Bugün 11 Nisan. Bu hafta Dünya Parkinson Haftası. Yukarıda gördüğünüz de Parkinson Lalesi.

Parkinson Hastalığı az çok bilinen bir hastalık. Bilmeyenler için kısaca özetleyecek olursak, ilk kez İngiliz hekim James Parkinson tarafından 1817’de yayımladığı  Titrek Felç Üzerine Bir Makale’de tarif edilmiştir. Bu kısa makalede Parkinson hastalık için “Vücudun hareket etmeyen kısımlarında desteklense bile var olan, kas gücüyle azalan, istemsiz titrek hareketler; gövdede öne doğru eğilim, yürümenin koşmaya doğru hızlanması; duyular ve zeka zarar görmemiş,” demiştir.

Kırk yıl sonra, Dr. Jean-Martin Charcot (ki kendisinin adıyla da anılan hastalıklar literatürde mevcuttur) Parkinson’un mükemmel klinik tarifine rijiditeyi de ekleyerek sendroma Parkinson Hastalığı adını vermiştir.

Lalenin hikayesine gelecek olursak… hikaye 1980’de Hollanda’da J.W.S Van der Wereld adlı, Parkinson hastalığı olan bir Hollandalı bahçıvanın bir adet kırmızı ve bir adet beyaz lale geliştirmesi ile başlıyor.

1981’de Van der Wereld ödüllü lalesine muzdarip olduğu tıbbi durumu ilk kez tarif eden adamın onuruna ‘Dr. James Parkinson’ adını vermiş. Aynı yıl Van der Wereld’in lalaesi birçok ödül daha almış. Bu lale şöyle tarif ediliyor: “ dışı parlak, kardinal kırmızısı, kenarları ince beyaz tüylü, tabanının dışı beyazımsı, içi Frenk üzümü kırmızısından Türk kırmızısına değişken, kenarı geniş beyaz tüylü, uçları mat sarı.”

Öyle yani…

(Kaynaklar için tık  tık.)