Mor Fil’in Seyir Defteri

~ Kendi kendime, öylesine…

Mor Fil’in Seyir Defteri

Tag Archives: çocuklar

MUTLULUK ASLA YALNIZ GELMEZ

28 Cuma Ara 2012

Posted by Selgin BİBER in Bir Film Hakkında

≈ 2 Yorum

Etiketler

aşk, çocuklar, eski kocalar, Gad Elmaleh, ilişikiler, mutluluk asla yalnız gelmez, Sophie Marceau

ilişkiİkili ilişkiler, özellikle de içinde aşk olanları bana oldum olası pek çetrefilli gelmiştir.

Dünkü yazıyla bir süreliğine atıp tutma kotamı doldurduğumu sanan varsa, söyleyeyim yanılıyor. Tek çekincem ettiğim büyük lafları bir gün yemek durumunda kalmak olasılığı, ki bu hepimiz için her zaman geçerli olan bir şey.

Her gün gördüğüm birisiyle bile sıradan arkadaşlık ilişkisi kurmam için en az altı ay geçmesi gerektiği düşünülecek olduğunda içinde aşk kelimesini barındıran tek bir ilişkiyi yıllardır sürdürüyor olmam pek de şaşırtıcı değil. Hayatı basit, mümkün olduğunca çapaksız yaşamayı tercih eden biri olarak bu durumum gayet anlaşılır.

Kendi konumumu yıllar önce netleştirdiysem de öncesinde olduğu gibi sonrasında da ilişkiler konusunda kafa yormaya devam ettim. Birisi bana bir başkası ile ilgili bir meselesini anlatırken hep diğer tarafın konuyu nasıl değerlendirdiğini, tutumunun gerçekten de bana anlatıldığı gibi olup olmadığını merak ederim. Meraktan öteye geçmem, peşini kovalamam, hüküm de vermem.

İçinde aşk olduğu varsayılan ilişkiler aslında her zaman sanıldığı gibi karışık değildir. Bazen o kadar katmansız ve düz olurlar ki, bir gün var olup bir gün var olmamaları hiç de şaşırtmaz beni. Genelde de bu tür ilişkileri kısa zamanda bir yenisi takip eder ve ben işte o noktada şaşırırım. Bazen birbirini takip eden iki ilişkideki duygunun birbirini aratmayacak kadar yoğun olması halinde de resmen dumura uğrarım. Bir çeşit haksızlık sayarım bunu diğerleri adına. Bu insanlara bu kadar çok şeyi, böyle hızlı, böyle kısa süreli hissedebilme yeteneği verilmişken  kıyasla duygulanım açısından bayağı bir künt kalan bizlerin günahı nedir, sorarım size? Bir de asıl mağdur olanlar onlarmış gibi bir türlü rayına koyamadıkları özel hayatlarını adam etmesini bir başkalarından daimi olarak beklerler. Tabii bu durumda bana da onlara acil şifa dilemek düşer.

Yine uzun bir girizgâh oldu sevgili okur, farkındayım ama artık bunun için de birçok şey için olduğu gibi endişelenmiyorum. Tarz meselesi, diyor ve asıl anlatmak istediğim şeye geçiyorum.

mutluluk

Dün bir film seyrettim. BB’ye sorsak pek de seyretmiş sayılmam, zira arada olağan olduğu üzere sıkıldım, kalktım, dolaştım, çamaşır astım, Defi tuvalete gitti, temizlenmesine yardım ettim, şarabım bitti, kalktım yeni şişe açtım, BB’ye Türk kahvesi yaptım, örgü ördüm, blog yazısı yazdım…filan ama size anlatacak kadar seyrettim filmi ve de sevdim.

sophie marceauBir kere filmde Sophie Marceau’nun oynuyor olması bile benim sevmem için başlı başına yeterliydi. İlk kez ortaokula giderken TRT2’de La Boum’da seyretmiştim ve hayran kalmıştım. Sonrasında onu D’Artagnan’ın kızı, Braveheart’ta Prenses Isabel, AnnaKarenina, Marquise, Anthony Zimmer’in uğruna her şeyi yapabileceği sevgilisi olarak hatırlıyorum.

Bu filmde karşısında baş erkek aktör olarak Gad Elmaleh oynuyor.gad elmaleh

Konuyu öztleyecek olursam… Sascha bir caz piyanistidir. Hayat günü gününe, herhangi bir şey için fazla kaygılanmaksızın yaşamaktadır. Kendisiyle aynı adı taşıyan piyanist, kompozitör babasının gölgesinden kurtulamamış, bir türlü kenidisini yeterince ortaya koyamamıştır.

Bir gün Cahrlotte’la karşılaşır ki, bu sahne seyredilmeye değer. Olabilecek en salak karşılaşma hikayesi ve ağzınız kulaklarınızda, sahne kadar aptal bir sırıtışla seyrediyorsunuz. Sascha, kendisine iki beden büyük duran bu kadına aşık olur. Cahrlotte için de durum farksız değildir, Sascha da kendisininkine hiç benzemeyen yaşam tarzı ile onun için iki beden büyüktür ama bu durum bir nötr ortam yaratmamaktadır.

İkisi için her şey süper ve hızlı başlasa da kısa zamanda Charlotte’un iki ayrı eski kocadan olma değişen yaşlarda 3 çocuğu olduğu ve bu iki eski kocanın ikisi de birbirinden beter olup birisi Sascha’nın an itibariyle dolaylı işvereni olamsı gerçeği ile yüzleşmeleri gerekir. Sascha Charlotte uğruna tam anlamıyla bir kaosun içinde debelenirken yıllardır hayalini kurduğu şey gerçek olur ve Broadway’den teklif gelir. Bunun üzerine Charlotte, Sascha’yı çok sevmesine karşın sırf onun kariyerine engel olmamak adına onu terk eder.

