeta cansız bir bedeni eve sürüklemiştim. Boğazım kupkuruydu. Onca bağırmaktan sonra dilim damağım birbirine yapışmıştı. Belki de tek istediğim uyumak ve bir daha uyanmamaktı. Tüm bedenim bir hıçkırığa teslim olmuş sarsılırken bir el… bir el tüm şefkatiyle dokunsaydı omzuma acaba değişir miydi o gece yaşadıklarım? O el bana anne sütüyle doymuş bir bebeğin annesinin boynuna uzanan elinin dinginliğini verir miydi?
Omzum hala öksüz. Sarsakça devrilmiş bir şişeden akan sütün damlalarıyla lekelenmiş ruhum o gecenin üstüne kurulmaya çalışılmış derme çatma iskeleti taşıyamayacak kadar huzursuz. Üzerinden çok zaman geçti ama hala bir gün darmadağın olacakmışım ve her bir parçam boşlukta sonsuzluğa doğru saçılacakmış gibi hissediyorum.
Bana hiç dokunmamış o elin hiç tanımadığım sahibini her gün biraz daha artan bir umutsuzlukla özlüyorum.
Film üzerine yazılan diğer on bir öyküyü buradan okuyabilirsiniz.
http://www.edebiyathaber.net/yasasin-video-oyku-3-uygulama/
Uygulamaya sizi de bekleriz. Malum, katılan sayısı ne kadar çok olursa o kadar güzel ve heyecanlı oluyor…
eline sağlık, ben de takip ediyorum bakalım ilham gelirse katılmayı düşünüyorum aslında 🙂
Hadi bakalım, sana kolay gelsin. Dediğim gibi bana göre filmlerin dozu artıyor.
benim dikkatimi 12 öyküden onbirininyazarının kadın olması çekti=).. bu öykündeki yoğunluk diğerlerinden çok farklıydı.. sevdim=)