Mor Fil’in Seyir Defteri

~ Kendi kendime, öylesine…

Mor Fil’in Seyir Defteri

Tag Archives: Berlin

ANIMAL TRISTE / Monika MARON

23 Pazartesi Ara 2013

Posted by Selgin BİBER in Bir Kitap Hakkında

≈ 2 Yorum

Etiketler

Berlin, Berlin Duvarı, bir dinazorun sessizlği, HATIRALAR, inci tanesi, unutmak, unutmamak

ANIMAL TRISTEBu aralar yazmak konusunda verimsizim. Kurguyu kasdetmiyorum. O uzun bir uykuya daldı, bakalım ne zaman uyanır.

Okuduğum ve beğendiğim kitapları zevk alacağını düşündüklerime anlatmayı severim ama hiç kimsenin gözüne sokmam. Sevdiğim yazarlar vardır ama hiçbirine normalden fazla hayranlık  duymam, ikisi hariç. Sır değil nasıl olsa ikisini de zikredeyim, Salinger ve Raymond Carver.

Kitaplarla ilgili en sevdiğim şey galiba yeni yazarlar keşfetmek sonra da bu yazarları takibe almak. Yakın zamanda bir yeni isim daha keşfettim: Monika Maron.

Kitapçıda rutin oyalanmalarımdan birinde gözüme çarptı. Kapak kitabı aldırır mı, sorusuna cevap olacak bir çekimle elim rafa doğru uzandı. Alef Yayınevi’nin logosu ise elimdeki kitabın okunmaya değer olacağı konusunda ümit vaat ediyordu. Hem belki de uzun zamandır okumakta olduğum ve bitirmemekte direndiğim kitabın (Gecenin Sonuna Yolculuk) arasında bir soluklanma olurdu.

Yanılmışım… elimdeki 154 sayfalık bu küçük kitap demir leblebi gibi bir şeydi. Kapakta roman yazıyor ama ben tür konusunda emin olamadım. En azından bu bir romansa türü neydi, karar veremedim. Bir aşk romanı mıydı? Belki. Anlatı? Daha fazlası. Psikiyatrik bir sayıklama? Kısmen.

Romanların ilk cümlelerine pek dikkat etmem ama bu gözden kaçırılacak gibi değildi.

Gençliğimde, genç insanların çoğu gibi ben de genç ölmem gerektiğine inanmıştım.

İkinci cümle ise şöyleydi… İçimde öyle çok gençlik, öyle çok başlangıç vardı ki, ancak şiddetli ve güzel bir son düşünelebilirdi; ben yavaş yavaş ölüp gitmek için yaratılmış değildim, çok iyi biliyordum bunu.

Kitap iki temel izlek üzerine kurulu: Hatırlamak ve beklemek…

Yaşlı bir kadın unutmak üzere anlatıyor ve diyor ki, “Hatırlamanın, unutmamakla hiçbir ilgisi yoktur.”

Şimdilerde yaşlı olduğunu söyleyen bu kadın II. Dünya Savaşı sırasında bir çocuk olduğunu iddia ediyor. Savaştan dönen ve kendisini oldum olası uzaktan hissettiği babası erkekler hakkında, belki de hayatının mihenk taşı olan bir gerçeği kavramasına neden oluyor.

“Savaşlar olmasaydı erkekler de kadınlar gibi yalnızca insan olurlardı, erkeklere atfedilen ölümden korkmama ve şövalye sadakati gibi belirli özelliklerin yalnızca savaş aracılığıyla yüceltilmesi değildir bunun tek nedeni; savaş erkeklerin kökünü kazıyarak onları çok kıymetli kılmıştır. Böylece bu en korkunç eylemleri karşılığında kadınlar tarafından  en hararetle sevilmişlerdir, bu yüzden savaşçı özelliklerinin en iyi özellikleri olduğuna inanmak zorunda kalmışlardır.”

“Çocukluğunda yaşadığı, günün birinde baba olarak kendini yaymak zorunda olma korkusu, her erkeği ya kendi içindeki çocuğu susturmaya ya da babalıktan vazgeçmeye zorluyor.”

Berlin’de duvar yıkıldıktan sonra adı bir yerlerde geçtiyse bile unuttuğumuz bu kadın daha sonrasında ömrünü beklemeye adayacağı adamla, ki o da adamın adını artık hatırlamadığını söylüyor ve bize onu Franz adıyla tanıtıyor, çalıştığı Doğa Bilimleri Müzesi’nde dinazor iskeleti Brachiosaurus’ un önünde karşılaşıyor.

