Etiketler

, , , , ,


Sonunda zorlu bir haftanın sonuna geldik. Bir haftadır İzmir’de, SwissOtel’de sabahtan akşama toplantılara gömülmüş durumdayız. İzmir’de, Kordon’un dibinde olup da dışarı çıkamamak, Kordon’da turlayamamak ne acı. Hele ki Eylül’e yaklaşmışız, hava serinlemiş, nem nispeten azalmış, tam zamanı Kordon’un, Alsancak’ın. Neyse, dün şeytanın bacağını kırdık ve bir sebepten ki, o da zorunluluk, çıktık dışarı, akşam yemeğimizi Deniz Restaurant’ta yedik. Dördüncü akşamda artık çocuklarımıza özlemimiz öyle bir raddeye gelmişti ki, o leziz deniz ürünü mezelerini yerken neredeyse sadece ve sadece çocuklardan konuşarak bir nebze olsun özlemimizi gidermeye çalıştık.

Şimdi düşünüyorum da çok şanslıyım. Akşam eve dönüşü sabırsızlıkla bekliyorum. Zaman belki bu sebepten düne göre ağır akıyor, havaalanında iyice ağırlaşmasından korkuyorum. Böyle dönemlerden sonra eminim herkes için eve dönmek güzel ama bekleyeniniz varsa daha bir güzel oluyor. İşte ben öyle şanslıyım ki bekleyenim bir değil, iki değil, üç kişi. Büyüğünden küçüğüne hepsi benim için özel, hepsi benim için ayrı. Kokuları burnumda, güzel yüzleri her an gözümün önünde. Bir de aksini düşünüyorum…Boş bir eve dönüşü…Bir kere, yüz kere, yüz bin kere ve de sonsuz kere şükrediyorum.