Mor Fil’in Seyir Defteri

~ Kendi kendime, öylesine…

Mor Fil’in Seyir Defteri

Daily Archives: 21 Şubat 2013

FLAUBERT’IN PAPAĞANI / Julian BARNES

21 Perşembe Şub 2013

Posted by Selgin BİBER in Bir Kitap Hakkında

≈ 2 Yorum

Etiketler

Gustave Flaubert, Julian Barnes, kalbim öyle saf ki, kitaplardan sözler, papağan, serdar rifat kırkoğlu, seyahat etmek, yas tutarken sardırmak, yeşil papağan

flaubertOkuma listesi yapmak iyi bir fikirmiş, diyebilirim. En azından şimdilik. Böyle bir liste yapmamış olsaydım, arkadaki kitaplar önceden belirlenmemiş olsaydı, bu kitabı okumaktan bir ihtimal pes etmiş olabilirdim. Arkadaki kitaplarla arasında herhangi bir bağlantı yok ya da  varsa da ben böyle bir bağlantının farkında değilim. Sadece program yapmış olmaktan ötürü sadakatle ve azimle sonunu görebildim. Bence açık ve dürüstçe bunu söylemekte mahsur yok.

Bu kitabı uzun zamandır okumayı planlamaktaydım ancak bir türlü elim varmıyordu. Buna birinci sebep, daha önce hiç Julian Barnes okumamış olmamdı. Tanımadığım bir yazarı, hele ki bir de övgü üstüne övgü almış, bir o ülke bir bu ülkeden aldığı ödülleri raflarına dizmişse, bir eserinden okumaya başlamak daha da zor oluyor. Az biraz tırsıyorum galiba. Kabul, manasız bir davranış. Mantıklısı, “Bu adam kimmiş, ne yazmış?” diye tüm merakla ve oburlukla saldırmak olabilir.

İşte Julian Barnes da benim için bu klasmana girenlerdendi. Aslına bakılacak olursa listedeki üç isim de bu klasmana giriyor. Onları da zamanı gelince anlatırım.

Yazın Vancouver’a gidiş yolunda Julian Barnes ile The Sense of an Ending (Bir Son Duygusu) sebeb kendilerinin adını eklemek üzere not aldım.

Madem ki, Julian BARNES’a karşı tutukluğum geçmişti, çoktan Flaubert’in Papağanı’nı okumaya başlamış ve bitirmiş olmalıydım. ‘Sen de ne nazlandın,’ demeyin. Okurum ben. Sıradan ama az oburundan bir okur. Bu sefer sorun kitabın konusuydu. Okumamıştım ama arka kapak yazısını okumak gafletinden de kaçınamamıştım. Kitabın temel ekseninde Flaubert vardı ve ben çok uzak geçmişte Flaubert’in tüm otoriteler tarafından yüzyıldan uzun bir süredir kutsanagelmiş Madam Bovary’sini güç bela okumuş ve nedense değil sevmemek nefret etmiştim. Sevmememin sebebinin Madam Bovary olmadığını altını çizerek belirtmeliyim, çünkü kendisine acımakla karışık sempati bile duymuştum. Bu olay daha henüz saf duygularla kitap okuduğum zamanlarda geçtiği için ne yazık ki Flaubert’i neden sevememiş olduğumu analitik verilerle söyleyemeyeceğim.

Yine uzun bir giriş oldu. Yapacak bir şey yok. Üslup bu ve benim için  en azından bir tutarlılık göstergesi.

