Mor Fil’in Seyir Defteri

~ Kendi kendime, öylesine…

Mor Fil’in Seyir Defteri

Daily Archives: 12 Mayıs 2013

HIRSIZLAR SOKAĞI / Mathias ÉNARD

12 Pazar May 2013

Posted by Selgin BİBER in Bir Kitap Hakkında

≈ 2 Yorum

Etiketler

Arap Baharı, Barelona, Fas, Mathias Enard, savaşlar krallar filler, Tanca

mathiasArap Baharı sırasında sizin düşünceniz, hissiyatınız ne yönde idi bilemem ama ben pek de ilgili olmayan bir tavırla takip etmiştim. Aslında daha doğru bir ifade ile benim coğrafyamda her gün olagelenleri bir başka coğrafyanın entelektüeli ne kadar ilgilendiriyorsa o kadar ilgilendim ki bence kafiydi. Bence orada olanları burada müthiş bir heyecanla izlemek, milli bir yaklaşımla değerlendirmek büsbütün yapmacık, irdelenmesi gereken bir tutumdu. Kaldı ki şu günlerde halen yaşıyor olduklarımız, patlayan bombalar sonrasında kaybettiğimiz masum canlar o zamandan bu zamana bizim olmayanı bizim yapma çabamızın, asıl üstüne eğilinmesi gereken, buzdağının ancak görünen kısmına dair hiçbir çözüm vaad etmeyen çaba demeye dilim varmıyor, girişimlerin keşmekeşinden ortaya çıkan absürd ve elim bir sonuçtur.

Bu konu üzerine sayfalarca yazabilecek olsam da burada kesip elimden geldiğince konunun etrafından dolanarak size bir kitap anlatmaya çalışacağım. Ancak bu, yazının kitaba ilişkin kritik bilgiler içermeyeceğini garantilemez.

Roman üç mekanda geçiyor. Tanca, Algericas ve Barcelona.Kitabın ana karakteri, protagonisti, 17 yaşında, amca kızına vurgun Faslı bir delikanlı. Yüzüncü sayfaya kadar bu delikanlının adı yok. Zaten adının ne olduğu sorusu okurun pek de aklına gelmiyor. Daha ilk sayfalarda bu delikanlının en yakın arkadaşı Besim’le tanışıyoruz. Besim ve kahramanımız Tanca’da boğaza karşı, geleceğe dair hayaller kuruyorlar. En büyük hayalleri var olan, kaderlerinin muhtemelen onlara gösterdiğini düşündükleri olağan yaşam döngüsünü kırarak Avrupa’ya gidebilmek ve orada yaşam kurabilmek. Aslında ikisi de romanın sonunda Barcelona’da yeniden biraraya geliyorlar gelmesine ama aradan geçen 3-4 yılda başlarından bir sürü olay geçiyor. En azından biz 100. sayfa civarında adının Lakhdar olduğunu öğrendiğimiz kahramanımızdan ötürü böyle olduğunu biliyoruz. Besim’in tüm bu süre içinde neler yaptığı muamma olarak kalsa da Arap Baharı’ndan nasiplendiğini, hatta neferlerinden, Maraşkeş’teki bombalamanın baş aktörlerinden biri olabileceğini şiddetle hissediyoruz. Tüm anlatı boyunca Lakhdar okurun kendisinden kopmasına bir an bile izin vermiyor, öyle içten, öyle sahici. Besim’i de seviyor okur, hatta edilgenliğinden etkileniyor, toyluğunun başkaları tarafından nasıl fırsat bilinip kullanılmış olmasından ötürü acıyor. Şeyh Nureddin bile olağan bir adam, konumu nasıl gerektiriyorsa öyle biri ve bize, bana  bile,  çok ama çok aşina. Hatta bu aşinalığın ürkütücü olduğu bile söylenebilir.

Lakhdar, kitap okumayı, özellikle de polisiyeleri, seven bir genç. Yaşamındaki birçok badireyi de bu özelliği ile atlatmayı başarıyor. Tanca’ya turistik ziyaret için gelen, üniversitede Arapça öğrenimi almakta olan Judit ile de hikayeleri aslında bambaşka şekilde başlasa da Lakhdar’ın polisiyelerdeki süregenliğe tutkusu sayesinde devam ediyor. Judit’in yaşamı bir belirsizlik dönemecinden geçerken Lakhdar’ın o zamana kadar hırsla ve inançla tutunduğu umutlarını belki de kendisini yok sayarak, çok daha fazla sayıda insanın yaşamını kurtarmak adına bırakması çok da tesadüf değil aslında.

Mathias Énard, Savaşları, Kralları ve Filleri Anlat Onlara ile tanıdğım ve sevdiğim   bir yazardı. Konunun bütününe hakimiyeti, kendine özgü dil ve anlatımıyla kitabı sevmiştim. Hırsızlar Sokağı’nı tereddütsüz elime aldım. Ortadoğu’ya, Arap Baharı dahil, sınırlı ilgi duymuş biri olarak kitabı etkileyici bulmamdaki en önemli etmen yazarın hem coğrafyayı hem de kültürü sanki oralarda doğup yaşamış ya da yaşamının büyük bir kısmını geçirmiş biri gibi özümsemiş olmasıydı.  Anlatımdaki dilin akıcılığı ve olaylara farklı bir açıdan bakışı ile birleştiğinde ise okunmaya ve üzerinde düşünmeye layık bir kitap çıktığını rahatlıkla söyleyebilirim.

