Eğer Kanada vize verirse, iki hafta sonra bugün Vancouver yolcusuyum. Geçende Bizim Bey yolun kaç saat sürdüğünü sordu. Tipik olarak bir sürü şey anlattım, TK Chicago üzerinden gidiyor sonra başka bir havayolu ile Vancouver’a aktarma yapılıyormuş ama aktarma arası uzunmuş ama biz British Airways ile Londra aktarmalı gidiyoruz, aktarma aramız daha kısa, gibisinden… Eee… dedi, kaç saat? Bilmem, sormadım. Bana ne, TK’dan o zaman, dedi. Hani, ben net cevabı bilmiyordum ya, kendimce makul bir cevap vermiştim.
Bu aslında hep oluyor. Siz de biliyorsunuz. Şimdi olduğu gibi.
Bugün biz, Anadolu Lisesi’nden çekirdek kız grubu (Prep C, 1985) eşlerle ve çoluk çocuk kahvaltıya gittik. KakaraKikiri o zaman için yaptığı, alternatif, bir çeşit anket defterini de yanında getirmiş. “İçinizden ne geliyorsa yazın,” demiş. Kendi yazdığım sayfaları okurken resmen gözümden yaş geldi. Toplamda on sayfa yazmışım, ilk üç sayfayı bitirdiğimde, şöyle bir cümle kurmuşum: Dönüp dolanıp henüz bir şey yazmamayı başardım. ‘İnsan 7’sinde neyse 70’inde de o’ misali. Önce ıvır zıvır, ilgili ilgisiz ne varsa anlatmalıyım ki, karşımdaki konuya benim kadar hakim olabilsin. Şükür ki, içgörüm o zaman da sağlammış.
Kahvaltı güzel denk geldi, bugün benim doğumgünümdü. Özel gün özürlüsü birisi için haddinden fazla anlamlı bir gün oldu, onu söyleyebilirim. Aramızdan birinin deyimiyle, kendimizi en çıplak, en yalın halimizle, tüm kabuklarımızdan arınmış şekilde ortaya koyabildiğimiz insanlarla birlikteydim. En güzel doğumgünü armağanı bu olsa gerek. …