Sonunu her zaman olduğu gibi anlatmayacağım. Bazı yerlerde bayağı güldüm çünkü Charlotte çok güzel bir kadın ama bir o kadar da sakar, sürekli olarak başına türlü çeşit absürd olay geliyor.

Şimdi sıra girizgâhla bağlama yapmaya geldi. Demem o ki, aşk insanın başına gelen acayip, iyi mi kötü mü olduğu belirsiz ama yine de herkesin yaşamında en azından bir kere tecrübe etmesi gereken  bir durumdur, geçici olmaktan çok da kıymetli bir şey değildir (Her önerme gibi bunun da  tersi doğru kabul edilebilir özelliktedir, unutmamak gerek). Asıl kıymetli olan sevgidir ve nitelikli sevgi emek ister.

İlişki koçlarına özgü, standart, klişe bir cümleyle de yazıyı bitirdim ya, bana helâl olsun. Sakın kimse ‘nitelikli sevgi ne?’ diye filan sormasın. Klavyem yazdı, ben sadece onun aracısıyım. (Bazen böyle edilgin kalmak işe yarayabiliyor. 😛

Öyle yani…

 

 

← Older posts

Bu bloga eklenen en son yazılardan haberdar olmak ister misiniz? Lütfen posta adresinizi bırakın.

Diğer 1.082 takipçiye katılın

BEN DE BURADAKİ KİTAPLARI OKUMALIYIM DİYORSANIZ…


idefix Satış Ortağı

Ne aramıştınız?

Şubat 2021
P S Ç P C C P
1234567
891011121314
15161718192021
22232425262728
« May    

günceller

actifry Alzheimer Hastalığı Antakya barcelona barış bıçakçı benjamin parzybok Berlin bira Birecik blog bulgur pilavı cenevre cevizli ekmek diyet domates domatesli ekmek domingo kitap e-ekmek atölyesi ekmek ekmek makinası Gertrude Stein günün menüsü havaalanı hayaller imza: karın Kadıköy kadınlar kek kitap eleştirisi kitaplar kitap tanıtımı kitap yorumu koltuk kopenhag kurabiye kızlar lazanya lezzetli öyküler makarna Mathias Enard mayalı hamur mutfak New York Norveç okuma listesi okur notu paris patates peynirli ekmek pilav psikiyatrist rejim roka salatası Selimiye sevdiklerim seyahat Siri Hustvedt su süt tavuk Tirza unutmak uçak walter benjamin yaşlılık yekta kopan yumurta YİTİK ÜLKE çocuk çocuklar örgü öykü İmza: Kızın İstanbul şarap

Son Beş Yazı

  • VARSAYILAN ANLAMI SORULARLA YIKMAK
  • OKUDUKLARIM 2019 – III
  • TAVUKLAR PATLASIN SONRA UYURUZ… YA DA KELEBEKLER
  • OKUMALARIM 2019 – II
  • OKUMALARIM 2019 – I

Ne hakkında yazmışım

  • Alıntı
  • Bilimsel sekmeler
  • Bir Film Hakkında
  • Bir Kitap Hakkında
  • Bir Kişi Hakkında
  • Bugün Ne Pişirsem
  • Dialoglar
  • Ekmek
  • Neresi
  • SAĞLIKLI BESLENME, SAĞLIKLI YAŞAM
  • Sağlıklı ve Lezzetli
  • UYGUNSUZ ÖYKÜLER
  • YAŞ ALMA
  • Yemek Tarifi
    • Klasik kokteyller
  • ZGZT
  • İşte Öyle Bir Yazı
    • Yazı Egzersizleri

Gelenler gidenler...

  • 803.928 hits

Off ne yazıymış ama… kaçırdıysan hâlâ okuyabilirsin

  • ANGOSTURA BITTERS
  • INCENDIES
  • PAŞA ÇAYI
  • Bu sabah buraya koyduğum yazıyı kaldırdım. Çünkü g…
  • İKLİMLER / André MAUROIS
  • HAYAT BİR DÖNGÜDÜR
  • BENİM KAHVALTIMIN GLİSEMİK İNDEKSİ DÜŞÜK OLSUN
  • BİR DOKTORUN MESLEĞİNİ BIRAKIŞININ SEBEPLERİ
  • OKUDUKLARIM 2019 - III
  • YUMURTALI PİLAV

Blogroll

  • Atalet
  • Ayşe'nin Kitap Kulübü
  • Banu'nun Dünyası
  • Bir Tek Aşk
  • KakaraKikiri
  • Lale'nin Bahçesi
  • Leylak Dalı
  • Mindmills
  • Qunegond'un Penceresinden

Gevezelikler

Hata: Twitter yanıt vermedi.Lütfen birkaç dakika bekleyip bu sayfayı tazeleyin.

Geçmiş Zaman Olur Ki…

Her hakkı saklıdır…

Bu blogda yayınlanan her tür yazının, blog yazarı tarafından başka bir kaynak gösterilmedikçe, her hakkı saklıdır. İzinsiz olarak kısmen alınmamalı ve çoğaltılmamalıdır. Aksi takdirde gerekli işlem yapılacaktır...

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

Vazgeç

 
Yorumlar Yükleniyor...
Yorum
    ×