Anlamadığım sebepten Flaubert içimde bulantıya benzer bir his yaratsa da kitabın başından büyük keyif aldığımı söylemeliyim. 50-150. sayfalar arasında zorlandım. Bu biraz da kitabın türünden ötürüydü. Kitap anlatı – deneme türünde ve benim mizacım deneme okumaya pek yatkın değildir de… Spoiler…

Olay şu: Bir adam var, doktormuş, adı Geoffrey Braithwaite.  Karısı ölmüş. Karısı bu adamcağazı zamanında bayağı bir aldatmış ama adam karısını sevdiği için göz yummuş. Karısı hastalanıp solunum cihazına bağlı yatarken de sevgisinden ötürü ventilatörün fişini çekmiş. Tabii arkasından yas süreci gelmiş. O da bu dönemi atlatmak için oldum olası sevdiği Flaubert’e sardırmış. Artık işin boyutu ne hale geldiyse siz artık anlayın, Flaubert’in ‘Saf Bir Kalp’ öyküsünde bahsi geçen papağanın peşine düşmüş. Doğal olarak da Flaubert’e dair birbiri ile ilgili ilgisiz, tutarlı tutarsız, önemli önemsiz bir sürü bilgi toplamış. Yaptığı da bizimle bunları cömertçe paylaşmak. Çok safiyane bir davranış.

Bize elindekileri aktarırken de farklı farklı teknikler kullanmış. Mesela Flaubert’in yaşamındaki önemli tarihleri üç değişik kronoloji ile vermiş. Klasik, ayrıntılar ve yazarın ağzından belirli dönemlerdeki düşünceler. Kitabın sonunda okuru yazılı sınava bile tabi tutuyor ve bunları aslında  Flaubert’in iflah olmaz bir avukatı olarak, sanki tüm dünya Flaubert’e saldırıyormuşcasına onu büyük bir şevkle savunmak için yapıyor.

Kitapla ilgili orada burada yazılan ortak görüşe ben de katılıyorum. Kitap bütün olarak değerlendirildiğinde tadı damakta kalan bir “edebiyat şöleni”.

Uzun zamandır bir kitapta bu kadar çok yerin altını çizip, sayfa kenarlarına çeşitli notlar almamıştım. Bir de kendimle ilgili çok önemli bir şeyi, buraya yani Defter’e, yazdıklarımla tuğla tuğla Mèmoires intèrieurs umu oluşturduğumu, bir şekilde otobiyografimi inşa ettiğimi öğrendim.. Aslında bu benim gibi birçok blog yazarı için geçerli.

Eee… daha ne olsun?

Birkaç altı çizili satırı da buraya kondurayım da otobiyografime kenar süsü olsun.

 

İnsanın bir öyküde çok şey okuduğundan kuşkulandığı an, kendini en incinir, en yalıtılmış ve belki de en budala hissettiği andır.

Düz yazıyı en iyi düz mantık değerlendirir.

Sıradan okurların kitaplardan profesyonel eleştrimenlerden daha çok zevk aldıklarını kanıtlayamam; ama eleştirmenler karşısındaki bir üstünlüğümüzü söyleyebilirim size: Bizler unutabiliriz.

Yazarın bilgi eksikliği bağışlanabilir bir günah olmalıdır. (kendime not)

Demokrasinin bütün düşü, proleteryayı burjuvazinin eriştiği aptallık düzeyine çıkarmaktır.

Sanatçı gelecek kuşakları hiçbir zaman yaşamamış olduğuna inandırmayı başarmalıdır.

Ölüm, sanatçıya göre kişiliği ortadan kaldırır ve yapıtı özgürlüğüne kavuşturur.

Üslup, temanın işlevidir. Üslup, bir roman konusuna zorla kabul ettirilmez, tersine ondan doğar. Üslup düşüncenin gerçeğidir.

Kadınlar zayıf olduklarında dolap çevirirler ve korktuklarında yalan söylerler. Erkekler ise güçlü olduklarında dolap çevirirler ve kibirden yalan söylerler (Louise Colet, Flaubert’in uzatmalı sevgilisi)

 

Öyle yani…

P.S.1 Tamam… Seyahat kitabıydı ve şöyle ya da böyle iyi gitti. Tavsiye eder miyim? Cesaret edemem…

P.S.2 Çeviri için Serdar Rifat Kırkoğlu’na saygı…

Bu bloga eklenen en son yazılardan haberdar olmak ister misiniz? Lütfen posta adresinizi bırakın.

