Etiketler

, , , ,


Öykü, romana kıyasla oldukça az talep gören bir tür. Bu dünya edebiyatında da böyle, bizim edebiyatımızda da. Benim nazarımdaysa öykü bir yazarın ustalığını sınama arenası, az sözcükle çok şey anlatma, aktarabilme sanatı.

Kısa öykü ise, öykü başlığının altında değerlendirilebilecek ayrı bir tür ve görünen o ki, boynuz kulağı geçecek. Klasik anlamda tanımlanan öyküye göre giderek kısa öykünün 140 karakterle herşeyin anlatılabildiği bir zamanda artan bir ilgi çekeceği aşikar.

Edebiyatımızda kısa öykü türünü sevenler için yepyeni bir kitap çıktı. Kadir Aydemir’in “Sonsuz Unutuş” adlı kitabında 38 kısa öyküsü yer alıyor. Aydemir daha önce “Cunda Öyküleri”, “Ekşi Öyküler”, “Bozcaada Öyküleri”, “Olimpos Öyküleri” gibi kitapları hazırlamış, son zamanlarda da oldukça fazla ilgi gören “80’lerde Çocuk Olmak” ve “90’lar Kitabı”nı projelendirip yayımlamıştı.

“Sonsuz Unutuş”, kurulduğu 2000 yılından beri binlerce okura sesini duyuran, özellikle son yıllarda sosyal medyada ve ürettiği katılımcı kitaplarla adından sık sık söz ettiren Yitik Ülke’nin ( www.yitikulke.com ) ve Yitik Ülke Yayınları’nın yaratıcısı Kadir Aydemir’in “Aşksız Gölgeler” adlı kitabından sonra yayımlanan ikinci öykü kitabı… Rüyayla gerçeğin, uykuyla uyanışın, yalnızlıkla aşkın birbirine karıştığı büyülü, fantastik kısa öyküler… Şiirin gücüyle kaleme alınmış düşsel yolculuklar, kaçış ve karşılaşmalar… Edebiyatı özleyenler için bir bilet, sadece gidiş…

Bu kısa öykülerde bir şeyleri unutmanın yanında hatırlamak da sorgulanıyor. “Sonsuz Unutuş” aşk, ölüm, yalnızlık ve ayrılık üstüne yazılan öykülerden oluşuyor ve 5 Mayıs’tan beri tüm kitapçılarda okurunu bekliyor.

Sonsuz UnutUş’tan kısa bir de alıntı:

“Bir çiçek gibi hissediyorum kendimi. Kopmuş yeşil bir çiçek. Düştüğüm yerde kök salabilirim belki ama bir daha asla açmayacağım. Bunu biliyorum. Birazdan bavulumu sessizce toplayıp parmak uçlarımda yürüyerek odanın ağır kapısını çekeceğim. Ya da burada, bu sıcak yorgan altında onun zehriyle biraz daha kıvranabilirim. Her öpüşünde biraz daha akıttı o zehri içime. Her sözcüğüyle ben adeta o heykelle yer değiştirdim. O, kendisine sunulan özgürlüğü doyasıya yaşıyor her bedende, her gülüşte. Ben… neden toparlayamıyorum bilmiyorum… Çelişkiler… Korkular… Bir erkek ne kadar çaresiz duruma düşebiliyormuş meğer. Aşk bunu yapıyor.”

P.S: Bir de hatırlatma… Bizim kolektif kitabımız İmza: Kızın’ı da Yitik Ülke yayınlayacak… J