Etiketler

, , , , , , ,


Yemek hazırlamak için mutfaktaydım. Televizyonu açtım, karşıma ne çıktı bilin bakalım? ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ. En ultra ayar olduğum dizi. Biraz merakımın kurbanı olmamdan biraz da ellerim köftenin içinde olmasından kanal değiştiremedim. Merak dediysem de heveslisi olmamdan değil, daha çok bakalım bu sefer ne absürdlük var beklentisi. Sonra dedim ki kendi kendime, bırak yahu iflah olmaz bunlar. Kimdir bu senaryoyu yazan, senaryodan evvel kimdir ihtiyacın bu olduğunu belirleyen, nedir bu halkın bir türlü acılara doymak bilmez hali, nedir insanların kendinden beter olanları gördükçe kendi hallerini unutup mutlu olmaları,  vs…? Boşver, dedim, bana mı kaldı!

Piyazlık soğanların üstüne patatesleri bıçak sırtı dilimleyip dizmiştim. Kasaptan aldığım köfteleri üçe bölüp yeniden şekillendiriyordum ki, aklıma ultra süper alternatif dizi senaryosu kriterleri teker teker dökülmeye başladı aklıma. Bunlar aslında akşam her şey bitip de ayaklarımı şöyle uzatmaya fırsatım olursa seyretmek isteyeceğim,  vakit olmasa da bir şekil kendimi ayarlayıp seyretmek için zaman yaratacağım dizinin kriterleri:

1)      Ağlak olmayacak. En önemli husus bu. Olmazsa olmazım. Zaten hayatın kendisi yeterince ağlak ve benim halime ağlayacak kimse yok, ben niye bir de ekstradan ağlayayım?

2)      Bir tane bile sümsük karakteri olmayacak. Hele ki sünepe kadın hiç olmayacak. Bir adamın, hem de hiç değmeyecek bir adamın peşinde sefil olan kadınlara tahammülüm yok.

3)      Tecavüz olmayacak. Serpil Çakmaklı / Ahu Tuğba filmlerinin üzerinden çeyrek asır geçti, Nuri Alço’yu hepimiz bağrımıza bastık, herkes o kadar açıkgöz ki tecavüze uğrayacak kimse kalmadı, sanmıyorum. Eğer birileri illa tecavüz sahnesi olsun diyorsa bilemem, söylemek istemiyorum ama karşı cinsin başına gelsin ne gelecekse. Yine de kimsenin başına böyle bir şey gelmesin.

4)      Çocuk olmayacak. Dizilerde çocuk karakter olmasına feci karşıyım. Hele duygu sömürüsüne maruz kalan, yaşından olgun çocuklar acayip bozuyor beni. Çocuk olsun diye ısrar eden varsa da lütfen, şöyle zamanımıza uygun, duygudan yoksun, çıkarcı, arıza bir çocuk tipi olsun ki, ‘şükür sadece bizim evde yokmuş’ dedirterek insanların yüreğine su serpsin.

5)      Genelin aksine azınlığa hitap etsin. Halkın yüzde bilmem kaçı böyle yaşıyor, o sebepten insanlar bu tür dizileri kendileri özdeşleştiriyor filan gibisinden kimse cümle kurmasın, direkt anti-tez olarak “Aşk-ı Memnu”yu gösteririm.

6)      ‘Dediğim dedik astığım astık,’ gereksiz şişmiş, şişirilmiş egonun yürüyen hali erkek olmayacak.

7)      Kimse ama kimse mesaj vermeyecek. Mesaj almak isteyen, gitsin  mesajını başka yerden alsın.

8)      İlla ki aşk olacak ama onursuz olmayacak.

9)      Hırs ve tutku olacak ama ayarsız güç olmayacak.

10)  Macera olacak, macera beraberinde bilinmezliği ve onun sürükleyiciliğini getirecek.

11)  İlla ki bir tane sıyırtık bir tip olacak, ki bize görünürde kaybetmenin aslında kazanmak olduğunu gösterecek.

12)  Opsiyonel bir durum ama tercihan ana karakterlerden biri yaşlı olsun. Hatta bu karakterin varlığı, yaşlılığı öyle bir kilit nokta olsun ki insanlar yaşlanmanın kötü bir şey olmadığını düşünüp kendileri de bir an evvel 70 yaşına gelmek istesinler.

13)  En baş karakter kadın olacak, güçlü olacak ama kadın olduğunu unutmayacak. Bu karakter kesinlikle fedakar anne olmayacak.   

14)  Baş kadın karakterin karşısında bir de onun gibi bir erkek karakter olacak. Bu ikisinin arasında mesafe olacak ama gerektiğinde ciddi dayanışma gösterecekler ama aralarına aşna fişna girmeyecek. belki de sürürkleyici noktalardan biri bunların arasında bir elektrik olacağı ihtimali olabilir.

15)  Kimse kimseyi horlamayacak, herkes kendi işine gücüne bakacak, kimse de aşağılık  kompleksleri içinde yüzmeyecek.

16)  İlişkiler makul ve mantıklı olacak. Gayet realist bir şekilde zengin  oğlan fakir kıza aşık olmayacak.

17)  Nihat Doğan’a iyi bir karakter rolü verilecek. Altından kalkarsa kendine iyi bir imaj kurmuş olacak, yok altından kalkamazsa arabası uçurumdan uçacak ve ölecek.

18)  Bir karakter çok kitap okuyacak. Hatta mümkünse bu dizinin en çarpıcı karakteri olacak. Kitap okuma hali abartılmayacak, karikatürize edilmeyecek. Her bölümde karakterin elinde belirli bir kitabın sanal reklamı yapılacak, bölüm sonrası hafta o kitabın satışları takip edilecek. Eğer kitap satışlarını arttırmada faide görülürse bu karaktere hemen başka bir sanat alanına ilgi duyan, mesela sinema, manita yapılacak.

19)  Sosyoekonomik statü ne “creme de la creme” ne de ultra varoş olacak. Normal, biz nasıl bir hayat yaşıyorsak öyle olacak.

20)  Mümkün olur da kadroda yer olursa bir tane de obsesif anne, daha iyisi buldumcuk baba karakteri konulacak.

Yaz, yaz bitecek gibi değil. Görünüşte yukarıda saydığım dizinin yapılması mümkün değil sanırım, çünkü öncesinde ne umutlar bağlanırsa bağlansın böyle bir diziyi en fazla üç bölüm seyreder yurdum  insanı.

Bu arada eğer yukarıdaki kriterlere sahip bir dizi varsa, biri hayrına adını deyiversin. Canı sıkılınca insan bir şeylerle oyalanmak istiyor.