Etiketler

, ,


Bir kere daha bir otele kapanıp üç gün boyunca toplantı üstüne toplantı yaparak kendimizi sınırda oksijenle yaşayarak test edeceğimiz için sabahın köründe kalkarak yazımı yazayım istedim.

Çok eskiden, gençken böyle erkenden kalkardım. Henüz uyku açlığı çekmiyordum. Tıp fakültesinde okurken sabah dörtte kalkar, altıya kadar ders çalışır, okula giderdim. Şimdi size desem ki, o iki saat ders çalışmakla fakülteyi bitirdim, inanmazsınız ama oluyor, yapılabilirse, sabah erken kalkılabilirse çok şeyi bu değerli saatlerde gerçekleştirmek mümkün.

Ah, o günlere geri dönebilsem…En çok da Pazar günlerini özlüyorum. Ortaokul lise zamanlarımda, kışın, ödevlerimi bitirdikten sonra sobanın önünde yere yatarak, bir sağa bir sola yuvarlanıp, olmadı ayaklarımı kanapeye dayayıp, sırtım ağrıdı mı ellerimi çeneme dayayarak saatlerce kitap okumayı özlüyorum. Hani mümkün olsa, bir güne karşılık bir aylık kazancımı verebilirim.

Güya kısa bir giriş yazacaktım, nereden nereye gittim.

Gelen genel istek üzerine yumurta kırmaktan, makarna haşlamaktan bile anlamayanların yapabileceği “fırında Patlıcan Kebabı” tarifini veriyorum.

Dört adet orta boy patlıcan alınır, yıkanır.

Patlıcanlar iki (duruma göre, ince ve narin parmaklar söz konusuysa, üç olabilir – bu espriyi daha önce yapmıştım-) parmak kalınlığında halka halka doğranır.

750 gr kıyma kafi miktarda, damak zevkinize göre tuz ve karabiberle yoğrulur.

Patlıcanlara ilaveten istediğiniz miktarda domates, biber ve kuru soğan baş olarak kabukları soyulmadan yıkanır.

Bir patlıcan bir köfte şeklinde çok az sıvı yağla yağlanan tepsiye patlıcanlar dizilir.Tepsinin ortasında kalan boşluğa domatesler ortadan ikiye bölünerek, soğanlar bütün olarak konur.

Tepsi 2100 de fırına konularak Turbo’da yaklaşık 40 dakika pişirilir. Biberler diğer sebzelere göre daha çabuk piştiği için son 15 dakikada tepsiye ilave edilir.

Pişen patlıcan kebabı fırından çıkarıldıktan sonra bir örtüyle, ki biz ona sofra bezi diyoruz, sarılır ve on beş dakika kadar dinlendirilerek terletilir.

Biliyorum, mangalda pişenle aynı olması mümkün değil ama nefis köreltmeye yetiyor. O sebepten kimsenin “Aaa…aynı olmaz ki,” filan diye bilgiçlik taslamasını istemiyorum.

Sabah bu kadar erken saatte kalkmaya bünye öyle hemen alışamıyor, agresif davranışlar gösterebiliyor. Malum, henüz depresyonumu henüz üstümden atamadım ama yukarıda, her ne kadar eski de olsa, parmak esprisi filan yaptığıma göre iyileşme yolunda olduğumu ümit ediyorum. Aslında otellerin toplantı salonları da depresyonun başlı başına tetikçisi olabilir. Neyse ben sadece halılardan ötürü alerjik rinit takılmayı planlıyorum.

Şimdi kalkmalı, hazırlanmalıyım. Saat altı buçukta evden çıkayım ki, köprü trafiğinde telef olmayayım. Akşama bir de bunun eve dönüşü var.

Bu arada size afiyet olsun. Hazırlaması ve pişmesiyle bir saat diyelim. Akşama yaparsanız beni anmayı unutmayın.