Etiketler
annem, facebook, gezegenlerde dolaşmak, I-pad, I-phone, sosyal medya, twitter
Blog yazmaya başlayalıberi yazdığım belki en zor ama belki de en keyifli yazı olacak bu.
Yazının başlığı size ne ifade etti, bilmiyorum. Anlatmak istediğimi anlatmakta yetersiz olduğundan eminim.
Açıklayayım, şöyle ki…
Blogda çok bahsetmemekle birlikte annemle ilgili bazen yazdığım olmuştur.
Yok, böyle olmayacak… Daha baştan başlamalıyım, çok derinlere inmeden yapmalıyım ama bunu.
Annem ilkokul öğretmeniydi ve doğal olarak ilkokulu onun öğretmenlik yaptığı okulda okudum. Annem ve babam gayet disiplinli ve prensipli insanlardı, bunlarda en ufak esneklik dahi sözkonusu olamazdı. Annem tabiat itibariyle aldığımız her nefesin kontrolü altında olmasında inanılmaz ısrarcıydı ve istediğinin olması için her şeyi yapıyordu. İhtiyacımız olduğunudüşündüğünde bize akıl koymak suretiyle eksik olan zihinsel durumumuzu tamamlamak gibi ekstra hizmetleri de bu aktivitenin dahilindeydi. Ben ilkokulu bitirene kadar her şey kontrol altındaydı, hayat gayet normaldi. Ne zamanki ben Anadolu Lisesi’ni kazanıp her gün servise binerek evden uzağa gitmeye başladım, annemi bir panik aldı. Ben de resmen gezegen değiştirmiş gibi oldum. Sabah 7’de evden çıkıyor, 17:00 gibi geliyordum, yani 10 saat kendi nefesim üzerinde söz sahibiydim. O günlerde annemin durup durup söylediği bir cümle vardı: “Bir kamera olsa da ne yapıp ne ediyorsun, izlesem. Ah, şimdi sen kendi başına…” Okul hayatım bittikten uzun zaman sonra kamera sistemli, ebeveynin istdiği vakit açıp çocuğu sınıfta, bahçede ne yapıyor rahatlıkla görebildiği okullar ilk açıldığında nasıl dehşete kapıldığımı sanırım tahmin edebilirsiz.
İlk yılın ilk dönemi yeni gezegendeki oksijen miktarı bana fazla geldi, küçük çapta bir toksikasyon geçirdim. Annem ve babam, klinik durumun farkına vardıklarında ilk dönem bitmek üzereydi ve toksikasyon hazırlık sınıfının temel dersi İngilizce’nin zayıf olarak karneye yansıması ile son buldu. Bir zaman sonra ben iki gezegende yaşam sürmeye alışırken, onlar da benim bu çifte vatandaşlık halimi tam içselleştiremeseler de kısmen kabul etmek zorunda kaldılar.
Üniversite bitene kadar, şükürler olsun ki yanımda annemin büyük hayali kamera sistemi var olmadığı için, günün büyük kısmını geçirdiğim gezegenimde okul kırma, bara gitme, vs… gibi benim içinde olduğum yaş grubunun gerektirdiklerini orta dozda yerine getirdiğimi annem ve babam bilseydi eminim hayat hepimiz için çok zor olurdu.
Annem teknolojik hiçbir şeye şimdiye kadar çok ihtiyaç duymadı. Eski model bir cep telefonuyla idare ediyordu. Bir ara biz istedik diye eve internet aldı, bizdeki eski lap-toplardan birini elden geçirip verdik, çok ilgilenmedi. İnternete her ay boşa para ödediğini söyleyerek modemi geri verdi.
Ev gezegeni, okul gezegeni, evlilik gezegeni derken sosyal medya gezegeninde de ben fink atarken, 3-4 gün önce bir sabah Sesil telefonda annemin I-pad almaya karar verdiğini söyledi. İlk duyduğumda nasıl bir ‘kal’ geldiyse arkadaki arabanın ısrarlı kornasıyla kendime geldim. Hemen ardından, ‘yok canım, geçer,’ dedim. Sesil ‘kafaya takmış,’ dedi. ‘Bir arkadaşının elinde I-pad’le şakır şakır oynadığını görünce, doğal olarak benim neyim eksik? demiş. Zaten ne zamandır da benim internette neler yaptığımı, ne yazdığımı çok merak ediyormuş. Bir süre sessiz kaldıktan sonra ‘Eee… iyi,’ dedim. Nasıl olsa hafta sonunda Dubai’ye gidiyordum, ben getirirdim. Sesil, ‘olmaz. 3G alacak. Her yerden nete bağlanmak için. Ona boş pasaport lazım. Bana bu işi hallet, dedi.’ dedi. Ben yine de bekleyince geçeceğini düşünüyordum.
Dün akşam peşpeşe I-phone’un ekranında önce FB’da annemin beni arkadaş olarak eklediğini, sonra da Twitter’da takip etmeye başladığını gördüm, hafif bir panik yaşadım. Sonra 39-11 = 28 basit çıkarma işleminden sonra rahatladım. İlk gezegen değişikliğimin üzerinden neredeyse 30 yıl geçmişti.
Durum budur sevgili okur. Artık annem de bizimle birlikte. Bu aslında benim için güzel bir şey ama tek korkum annemin benim buradaki kişiliğimle karşılaşınca dumur olması. Hele bazen kendimden geçip çemkirme halini almaya ramak kalan yazılarda ne yapacak, yorumu olacak mı merak ediyorum. Bir de bakmışız bloglamaya başlamış. Eğer yaparsa kalıbımı basarım fenomen olabilir.
