Etiketler
Takip edenler hatırlar, bir ara bir proje patlaması tarafından beynim istila edilmişti. Bir tanesi İmza: Kızın idi. İmza: Kızın’da ilerliyoruz, çok güzel gidiyor. Bazı ufak tefek değişiklikler var, onu yakında burada anlatacağım.
Ondan önce yaklaşık bir ay boyunca bir kısa film projesiyle yatıp kalktım. İşim için yapmam gereken bir projeydi. Aslında başlarken bir çeşit danışmanlık yapmam gerekiyordu, sonunda neredeyse tamamını üstlendim, elimden geldiği kadarıyla. Metni yazdım, sonra castlı çekimleri izledim ve bana teklif edilen rolü oynadım. Tıpla meşgul olduğum hiçbir dönemde gün gelip de kendi yazdığım doktor rolünü oynayacağımı düşünmemiştim.
Neyse, böylelikle tam senaryo denmezse bile bir metin yazma deneyimi edinmiş (metni profesyonel biri senaryolaştırdı), kısmen de oyunculuk yapmış oldum. Şunu diyebilirim ki, bunlar cidden zor işlermiş. İzleyeceğiniz 5 dk lık film için günlerce uğraştık. Buyrun, huzurlarınızda kısa filmimiz. Yorumlarınızı merakla bekliyorum.
Çok beğendim,çok da başarılı buldum.Kutluyorum sizi; hasta yakınında kendimi buldum sanki…Benim annem olmaz sanıyordum ,ne çok yanıldığımı günbegün anlıyorum.İki yılımızı doldurduk bizde ,buna da şükür diyoruz .Teşekkürler.
Sevgili Arzu, cok cok gecmis olsun. Umarim gunler sizin ve onun icin cok zor gecmez. sevgiler…
Videoyu izledim. Aslında sizi tanımak gibi bir dürtüyle izlemeye başladım ama, hayatımızda bir alzheimer hastası olması, bakımından sorumlu olmasam da onu her gün görüp hastalığının seyrini izlemek gibi bir mecburiyetim olması gibi sebeplerden, bilhassa ilgimi çeken bir video oldu. O bağırış çağırışlar, pencere demirlerini dövmeler… Bizim hurumuzun kaçması önemli değil ama hasta kişinin her an korku içinde ve huzursuz olması çok üzücü. Gücü kuvveti yerinde olup en basit işleri bile görememesi, hele ağzından anlamlı tek bir sözcük bile alamamak… Belli bir yaşa gelmiş insanların hiç olmazsa ömrünün son günlerini/yıllarını huzur içinde geçirebilmesi çok önemli. Bakımından sorumlu kişi de eğitilmemekte direnince, hastaya hastadan bile daha agresif bir insan bakınca… Of ki ne of…
Bu hastalık hakkında hiç bir bilgisi olmayan birçok insan için gerçekten faydalı bir çalışma olmuş, emeğinize sağlık. Doktora erken başvuruya dikkat çekmesi çok çok önemli…
Ayrıca kongre-seminer işleri yaptığım bir dönemde lundbeck ilaç bizimle çalışıyordu, tabii bundan 12 sene önce falan, o yüzden bir kaç kişiyi, o da hayal meyal hatırlıyorum, isim ise hiç kalmamış aklımda… Belki ben de doktora başvurmalıyım…
Neyse, görüşmek üzere…
Sevi merhaba,
Kesin eski calisma gunlerinden birileri hala Lundbeck icinde vardir, eminim.
Oyle guzel bir noktaya dikkat cekmissin ki… Ama hasta yakinlari icin apayri ve cok zorlu bir surec. Bazen ne kadar egitimli, ne kadar fedakar olsalar da bir yerden sonra artik tahammul edemez, sabir gosteremez olabiliyorlar. Bir de eskiden onlarin guvendigi, bakimlarini saglamis kisinin bakimini yapmak ayri bir zor gelebiliyor, kabullenemeyebiliyorlar. Zaten hasta bir asamadan sonra durumuyla ilgili farkindaligi neredeyse tamamen kaybediyor.
Zor ki ne zor…
Sevgiler..
Piril piril goz aliyorsun bembeyazlar icinde oyle! Ellerinize saglik. Cok zor bir is basarmissiniz.
Hande*cim begeni icin tesekkurler. Evet, gercekten zordu. En temel ogrendigim sey ola ki bir gun senaryo filan yazacak olursam zinhar uzun replikler yazmamam gerektigi oldu. oyunculuk ise sanirim pek benim hamurum da olan bir sey degilmis. Sevgiler…
selgin film süper olmuş.elinize sağlık.özellikle hasta ve yakını sahneleri çok güzel ve gerçekçi.senin sahnelerinde gayet doğal olmuş bence, ayrıca çok güzel tane tane konuşmuşsun..eller hiç oynamamış ama belki yönetmen öyle demiştir.tebrikler…
Teşekkürler, teşekkürler….
Bu hastalığı tanımayan kişiler için, ya da kulaktan duyma bilgilere, şehir efsanelerine inananlar için çok nefis bir çalışma olmuş. Ellerinize sağlık…
Ancak ben yukarıdaki yorumu okuyana kadar nedense sizi konuşmayan bayan olarak izledim, halbuki yazılardan sizin konuşan kişi olduğunuzu çıkarmış olmalıydım.. Şapşal ben 🙂 Öyle veya böyle çok güzel bir çalışma olmuş. Keşke diğer bilinmeyen hastalıklar için de benzeri çalışmalar hazırlansa da toplumumuz daha çok bilinçlendirilse…
Ben yurt dışında yaşarken sinema-tv mezunu arkadaşlarım Hollanda’da bir hastanede şizofreni üzerine belgesel çekmişlerdi, adı Kaçak Oyunlar idi. Çekimler sırasında ben de o hastanede şizofrenlerle bir hafta yaşadım. Bir noktada kendi akıl sağlığımla onlarınkini kıyaslar hale geldim. Halbuki o bir hafta öncesinde şizofreni konusunda çok farklı fikirlerim vardı. Ön yargı çok fena bir şey…
Tekrar ellerinize sağlık…
Sevgiler,
Uyum.
Uyum selam. Buralarda olduğunu bilmek güzel.
Benim de gurur duyduğum bir iş oldu. Alzheimer ve Parkinson günlük hayatımın neredeyse tamamını kapladığı için biri için bile olsun farklı bir şeyler yapmış olmak mutluluk verici.
Bende proje çok ama zaman ve para lazım…
Çok bilgilendirici bir film olmuş, sesiniz de çok uyumluymuş çok yakışmışsınız filme.