Etiketler

, , , ,


DENEYDeney, okunacak kitaplar kitaplığında bir süredir bekliyordu ama rafa gireli çok da olmamıştı. Onun gelişinden birkaç ay sonra Gezi Parkı’nda önce insanlar kitap okumaya başladı, sonra ülkenin polisi ülkenin insanları park yıkılıp da yerine bir türlü ne olacağı karar verilemeyen herhangi bir şey yapılmasın diye karşı koyanlara orantısız güç uyguladı. Şimdi hepimizin bildiği tüm süreci burada bir kere daha anlatmayacağım.

Deney’in konusunu biliyordum. Bir grup seçilmiş insan bir deneyin tasarımına uygun şekilde tesadüfi şekilde ikiye ayrılıyor, bunlardan bir grup mahkum, bir grubu ise gardiyan oluyor ve suni bir hapishane ortamında yaşamaya başlıyorlar. Kimin ne olacağı tamamen tesadüfi olarak belirleniyor ama mesela tam liste uygulamaya konacağı sırada listeyi oluşturan kişi her iki listedeki yedi numaralı denekleri yer değiştiriyor. Bence deneyin en çarpıcı noktalarından biri buydu.

Deneyde öne çıkan ya da yerlerde sürünenlerin deneyden önceki yaşamlarından kesitlere hemen kitabın başında deneklerin katılım süreçleri anlatılırken veriliyor.

Kitap arkasında deneklerin planlananın ötesinde aşırı sergiledikleri tavır neticesinde deney 6. günde sonlandırıldığı yazıyor ama bence burada hatalı bir ifade var, çünkü deneyi gözlemciler sonlandırmıyor. Daha ikinci günde herşeyin kontrolden çıkabileceği sinyalleri alınmasına rağmen deney devam ediyor ve gardiyanların gözlemcilere bile aşırı şiddet  uygulamaları sonucunda ortaya bir ölüm kalım mücadelesi çıkıyor.

Hikaye 1972 yılında Stanford Üniversitesi’nde hapishanenin insan psikolojisi üzerine etkileri araştırılmak üzere yapılan Zimbardo deneyinden esinlenerek kurgulanmış. Anlatılanlar aslında iktidar ve gücün nelere muktedir olduğunu, gücün kişilere nasıl bir dayanak sağlayabileceğini, mantıksızın nasıl mantıklı kabul edilebildiğini ve her şeyden önemlisi ezik insanların bir şekilde güç sahibi olduğunda bunu nasıl olumsuz şekilde kullanabildiğini, asıl bu yapıdaki insanların normal hayatta bu psikolojiye sahip olmayan, bir şekilde hayata tutunmayı başarmışlardan daha fazla  güç bağımlısı olabildiklerini gözler önüne seriyor.

Deneklerin bir dizi fiziksel ve psikolojik testlerden geçirilip seçilmeleri deneyin en hassas kısımlarından biri. Aslında böylelikle bir şekilde denekler kalibre edilmiş, hizalanmış oluyor. Psikolojik testler özellikle deneklerin şiddet eğiliminin değerlendirilmesi amacı ile yapılıyor ve şiddet eğilimi olmayanlar deney için seçiliyor. Nitekim başlangıçta deneklerin hayatlarına dair anlatılanlardan büfeci ile Elvis taklidi şarkıcı arasında pek de bir fark görünmüyor. Nihayetinde yumuşak huylu şarkıcı gardiyan kılığında caniye ve büfeci de acımasızca öldürülen kurbana dönüşüyor.

Deneyin önemli bir özelliği de mahkum deneklere numaralar verilmesi ve isimlerinin kullanılmasının yasaklanması yani kişiliksizleştirilmeleri. Bazı denekler bu uygulamaya hemen adapte olurken bazıları ise defalarca cezalandırılmalarına karşın isimlerinden zor ayrılıp numara ile kendilerini ifade edebilir duruma geliyorlar. Bu mahkumlar doğaldır ki, kolay itaat edemiyorlar.

Hızlı ama zor okunan bir kitap. Ola ki, önceden okuduysanız ( yada daptasyon iki filminden birini gördüyseniz) bile iktidar-güç-itaat- karşı koyma dörtgeni çerçevesinde bir kere daha okumanızı tavsiye ederim.

Öyle yani…