Etiketler
Alzheimer Hastalığı, bellek, beslenme alışkanlıkları, demans, diyabet, kardiyovasküler, kötü beslenme, metabolik sendrom, obezite, zihin
Şimdiye kadar diyetler, yeni beslenme düzenleri anlatılırken hep kardiyovasküler hastalıklar, diyabet ve ikisinin birlikteliği metabolik sendromla ilişkilendirildi.
Ben de konuya yeni bir pencere açmaya karar verdim ve diyetinizin, yiyip içtiklerinizin zihinsel işlevlerinizle nasıl yakından ilişkili olabileceğini anlatmak istiyorum.
Diyabetinizi inkâr ediyor ya da kalp damar hastalıklarının sizin için yakın olmadığını düşünüyor olabilirsiniz. O reçelli ekmeği yediğinizde bu, önceki ve sonraki kaymaklı-reçelli ekmeklerin hep birlikte yarın öbür gün zihniniz üzerinde yapacağı etkilerle, by-passlı ve ayaklarında yaralar olan, iki dakika önce kendine söyleneni hatırlamayan bir yaşlı olarak evin bir köşesinde bakıcınızla oturmanıza sağlayacağı katkıları düşünmenizi isterim.
Kabul ediyorum, çizdiğim tablo çok karamsar olabilir ama olasılık hiç de az değil.
Göbek çevrenizdeki yağlar, vücut kitle indeksinizin artması sadece sizi diyabete ve kalp-damar hastalıklarına yaklaştırmıyor, aklınızı da bozuyor.
Taze okudum, paylaşayım istedim.
Her yıl 2.8 milyon kişi obez veya aşırı kilolu olduğu için ölüyormuş.
Obezite dediğimiz şey, kan basıncı, kolesterol – trigliserid düzeyi ve insülin direnci üzerinde olumsuz etkilerle metabolik sendroma neden oluyor. Obezite aslında karmaşık bir davranış bozukluğu olarak da tanımlanıyor. Obezitenin beynin yapı ve fonksiyonunda değişikliklerle ilişkili olduğu bir süredir biliniyor.
Toplumda yapılan araştırmalar obezite ve metabolik sendromun zihnin işleyişini (bellek ve günlük işlevlerin bilinçli yerine getirilebilmesini) bozduğunu göstermiştir. Bu nedenle artık obezite, damar bozukluğuna bağlı bunama ile Alzheimer Hastalığı’na neden olan risk faktörleri arasında sayılmaya başlanmıştır. Bahsetttiğimiz bellek ve zihin işleyişi bozukluklarında beyindeki değişiklikler akşamdan sabaha olmaz, sinsi sinsi başlar ve günlük yaşamın idamesini bozacak noktaya gelmeden yıllarca önce başlar ki, bu yüzden alınabilecek önlemler varsa bu önlemlerin 50-li, 60-lı yaşlara gelmeden çok önce alınması faydalı olacaktır.
Vücut kitle indeksi bize kabaca kişinin kilosunun boyuna göre uygun olup olmadığını söyler ve obezite söz konusu olunca basit bir hesaplama ile sınırın aşılıp aşılmadığının saptanmasını sağlar.
Yakın zamanda vücut kütle indeksinin istirahat sırasında beyin iletişim ağı ve zihinsel performans üzerine etkisinin olup olmadığı 721 kişilik bir grupta araştırılmış ve vücut kitle indeksi yüksek olanlarda, yani obezlerde, beyin işleyişinin daha düşük olduğu ve en çok da yürütücü işlevler (mesela planlama ve önceliklendirme, dürtülerin ve duyguların kontrol edilmesi, düşünme, vs) etkilendiği görülmüş.
Bir başka çalışmada ise 24-83 yaş aralığında, zihinsel olarak sağlıklı 1807 kişi 12 yıl boyunca takip edilmiş ve bu hastalar vücut kitle indeksi ve bel çevreleri ile zihin işlevleri açısından değerlendirildiğinde bel çevresi geniş olanlar ve vücut kitle indeksi yüksek olanlarda özellikle hafıza, yürütücü işlevler ve işlem hızında daha hızlı yıkım, kayıp olduğu gösterilmiş.
Alzheimer hastalığı tedavisinde kullanılan bir ilaç grubu beyinde, bellek merkezinin çalışması için çok önemli olan ancak Alzheimer hastalığında azalan asetilkolin denilen bir maddenin beyinde mevcut olanının kullanılabilirliğini uzatmaya çalışmakta, böylelikle bellek işlevinin normaldeki gibi olamasa da biraz daha iyi devam ettirilmesini amaçlamaktadır.
Bilimsel çalışmalara göre yağ içeriği yüksek diyetin metabolik sendrom ve obezite sözkonusu olduğunda belleğin beyindeki merkezi olan hipokampusun mikrodolaşımında insülin direncine neden olmaktadır. Hipokampus mikrodolaşımında ortaya çıkan bu insülin direnci ise kolinerjik sistemde meydana gelen hasar sürecine katkıda bulunduğu, yani buna bağlı olarak saetil kolini salgılayan hücreler azaldığı için zihinsel işlevlerde bozulmaya yol açabileceği ileri sürülmektedir.
Yukarıda elimden geldiğince basitleştirmeye çalışarak anlattıklarım bize gösteriyor ki, obezite sadece kardiyovasküler sistemimizi, kan şeker dengemizi bozmakla kalmıyor, akıl sağlığımızı da tehdit ediyor.
Bu durumda genç yaşlarda sağlıklı beslenmemizin yaşlılığımız için ne kadar önemli olduğunu görmek çok zor olmasa gerek.
Bir gerçek var ki, aslında hepimiz hangi yiyeceğin iyi olduğunu çok iyi biliyoruz (mesela tereyağlı İskender mi yoksa ızgara sebze yanında süzme yoğurt mu, diye soracak olsak cevap elbette ikincisi) ancak epi topu beş-on dakika sürecek bir keyif için anlaşılmaz şekilde kendimizi basbayağı tehlikeye atıyoruz.
Sevgili okur, güzel beslen… güzel yaşa…
Öyle yani…
P.S: Anlaşılır olsun diye çok uğraştım, umarım olmuştur ancak tıbbi bir konuyu herkesin anlayabileceği gibi anlatmak, havlu attırmadı ama beni çok zorladı.
Kaynaklar:
- Ilenia M. Obesity and Metabolic Syndrome Affects the Cholinergic Transmission and Cognitive Functions. CNS Neurol Disord Drug Targets. 2017 Apr 28.
- Rodriguez-Casado.Defective Insulin Signalling, Mediated by Inflammation, Connects Obesity to Alzheimer Disease; Relevant Pharmacological Therapies and Preventive Dietary Interventions. Curr Alzheimer Res. 2017 Mar 16.
- Beyer F. Higher body mass index is associated with reduced posterior default mode connectivity in older adults. Hum Brain Mapp. 2017 Apr 11
- Deckers K. Obesity and Cognitive Decline in Adults: Effect of Methodological Choices and Confounding by Age in a Longitudinal Study. J Nutr Health Aging. 2017;21(5):546-553
- Fu Z. Long-term high-fat diet induces hippocampal microvascular insulin resistance and cognitive dysfunction. Am J Physiol Endocrinol Metab. 2017 Feb 1;312(2):E89-E97