Evimden uzaktayım. Yüzlerce kilometre uzakta, Anadolu’nun ortasında bir şehirdeyim. Bu çok oluyor zaten, ben hep bir yerlere gidiyorum. Ne gariplik var ki bunda?
Şimdilik işim bitti, birkaç saat boşum. Şehrin işlek bir caddesinde bir kafede kahve içip internette dolaşıyorum.
Kendine has bir şehirdeyim. Öyle ki bu şehir tüm dünyada yaşayanları kim olduğuna, ne olduğuna bakmaksızın kucaklayan bir düşünürü ile ünlü. Bu şehirde yaşayanların çoğunun keskin bir dünya görüşü var.
Düşünüyorum da, böyle ülkenin batısından doğusuna, kuzeyinden güneyine seyahat ederken neden geçtiğimiz Pazar günü Van’da olmayaydım ki! Olabilirdi.
Ülkemde gündem çabuk değişir. Şehitlerin acısı geçmeden deprem kabusu çöktü üzerimize. Bundan on iki yıl önce ülkenin batısında yaşadım ben o dehşeti. Bazen insanın hayatında her şey ters gider ve her seferinde insan bundan daha kötüsü olamaz derken bir öncekini aratacak başka beter bir şey patlak verir ya…Ülkemde de durum öyle. Bundan sonra düzelecek diye bir ümit hep ama hep vardır insanın yüreğinde.Tüm kötü şeyler benim kaderime toplanmış olamaz ya, diye düşünür insan. Korkuyla karışık bir beklemedir gider, şimdi ne olacak diye.
Ama ülkemde bir şey var ki, umutlarım tükeniyor. İnsanın insana olan hıncı gün geçtikçe bileniyor. Bu durum bana alttan alta, tek tek kum tanelerinin toplanması ile biriktirilmiş kum çöllerinde bir fırtınaya dönüşmek üzereymiş gibi geliyor. Korkuyorum.
Beylik lafların geçerliliğini çoktan yitirdiği bir zaman diliminde yaşıyoruz. Başka bir şeyler söylemek lazım. Birilerinin cesurca çıkıp itiraf etmesi lazım bu karşılıklı kinlenmenin sürmesinin işlerine geldiğini. Belki o zaman oyunun içine dahil olup dolaylı olarak kurban edilenler anlayacaklar gerçeği. Belki o zaman Van’da enkaz altında kalıp ölenlere, hala ölemeyip can çekişenlere karşı yüreklerinin buzu eriyecek. Oradakinin de ne olursa olsun kendisininki gibi bir can olduğunu hissedecek.
Düşünüyorum. Evimden uzaktayım. Uzakta. Akşama döneceğimi varsayıyorum. Hergünki gibi saatler ilerlerken bu şehirde bir şey olsa, artık ne felaket gelebilir bilemiyorum, oturduğum yerde şehrin yüzlerce binlerce sakiniyle birlikte ölsem acaba birileri bu şehirde yaşayanları kastederek ve elbette şu anda beni de içine alarak, “İyi oldu!” mu diyecek?
O zaman sormak isterim, şimdi Van’daki yüzlercesinin sormak istediği gibi “BEN SİZE NE YAPTIM?” diye.