Etiketler

, , , ,


Hep söylüyorum, benim yurtdışına gidişlerim genel popülasyonunkinden bayağı farklı oluyor. Sonuçta seyahatler iş odaklı olduğu için bazen şehri hiç görmeden geri döndüğümüz oluyor. Neyse, bu sefer şirketin genel yönetimi insafa gelmiş, bizim için toplantı sonrası, akşam yemeği öncesinde şehir turunu içeren bir toplu aktivite planlamışlardı.

Dört yüz yirmi kişiyi otuz küsür gruba bölmüşlerdi. Elimize bir Berlin haritası, bir de touchpad verdiler, hadi yallah çıkın gidin otelden, saat yedide de şurada olun, otobüsler sizi orada bekleyecek, otobülerle akşam yemeğine gidilecek dediler.

Grup liderimiz iki buçuk metre boyunda bir Norveçliydi. Önce, ‘Yandık biz,’ dedik. Çünkü adam daha o saat sarhoş gibiydi. ‘İşimiz iş,’ dedik.

Otelden çıktık, sağa döndük ve Tiergarten’a doğru yürümeye başladık. Daha on adım atmamıştık ki, Touchpad’e ilk soru geldi. Berlin ne zaman Almanya’nın başkenti olmuştur? İçimizde şükür aklı evvel bir Türk arkadaş Berlin turist rehberini yanına almıştı, bakıp hemen cevabı yazıverdik.1871. Evet, bilmiştik. Beşte başlayıp, yedide biten yürüyüşümüz boyunca hava karardıktan sonra iyice soğuyan havada bizi yürüttükleri için bolca söylenip biraz da fotoğraf çektim.

Bundan sonra hadi böyle devam edelim… 

Tiergarten

 

Brandenburg Kapısı

Nivea dükkanı…

Hayatımda anlamı büyük olan şeylerden biridir mavi kalın, hantal kutusuyla Nivea krem.

Annem için bir efsaneydi, diyebilirim.

Humboldt Üniveristesi

Buranın adı nedir, bilmiyorum.

Neyse ne, güzel görünüyor değil mi?

Bu gördükleriniz takım arkadaşlarım… Soru cevaplamaya çalışıyorlar…

Splinter & Klatt’ta ana galeri çıkışından tuvalete giden merdivenler. Pek manidar… O an için yani…

Splinter & Klatt tipik bir Doğu Almanya binası.

Graffiti zamanı… Kolektif bir eser… Sağ alt köşedeki el benim elim.

Splinter & Klatt’ta çok uluslu bir grup  insan  graffiti işine girişmişti.

Ultra sanatsal değeri olan graffitlerimizi yaptıktan sonra bol muhabbetli bir akşam yemeği yedik. Lakin onun fotoğrafı yok 🙂

Gecenin sonunda elbette sadık dostum olmadan uyuyamazdım.

Bir de yanında tereyağlı çörek varken ona nasıl ‘Hayır’ diyebilirdim ki?!

Sabah uyanıp da lobiye gittiğimde hepimizin yaptığı beceriksiz graffitilerden bir duvar yapılmış olduğunu görmek bizi mutlu etti. Bu kadar…. 

Bundan sonra “Daha Çok Kadın, Daha Fazla Başarı”…