Tags

, , , , ,


yaratıcı yazarlıkBugün bloga börek tarifi yazma fikrindeydim. Başladım, biraz yazdım ve sonrasında facebookta bir yaratıcı yazarlık kursu haberinin paylaşımını görünce kararımı değiştirdim. Börek tarifini her zaman yazabilirim ama artık dayanamayacağım ve bu yaratıcı yazarlık kursları hakkında döşeneceğim.

Bu kurslar hakkında yazmayı uzun zamandır planlıyordum ama burada yazacaklarımın gün gelip beni bağlayabileceği endişesiyle az biraz tırsıyordum. Tırs tırs nereye kadar?

Öncelikle belirtmeliyim ki, şimdiye değin hiçbir yaratıcı yazarlık kursuna katılmadım. Uzaktan bakıp apır sapır klavyeme ne geliyorsa yazacağım. Demedi , demeyin ve bu nasıl olur, aaa…. çok ayıp filan gibi kınama girişimlerinde bulunmayın.

Artık mevzuya gireyim.

–          Bir kere isim olarak yanlış. Tipik bir İngilizce’den çeviri abesliği. Orijinali “The Creative Writing Lessons”.  Yani yazmakla ilgili bir ders dizisi, yazar olmakla ilgili değil. Tırnağımın ucu kadar aklı olan birisi ‘Yaratıcı Yazarlık’ ile ‘Yaratıcı Yazma’ nın aynı şey olmadığını şıppadanak anlayabilir.

–          Bu kurslara gidenlerin ne elde etmek istedikleri oldum olası merakımı celbediyor. Zira bence bu kurslara maksimum onsekiz yaşındakiler, hatta on beş yaşındakiler alınmalıdır. Katılımcıları yazarak meram anlatmayı öğrenmek istiyorlarsa benden söylemesi on sekiz yaşınıza kadar meramınızı yazarak anlatmayı öğrenemediyseniz sonrasında da muhtemelen öğrenemeyeceksiniz demektir.

–          Bu kurslarda kurgusal yazı yazma teknikleri öğretilmeye çalışılıyorsa, ki sanmıyorum konu bunca derinleşsin, kurgusal yazımın tarih, coğrafya gibi öğretilebilir olmadığını en azından eğitmenlerin bildiğini varsaymak istiyorum.

–          Bu kurslara kimler gitmektedirler konusu üzerine en az dokuz sayfa yazılabilir. Gitmedim, görmedim ama sınıflarda kadınların 18’e karşı 2 gibi çoğunluğu oluşturduğundan eminim.

–          Daldan dala atlamak olacak ama itibar gören ve gerçekten iyi yazan yazarların erkekler olduğu düşünüldüğünde bu durum gerçekten ironik.

–          Aslında bu kursların yerine kadınlar için “Erkek Düşünce Sistemi” üzerine kurslar düzenlense muhtemelen hem kadınlar daha iyi yazabilecek hem de  insanlık için daha iyi olacak.

–          Kurs katılımcılarının yılda okudukları kitap sayısı dördü geçmezken bu kişilerin evlerine gelen temizlikçiye anlaşılır bir not yazıp buzdolabına asmalarına katkıda bulunuyorsa bile elbette bu kursların faydaları gözardı edilemez.

–          Kim, bu kurstan ne almak için gitmektedir? Cevabı benim için muamma sorulardan biri. Mantıken deneme ya da otobiyografi yazmak isteyenle öykü yazmak isteyenin aynı sınıfta ders alması kabul edilebilir bir şey değil.

–          Şimdi birilerinin aklından şöyle geçiyor: Bu kurslarda temel kurallar öğretiliyor. Öncelikle de neyin, nasıl okunacağı. Yazılı metinler tartışılıyor, verilen konular üzerine kurs katılımcılarının yazdıkları karşılıklı olarak irdeleniyor. Peh… Bir kere bu durumda egonuzu iyice törpüleyerek bu kursa katılıyor olmanız gerekli. Düşünsenize altı haftadır olura olmaza fikir yürüten, kursun başından beri kıl olduğunuz biri yazdıklarınız hakkında yorum yapacak. Bir düşünün, bünyeniz bunu kaldıracak mı?

–          Özellikle şu okuma üzerine olan kısmı beni benden alıyor. Misal, otuz küsur yaşındaki biri yazar olmak istiyorsa ve eline aldığı kitabı neden seçtiğini, nasıl okuması gerektiğini bilmiyorsa, yazarı onun için genel beğeniden öte bir şey ifade etmiyorsa söyleyecek çok da bir şey yok aslında.

–          Bir bakıma tüm bu sayıklamalar gereksiz. Bir arz ve talep meselesi. Bu kurslara her gün bir yenisi ekleniyorsa talep var demektir. Belki de doğrusu bu kursları değil de bu talebi irdelemektir. Arz sahibi aslında talebi karşılamak adına üstüne düşeni yapmakta, sonuçta ayırdığı zamanın karşılığında da ücretini almaktadır.

–          Bu kurslardan çıkma, gerçekten iyi olan bir yazar ismine ihtiyacım var. Amerikalı yazarlardan örnek istemiyorum. Bizdekilerden aklınıza gelen isim var mı?

–          Sondan bir önceki saptama: Bence insanlar para kazanmak konusunda öyle umutsuzlar ki, yazarak kazanabileceklerini umuyorlar. Haksız da sayılmazlar, ola ki yazdıkları vasat şeyler satış anlamında belirli bir rakama ulaşacak olursa günümüz için hem itibar hem de madden rahatlığa kavuşuyor olacaklar. Sayısal lotodan ikramiye çıkmasını ummak bile daha iyimser bir tutum olabilir. Neyse, bunu en iyisi onlara söylemeyelim, aramızda kalsın.

–          Aslında umutları çok da boş sayılmaz.  Amerika’da abudik gubudik 3-5 aylık kursa katılıp gelen,iki düzgün cümleyi ardarda kurabilenler “yaşam koçu” ünvanıyla insanların hayatını hizaya sokarken bu iki cümleyi kağıda geçirebilenler neden iyi şeyler yazmıyor olsunlar ki?

–          Bağlantıyı paylaşan arkadaşım “Kim bilir ne çok söyleyecek şeyimiz var da söyleyemiyoruz, bari yazalım diye bu kurslar türüyor,” demişti. Kim ne yapıyorsa yapsın, umurumda değil. Tek isteğim zaten çok da zengin olmayan edebiyatımız biraz daha yozlaşmasın. Hepsi bu.

Öyle yani…

p.s: yazının başındaki çizim için kaynak  www.umraniyektml.k12.tr