Mor Fil’in Seyir Defteri

~ Kendi kendime, öylesine…

Mor Fil’in Seyir Defteri

Daily Archives: 12 Ağustos 2012

KUŞATILMIŞ YAŞAMLAR / Michel HOUELLEBECQ

12 Pazar Ağu 2012

Posted by Selgin BİBER in Bir Kitap Hakkında

≈ Yorum bırakın

Etiketler

depresyon, nöroloji, nevroz, psikiyatri

 

Kendisi çok sık olmasa da zaman zaman depresyonun sınırlarında dolaşan bir insanın, hem de nörolog olarak depresyonu anlamaması sanırım ki pek de anlaşılır bir durum değil. En azından bu kişinin psikiyatri ile önce toplum sonra da diğer hekimler göz önünde bulundurulduğunda daha fazla haşır neşir olması, durumun anlaşılmasını güçleştiriyor. Hele bir de bu kişi nöroloji ihtisasını hocası nöropsikiyatr olan bir klinikte yaptıysa… Belki de sebep  başlı başına bu…

Psikiyatristlerin kendilerini dal seçiminde yönlendiren psikiyatrik bir durumları olduğuna dair bir öngörü vardır. Bence çok manası yok. Bazı tanıdığım psikiyatristler bunu doğrular gibi olduysa da çoğunluğu gayet normal, hatta normalin üstüydüler.

Benim neden nörolog olduğuma gelecek olursak… Tamamen bir kaderin oyunu.

İhtisasım sırasında biraz da hocamın sebebiyle normalde olması gerekenden fazla psikiyatri hastasına maruz kaldım. Maruziyet, kelime anlamı itibariyle bir negativite barındırır. Uzman olduktan sonra bunun bir negativite değil bir nötral durum ifadesi olduğunu öğrendim.

Tıp fakültesindeyken psikiyatri stajımı ‘kapalı kadın koğuşu’nda yaptım. İhtisastaki psikiyatri rotasayonum ise olabilecek en light (hafif) klinikteydi. Her ikisindeki ortak özellik zaman zaman eski hastaların ‘EKT zamanım geldi’ diye başvurmalarıydı.

Benim ihtisas yaptığım hastane bir kurum hastanesiydi ve aynı zamanda bir senatoryumdu(muş). Büyük ve güzel bir bahçesi ve bahçesinde yüzyıllık ağaçları vardı, öyle ki kar yağdığında kendinizi bir masalın içinde zannedebilirdiniz. Bahçenin bir kısmı meyve ağaçlarına ayrılmıştı ve biz mevsimine göre doya doya erik, kiraz vb. yerdik. Neyse, geyiğe fazla bağlanmadan mevzuya döneyim.

Kurum hastanesi olmaktan ötürü il dışı gelen hastayı bir gece de olsa yatırmak zorundaydık. Şefiyle kafayı bozan, çantayı toplar bir bahaneyle gelirdi (Misal annemin dayısının hanımının ben çocukken aynı hastanede bir ay yatmışlığı vakidir). Artık nefesi darlıyorsa Göğüs Hasalıkları’na, bayılıyorsa bize Nöroloji’ye, şekeri yükseldiyse Dahiliye’ye… Bize gelenlerin çoğu nevroz olurdu. Ha, bir seferinde benim çocukluğumda oturduğum mahallenin postacısı bir tarafı felç geldiydi acile…. Onu başka sefer anlatayım.

Ne diyordum, nevrozlar… Kadın nevroz fena değildir,  baş edilir de… Erkeğin nevrozu kötüdür. Şükür, çok rastlamadım…

Bazen düşünüyorum da, galiba ben o yazdığıma ilave kadın nevrozlardan ötürü bu mesleği bıraktım. Başı dönen ve başı ağrıyan, ne yapsan iflah olmayacak kadınlardan ötürü. Hep kendilerine de derdim, benim vereceğim ilaçlar belki sorunu bir nebze çözer ama sebebi ortadan kaldırmaz, diye… düşünürdüm… bu kadını başım dönüyor, diye doktora getiren ne diye? Ne bileyim… Her şey dört duvar arasında… Ama her gün bir, iki, üç… değil kırk, elli olunca bunların sayısı ve belki de yetmiş, seksen… inanın ruh daralıyor ve dahi çöküyor.

Ben de insanım, diyor… demek istiyorsunuz… İnanmazsınız benim de hayatımda her gün ultra süper ötesi şahane şeyler olmuyor, nöbetçi oluyorum ve üst üste iki gece normal uyumak öte olsun, nöbetçi olmadığım gece olmadık kabuslarla uyanıyorum, kabuslarıma çocuğumun süt isteyen sesi karışıyor, bir de tahayyül etmezsiniz ama benim de mutlu olmak için yapmak isteyip de zaman bulamadıklarım, bırakın ilk girişimlerini bile yapamadıklarım var…

Hadi ben bir yol bıraktım bu işi, bizim evde bir adam var… Hava sıcak olduğu için inşaatlar gece çalışıyor siz bilir misiniz? Ve o inşaatlarda çalışanlar bir şekilde bizim hayatımıza düşerler… Bir vakit Anadolu’nun bir kentinde Haziran ayında kayısı ağacından düşenler gibi…  Bizim Bey’le işte oradan buradan düşen adamların ve bizim de hayatlarımız kesişiyor işte…

Aslında ben bugün bir kitap üzerine yazacaktım… Herhangi bir sektörde, herhangi bir pozisyonda çalışan bir insanın yaşadığı depresyonu anlatan bir kitap üzerine…

Bilmiyorum neden, klavyede parmaklarım bana bunları yazdırdı… Oluyor böyle… Sihirli bir şey….

