Etiketler

, , , , ,


Bir şehre gitmeden önce mutlaka kayda değer bir kitapçı olup olmadığını araştırıyorum.

Yurtdışında gidip de elim boş döndüğüm herhalde şimdiye kadar hiç olmadı. Montréal kitapçılar açısından oldukça zengin  bir şehirdi. Otelimiz McGill Üniversitesi’ne yürüme mesafesindeydi ve otelin bir sokak yanında Libraririe Paragraphe adında kocaman bir kitap dükkanı vardı. Listemde yer almasına rağmen benim için çok da ilgi çekici değildi.  Böyle olmasının sebebi bizim D&R den çok da farklı olmamasıydı. Libraririe Paragraphe’ye Montréal’e gittiğimiz gün 10 saatlik uçak yolculuğunun ardından hem bacaklarımı açmak hem de su, vs gibi günlük ihtiyaçları almak için çıktığım yürüyüşten dönerken denk geldim.

Tam da burada o akşam üstü yürüyüşünü anlatmalıyım. Odama çıkıp çantamı açıp yerleştirdikten sonra aşağıya inip concierge’e en yakın marketin yerini sordum. Maksadım su  ve gece acıkma ihitmalime karşı yoğurt almaktı. Concierge’deki görevli şehir haritasında yerimi işaretledi, marketin yerini tarif etti. Market  yani bakkal baktım ki çok yakın elimde hairtayla yürümeye başladım. Bakkaldan çıktıkatan kısa süre sonra kendimi  ana caddede St. Catherine’s te buldum. Haritama baktım. Kırmızı çerçeveye alınmış downtown’dan uzakta değildim. Hava güzeldi, yürümeye devam ettim. Yol üstünde Kuzey Amerika’nın en sevdiğim dükkanlarından olan Pharmaprix’i görünce tereddütsüz girdim. Amerika’daki CVS ler de favorimdir. Bunlar hem market, hem de eczanesi olan bir tür kompleks.çorap da var, kozmetik de ya da yulaf ezmesi. Market raflarında reçetesiz satılan türden ilaçlar da oluyor ve bu reyonları çok seviyorum. İlaçlardan sonra en sevdiğim ikinci kısım paketli yemekler kısmı. Çeşit çeşit salata, ısıtılıp yenmeye hazır yiyeceklerveya soğuk / sıcak sandviç bulmak mümkün oluyor. Pharmaprix’ten çıkınca otele dönmeyi düşündüm ama ileriden gelen müzik sesi ve insanların bu sese doğru yürüyüşleri dikkatimi çekti ve tabii ki eksik kalamazdım, ben de o yöne ilerledim. Sokak beriyerlerle kapatılmıştı ve girişte çantalar kontrol ediliyordu. Bariyerleden sonra gördüm ki, bir festivalin içindeyim. Birkaç yerde dev sahneler kuruluydu. En büyüğünün önünde insanlar öbeklenmeye başlamıştı. Ertesi günü bunun Les FrancoFolies de Montreal olduğunu öğrendim. Francofolies

Francofolies II

(foto kaynaklar: automobile – club79.info & sudoes.fr)

Otele dönmeye karar verdiğimde geldiğim yoldan değil de dikdörtgeni kapatacak şekilde farklı bir yoldan yürürken bir sahne daha gördüm. Rock çalıyordu ve bu geridekilerden biraz daha farklıydı, insanlar önündeki çimenlikte oturuyor, kimi sohbet ediyor, kimi kitap okuyor, kimileri ise öpüşüyordu. Dinlenmek için ben de oturdum. Beş – altı şarkı dinledim. image Hava kararmaya başlamıştı, yorgundum ve otelden bayağı uzaktaydım. Her ne kadar elimde harita varsa da dönüşün ne kadar süreceğini kestiremediğim için kalktım. Dikdörtgenin hemen hemen tamamlandığı yerde de Librairie Paragraphe çıktı karşıma, baktım açıktı, girdim, şöyle bir dolandım geri çıktım. Standard, düzenli, yeni karton kapaklıların raflarda sıralandığı bir yerdi.

Kitapçı diyerek başladığım yazının devamını sonraya bırakıyorum. Size çok güzel bir kitapçı anlatacağım.

Öyle yani…