Etiketler
Alzheimer için diyet, eat clean, hem ye hem zayıfla, kendi yemeğiniz kendin pişir, lezzetli yemek, sağlıklı yaşam, sağlıklı yemek
Blogda nerede kalmıştım diye bir dönüp baktım… evet doğrudur, hayatımda bir değişim söz konusu. Bu değişimi kendi kendime yaşıyordum. Ne kadarı buradan size gelse ne kadar iyi olur biraz bilememekten, biraz yeniliklerin getirdiği zaman sıkıntısından… blogun kaynağı yemek tarifleri ve kitap yazılarıydı. Ben zayıflamaya karar verince ne oldu? Otomatik olarak eski yemekler ortadan kalktı, her gün okuyup şarap yudumladığım saatleri koşu bandı ve pilates dersleri ile su mataram aldı. Yemek yiyiyorum elbette ve tabii ki de okumaya devam ediyorum ama eskisi gibi değilim, acelem yok.
Daha önce bahsetmiştim, artık kurgu biraz daha az okuyorum. Gündelik hayatı biraz daha anlayabilmek ihtiyacı beni sosyolojyle ilgilenmeye itti. Şimdi size o okumalardan bahsetsem, desem ki sürekli düzen çabası kaosu doğururmuş, soruna çözüm beraberinde başka başka, başlangıçta hesaplanmamış ve ilk sorundan daha vahim olabilecek sorunlar getirirmiş, o zaman önce çözümün bulunması ve bunun hangi sorunu karşılayacağını bulmak idealmiş, vs… hadi samimi olalım, bu hayatta samimiyet benim için çok mühimdir, pek fazla durmaz gidersiniz. Biraz zorlasam sizi, bu okumaların kafamda döndürmeye başladığı fantastik kurguları anlatsam öyle tıpış tıpış değil arkanıza bakmaz, koşarak kaçarsınız.
Bir gerçek var ki, siz olmazsanız, okur olmazsa, istediğim kadar kendim için yazdığım konusunda direteyim, blog olmaz, anlam eksik kalır.
Samimiyet dedim, oradan devam edeyim. Bir grup arkadaşım var benim, onların yeri herkesten ayrı. Sebebi söyleyince gayrı kalan gücenmez eminim. Onlar benim bugüne bugün, 30 yılı aşkın arkadaşlarım. Bu sabah düşündüm de insanın hayatında bazı anlar, günler diğerlerinden mutlaka hayatı değiştirmeleri yüzünden ayrılıyor. Eylül’de, 1985 yılında bir gün benim için öyle oldu. On bir yaşımdaydım ve o gün bugündür, onlar benim hiç sınırlama koymaksızın birlikteyken olabildiğince kendim olabildiğim arkadaşlarım .
Dün kızlardan ikisi ile birlikte iki saat geçirdim ve bloga geri dönüş o iki saatin ardından çıktı. Kızlarla geçirdiğimiz bu iki saat boyunca en az 5-6 tane sağlıklı yemek tarifi verdim. Neticede, zayıfladım ve bu yemek yiyerek oldu. Diyetisyenimle ikinci randevumda ortaya çıkan bariz bir şeyin üzerine gitmem için kızlar beni cesaretlendirdi. Gerçek şu ki, diyet yapmak ve zayıflamak deyince akla ilk gelen tatsız, lezzetsiz ve renksiz yemekler oluyor. Halbuki hiç de öyle değil. Hem sağlıklı hem de çok lezzetli yemekler yemek, sağlıklı beslenirken bir şeylerden mahrum kalıyor hissetmemek mümkün. İş size bağlı ama tabii ki herkes benim kadar yemek yapmayı sevmiyor ya da bu konuda yaratıcılıkları kısıtlı. O zaman deneyimi paylaşmak gerekli.
Dünkü sohbetten kısa bir parça buraya gelsin, mesela Alzheimer Hastalığı’ndan korunmak için özel bir diyet yok. Zamanında bu konu üzerinde çok çalışmıştım, belki acayip bir şey bulurum ve sonra kitap yazar, ıvıdı zıvıdı yapar ve parayı bulurum diye. Malum, bu konuda iki janjanlı laf iyi para edebiliyor ama bir nöroloji uzmanı olarak öyle uluorta beyanda bulunamazdım, bir dayanağı olmalıydı, kitap yazsam arkaya bir referans listesi koymalıdım. Başladım literatür okumaya, Alzheimer ve beslenme konusunda aylar boyu yüzlerce belki bine yakın makale okudum . O zamana kadar bilmediğim ekstra hiç bir şey yoktu. Vardığım nokta Akdeniz Diyeti idi.
Akdeniz Diyeti deyince yine de bir durmalıyız. Bizim yemek kültürümüzde zeytinyağı dendiğinde, az çok düşünülmüyor ve her haliyle sağlıklı kabul ediliyor. Mesela annemin zeytinyağlıları hep lezzetlidir çünkü yağ konusunda deli bonkördür ve o kadar yağlı olduğunda Akdeniz Diyeti de tartışmalı hale geliyor.
A4 ün sonuna geldim, lafı toparlayayım, malum internet okuyucusu tahammülsüzdür, fazla uzun okuma sevmez.
Burada bundan sonra sağlıklı beslenme tarifleri paylaşmaya, kendi deneyimimi anlatmaya başlayacağım. Şöyle bir iddiam var, tariflerim eskisinden lezzet olarak kaybetmeyecek ama sağlıklı olacaklar. Tek sorun bazı lezzetlere alışmak için fedakarlık gerekecek, biraz çaba gerekecek.
Yarın iş için Amsterdam’a gidiyorum, dönüşte hemen başlayacağım ama siz bi düşünün, belki sizi ikna etmeme yardımcı olur diye eski tariflerden birini buraya bırakayım. Tıklayınız: FIRINDA PATLICAN KEBABI. Kendisi blogun tüm yaşamı boyunca en çok hit alan parçalardan biri olup, sağlıklı ve ultra lezzetlidir. Tek sorun kış ortasında olmamız, patlıcan mevsimine daha en az 3 ay var. Şimdiden afiyet olsun.
Bundan sonrasında en temelden başlayarak anlatmaya çalışacağım. Bakalım nasıl olacak, göreceğiz.
Öyle yani..
(foto: temelsafinaz.com)