Siz onu bunu boşverin… bugün İstanbul’a yağmur yağdı… Bu gece terlemeden uyuyacak olmanın keyfini sürün derim…

P.S. Sevgili dost Şenol Ayla hafta içi görüştüğümüzde çantasından çıkardı verdi kitabı, Harita ve Topraklar’ı sevdim diye. Kendisine buradan şükran…

Bu bloga eklenen en son yazılardan haberdar olmak ister misiniz? Lütfen posta adresinizi bırakın.

Diğer 1.084 takipçiye katılın

BEN DE BURADAKİ KİTAPLARI OKUMALIYIM DİYORSANIZ…


idefix Satış Ortağı

Ne aramıştınız?

Ağustos 2012
P S Ç P C C P
 12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  
« Tem   Eyl »

günceller

actifry Alzheimer Hastalığı Antakya barcelona barış bıçakçı benjamin parzybok Berlin bira Birecik blog bulgur pilavı cenevre cevizli ekmek diyet domates domatesli ekmek domingo kitap e-ekmek atölyesi ekmek ekmek makinası Gertrude Stein günün menüsü havaalanı hayaller imza: karın Kadıköy kadınlar kek kitap eleştirisi kitaplar kitap tanıtımı kitap yorumu koltuk kopenhag kurabiye kızlar lazanya lezzetli öyküler makarna Mathias Enard mayalı hamur mutfak New York Norveç okuma listesi okur notu paris patates peynirli ekmek pilav psikiyatrist rejim roka salatası Selimiye sevdiklerim seyahat Siri Hustvedt su süt tavuk Tirza unutmak uçak walter benjamin yaşlılık yekta kopan yumurta YİTİK ÜLKE çocuk çocuklar örgü öykü İmza: Kızın İstanbul şarap

Son Beş Yazı

  • SÜRGÜN
  • VARSAYILAN ANLAMI SORULARLA YIKMAK
  • OKUDUKLARIM 2019 – III
  • TAVUKLAR PATLASIN SONRA UYURUZ… YA DA KELEBEKLER
  • OKUMALARIM 2019 – II

Ne hakkında yazmışım

  • Alıntı
  • Bilimsel sekmeler
  • Bir Film Hakkında
  • Bir Kitap Hakkında
  • Bir Kişi Hakkında
  • Bugün Ne Pişirsem
  • Dialoglar
  • Ekmek
  • Neresi
  • SAĞLIKLI BESLENME, SAĞLIKLI YAŞAM
  • Sağlıklı ve Lezzetli
  • UYGUNSUZ ÖYKÜLER
  • YAŞ ALMA
  • Yemek Tarifi
    • Klasik kokteyller
  • ZGZT
  • İşte Öyle Bir Yazı
    • Yazı Egzersizleri

Gelenler gidenler...

  • 826.309 hits

Off ne yazıymış ama… kaçırdıysan hâlâ okuyabilirsin

  • ANGOSTURA BITTERS
  • EKONOMİNİN KISA TARİHİ -Niall KISHTAINY (okuma notları)
  • SÜRGÜN
  • SÜSLÜ CUP KEK
  • PAŞA ÇAYI
  • TEHDİT MEKTUPLARI / Aslı BİÇEN
  • BENİM KAHVALTIMIN GLİSEMİK İNDEKSİ DÜŞÜK OLSUN
  • INCENDIES
  • BİR DOKTORUN MESLEĞİNİ BIRAKIŞININ SEBEPLERİ
  • ETLİ BİBER DOLMASI

Blogroll

  • Atalet
  • Ayşe'nin Kitap Kulübü
  • Banu'nun Dünyası
  • Bir Tek Aşk
  • KakaraKikiri
  • Lale'nin Bahçesi
  • Leylak Dalı
  • Mindmills
  • Qunegond'un Penceresinden

Gevezelikler

Hata: Twitter yanıt vermedi.Lütfen birkaç dakika bekleyip bu sayfayı tazeleyin.

Geçmiş Zaman Olur Ki…

Her hakkı saklıdır…

Bu blogda yayınlanan her tür yazının, blog yazarı tarafından başka bir kaynak gösterilmedikçe, her hakkı saklıdır. İzinsiz olarak kısmen alınmamalı ve çoğaltılmamalıdır. Aksi takdirde gerekli işlem yapılacaktır...

WordPress.com'da ücretsiz bir web sitesi ya da blog oluşturun.

  • Takip Et Takip Ediliyor
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Diğer 1.084 takipçiye katılın
    • WordPress.com hesabınız var mı? Şimdi oturum açın.
    • Mor Fil’in Seyir Defteri
    • Özelleştir
    • Takip Et Takip Ediliyor
    • Kaydolun
    • Giriş
    • Bu içeriği rapor et
    • Siteyi Okuyucuda görüntüle
    • Abonelikleri Yönet
    • Bu şeridi gizle
 

Yorumlar Yükleniyor...