Game of Thrones bitti. Pazar günü 7-8-9-10. bölümleri izledim. Eee, bitti. Ben ne yapıcam şimdi? Dizisiz kaldım.
Geçen kış ne film, ne dizi hak getire hiç bir şey seyredememiştim. Sebep? En büyük sebep aslında Defi’nin adına ilk ergenlik de denilen baş edilmez “Terrible Two” su idi. Eh, üçüncü yaşla birlikte kısmen de olsa atlattık ve ben de evde vakit bulduğumda seyir halime kavuştum.
Malatya’da geçirdiğimiz kış Defi daha küçüktü, Malatya’da yapacak hiç ama hiçbir şey yoktu ve o kış seyir için en verimli kış olmuştu.
Game of Thrones’dan da, Mildred Pierce gibi, Emmy ödülleri sayesinde haberim oldu.
İlk bölümden itibaren bittim ben bu diziye. Tam benim sevdiğim gibiydi…Zaman Ortaçağ zamanları, yer İngiltere Krallığı gibi. Gibi, çünkü yer ve zaman belirsiz. Yedi Krallık, Kışbarı, Duvar, Kral Rıhtımı gibi lokasyonlar sözkonusu ama hepsi fantezi.
Benim favori karakterim Daenrys Targeryan. En gıcık olduğum da Sansa Stark. Hani verseler elime Sansa’yı bir temiz pataklardım onursuz ve gurursuzluğu için. Ned Stark iyi bir karakterdi ama ben çoğunluk gibi ölmesiyle dumura uğramadım. Internette dizi ile ilgili arama yaparken Sibel Kekilli’nin son bölümde baş göstermesi ile ayrıca ilgilenenlerin de olduğunu gördüm.
Diziyi CNBC-e de verdi. İlk sezon bitti. Devamı Mayıs 2012’deymiş. Sanırım ben bekleyemeyip dizinin orjinali kitap serisini okuyacağım. Kitap da böyleyse bir solukta biter.
Orijinal adı A Song of Ice and Fire. Yazarı George R. R. MARTIN.
Türkçesini Epsilon Yayınevi yeni yayımlamış. Buz ve Ateşin Şarkısı I: Taht Oyunları ve Buz ve Ateşin Şarkısı II: Kralların Çarpışması Kısım I ve II olarak üç cilt.
2011’de kitap New York Times’da Bestseller olmuş.
Konu, karakterler öyle iyi ki Bestseller olmuş olması bile okumam için engel değil.
Fantastik, aksiyon sevenlere özellikle tavsiye edilir.
(Ben Epsilon Yayınevi’nin yerinde olsam hemen bir takım bana gönderirdim)