Kitaba dair  Aysel Bora’nın çevirisinin öneminin büyük olduğuna değinmeliyim. Özellikle de kitabın başlarındaki anlatımın oldukça hızlı olduğu yerlerde kitaba bağlanmamı sağladığı için kendisine gönülden teşekkürler. Çünkü cümle yapılarından, uzunluklarından kötü bir çevirmen elinde kitabın nasıl heba edilebileceğini anlamak çok zor değil. Çeviri ile ilgili tek takıldığım “yine” yerine kullanılan “gene”lerdi. Yinelemek diye bir fiil biliyorum ama genelemek diye bir fiil bilmiyorum. Ayrı yazılması gerektiği halde bitişik yazılan de/da lar gibi takıldığım bir nokta olduğu için belirtmeden geçemedim.

Özcümle… Hırsızlar Sokağı yakın zamanda okuduğum iyi kitaplardandı. Hele ki başka bir gözle Arap Baharı’na bakmak istiyorsanız ayrıca tavsiye edilir.

Öyle yani…

Bu bloga eklenen en son yazılardan haberdar olmak ister misiniz? Lütfen posta adresinizi bırakın.

Diğer 682 aboneye katılın

BEN DE BURADAKİ KİTAPLARI OKUMALIYIM DİYORSANIZ…


idefix Satış Ortağı

Ne aramıştınız?

Mayıs 2013
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  
« Nis   Haz »

günceller

actifry Alzheimer Hastalığı Antakya barcelona barış bıçakçı benjamin parzybok Berlin bira Birecik blog bulgur pilavı cenevre cevizli ekmek diyet domates domatesli ekmek domingo kitap e-ekmek atölyesi ekmek ekmek makinası günün menüsü havaalanı hayaller imza: karın Islak Köpek Kokusu Kadıköy kadınlar kek kitap eleştirisi kitaplar kitap tanıtımı kitap yorumu koltuk kopenhag kurabiye kızlar lazanya lezzetli öyküler makarna Mathias Enard mayalı hamur mutfak New York Norveç okuma listesi okur notu paris patates peynirli ekmek pilav rejim roka salatası rüya Selimiye sevdiklerim seyahat Siri Hustvedt su süt tavuk Tirza unutmak uçak walter benjamin yaşlılık yekta kopan yumurta YİTİK ÜLKE çocuk çocuklar örgü öykü İmza: Kızın İstanbul şarap

Son Beş Yazı

  • LVIV – UMOS 6
  • KOPENHAG – UMOS 5
  • SÖĞÜT / SELİMİYE – UMOS 4
  • PAMPOROVO – UMOS 3
  • Perde Arası

Ne hakkında yazmışım

  • Alıntı
  • Bilimsel sekmeler
  • Bir Film Hakkında
  • Bir Kitap Hakkında
  • Bir Kişi Hakkında
  • Bugün Ne Pişirsem
  • Dialoglar
  • Ekmek
  • Neresi
  • SAĞLIKLI BESLENME, SAĞLIKLI YAŞAM
  • Sağlıklı ve Lezzetli
  • UMOS
  • UYGUNSUZ ÖYKÜLER
  • YAŞ ALMA
  • Yemek Tarifi
    • Klasik kokteyller
  • ZGZT
  • İşte Öyle Bir Yazı
    • Yazı Egzersizleri

Gelenler gidenler...

  • 834.964 hits

Off ne yazıymış ama… kaçırdıysan hâlâ okuyabilirsin

  • ANGOSTURA BITTERS
  • INCENDIES
  • BİR DOKTORUN MESLEĞİNİ BIRAKIŞININ SEBEPLERİ
  • KIZARTMADAN, AZ YAĞLI KADINBUDU KÖFTE
  • MİDYELİ VE KARİDESLİ MAKARNA
  • ETLİ EKMEK
  • LA SAGRADA FAMILIA
  • BERGAMUTLU PİLAV VE KUZU FIRIN
  • İKLİMLER / André MAUROIS
  • DENİZADAMI / Carl-Johan VALLGREN

Blogroll

  • Atalet
  • Ayşe'nin Kitap Kulübü
  • Banu'nun Dünyası
  • Bir Tek Aşk
  • KakaraKikiri
  • Lale'nin Bahçesi
  • Leylak Dalı
  • Mindmills
  • Qunegond'un Penceresinden

Gevezelikler

Hata: Twitter yanıt vermedi.Lütfen birkaç dakika bekleyip bu sayfayı tazeleyin.

Geçmiş Zaman Olur Ki…

Her hakkı saklıdır…

Bu blogda yayınlanan her tür yazının, blog yazarı tarafından başka bir kaynak gösterilmedikçe, her hakkı saklıdır. İzinsiz olarak kısmen alınmamalı ve çoğaltılmamalıdır. Aksi takdirde gerekli işlem yapılacaktır...

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Diğer 618 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle
 

Yorumlar Yükleniyor...