Temiz bir sayfa açtım ama yazıp yazamayacağımdan çok da emin değilim. Aslında çok ihtiyacım var yazmaya.

İki gün önce tesadüf eseri fal baktırdım. Hasibe’lere gitmiştik. Ha, tabi buralardan uzak olduğum süreçte birtakım değişiklikler var hayatımda  ve şimdi yazarken fark ettim. Hasibe ve eşi son döenmde ailecek yaşantımıza katılan dostlar. Kötü bir olayın sebep olduğu bir başlangıç var. Hasibe dövme yapan narin, zarif bir insan. Evet, iki dövme yaptı bana Hasibe ve ikisini de çok sevdim. Hatta şimdilerde üçünsünü nereye ne yaptırsam diye düşünüyorum.

                            

İşte Hasibe’nin bir arkadaşı vardı ve kahve falı baktı bana. Hiç tanımıyoruz birbirimizi. Kız durdu durdu ve siz neye bu kadar iç sıkıntısı yaptınız, diye sordu durdu. Valla, yok bi sıkıntım, dedim. Hatta hayatımın en gevşek modunu yaşıyorum. Eskiden verimlilik çok önemliydi benim için, onu da yapayım, bunu da yapayım diye koştururdum, dedim. Baktım gerçekten benim için çok yorucu, bıraktım bri sürü yaptığım şeyi. Şimdilerde sadece işimi yapıyorum  onun dışında neredeyse boş gebeleş yaşıyorum. Az okuyorum, hiç yazmıyorum. Mutfakta eskisinin 5te 1i vakit geçiriyorum. Yaparsam, zorla spor yapıyorum. Tabi verdiğim kiloların bir kısmını aldım (ama sebebi diyeti bozmak ve sporsuzluktan öte sık iş seyahati yüsünden vücudun düzeninin bozulması), sosyal medya postlarım sınırlı, genelde stalker takılıyorum, geçen yaz olan zorunlu iş değişikliğinden sonra yeni işime de alıştım hatta onlar beni çıkarana ya da emekli olana kadar kalmaya karar verdim, öyle ki geçenlerde önceden çok istediğim bir yerden aradılar, tanışmaya bile gitmedim ve bu genel halimden ötürü kendimi kötü hissetmiyorum. Bildiğiniz normalize oldum, herkes gibi.

Eskiden kurgu yazmaya hevesliydim ve aklımdaki bir taslak için 2 yıl önce altyapı edinme- sağlamlaştırma çalışması olarak sosyoloji okumaya başladım. İlerledikçe kurgu yazmanın beni çok da heveslendirmediğini fark ettim. Yavaştan kenarından felsefeye z-sızmaya başladım galiba ve toplum söz konsuu olunca ve “ekonomik kriz” lafının en sık telaffuz edildiği ülkelerden birinde yaşayınca da biraz da ekonomi girmeye başladı işin içine. Benim kurgu taslağı olduğu yerde kalakaldı.

Keşke, teorik bilgim kuvvetli olsa da deneysel yazsam, dedim. Deneysel olmaz ama gözlemsel olabileceğinde karar kıldım. Mesela son bir yıldır toplumumuzda ahlak kavramı kafamı çok kursalar oldu. Dünya milletlerini sıralasalar herhalde ahlaksızlıkta en tepeye, ancak durumun farkındalığında en dipteyizdir. Ahlak dendiğinde akla ne geliyor, alt kavramları toplumda nasıl kendini gösteriyor? Ahlak sadece iyi ve kötüden mi ibarettir. Örneğin kasti kötü, dolaylı kötü, maksatlı iyilik, farkındalıksız iyilik diye masaya yatırılabilir mi?  Mesela beleşçilik her toplum için mi güçlü bir ahlak sorunudur, olmayan toplum var mıdır, olan toplumlarda buna sebep olanlar nelerdir? Falan filan….

Demiştim, yazmak bana iyi gelecek diye. Son paragraf bile yeter kahve falında içimin neden o kadar kabardığını anlamaya. Hatta fal bakan herşey çok karman çorman görünüyor demişti, belki de kafamdaki soru bulutu fincana öyle yansımıştı.mor fil

Blogun adını değiştirmeye karar verdim, yeni başlangıcın şerefine. Bundan sonra burası “Mor Filin Seyir Defteri”.

Öyle yani…..

PS: Mor fil görseli Twitter’dan @morfile. Mor fil başlıkta kalacak, görsel olarak kullanılmayacaktır.