Etiketler
Madem ki, yeniden yazmaya başladım o zaman eksikleri tamamlayayım, arada geçen zaman içinde biriktirdiğim ama yazmadıklarımı buraya dökeyim.
Bu dönemde seyahatlerden kalanlar da nasiplerini aldılar. Halbuki, son sekiz ayda ara ara yoğun seyahat ettim. Yanlış hatırlamıyorsam üç kere Amsterdam, bir kere Budapeşte ve bir kere de Boston’a gittim.
Bugün size Amsterdam’dan bir restoran anlatacağım.
Pasta e Basta, bir İtalyan restoranı. Önünden geçip giderken fark etmeyeceğiniz türden bir yer. Sokak üstünde birkaç masası var, restoran biraz çukurda kalıyor, bir basamak kadar. Girişte dev bir God Father resmi gelenleri karşılıyor.
Kendine has bir iç dekorasyonu var. Hava kararmadan bile içerisi loş. Aydınlatma esas olarak duvarlardaki apliklerle sağlanıyor.
Burayı herhangi bir başka İtalyan restoranından farklı kılan müşterilerin seanslarla kabul ediliyor olması, yani bir seans saat 19:00-21:00 arası diğeri 21:00 – 23:00 arası. Böyle olmasının sebebi burada maksat sadece yemek yemek değil aynı zamanda performans seyretmek.
İşte en can alıcı nokta bu, garsonların hepsi ses sanatçısı ve benzerine kolay kolay rastlanmayacak kadar güzel bir performans sergiliyorlar.
Yemek soğuk atıştırmalıklarla açılıyor, bruchetta vs. tabaklarla masaya, ortaya geliyor. Yiyecekler masadaki kişi sayısına göre gelse de tabaklar dolu dolu ve tahmin edersiniz ki, daha bu tur biterken insan doyduğunu hissediyor.
Yiyeceklerde en kayda değeri dev mozarella ve çeri domates salatasıydı.
Nohutlu, midyeli makarnanın tadına bakamayacak durumda olmam, gerçekten çok acıydı. Tatlılar ise, yiyenlerin yalancısıyım, başarılıymış.
Yemek kısmını anlatmayı limonçello ve kahve ile bitireyim de performans kısmına geleyim.
Garsonlardan her biri farklı bir türde şarkı söylüyor, biri çıplak sesle arya söylerken diğeri onu piyano eşliğinde bir caz parçası ile takip ediyor. Arkasından bunu hareketli bir düet takip ediyor. Tek enstrüman köşedeki, üstünde soğuk yiyeceklerin servis edildiği piyano. Performans öyle güzel ki, değme kaberelere taş çıkartacak nitelikte. Seans biterken kimse yerinden kalkmak istemiyor, hatta en sigara tiryakileri bir şarkıyı bile kaçırmamak için sigara içmeye dışarı çıkmıyorlar.
Orada dinlemek gibi olmaz ama bizim en iyi olduğunu düşündüğümüz performanslardan biri çıplak sesle söylenen Laura Pausini’nin Vivimi’ sini sizinle paylaşayım. TIK TIK…
Amsterdam, benim için şu anki işim yüzünden sık gidilen bir yol oldu ama Türk insanının yurtdışına çıkma şansı olduğunda ilk sıralara koyduğu şehirlerden biri olduğunu bildiğimden bir yemek için Pasta e Basta’ya şans vermenizi kesinlikle öneririm.
Öyle yani..