Sevgilisi Franz’a çocukluğunu anlatırken, “Hatıralar da bir incinin içindeki yabancı cisimler gibidir, önceleri sadece istiridyenin etine girmiş bir yabancı cisim, sonra istiridye onu epitelyum dokususuyla kapatır ve sedef tabakalarını üstüste geliştirir, sonunda kaygan yüzeyli, parlak, yuvarlak bir oluşum çıkar ortaya; aslında insankarın değerli kıldıkları bir hastalıktır,” dediğinde okur olarak bu sefer daha uzunca bir duraklama ihtiyacı hissediliyor.

İsterseniz bu kitabı dümdüz, aşk ve kıskançlık üzerine bir roman olarak da okuyabilirsiniz ancak uyarmış olayım, öyle bayağı sıkılırsınız. Size tavsiyem anlatım dilindeki yer yer aksaklıkları görmezden gelerek ve zamana yayarak okuyun. Mustafa Tüzel’in daha önce çevirisini okuduğumu hatırlamıyorum ama zor bir işin altından bence başarıyla kalkmış.

Öyle yani…

← Older posts

Bu bloga eklenen en son yazılardan haberdar olmak ister misiniz? Lütfen posta adresinizi bırakın.

Diğer 682 aboneye katılın

BEN DE BURADAKİ KİTAPLARI OKUMALIYIM DİYORSANIZ…


idefix Satış Ortağı

Ne aramıştınız?

Nisan 2023
P S Ç P C C P
 12
3456789
10111213141516
17181920212223
24252627282930
« Haz    

günceller

actifry Alzheimer Hastalığı Antakya barcelona barış bıçakçı benjamin parzybok Berlin bira Birecik blog bulgur pilavı cenevre cevizli ekmek diyet domates domatesli ekmek domingo kitap e-ekmek atölyesi ekmek ekmek makinası günün menüsü havaalanı hayaller imza: karın Islak Köpek Kokusu Kadıköy kadınlar kek kitap eleştirisi kitaplar kitap tanıtımı kitap yorumu koltuk kopenhag kurabiye kızlar lazanya lezzetli öyküler makarna Mathias Enard mayalı hamur mutfak New York Norveç okuma listesi okur notu paris patates peynirli ekmek pilav rejim roka salatası rüya Selimiye sevdiklerim seyahat Siri Hustvedt su süt tavuk Tirza unutmak uçak walter benjamin yaşlılık yekta kopan yumurta YİTİK ÜLKE çocuk çocuklar örgü öykü İmza: Kızın İstanbul şarap

Son Beş Yazı

  • LVIV – UMOS 6
  • KOPENHAG – UMOS 5
  • SÖĞÜT / SELİMİYE – UMOS 4
  • PAMPOROVO – UMOS 3
  • Perde Arası

Ne hakkında yazmışım

  • Alıntı
  • Bilimsel sekmeler
  • Bir Film Hakkında
  • Bir Kitap Hakkında
  • Bir Kişi Hakkında
  • Bugün Ne Pişirsem
  • Dialoglar
  • Ekmek
  • Neresi
  • SAĞLIKLI BESLENME, SAĞLIKLI YAŞAM
  • Sağlıklı ve Lezzetli
  • UMOS
  • UYGUNSUZ ÖYKÜLER
  • YAŞ ALMA
  • Yemek Tarifi
    • Klasik kokteyller
  • ZGZT
  • İşte Öyle Bir Yazı
    • Yazı Egzersizleri

Gelenler gidenler...

  • 836.278 hits

Off ne yazıymış ama… kaçırdıysan hâlâ okuyabilirsin

  • ANGOSTURA BITTERS
  • KIZARTMADAN, AZ YAĞLI KADINBUDU KÖFTE
  • INCENDIES
  • ETLİ EKMEK
  • KARA TAVUK
  • İNTİHAR DÜKKÂNI / Jean Teulé
  • SOMON TAVA
  • VEDAT MİLOR, ÇİBÖREK ve SONRASI
  • DOMATESLİ ve SOĞANLI EKMEK
  • SIRÇA FANUS / Sylvia PLATH

Blogroll

  • Atalet
  • Ayşe'nin Kitap Kulübü
  • Banu'nun Dünyası
  • Bir Tek Aşk
  • KakaraKikiri
  • Lale'nin Bahçesi
  • Leylak Dalı
  • Mindmills
  • Qunegond'un Penceresinden

Gevezelikler

Hata: Twitter yanıt vermedi.Lütfen birkaç dakika bekleyip bu sayfayı tazeleyin.

Geçmiş Zaman Olur Ki…

Her hakkı saklıdır…

Bu blogda yayınlanan her tür yazının, blog yazarı tarafından başka bir kaynak gösterilmedikçe, her hakkı saklıdır. İzinsiz olarak kısmen alınmamalı ve çoğaltılmamalıdır. Aksi takdirde gerekli işlem yapılacaktır...

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Diğer 618 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle
 

Yorumlar Yükleniyor...