Artık hemen hepimiz şekerin vücudumuz için hiç de iyi bir şey olmadığını biliyoruz. Rahmetli Ahmet Aydın hocam yıllar evvel derdi, “herkes kolestrole yükleniyor asıl suçlu şekerdir.”

Eee… şeker / karbonhidrat tüketmeyelim de ne yapalım? Elbette vücudumuzun belirli miktarda enerjiye ihtiyacı var ve karbonhidratlar bunu hızlı sağlama yolu. Bir de şöyle bir durum var ki, vücut yıllar içinde karbonhidrata bağımlı hale geliyor ve karbonhidrat tüketmeden yaşamanın alışkanlık haline gelmesi bu yüzden zor oluyor. Diyet yapıyor, karbonhidratı kesiyoruz, dayanıyoruz bir süre ve sonra madde bağımlısının maddeye teması ile tüm arınma süreci nasıl çöp oluyorsa diyet yapanın da bir tabak makarna ya da bir porsiyon börekle onca karbonhidratsız kalmışlığı boşa gidiyor.

Kaç yaşındasınız? Benim gibi kırkları sürüyorsanız şöyle düşünün… bunca yıl makarna, profiterol, mantı, börek, kek, poğaça yediniz değil mi? Bundan sonra yiyeceğiniz makarna inanın daha öncekilerden çok farklı olmayacak. Sabah kahvaltıda ekmeğe kaymak bal sürüp yiyor musunuz? Yemeyin, ne diye bu kadar besliyorsunuz kendinizi? Hem de hiçbirinin size doğru dürüst faydası yok.

Çayınızı şekersiz içemiyor musunuz? Ha, doğru siz tatlandırıcı kullanıyorsunuz… İşte tehlike çanları sizin için çalıyor.

Çok yeni bir çalışma sonucu yayınlandı. Bu çalışmaya göre tatlandırıcılar inme ve demans riskini arttırıyor. Hem de öyle ki, şekerin kendisi tatlandırıcılar yanında bu açıdan masum kalıyor.

Framingham kohortundan* 45 yaş üstü 2888 kadın ve erkeği 10 yıl boyunca takip etmişler. Ortalama yaşları 62 miş, % 45 i erkekmiş. İçecek tüketimleri anketle değerlendirilmiş ve şekerli içecek tüketimi günde 1 den az, günde 1-2, günde 2’den çok ile tatlandırıcılı içecek tüketimi hiç, haftada 1-6 ve günde 1 veya daha fazla olarak gruplandırılmış.

Çalışılan grubun genel özelliklerine baktığımda günde 1 den fazla tatlandırıcılı içecek tüketenlerin en yüksek vücut kitle indeksine sahip olması ilgi çekiciydi. Yine tatlandırıcı kullanım grupları arasında günde 1 den fazla tatlandırıcılı içecek tüketenler günlük toplam kalori alımında önde giden olarak bayrak taşıyorlardı. Ayrıca yine bu grup HDL, yani iyi kolestrol, düzeyi en düşük olanlardı.

Aslında bu kadarı bile kabaca insanın kafasında istatistiksel analiz olmaksızın bir tablo oluşmasını sağlıyor.

On yıllık takip sonucunda da bu  2888 kişiden 97 sinde inme (82 si damar tıkanıklığı) ve 81 demans (63 ü Alzheimer) gelişmiş ve istatistiksel olarak tatlandırıcı kullanımı ile anlamlı ilişkili bulunmuş. İşin ilginç tarafı ne şekerli yiyecekler ne de içine şeker atılmış içeceklerle böyle bir ilişki saptanmamış.

Diabetin demans açısından risk faktörü olduğu uzun zamandır biliniyor, e bir de buna diabet yüzünden tatlandırıcı kullanımının eklenince insan diyabetlilerde demans riskinin  daha da yükselebileceğini düşünmeden edemiyor.  Bir ikincisi de farelerde tatlandırıcıların insülün direncini artırdığının gösterilmiş olması. Yani, kan şekerim yükselmesin, insülin direncim düşsün diye tatlandırıcı kullanıyorsanız, işte ben bilmiyorum bilim insanları diyor, kaş yapayım derken göz çıkarıyorsunuz.

Bu durumda, kocaman insanlarsınız, inanıyorum ki çayınızı ve kahvenizi şekersiz içmeyi başarabilirsiniz. Bunu yapan yürür gider, bir daha diyet gazlı içeceklere de elini sürmez. Zaten kabul edin o yemeğinizin yanında içtiğiniz tatlandırıcılı içecek aldığınız kaloriyi yarıya indirmiyor. Yanında su için, ayran için, fıçıda beklemiş bayat üzüm suyu, hatta limonata için ama sakın ha bi daha aklınızdan bileğe çirmeyin diyet içecek içmeyi, demliği yerine koyup o küçük kutuyu elinize almayı. Aldınızsa da atın çöpe gitsin.

Bana söylemesi kolay tabi; çay-kahvenin şekerli tadını hiç bilmedim, yaz geçer dondurma yemem, yemek sonrasında önüme yığsalar tatlıya elimi sürmeyebilirim, oldum olası soda dışında gazlı içecek içmem, %80 lik bitter çikolatayı görünce  “sonunda beni anladılar” diye çok mutlu olmuştum.

Darısı başınıza diyorum.

Öyle yani…

Çalışmayı ayrıntılı okumak istiyorsanız: http://stroke.ahajournals.org/content/48/5/1139.long

* Framingham kohortu: Framingham, Massachussets’de bir kasaba. 1971 yılında bu kasabada yaşayan 5124 gönüllü ile ileriye yönelik bir dizi izlem çalışması yapılmış. Elbette ölenler, doğanlar, o yıllarda çocuk olup büyüyenlerle kişi sayısı değişiyor. Bu grubu değerli kılan kontrollü klinik çalışmalardaki gibi şartlara bağlı değil, doğal yaşantıları içinde izlenmeleri ve değerlendirilmeleri . 1971 den beri 9 döngü değerlendirmesi yapılmış, bunların her biri yaklaşık dört yılı kapsıyormuş. Frmaingham çalışmalarının en ünlüsü kardiyovasküler risk faktörlerini araştıranıdır.