Etiketler
1001 kitap, öğreti, bağlılık, Edinburgh, en iyi 100 roman, faşizm, ihanet, Kız Okulu, Mussolini, sadakat
Ortada sadakat varsa ihanetten söz edilebilir.
Sırf okudum diye hakkında yazmak üzere kendimi kasmayacağım, diyerek başlasam da devamının geleceğini biliyorum.
Okurken ne hissettiğimi dile getirmem daha doğru olabilir.
Ne Jean Brodie’yi ne de takımındaki kızları sevdim. Belki biraz Eunice biraz da Rose’a yakınlık duymuş olabilirim ki, sanırım bu ikisi içlerinde tek normal olandı.
Dediklerimin anlaşılması için kısa açıklama. Jean Brodie otuzlu yaşlarının sonunu 1930’larda Ediburgh’da sürmekte olan, hiç evlenmemiş, Blaine Kız Okulu’nda, ilk kısımdaki kızlara öğretmenlik yapan, aşka aşık, baharını sürdüğünü sürekli dile getiren, Avrupa’da yükselmekte olan faşizme ilgi duyan ve hatta Mussolini’ye hayranlık besleyen, kanatları altına aldığı, kendi kafasına göre seçtiği öğrencilerden oluşan altı kıza olağanın dışında farklı bir eğitim vermeye çalışan bir kadındır. Aklınca kızlara anlattıklarıyla onların yaşamlarını şekillendirdiğini düşünmektedir. Onun tutum ve tavırları okul yönetimi tarafından hoş karşılanmıyorsa da aleyhinde kesin kanıt olmaması sebebi ile işine son verilmesi mümkün olmaz. Ta ki, en güvendiğini söylediği kızlarından birinin yıllar sonra ihanetine uğrayana kadar.
Muriel Spark, zaman atlamalarını ustaca kullandığı, 1961 yılında yayınlanan bu romanı ile hem çok ilgi çekmiş hem de çok övgü almış. Ölmeden Önce Okunması Gereken 1001 Kitap listesine girmiş, TIME tarafından Tüm Zamanların En İyi 100 Romanı içine alınmış bir kitap aslında Bayan Jean Brodie’nin Baharı.
Bayan Jean Brodie’nin Baharı, kitlesel olabilecek bağlılıkların bir bakıma mikro ölçekte incelenmesi olarak değerlendirilebilir. Bir lider etrafında toplanan ve o lider tarafından kendilerine verilen öğretilerle şekillendirilen veya şekillendirildiği sanılan, beyinler yıllar sonrasında bu kişilerden kimin nasıl bir rol üstleneceğinin ayrıntılı planlanması ve bugün yapılan küçücük bir eylemin asıl sonuçlarını yıllar sonra daha etkili bir şekilde vermesine karşılık elbette tüm bu düzenlemeler içinde bazı şeylerin gözden kaçması, söz konusu kişler her ne kadar seçilmiş olsalar da hepsinin kendine has özelliklerden ötürü zaman zaman hesap edilmesi imkansız tercihler yapmasından ötürü onca emek verilmiş uygulamaların boşa gitmesi ve elbette bu toplu harekete ve lidere, lidere en yakın olanın ihanet etmesi, vs…
Belki de çok bildik bir şeyi okuduğum için, belki de gün itibariyle çemberin dışında olmaktan ötürü yaşamın bizler için daha da zorlaşmasından ötürü sevemedim.
Kim takar, umursayan olur mu bilemem ama benim ilk 100 ümde olmadığını söylemeliyim. Yine de isteyen buyursun alsın, okusun. Mani olmayayım.
Öyle yani…
anladığım kadarıyla ne ekersen onu biçersin atasözünün uzun bir versiyonuymuş.. bu amçla yapılan ekim dikim çalışmalarını anlatıyor..
=)..
bunu yapanların hasada başladığı zamanlarda.. pek ilgimi çekmez.. yeni ekimler zamanıdır.. diyorum..
bir de bu arap baharından sonra ben sanki bahar deyişinden soğudum.. senein ikinci bahar şarkısı dahil.. =)
atalet..
senein=sezenin..
Ben bu kıtabı okulumun ödevı ıcın okudum gerçekten bende begenmedım