Etiketler
anadolu, çalışmak zorunluluğu, dürtük akıllı, iş görüşmesi, mecburi hizmet
Adına “hayat” dediğimiz şey aslında bir döngü…
Yaş ilerledikçe insan daha bir temkinli, daha fazla düşünerek adım atıyor. Hele ki, üstüne kendinden başkalarının sorumluluklarını da aldıysa durum daha bir zorlaşıyor. Neden bahsedeceğim, elbette çocuklardan bahsediyorum…
Biz BB ile evlendiğimizde başımızı sokacak, kira ödemeyeceğimiz bir evimiz vardı. Ne iş, ne de gelir… Bildiğin “iki gönül bir olunca samanlık seyran olur” durumu. Büyüklerden bir iki, “iyi düşündünüz mü?” diye soran oldu… Aşıktık, ne düşünmesi!…
TUS’u kazanacağım, doğuracağım… derdim. Asistanlığımın ilk yılını henüz doldurmuştum ki, Kem doğdu. Bak, büyüdü, boyumuzu geçti… bıyıkları çıkmaya başladı.
Annemin demesi ile “tam bir dürtük akıllı”ydım ben. Mecburi doldururulması gereken süre olmasa ihtisası da zor yapardım. İhtisas bittikten sonra ilaç sektörüne gittim olmadı, döndüm geldim bir özel hastanede çalıştım. İki yıla yakın hayatımın ve mesleğimin en güzel günlerini o hastanede geçirdim. Sebep belliydi, o da nev-i şahsına münhasır doktor arkadaşlarımdı. Hepsini ömrüm boyunca dudağımda bir gülümseme ile o günlere özlemle anacağım.
Sonra devlete geri dönüş, orada olmadı hadi belki burası daha iyidir… her altı ayda bir yer değiştirme… yine yok olmadı… sonra BB mecburiye gidince peşine takılıp gitme, biri sekiz yaşında diğeri sekiz aylık iki çocukla kendini Anadolu’ya vurma halleri… bir tür Nirvana umudu ve … ne bekliyordum ki… duvara tos!…
Gidişten dört ay sonra nasıl İstanbul’a geri dönerim arayışları, altıncı ayda BB’ye hafiften çıtlatmalar, sekizinci ayda İstanbul’a gelip görüşmeler yapmalar ve sonra… beş yıl öncesinden aklımda kalan ilaç sektöründe doğan bir fırsat…
Valizleri toplamak, iki çocuğu alıp İstanbul’a dönmek ve BB’yi doldurması gereken günüyle o kayısı şehrinde bırakmak… Aynen böyle oldu…
Geldiğimde iyi bir özel hastanede de başlayabilirdim ki, BB aslında bunu istiyordu, gittim başladım ve yarım gün sonunda “yok ben ölüyorum” dedim ve bıraktım. Bak bu da hayatımın en hızlı işe başlama ve bırakma anısıdır. Yarım gün…
Sonra son işyerim ve inanılmazı başardım, dört yıl sürdü…
Şimdi yarın yeni iş, yeni mekan, yeni insanlar… Meraktayım.
Ha, bu dört yılda zaman zaman yaptığım iş görüşmeleri var ki, bazıları şehir efsanesi olmaya adaydır, iddialıyım….
Bana şans dileyin… Ben, artık eski ben değilim. Kendime itiraf ettim, artık hırslarım var… Bakalım nasıl olacak?
Tüm bunlar Kem ile Defi iyi bir eğitim alsın, biz BB ile yaşlandığımızda kendi yağımızda kavrulur bir hayat yaşayabilelim diye… Bir gün döngü bir yerde kaçınılmaz olarak kapanacak…
Öyle yani…
Selgin Hanım yeni işinizde başarılar ve mutluluklar dilerim. İnşallah herşey gönlünüze göre olur. Bol şanslar.
Çok teşekkür ederim. Bakalım hayat ne gösterecek?
Aaaa, aaa! Demek o adım atıldı sonunda. 🙂 Hayırlı uğurlu olsun, çok iyi gelsin, yeni kapılar açsın, şans getirsin bu yeni başlangıç. Sevgiler..
Cok tesekkurler… sevgiler…
Umarım ve dilerim severek çalıştığın bir yer olur, Selgin’cim. Doktorluk bence çok zor ama güzel bir meslek. Başarılar…
Umarım, iyi olur. Teşekkürler. ..
Başarılar. Size şans diliyorum. Değişikliklere açık olmak da güzel, her yiğidin harcı değildir.
Umarım varmak istediğiniz nokta için güzel bir yoldur…
Çok teşekkürler, iyi dilekleriniz için. Bakalım nasıl olacak, göreceğiz.
Hayirlisi olsun… İyi sanslar diliyorum.. Nerede hareket orada bereket.. Hep ayni hep ayni, hayat cekilmez oluyor. Kendimi de ayni kefeye koyarak : seytan azapda gerek. Sevgiler, sevgiler.. Her sey guzel olsun, mutluluk getirsin .
Aynen… ruh huzursuz… öyle salla başını al maaşını bixi bozar, rahat batar. Biraz monotonlaştı mı, ömür boyle mi geçecek korkusu kapliyor. Iyi dilekler icin tesekkurler…
Cesaretinize hayranım, dilerim gönlünüze göre olur, tecrübelerinizi okumayı yine hevesle bekleyeceğim,sevgiler.
Hehheee. .. herkesin bir yapısı var… benimki de böyle. Su gibi… her daim hareket gerek ki yaşam devam etsin. Sevgiler