RÜYA
Uzakta bir yerde seyahatteymişim (önümüzdeki Cts Sydney’e gidiyorum). Döndüğümde buralarda çok yağmur yağdığını, her yerin su altında kaldığını öğreniyorum, önce inanmıyorum ama havaalanından çıktığımda anlıyorum doğru olduğunu. Otopark filan görünmüyor. Bir iskele var. Çaresiz ucuna doğru yürüyorum. Yanıma birisi geliyor, başka yol yok, diyor. Nasıl olacak, diye soruyorum (Islanmaktan nefret ederim). Ben ancak suda batmadan durabilirim. Işıkları görüyor musun, diyor. Oraya gideceksin. Aileme ne olduğunu düşünüyorum. Oradakiler bilir, diyor ben sormadan ve elimden tutup beni suya çekiyor. Düşmemek için direniyor, bir süre havada asılı kalıyorum. Suya girince bakınıyorum, yalnızım. Kıyının göründüğünden yakın olduğunu fark ediyorum. Köpekleme yüzüyorum. Tam kıyıya çıkarken bir motor yanaşıyor. Hani başka çare yoktu, diye düşünüyorum, bir takım imsanlar motordan inerken. Hafif sinirleniyorum beni iskeleden suya çeken kişiye. Utanıyorum ardından, kim bilir kaç kişi boğuldu, diye düşünüyorum. Kıyıda bir kahvede insanlar toplanmışlar. Telefonumun ıslandığı için çalışmayacağından eminim. Üstüm başım sırılsıklam. Tek telaşım ailemin nasıl olduğunu öğrenmek. Eskilerden bir tanıdığa rastlıyorum. Senin burada ne işin var? Diye soruyor. Cevapsız soru sormaktan çekiniyorum ama soruyorum. İyiler, evdeler diyor. Beni rahatlatmak için böyle söylediğinden şüpheleniyorum. Uyanıyorum.