Diğer 682 aboneye katılın

BEN DE BURADAKİ KİTAPLARI OKUMALIYIM DİYORSANIZ…


idefix Satış Ortağı

Ne aramıştınız?

Şubat 2013
P S Ç P C C P
 123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728  
« Oca   Mar »

günceller

actifry Alzheimer Hastalığı Antakya barcelona barış bıçakçı benjamin parzybok Berlin bira Birecik blog bulgur pilavı cenevre cevizli ekmek diyet domates domatesli ekmek domingo kitap e-ekmek atölyesi ekmek ekmek makinası günün menüsü havaalanı hayaller imza: karın Islak Köpek Kokusu Kadıköy kadınlar kek kitap eleştirisi kitaplar kitap tanıtımı kitap yorumu koltuk kopenhag kurabiye kızlar lazanya lezzetli öyküler makarna Mathias Enard mayalı hamur mutfak New York Norveç okuma listesi okur notu paris patates peynirli ekmek pilav rejim roka salatası rüya Selimiye sevdiklerim seyahat Siri Hustvedt su süt tavuk Tirza unutmak uçak walter benjamin yaşlılık yekta kopan yumurta YİTİK ÜLKE çocuk çocuklar örgü öykü İmza: Kızın İstanbul şarap

Son Beş Yazı

  • LVIV – UMOS 6
  • KOPENHAG – UMOS 5
  • SÖĞÜT / SELİMİYE – UMOS 4
  • PAMPOROVO – UMOS 3
  • Perde Arası

Ne hakkında yazmışım

  • Alıntı
  • Bilimsel sekmeler
  • Bir Film Hakkında
  • Bir Kitap Hakkında
  • Bir Kişi Hakkında
  • Bugün Ne Pişirsem
  • Dialoglar
  • Ekmek
  • Neresi
  • SAĞLIKLI BESLENME, SAĞLIKLI YAŞAM
  • Sağlıklı ve Lezzetli
  • UMOS
  • UYGUNSUZ ÖYKÜLER
  • YAŞ ALMA
  • Yemek Tarifi
    • Klasik kokteyller
  • ZGZT
  • İşte Öyle Bir Yazı
    • Yazı Egzersizleri

Gelenler gidenler...

  • 836.280 hits

Off ne yazıymış ama… kaçırdıysan hâlâ okuyabilirsin

  • ANGOSTURA BITTERS
  • KIZARTMADAN, AZ YAĞLI KADINBUDU KÖFTE
  • INCENDIES
  • ETLİ EKMEK
  • KARA TAVUK
  • İNTİHAR DÜKKÂNI / Jean Teulé
  • SOMON TAVA
  • VEDAT MİLOR, ÇİBÖREK ve SONRASI
  • DOMATESLİ ve SOĞANLI EKMEK
  • SIRÇA FANUS / Sylvia PLATH

Blogroll

  • Atalet
  • Ayşe'nin Kitap Kulübü
  • Banu'nun Dünyası
  • Bir Tek Aşk
  • KakaraKikiri
  • Lale'nin Bahçesi
  • Leylak Dalı
  • Mindmills
  • Qunegond'un Penceresinden

Gevezelikler

Hata: Twitter yanıt vermedi.Lütfen birkaç dakika bekleyip bu sayfayı tazeleyin.

Geçmiş Zaman Olur Ki…

Her hakkı saklıdır…

Bu blogda yayınlanan her tür yazının, blog yazarı tarafından başka bir kaynak gösterilmedikçe, her hakkı saklıdır. İzinsiz olarak kısmen alınmamalı ve çoğaltılmamalıdır. Aksi takdirde gerekli işlem yapılacaktır...

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Diğer 618 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle
 

Yorumlar Yükleniyor...