Etiketler
Şimdi başlığa bakıp da, “Bu da nesi?” diye soruşunuzu duyar gibiyim. Aceleye mahal yok, açıklayacağım.
Bunun öncelikle bir tıp terimi olduğunu söyleyerek başlayayım. Yok yok, tıbbi konularda yazmama prensibi çiğneyecek değilim. Mecburen girizgah böyle, yapacak bir şey yok.
Evdeki 1989 basımı, Prof Dr. Utkan Kocatürk tarafından yazılmış tıp terimleri sözlüğündeki karşılığına göre ‘kuyruksokumu kemiği’.
Şekil olarak gösterecek olursak şöyle:
Ulu bilgi kaynağı Wikipedia’da yazdığına göre (şekli de oradan aldım) ise kuyruksuz primatlarda (primat nedir diye sormayın, n’olur) omurganın son kısmına karşılık geliyor. Aslında evrimsel süreçte bir çeşit kuyruk kalıntısı. Öyle kuyruk kalıntısı deyip de geçmemek gerekiyor. O kadar önemli fonksiyonları var ki… Bir kere oturuken tripodun üçüncü bacağı işlevini görüyor. Diyelim ki, şöyle bir arkanızı yaslanıp iyice yayılarak oturmak istediniz…os coccyx olmazsa olmaz. Daha da önemlisi defekasyon (kibarca nasıl söylenir bilemedim, büyük abdeste çıkmak diyelim ve geçelim) ve mikturasyon (işemek) ile ilgili önemli kasların da tutunması için çok ama çok önemli bir yapı.
Yani, öz cümle normal şartlarda varlığından haberdar bile değilizdir ama o önemlidir. Sizin için en basitinden defekasyon ve mikturasyon ne kadar önemliyse, önemi o kadardır. Misal ben kabız insanlardan pek çekinirim.
Diyelim ki, bir gün kıç üstü fena şekilde düştünüz. Günümüzde benim çevremde moda olduğu üzere bu, genelde bu mevsimde vücut hamken (biraz karta kaçtıktan sonra, demeyeyim de) kayak yapmaya heveslenildiğinde oluyor. İşte o zaman os coccyx kendini hissettiriyor. Feci şekilde hem de… Oturup kalktığınızda, eğilip doğrulduğunuzda, otururken bir şey almak için uzandığınızda… Aynı şey gibi, O’nun gibi.
O nasıl birisi, nasıl anlatsam?
Her gün yaşamınızdadır, varlığını bilir ama önemsemezsiniz. Vardır işte. Her şey yolunda giderken size ne yararı vardır, ne de zararı. Bu yüzden farkında olmadan onu yok sayarsınız. Sonra bir gün hiç olmayacak sebepten o kişi önemli hale gelir, en azından sizin için. Bu sefer bilinçli olarak yok saymak istersiniz onu ama işler artık değişmiştir. Siz onu yok saymak istedikçe eskiden onunla ilgili olarak göz ardı ettiğiniz her şeylerin her biri birer flaş patlaması şeklinde gözünüze gözünüze sokulur. Belki bir zamanlar birilerinin kuyruğu olduğunu sandığınız kişi olmazsa dengenizi sağlayamazmış, o zamandan sonra o ortamda o olmazsa varlığınızı sürdüremeyecekmişsiniz gibi hisseder, elde olmaksızın bir şekilde çekmekte olduğunuz acıdan yakınırsınız ve siz yakındıkça o kendi varlığıyla gurur duyar çünkü o çok eski zamanlardan beri var olabilmeyi başarmış bir yaratıktır. Siz acı çektikçe biraz daha sağlamlaşır yeri. Belki birkaç nesil sonra yok olacaktır ama işte bir nesli daha geride bırakmayı başarmıştır.
Bu yazı nereden çıktı derseniz, çıktı işte. Benimle gerçekten bir ilgisi yok. Bir arkadaş rica etti, onun derdine tercüman oldu diyelim.
Böylesi de komik oldu şimdi. Kendimi eczaneye gidip, ‘Bir arkadaşa lazım da…’ der gibi hissettim.
Neyse ki, biz o arkadaşla bunu konuşurken bir üçüncü kişi yanımızdaydı.
Öyle yani…
Aman onun ne menem birşey olduğunu iyi bilirim. Yıllar önce kendini tanıştırmıştı bana, kazara sehpa kenarına çarptığımda, tam 2 yıl her an acısıyla bana eşlik ederek. Evlerden ırak:)))
Geç olacak ama geçmiş olsun…
hehehe eczane bölümü alemdi… =)