Etiketler
boşluk hissi, dilek, dilek kutusu, doğumgünü, doğumgünü dilekleri, hıdrellez, ritüeller, yemekli öyküler
Sabahın kör bir vaktinde derin bir boşluk duygusuyla uyandım. Tarifsiz olduğu kadar da manasız. Rüya da görmedim. Rüya görecek kadar güzel uyuyamayalı uzun zaman oluyor. En son geçen hafta bir rüya gördüm. O da bir çeşit kabustu. Ee.. neyin nesi bu boşluk hissi?
Sonra sonra anladım. Gece yatmadan önce Yemekli Öyküler’in son okumasını yapıp sayfa düzeni yapıldıktan sonra basılmak üzere yayıncıya göndermiştim. Olsa olsa bu olabilirdi boşluk hissimin sebebi. Bir hızla dünyama gelen on beş öykü artık tamamen benden kopmuşlardı. Bu ayrılığın ardındaki boşluktu.
Bir türlü karar veremedim bugün yazıp yazmamaya (ama görüldüğü üzere yazıyorum). Mesele hem ne yazacağımdan çok, bu boşluk hissinden ötürü nasıl yazacağımdı. Sonra neşeli, umutlu bir şeyler yazmaya karar verdim. Pazartesi akşamüstü saatlerinde ofiste geçen Hıdrellez geyiklerini yazayım bari, dedim.
Pazartesi saat 16:30 sıralarında bir odaya toplanmış, içimizden birinin doğumgünü pastasını (frambuazlı cheescake) kesiyoruz. Doğumgünü sahibi, 51 yaşını bitiriyormuş. “İyi ki yaşadım bu 51 yılı,” diyor. “Bu 51 yılda hep olan iyi şeyleri hatırlamaya, kötü şeyleri unutmaya çalıştım.” Yaşından daha genç duruyor, belki de bu sebepten yaşını söylemekte tereddütsüz. Belki de saklamayacak kadar yaşamışlığıyla barışık.
Minik bir kutumuz var. Doğumgünlerinde, doğumgünü olan kişi, o yaşı için dileğini yazıp içine atıyor. Kutuyu açmadan biriktiriyoruz. Açmak da dileğin olması da çok önemli değil aslında. Önemli olan bir ritüeli paylaşmak. Sonra aklımıza Hıdrellez geliyor. Havalar bir türlü ısınmadığından fark edememişiz Hıdrellez’ zamanının geldiğini. Bir gırgır şamata başlıyor. Önce karar veremiyoruz Hıdrellezin tam tarihine. Sonra Mayıs’ın 5’ini 6’sına bağlayan gece olduğu konusunda anlaşıyoruz. Sıra dileklerin nasıl dileneceğine geliyor.
(Yedi bayan, bir erkek Hıdrellez’de dilek dilemeyi konuşuyor. Kimin neyi söylediği önemli değil).
– Gül ağacı lazım.
– Yoksa, yeşillik başka bir bitki de olur.
– Bahçe yoksa evdeki bir saksı bitkisini balkona çıkar, onun altına koy dileklerini.
– Yazacak mıyız?
– Yaz istersen ama temsili bir şeyler koysan daha iyi olur.
– Nasıl yani? Mesela araba mı istiyorsun, istediğin model araba resmini koy gülün dibine. Ya da ne bileyim hayalin güneye bakan, deniz gören apartman dairesiyse çiz bir apartman, yönü göster, önüne deniz yap filan.
– Hadi be, ne yani ben Barbie gibi olmak zayıflamak istiyorum. Barbie koyarsam gülün dibine olur mu?
– Olur, olur da ya sen Barbie olamazsan ama eve bir Barbie gelirse?
– Yok sevmedim ben bunu.
– O zaman mezurayla yap. Belin kaç olsun istiyorsan mezurada işaretle.
– Hımm..olabilir, daha mantıklı geldi bana bu.
– Eee.. ne zaman koyacağız biz bunları gülün dibine?
– Yatsı ezanından sonra koyacak, sabah ezanıyla da geri alacaksın.
– Sabah ezanı?
– Evet.
– Ben uyurum o zaman.
– Marifet orada zaten. Vaktinde geri toplamakta. Ben seni telefonla arar kaldırırım, merak etme.
– Topladık diyelim, ne olacak topladıklarımız.
– Denize atacaksın.
– Hayır canım , kaldır koy bir tarafa. Sonra bakarsın oldu mu, olmadı mı diye.
– Ben hep denize attım.
– Denize attın oldu mu?
– Bilmem.
– Ben hep sakladım valla.
– Nerede saklayacağız?
– Ne bileyim ben nerede saklayacaksın.
– Ben en son çorap çekmecesine koymuştum.
– Sen bunu nasıl yapacağımızı bloga yazsana.
– Olur.
– Oldu mu çorap çekmecesindeki dilekler?
– Birini hatırlıyorum oldu.
– Neydi?
– Kağıdı rulo yapıp kırmızı kurdeleyle bağlamış, bizim Bey TUS’u kazansın niyetiyle uzmanlık diploması diye koymuştum.
– Sonra?
– Hıdrellez’den sonra Eylül’de kazandı.
– Sen gül ağacının dibine bunu koydun diye, öyle mi?
– Evet. Ama dilek dilerken dikkatli olmalı. Bak sonra olan dileklerin sonu iyi olmayabiliyor. Uzman olmasa daha iyiydi sanki.
– Sen ne dileyeceksin bu sene?
– Bilmem ki? Her şeyim var şükür.
– Yok daha neler!
– Yalan mı, var işte. Şan şöhret bile oldum. Sağlık, huzur olsun yeter. Bir de..insanız sonuçta arsızlık hepimizde var. Bu yıl Yemekli Öyküler bestseller olsun.