Yaşayacak ve göreceğiz. Şimdi sizden isteğim madem annem sosyal medyada yerini aldı, bana ona lâyık şekilde “HOŞGELDİN” dememde yardımcı olun. Her ne kadar daha henüz bir aktivitesi yoksa ve sadece bir yumurta halinde olsa da twitterda (@haticegokdr ) takibe alın ki, kendini yalnız hissetmesin. Hatta annelerinize FB arkadaşı olarak da önerebilirsiniz.
Benim için yeni bir macera başlıyor… Öyle yani…
görsel için kaynak: www.bilginet.com.tr
Ay ay ay hoşgelmiş yeni arkadaşımız, zevkle takibe alırız efendim, bizim için no problem. Sen başına acı 🙂 Bakarsın annenle daha iyi ahbap olup (ne de olsa yaşım senden çok ona yakındır:) senin dedikodunu yaparmışız 🙂
Olur mu olur… Aplalarımın annemi yalnız bırakmayacağından zaten emindim.
Like butonları mı yok olmuş yoksa ben mi bulamadım bilemedim o zaman bir iki satır yazayım dedim; hadi hayırlısı. Benimkinin iki adet blogu bilem var yaa:-) Gerçi uzun zamandır biraz hevesi söndü, alevlendirmek lazım.
Ama Ayla Teyze twitter’da pek bir aktif. Bakalım bizimkinin hevesi ne kadar sürecek.
Evet ben benden aktif:-)
Bakalım. Aslında büyük bir dostluk dünyası yarattık bu şekilde. İyi bir şey bence:-)
Kesinlikle katılıyorum. Özellikle annemin katılımını çok önemli buluyorum.
gecmis olsun. :)) ben anne ve babami kendi ellerimle facebooka soktum. twitterdan uzak olsunlar diye dua ediyorum bol bol.
Kim bilir ne hoş paylaşımları olacak bizlerle. Bir blog yazarı olmayı düşünüyor mu? Sevgi ve selamlarımızı iletiver.
Valla blog yazarı olması için önce ilk birkaç kur internet başarısı göstermesi gerek. Pek zannetmiyorum. Okumakla yetinecek ve yorumları direkt yüzüme yapmayı tercih edecektir. Aslında kendisi iyi aşçıdır. O açıdan iyi paylaşımları olabilirdi. Sevgiler ve selamlar başım üstüne.
Sanıyorum hem annene hem sana hak verecek yaştayım. Benim annem hiç okuluma uğramazken ben çalştığım için devlet okullarında okuyan çocuklarımın hiç bir toplantısına katılamamamın vicdan azabını çektim hep. Bankada çalışrken “ah bir kuş olsam, şimdi okulda ne yapıyorlar bir görsem” diye iç geçirdiğimi hatırlıyorum. Şimdi onlarla sosyal medyada “arkadaş”ız. Annem ise “falancayı internetde gördün mü? Ne yapıyor?” diye soruyor:))
Valla bizimkilerin toplantıya gelmemeleri kendi tercihleriydi. Annemin kamera isteği aslında beni kendisi için bir tür “biri bizi gözetliyor” kahramanı haline getirmekti belki de…
Annemin 2 günlük FB macerası çok matrak. Dün arkadaşlarını bulup eklerken, “Bak o da varmış, bu da varmış. Bir ben yokmuşum buralarda…” kıvamındaydı… Onun için gerçekten olumlu bir girişim oldu. İçten içe seviniyorum açıkcası.
Hayırlı olsun. 🙂
Benimki de Wp üstünden bir blog ismi aldı geçen sene kendisine. Aktifliği benim ve kardeşimin bloglarına yorum şeklinde, ama yine de gurur duyuyorum. Seninki de hoş gelmiş, sefalar getirmiş.
Bu arada bu kadar gezegen demişsin, söylemesem olmaz. Ortalama 30 sene (28-30) Satürn döngüsüne işaret eder. İndikatif!
Sevgiler..
Kesin bir indikasyon var, o kesin. Satürn’ü ay’dan sonra 2. gezegenim olarak ilan edeceğim yakında.
Blog açacağını sanmam, o lafın gelişiydi. Bu ayın sonunda yengeç burcunda aile, anne ile ilgili olumsuza benzer gelişme buydu herhalde demek istiyorum, ki bence gayet olumlu.
Annemin gelişi bence de iyi oldu.
=) twitter şifremi bi hatır
lasam.. hemen takie alacağım =D..
hoşgelmiş..
sefalar getirsin dilerim.. sevgilerimle..
ben ona söyleyeyim, o seni takip etsin. Valla annem hemen kendine bir defter yapmış, bilumum şifreleri yazmış. Biz anlattıkça da yönergeleri titizlikle kaydediyor. Örtmen ne de olsa…
annenin bloğunu okuması durumuna panik olmuyorsan ve buna izin verebilir durumdaysan çok da fena bir annen yok demektir. sen bir de benimkini gör.
Yok panik olmuyorum. Zira bir iki okuyup sıkılabilir, çünkü yazdıklarımın bir kısmı onun pek ilgi alanına girmiyor. Kitaplar mesela… Zaten ben annemin fena olduğunu söylemedim ki… 🙂 Sadece bizim üzerimzde kurmaya çalıştığı abartılı hakimiyeti anlatmaya çalıştım.