Etiketler
öyküler, gramafon, mazide kalan bir hikaye, taş plak, yazmak
Bugün on dört gün sürecek bir maceraya başlıyorum.
LEZZETLİ ÖYKÜLER fikri gibi İĞNELER fikri de bir anda geldi. LEZZETLİ ÖYKÜLER 2,5 ay gibi kısa bir sürede çıkmıştı ama İĞNELER biraz daha uzun sürdü.
Geçen yıl 1 Ocak’ta, yılbaşı ertesi, tüm aile kahvaltıya giderken Harem-Üsküdar arasında arabada geldiler. Kucağımda Aslı ERDOĞAN’ın Mucizevi Mandarin’i vardı. Hızla kitabın arka sayfasına aklıma gelenleri yazmaya başladım. Yine bir öykü dizisi olacaktı ama LEZZETLİ ÖYKÜLER’deki öyküler birbiri ile bağlanmayacaktı. Bu öykülerin sadece ortak bir temaları olacaktı o da herbirinin satırları arasında geçen bir iğne çeşidiydi.
Ertesi günü işyerinde yemekte anlattım arkadaşlarıma. Günler boyu kim aklına ne çeşit bir iğne gelirse not aldı, mesaj attı. Otuz iki iğne çeşidi bulduk, inanır mısınız?
Sonunda ben on dördünde karar kıldım.
Bugün işte onları teker teker görücüye çıkarmaya karar verdim. Yazan her kes gibi benim de hayalim kitap olmaları ama zaman zaman burada yazdığım üzere bu hem çok meşakkatli bir iş, hem de bazı birtakım olmazsa olmazları gerektiriyor ki, bende o gerekliliklerin büyük bir kısmı sanırım ne yazık ki yok.
Yine de bugün seçtiğim bir iki yayınevine de göndereceğim İĞNELER’imi.
Lafı fazla uzattım yine. Sizi İĞNELER’in ilkiyle başbaşa bırakıyorum. Buyrunuz –> O ŞARKI
Tercihen sonrasında tavsiye ederim… http://www.youtube.com/watch?v=uj2ITzWzxS8
P.S 1 Öykülerin hiçbirinin profesyonel editten geçmediğini belirtmeliyim. Ufak tefek kusurlarını lütfen mazur görün.
P.S 2 O ŞARKI en uzun olanı, gözünüz korkmasın. Diğerleri bu kadar uzun değil.
P.S 3 Aslında ben bunlardan bazılarını daha önce buradan yayınlamıştım. Bakalım birarada nasıl duracaklar?
bütün işi gücü bıraktım, şimdi bitirdim okumayı. çok da beğendim. eline sağlık.başta uyandırdığın merak süper, sonunda olayların patır patır çözülmesi süper de bu tarz öyküler bende şöyle bir etki bırakıyor, çok merak ettiğim için çok hızlı okumak zorunda kalıyorum, bu hız da cümlelerin kelimelerin etkisini azaltıyor ve sadece olaylara kaptırıyorum kendimi. ama sanırım bu benle ilgili bir durum 🙂 ne haddime diyeceğim ama beğendim çok beğendim gerisini merakla bekliyorum. bence kitap da olmalı 🙂
aaa bu arada kahramanı da çok sevdim. siyah uzun saçlı ve zarzayıf bir tip belirdi gözümde, ama uzun boylu değil. evet evet karakterlerin hepsi gözümde canlanmış. süper
surukleyici, acmistim sayfayi, kapatamadim, aksama erteleyemedim, isi gucu birakip okudum, tebrikler.
ben bu öyküye bayıldım.. çok sevdim.. =).. bu sabah seni düşünerek geldim işe.. önce bendeki yorumunu.. sonra bu yazıyı okudum. şimdi.. neyi düşündüğümü unuttuğumu farkettim.. şimdi gidip onu hatırlayayım..
atalet..
Sevgili Coraline ve Gravyer, işinize gücünüze mani olmak bir tarafa okumanız ve beğenmeniz beni mutlu etti.
Coraline’cim ben hiç öyle hayal etmemiştim İlker’i. Derrida’nın dediği gibi “her metin okuyucusuyla tekar yazılır.” (Derrida diye hatırlıyorum, yanlış da olabilir.)
Sevgili atalet, benimle ilgili ne düşünüyordun, merak ettim. Bazen bana da olur öyle, bir şey bir şeyi çağrıştırır, çağrışımlar arasında kaybolur giderim.
Arzu ederseniz size edit yapabilirim..
Çok naziksiniz. Ben defalarca da okusam gözümden bir şeyler kaçıyor. Çok iyi olur… Teşekkürler…
Ben freelance çevirmenlik yapıyorum, genellikle roman türü çalışıyorum. Bu yıl başka meşguliyetlerimden dolayı ara verdim. Mail adresinizi alabilirsem, metni editten geçmiş haliyle size gönderirim. Tabii eğer profesyonel edit tercih etmezseniz, küçük bir bedelle diğerleriyle de ilgilenebilirim. Bu arada öyküye bayıldım. Lütfen devam edin.
Sevgiler,başarılar..
Hülya Yuvalı
Macide Hanım’la beni daha önce tanıştırmıştın hatırladın mı? Hani o şarkıyı annem de çok sever ve söylerdi: “Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgârına”. Ben sadece kitap girişimin için çok sevindiğimi söyleyeceğim, öykülerin hakkında ne düşündüğümü zaten biliyorsun. Yolu açık olsun “İğneler”in…
Çok beğendim Selgin. Akıcı, ilgi uyandırıcı, kararında detaylı… Eline sağlık.
Hımmm… ben de yorumuna bayıldım. Sorularımın bir kısmının az ve öz cevabı olmuş.
Okuyucu diyor ki yani: “Kapıldım Gidiyorum…” Hadi bakalım yolu açık olsun İğneler’in.
Gerçekten çok güzel bir öykü olmuş
Emeğinize sağlık
Sevgiler
Yaklaşık 6 aydır blogunuzu takip ediyordum ama son 1,-1,5 aydır seyahatler dolayısı ile okuyamamıştım. Sondan başa doğru İğneleri okuyayım dedim ve daha ilk hikayede hemen yorum yapmak istedim. Nasıl güzel bir kurgu, nasıl güzel bir akıcılık. Barış Bıçakçı tadı verdi bana ki kendisinin yazımını çok çok severim. Bittiğinde de tek başına bu hikaye roman olmayı hakediyor diye düşündüm. Siz hep yazın ben de hep okuyayım:)
Barış Bıçakçı benzetmesi gurur verici. Ben de roman olur mu, diye çok düşündüm ama yok bu kadarıyla tadında bence. Sonunda eğer olur da topuna yorum yapmak isterseniz, sevinirim. Bende daha neler var, bir bilseniz…
Hepsinin çıktısını aldım:) En kısa zamanda okuyup, nacizane yorumluyor olacağım büyük bir zevkle.
Süperrr…