Etiketler
bilet kontrolü, GVB, kondüktör, metro, Sloterdijk, tren, tren bileti
Amsterdam’a gittiğimizde Holiday Inn Sloterdijk’ta kaldık.
Gitmeden bir ay önce uçak biletlerini ayarladım. Otel ayarlama işini BB ye vermiştim, o da günlerdir kazınıp duruyordu. Bir iki yer buldu ama benim içime sinmedi. Yurtdışında 5 yıldız denilenler bizim en fazla dört yıldızımızken 3 yıldızlı bir yerde kalma fikrine bir türlü ısınamadım.
Bir sabah, ilk defa http://www.booking .com u açtım ve sınırlı satışta bu oteli buldum. Hızla bir tripadvisora göz attım ve karar verdim 160 Euro ya, iki kişi, iki gece hem de Holiday Inn de kalacaktık… Elbette kaçırmadım.
Kaldığımız otel Sloterdijk istasyonundaydı, yani Amsterdam Centraal’e trenle 5 dakika, 1 istasyon uzaktaydı.
Havaalanında, bilet makineleri karşısında biraz bocaladıktan sonra bir bilet almayı başarmıştık ki, yan makineden biletini alan birisi fazla aldığı için bize bir bilet verdi. Otele vardığımızda saat 18:30 du, eşyalarımız yerleştirdik ve hemen çıktık. Elimizdeki biletlerle Amsterdam merkeze gittik. Seyahat öncesinde otelle ilgili araştırma yaparken Sloterdijk – Amsterdam Centraal arasında hemen hiç bilet kontrolü yapılmadığını öğrenmiştim vebir gafletle BB’ye bunu söylemiştim. Gece dönerken bilet almamaya karar verdik ama trene merkez istasyondan bineceğimiz için peron girişinde iki görevlinin biletleri kontrol ettiğini görür görmez uslu uslu gidip biletlerimizi aldık. Ertesi gün derhal gidip iki günlük sınırsız toplu taşıma kartı almaya karar verdik.
Sabah Amsterdam Centraal’e giderken trene kaçak, biletsiz bindik. Kapılar kapandı ve üst kattan kondüktör indi. Bir anda kalbim hızlı hızlı çarpmaya ve alnımda boncuk boncuk soğuk ter damlacıkları belirmeye başladı. BB ile bakıştık. Etrafıma göz atınca herkesin ellerinde biletlerinin hazır olduğunu gördüm. Cezası ne kadardı bilmiyorduk ve aslında seyahat bütçemiz kısıtlı olsa da artık umurumda da değildi ceza vermek. Bu ızdırabı bir kere Cenevre’de yaşamıştım. Orada otelin verdiği konaklama kağıdını bilet kontrolünde göstermeniz yeterliydi ve ben o kartı odada unutmuştum. Kontolör biletimi sorduğumda ve gösteremediğimde 80 Euro cezanın yanısıra Cenevre halkının o gün bindiğim tramvayda olan küçük bir kısmının tenkit dolu bakışlarına maruz kalmış olmak bana daha beter gelmişti. İşte bir kere de Amsterdamlılar’ın gözünde yerin dibine girecektim. O sırada BB elini cebine attı ve bir gün öncesinin biletlerini çıkardı. Sessizce “Nasıl yani?” diye sordum. Hem biletsizdik hem de kondüktörü eski biletle mi kandıracaktık? Şansımızı deneyecektik.
Ne oldu biliyor musunuz? Kondüktör biletleri kontrol etmedi. Trenden iner inmez koşa koşa gidip “I amsterdam” kartlarımızla birlikte toplu taşıma kartlarımızı aldık. Trene binemeyecektik ama tramvay, otobüs ve metro dahildi. Sonra iki gün boyunca kartımızın hakkını fazlasıyla verdik. Canımız istedi metroya bindiki canımız istedi tramvaya bindik. Nasıl olsa hepsi Sloterdijk ‘a gidiyordu. Trenden daha uzun sürüyordu ama olsun, en azından içimiz rahattı ve yaşımız tuhaf maceralar için biraz büyüktü.
Yazını okumadan başlığı görür görmez ‘a-aaa tebrikler!’ diye geçirdim içimden. Bizim ekipte kaçak yolcu hep hamileliğe göndermedir. İki çocuktan sonra üçüncü mü geliyor acaba derken alakası olmadığını anladım. Hangisi daha macera dolu sence? Trendeki kaçak yolcu mu karındaki mi? Sevgiler 🙂
İkinciden sonra üçüncüyü çok isterdim sevgili lesliYan ama inan ki, cedaretimin olmadığı gibi gücüm de yok. Artık bebek işini benden gençlere bırakmakta fayda görüyorum.
GeBe ‘lik başlıbaşına büyük bir macera bu kesin…