Etiketler
“A city becomes a world when one loves one of its inhabitants.”
Lawrence Durrell
Lawrence Durrell Dünya Edebiyatı’ndaki favori isimlerimden biridir. İskenderiye Dörtlüsü’nün ilk kitabı Justine’den alıntı yukarıdaki sözünü de pek severim. Şöyle demektedir: “Bir şehrin sakinlerinden birine aşık olan için o şehir dünyanın kendisi olur.” gibi bir şey.
Herhalde Lawrence Durrell adının böyle bir fotoğraf altında geçeceğini kırk yıl düşünse aklına getirmezdi. Hayat, dünya böyle bir şey…
Bu yazı Amsterdam yazılarımın sonuncusu olacak, öyle olsun artık. Şimdiye kadar çok sevdiğim birkaç şehir için en fazla iki yazı yazmışken neden Amsterdam yazıları devam ediyor anladım. BB yanımdaydı da ondan. Bu sonuncu olacak ama ot macerası, çanta müzesi, 9 numaralı tramvay… hepsi için birer yazı yazabilirim. Ben ki romantizmden olabildiğine uzağımdır, demek oluyor böyle…
Neyse, serenad kısmını keseyim ve mevzuya geçeyim.
Yukarıda fotoğrafta gördükleriniz anneannemin bildiğimiz kıygaşasından başka bir şey değil. Amsterdam’da orada burada, köşe başında ya da sağda solda bunların türlü çeşisidnin satıldığı mini dükkânlar vardı. Kokudan anladım bana yabancı bir şey olmadığını ve 1 Euro karşılığında aldığım bir tanesini ısırdığım anda, “Tamamdır, eve döner dönmez yapmalıyım,” dedim. Anneanneminkiler basıktı ama bunlar top gibiydi. Anneanneminkiler biraz daha sertti, bunlar çok daha yumuşaktı, insanın boğazından ‘lık’ diye kayıp gidiveriyordu.
Eve döndükten iki hafta sonra kendi oleinbollenlarımı yapmaya koyuldum.
Elbette mayalı hamura ihtiyacım vardı.
Hamuru her zaman ekmek için mayaladığımdan biraz daha farklı yoğurdum.Yani 50 gr una karşılık 30 cc su artı bir 30 cc daha su.
Şöyle ki…
– 250 gr un
– 180 cc su
– 1 çorba kaşığı z.yağı
– 1 çorba kaşığı şeker
– 1 tatlı kaşığı tuz
– 2 tatlı kaşığı aktif kuru maya
Sonuçta ele kolay gelmeyen, şekil almayan cıvıkca bir hamur elde ettim.sıvı yağı tencereye koydum, yağ iyice ısındıktan sonra cevizden büyücek parçalar koparıp olabildiğince top şeklini vermeye çalışarak kızarttım. Hazırladığım çikolata sosuna (bitter çikolatanın sütle ben mari usulü inceltilmesi suretiyle elde edilen) batırarak servis yaptım.
Tercihimi soracak olursanız pudra şekerlisini tercih ederim.
Her gittiğim yerden bir tarifle dönmek gibi bir alışkanlığım var. Bu seferki yeni bir tarif değil, kabul ama belki de çocukluktan kalma bir şeyleri bana hatırlattığı için kesinlikle daha kıymetli oldu.
Öyle yani…
daha önce bahsettiğinde ben de meraklanmış nette araştırmıştım.. tadı bizlere çok aşina..
sanırım ben de pudra şekerlisini alıciim =)
yarasın.. afiyet olsun.. keyifle tüketilsin..
bi de çocukların kar tatili kutlu mutlu olsun.
atalet..
KEsinlikle pudra şekerlisi daha güzel.
Çocuklar tırışkadan tatile çok mutlu oldu. Özellikle Kem hafta sonu ödevlerinden de yırtınce keyfi kaymaklandı.
Lawrence Durrell said it all Selgincim. 🙂
Aynen öyle… Daha neler var neler söylediği…